Danıştay Kararı 10. Daire 2016/7658 E. 2020/4458 K. 03.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/7658 E.  ,  2020/4458 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/7658
Karar No : 2020/4458

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR): 1- … Valiliği
… İl Müdürlüğü
… Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
2- … Vergi Dairesi Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : … Vakfı
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı dava konusu işlemlerin iptali yolundaki dava konusu işlemlerin iptali yolundaki kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı hakkında taktir olunan ecrimisil alacağına ilişkin olarak İstanbul Valiliği Defterdarlık Anadolu Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen ecrimisil ihbarnamesi ile ecrimisil alacağının tahsili amacıyla Ümraniye Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından düzenlenen … tarih ve … sayılı ödeme emrinin, iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 13. maddesinde belirtildiği üzere tüzel kişilere yapılacak tebliğin vakıf temsilcilerine ya da vakıf temsilcilerine tebliğin yapılamaması durumunda bu şerh ile vakıf çalışanlarından birine yapılması gerektiğinin açık olduğu, dava konusu olayda vakıf temsilcisine tebliğin yapılamadığı şerhi düşülmeksizin birlikte çalışan şerhi ile kim olduğu (davacı Vakıfla İlgisi ortaya konmadan) belli olmayan kişiye tebliğin yapıldığı, davacı Vakfa tebliğ edilerek itiraz ve dava açma olanağı tanınmadığından, ortada usulüne uygun tebliğ edilmiş bir ihbarnameden söz edilemeyeceği, ayrıca, usulüne uygun tebliğ edilmeyen ihbarname içeriğinde 32.978,17 TL yazılı iken savunma dilekçesinde Tebliğ hükmü gereği indirim tutarı ilave edilerek 41.222,71 TL olarak düzeltildiği ve bu miktar üzerinden tahsilat yapılması gerektiği belirtilmekle de idarece tam ve doğru biçimde tespit edilerek usulüne uygun tebliğ edilmeyen ihbarnamede hukuka uyarlık görülmediği, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun “Ödeme Emri” başlığını taşıyan 55. maddesinde; “Amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir “ödeme emri” ile tebliğ olunur.” hükmünün yer aldığı, “Ödeme Emrine İtiraz” başlıklı 58.maddesinde de; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde itirazda bulunabileceğinin hükme bağlandığı, dava dilekçesinde yer alan iddiaların “böyle bir borcu olmadığı” kapsamında bulunduğunun anlaşıldığı, ecrimisil alacağının ödeme emri ile istenebilmesinden önce ecrimisil ihbarnamesi ile muhatabından istenilmesi ve yönetmelikte öngörülen itiraz olanağı veya dava açma hakkının tanınması, bu suretle ecrimisil alacağının kesinleştirilmesi yoluna gidilmesi ve de vadesinde ödenmeyen kamu alacakları için ödeme emri düzenlenmesi mümkün bulunduğundan, davacı Vakfa usulüne uygun ve çelişkilerden uzak doğru içerikli bir ecrimisil ihbarnamesi tebliğ edilerek, bu ihbarnamenin itiraz ve dava açma olanağı tanınmak suretiyle kesinleştirilmesi gerekirken, usulsüz tebliğ nedeniyle henüz ortada kesinleşmiş bir Amme alacağından söz edilemeyeceğinden, ödeme emri düzenlenmesinde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davalı idareler tarafından, tebligatın idare tarafından değil …tarafından yapıldığı, tebligat yapılan … adlı şahsın vakıf çalışanı olup olmadığının araştırılmadığı, davalı idarenin harçtan muaf olduğu, yargılama giderlerine başvurma, YD ve karar harcı eklenmek suretiyle harç muafiyetinin ortadan kaldırıldığı belirtilerek, mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulması gerektiği, aynı zamanda idarenin “Harçtan Muaf” olduğu hususu gözetilmeden verilen kararın bu yönüyle de hukuka aykırı olduğu, davalı idarenin temyiz talebinin harç yönünden de kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, İstanbul Valiliği Defterdarlık Anadolu Yakası Milli Emlak Dairesi Başkanlığı tarafından düzenlenen ecrimisil ihbarnamesi ile ecrimisil alacağının tahsili amacıyla Ümraniye Vergi Dairesi Müdürlüğü tarafından düzenlenen … tarih ve …sayılı ödeme emrinin usulüne uygun tebliğ edilmediği, ecrimisil ihbarnamesi kesinleşmeden ödeme emri düzenlenmesinin hukuka aykırı olduğu belirtilerek, ödeme emrinin ve dayanağı ecrimisil ihbarnamesinin iptali talebiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat” başlığını taşıyan 13. maddesinde; “Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.” hükmü bulunmaktadır.
