Danıştay Kararı 10. Daire 2016/813 E. 2020/4671 K. 10.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/813 E.  ,  2020/4671 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/813
Karar No : 2020/4671

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı dava konusu işlemin iptali yolundaki kararının davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Suriye uyruklu davacının evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına geçme istemiyle İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne yaptığı başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Suriye vatandaşı olan davacının evlenme yoluyla Türk Vatandaşlığına geçme istemiyle yaptığı başvuru neticesinde, Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü tarafından … tarih … sayılı yazı ile davacı hakkında yapılan tahkikatta adli, idari ve siyasi açıdan herhangi bir sakıncası olmadığı, ancak İçişleri Bakanlığı tarafından davacı hakkında intikal etmiş sakıncalı bilgi bulunmamakla beraber davacının eşi … hakkında; Suriye’de PKK-Kongre/GEL(KCK) uzantısı …(…Partisi) yapılanmasına mali destek/yardım sağlayan Suriye’li bir şahısla yakın irtibatının bulunduğu, ailecek PKK-Kongre/GEL(KCK) yanlısı fikir ve görüşleri benimseyen şahıs olarak tanındıklarından bahisle bu hususların vatandaşlık talebinde dikkate alınarak davacının evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına geçme istemiyle yaptığı başvurunun reddine karar verildiği, Anayasa’nın 38. maddesinin yedinci fıkrasında “Ceza sorumluluğu şahsidir” denilerek, herkesin kendi eyleminden sorumlu tutulacağı, başkalarının suç oluşturan eylemlerinden dolayı kimsenin cezalandırılamayacağı ilkesinin kabul edildiği, cezaların kişiselliği kuralı gereğince bir kişinin, sadece kendisine ait kusurlu fiilinden sorumlu tutulabileceği, bir kimsenin işlemediği bir fiilden dolayı cezalandırılmasının veya bir eylemin asli veya feri faili olmadan o eylemden sorumlu tutulmasının, Anayasa’nın 38. maddesinin yedinci fıkrası gereğince olanaklı olmadığı, bu durumda, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden; Anayasanın 38. maddesinde yer verilen “Ceza sorumluluğu şahsidir.” kuralı da dikkate alındığında, kişisel bir olumsuzluğu bulunmayan, açılmış bir kamu davası sonucunda tespit edilmiş bir suçu da bulunmayan davacının, aile mensupları ve akrabaları arasında yer alan bazı kişilerin işlediği suçların sonuçlarının, cezaların şahsiliği ilkesi gereği ilgilileri bağlayacağı, Danıştay’ın yerleşmiş içtihadlarıyla da ortaya konulduğu üzere, güvenlik soruşturması sırasında düzenlenen raporlar istihbari nitelikte bilgiler içermekte olduklarından, hukuken geçerli başka bilgi ve belgelerle doğrulanmadıkça bu raporlara dayanılarak ilgililer aleyhine sonuç doğuracak nitelikte işlem yapılması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamakta olup, davacı tarafından Türk vatandaşlığına alınması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI :Davalı idare tarafından, başvuruların milli güvenlik ve kamu düzeni açısından sakıncalı olup olmadığının tespiti amacıyla ilgili kurumlardan verilen menfi görüşü dikkate almak zorunda oldukları, 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu uyarınca yabancıların Türk vatandaşlığına alınmalarında sakıncalı deyiminin kapsamına ilişkin uygulama protokolü gereğince davacının sakıncalı olarak değerlendirildiği ve davaya konu işlemin mevzuata uygun olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI :Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Suriye uyruklu davacının evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına geçme istemiyle İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne yaptığı başvurusunun reddine dair … tarih ve …sayılı işlemin iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 10. maddesinde, ”Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.” hükmü, 16. maddesinde, ”(1) Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde; a) Aile birliği içinde yaşama, b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama, c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır…” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının mevzuatta aranılan koşulları taşıyıp taşımadığı hususunun idarece araştırılması sonucunda ulaşılacak bilgi ve belgelere göre, Türk vatandaşlığına alınmaya yönelik istemin hukuka uygun makul ve kabul edilebilir sebeplerle idarece reddedilebileceği, vatandaşlığa alma konusunda tesis edilen işlemlerde idarenin dosyadaki bilgi ve belgeleri değerlendirmek suretiyle takdir yetkisine dayanarak yapılan başvuruyu inceleyip, sonuçlandırabileceği kuşkusuzdur.
Uyuşmazlıkta, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle başvuruda bulunan davacı hakkında yapılan tahkikatta; MİT Müsteşarlığınca, davacı hakkında intikal etmiş sakıncalı bilgi bulunmamakla birlikte eşi … hakkında Suriye’de PKK-Kongra/GEL (KCK) uzantısı… (… Partisi) yapılanmasına mali destek/yardım sağlayan Suriye’li bir şahısla yakın irtibatının bulunduğu, ayrıca ailecek PKK-Kongra/GEL(KCK) yanlısı fikir ve görüşleri benimseyen şahıs olarak tanındıkları, hususlarının istihbar olduğunun belirtildiği, eşi hakkında istihbari bilgiler bulunan davacının 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde yer alan “milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama” şartını taşımadığı görülmektedir.
Bu itibarla, davacının başvurusu üzerine, davalı idarece yapılan tespit ve değerlendirmeler dikkate alınarak 5901 sayılı Kanun’un tanıdığı yetki çerçevesinde ve idarenin takdir hakkı kapsamında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 10/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.