Danıştay Kararı 10. Daire 2016/9935 E. 2020/3625 K. 12.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/9935 E.  ,  2020/3625 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/9935
Karar No : 2020/3625

TEMYİZ EDEN (DAVALI): … Valiliği (… İl Özel İdaresi)
VEKİLİ: Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI): 1- …
2- …
VEKİLLERİ: Av. …

İSTEMİN_KONUSU: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:
Dava konusu istem: … ili, … ilçesi, … Köyü, … Mevkiinde bulunan Taşocağı ve Konkasör Tesisi için davalı idarece, Trabzon İl Özel İdaresi adına düzenlenen … tarih ve … sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davacıya ait işyerinin, mevcut işletim tekniğinin jeoteknik raporda yer alan yöntemlere uygun olmadığı, yapılan taş ocağı atımlarının heyelana yol açtığı, çevreye yayılan tozların bitkiler ve insanlar üzerinde olumsuz etkilerinin olacağı, taşocağı aynasının karşısındaki yol kenarında yapılan titreşim ölçümlerinde güvenli sınır değerinin oldukça aşıldığından bahisle, yerleşim alanının yakınında kurulan taş ocağı ve konkasör tesisinde, hazırlanan projeye aykırı olarak uygulanan işletim tekniği ile patlatmalar sırasında oluşan gürültü ve tozun insan sağlığı ve çevre üzerine ciddi manada olumsuz etkilere yol açtığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, dava konusu alanın madencilik faaliyetinin kapasitesi nedeniyle ÇED Gerekli Değildir kararı verilecek alanlardan olduğu, söz konusu işletmenin, … Üniversitesi Maden Mühendisliği tarafından hazırlanan rapor ve mevzuata uygun olarak işletildiği ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Maden sahasının tarım alanlarında kaldığı, köy yolunun taş ocağının ruhsat sahasından geçtiği, madencilik faaliyetinin heyelana ve toprak hareketine neden olduğu belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ: Temyiz istemlerinin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacılar tarafından, daha önce mahkeme kararıyla işletme ruhsatı ile işyeri açma ve çalışma ruhsatının iptal edilen … ili, … ilçesi, … Köyü, … Mevkiinde bulunan taşocağı ve konkasör tesisinin faaliyetine devam ettiğinden bahisle jandarmaya ihbarda bulunulduğu, Jandarma tarafından yapılan incelemede taş ocağı ve konkasör tesisi için davalı idarece … tarih ve … sayılı işyeri açma ve çalışma ruhsatının düzenlendiğinin davacılar tarafından öğrenilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Vergi Usul Kanununun Uygulanacağı Haller” başlığını taşıyan 31. maddesinde, bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda; bilirkişi, keşif ve delillerin tespiti işlemlerinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı, ancak, davanın ihbarı ve bilirkişi seçiminin Danıştay, mahkeme veya hakim tarafından re’sen yapılacağı kurala bağlanmış olup, anılan hükümle atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişiye Başvurulmasını Gerektiren Hâller” başlıklı 266. maddesinde, Mahkemenin, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar vereceği, hâkimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı, 267. maddesinde Mahkemece bilirkişi olarak gerekçesi açıkca gösterilmek suretiyle tek sayıda birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirileceği, 282. maddesinde ise, hâkimin, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda alıntısı yapılan usul hükümlerinden anlaşıldığı üzere, bir uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için hukuk dışında, özel veya teknik bir bilginin gerekmesi halinde konunun uzmanı olan bilirkişilerin görüşlerinin alınması ve bu vesile ile uyuşmazlığın en doğru şekilde çözüme kavuşturulması amaçlanmıştır. Bu bakımdan seçilecek bilirkişilerin konunun uzmanı olması elzem olup; farklı hususların birlikte değerlendirilmesinin gerekmesi halinde, bilirkişi heyeti teşkil edilmek suretiyle uyuşmazlığın değişik açılardan incelenerek değerlendirilmesi, bilirkişilik müessesesinden beklenilen faydanın temini bakımından vazgeçilmez niteliktedir.
İdare Mahkemece, dava konusu taşocağının ÇED raporları ile ilgili mevzuatında öngörülen işletme kriterlerine uygun olarak işletilip işletilmediğinin çevreye veya yakınındaki yerleşim birimlerinde yaşayanların can ve mal güvenliği ile çevreye herhangi bir olumsuz etkisinin olup olmayacağı, bulunduğu bölgede heyelan erezyon ve su kaynaklarının kaybına neden olup olmayacağı gibi hususların tespiti amacıyla, bir orman yüksek mühendisi, bir jeoloji yüksek mühendisi ve bir de ziraat mühendisinden oluşan üç kişilik bilirkişi heyetince düzenlenen rapor incelendiğinde; taş ocağından çevreye yayılan tozun bitki örtüsüne, bitki örtüsünde yaşayan canlılara, toprak yapısına, hava kalitesine, tarım alanında yaşayan hayvansal üretime katkıda bulunan hayvanlara ve toprakta bulunan canlı yapısına olumsuz etkisinin bulunduğu, toz ve gürültünün bu bölgede yaşayan ve tarımda çalışan çiftçileri psikolojik olarak etkilediği, insanları köyü terk etmek zorunda bıraktığı, tarım alanlarının topoğrafyasını değiştirdiği, bitkiler üzerine çöken toz bulutunun fotosentez hızını azalttığı, gelecekte bitkinin mineral alımını azaltacağı gibi hususlarda değerlendirme yapıldığı görülmüştür.
Dava dosyası ve mevcut bilirkişi raporu incelendiğinde; dava konusu alanın maden sahası olmasına rağmen, bilirkişi heyetinde madenciliği ilgilendiren hususlarda ve alanda yapılan çalışmaların maden işletim tekniğine uygunluğunu değerlendirecek bir uzmanın bulunmadığı, söz konusu raporunun büyük bir kısmında yapılan faaliyetin çevresel etkileri yönünden değerlendirmeler yapılmış olmakla birlikte konunun uzmanı çevre mühendisinin bilirkişi olarak seçilmediği anlaşılmıştır. Bu yönüyle bilirkişi heyetinin konunun uzmanı kişilerden oluşturulmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, İdare Mahkemesince bir maden mühendisi, bir jeoloji mühendisi, bir çevre mühendisinden oluşturulacak yeni bilirkişi heyetine yaptırılacak inceleme sonucu düzenlenecek bilirkişi raporunun değerlendirilmesinden sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekmekte olup; alanının uzmanı olmayan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapor esas alınarak verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E: …, K: … sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.