25/01/2012 tarih ve 28184 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in “Tüzel kişilere ve ticari işletmelere tebligat” başlığını taşıyan 20. maddesinde; “(1) Tüzel kişilere tebliğ yetkili temsilcilerine, bunlar birden çok ise yalnız birine yapılır.
(2) Bakanlıkların ve bunların teşkilatının, Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde yer alan genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri, (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idareler, (III) sayılı cetvelde yer alan düzenleyici ve denetleyici kurumlar, (IV) sayılı cetvelde yer alan sosyal güvenlik kurumları ile il özel idarelerinin, belediyelerin, köylerin ve özel kanunlarına dayanılarak kurulmuş bulunan teşekküllerle, şirketlerin, derneklerin ve vakıfların yetkili temsilcileri, bağlı bulundukları kanunlara ve statülerine göre tayin edilir.
(3) Gerçek ve tüzel kişilere ait ticari işletmelerin işlemlerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda, ticari işletmenin o işlemde yetkili ticari temsilcisine yapılan tebliğ geçerlidir.” hükmü,
Aynı yönetmeliğin “Tüzel kişilerin memur ve müstahdemlerine tebligat” başlıklı 21. maddesinde; “(1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.
(2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir.
(3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.” hükmü yer almaktadır.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle 75. maddesinde, Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaz malları ve Vakıflar Genel Müdürlüğü ile idare ve temsil ettiği mazbut vakıflara ait taşınmaz malların, gerçek ve tüzel kişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden, bu Kanunun 9. maddesindeki yerlerden sorulmak suretiyle, idareden taşınmaz ve değerlendirme konusunda işin ehli veya uzmanı üç kişiden oluşan komisyonca takdir edilecek ecrimisilin isteneceği, ecrimisilin talep edilebilmesi için Hazinenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olmasının gerekmediği ve fuzuli şagilin kusurunun aranmayacağı hükmüne yer verilmiştir.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 74. maddesine dayanılarak çıkarılan Hazine Taşınmazlarının İdaresi Hakkında Yönetmeliğin 85. maddesinin 1. fıkrasında, “Hazine taşınmazlarının kişilerce işgale uğradığının tespit edilmesi hâlinde, tespit tarihinden itibaren onbeş gün içinde “Taşınmaz Tespit Tutanağı”na dayanılarak, tespit tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek üzere bedel tespit komisyonunca ecrimisil tespit ve takdir edilir” hükmü; aynı maddenin 2. fıkrasında ise, “Ecrimisilin tespit ve takdirinde; İdarenin zarara uğrayıp uğramadığına ve işgalcinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, taşınmazın işgalci tarafından kullanım şekli, fiili ve hukuki durumu ile işgalden dolayı varsa elde ettiği gelir, aynı yer ve mahalde bulunan emsal nitelikteki taşınmazlar için oluşmuş kira bedelleri veya ecrimisiller, varsa bunlara ilişkin kesinleşmiş yargı kararları, ilgisine göre belediye, ticaret odası, sanayi odası, ziraat odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden soruşturulmak suretiyle edinilecek bilgiler ile taşınmazın değerini etkileyecek tüm unsurlar göz önünde bulundurulur. İşgalin şekli, Hazine taşınmazının konumu ve taşınmazdan elde edilen gelir gibi unsurlar itibariyle asgari ecrimisil tutarlarını belirlemeye Bakanlık yetkilidir” düzenlemesi yer almaktadır.
20/08/2011 tarih ve 28031 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 336 sayılı Milli Emlak Genel Tebliği’nin “Ecrimisilin Tespit ve Takdir Edilmesi” başlıklı 5. maddesinin 3. fıkrasında, Hazine taşınmazlarının gerçek veya tüzel kişilerce işgale uğradığının tespit edilmesi hâlinde, taşınmaz tespit tutanağına dayanılarak bedel tespit komisyonunca tespit tarihinden geriye doğru beş yılı geçmemek üzere, belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve planlı alanlarda tarım dışı kullanımlar için taşınmazın emlak vergisine esas asgari değerinin yüzde üçünden az olmamak üzere ecrimisil tespit ve takdir edileceği; 5. fıkrasında, Emlak vergisine esas asgari metrekare birim değeri belirlenmemiş olan yerler için, birim değeri belirlenen en yakın emsal taşınmazın emlak vergisine esas metre kare birim değerinin dikkate alınacağı; 10. fıkrasında, ecrimisilin tespit ve takdirinde, İdarenin zarara uğrayıp uğramadığına ve işgalcinin kusurlu olup olmadığına bakılmaksızın, taşınmazın işgalci tarafından kullanım şekli, fiili ve hukuki durumu ile işgalden dolayı gelir elde edilip edilmediği gibi hususların göz önünde bulundurulacağı ve 11. fıkrasında ise ecrimisil tespit ve takdir edilirken, Hazine taşınmazının değerini etkileyebilecek; imar durumu, yüzölçümü, niteliği, verimi (tarım arazilerinde), alt yapı hizmetlerinden yararlanıp yararlanmadığı, konumu, taşınmazın kullanım şekli ve işgalden dolayı gelir elde edilip edilmediği gibi her türlü ölçütlerin dikkate alınacağı ve 12. fıkrasında da ecrimisilin tespitinde ayrıca aynı yer ve mahalde bulunan emsal nitelikteki taşınmazlar için oluşmuş kira bedelleri veya ecrimisiller, varsa bunlara ilişkin kesinleşmiş yargı kararları, ilgisine göre belediye, ticaret odası, sanayi odası, ziraat odası, borsa gibi kuruluşlardan veya bilirkişilerden soruşturulmak suretiyle edinilecek bilgiler ile taşınmazın değerini etkileyecek tüm unsurların göz önünde bulundurulacağı düzenlemelerine yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden, dava konusu ecrimisil ihbarnamesinin 19/04/2013 tarihinde … adlı şahsa “birlikte çalışana tebliğ” edildiği belirtilerek tebliğ edildiği, ödeme emrinin ise çalışan … adlı şahsa 04/11/2014 tarihinde tebliğ edildiği ve 10/11/2014 tarihinde de işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Her ne kadar mahkemece, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 13. maddesine göre, tüzel kişilere yapılacak tebliğin vakıf temsilcilerine ya da vakıf temsilcilerine tebliğin yapılamaması durumunda bu şerh ile vakıf çalışanlarından birine yapılması gerektiği belirtilerek, dava konusu olayda vakıf temsilcisine tebliğin yapılamadığı şerhi düşülmeksizin birlikte çalışan şerhi ile kim olduğu (davacı Vakıfla İlgisi ortaya konmadan) belli olmayan kişiye tebliğin yapıldığından bahisle usulüne uygun tebliğ edilmiş bir ihbarnameden söz edilemeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmiş ise de, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 13. maddesinde tüzel kişilere yapılacak tebliğin orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılabilmesi için, tebliğin vakıf temsilcilerine yapılamadığına dair bir şerh düşülmesi yönünde düzenleme bulunmamaktadır.
Zira, ecrimisil ihbarnamesinin ve ödeme emrinin tebliğ edildiği adres aynı adres olup, herhangi bir şerh düşülmeksizin çalışan … adlı şahsa 04/11/2014 tarihinde tebliğ edilen ödeme emrine istinaden 7 günlük süresi içerisinde bakılmakta olan dava açılmış bulunmaktadır.
Buna göre, ecrimisil ihbarnamesinin tebliğ edildiği şahsın davacı vakıf çalışanı ya da aynı adreste yer alan yurt çalışanı olup olmadığı araştırılarak, eğer tebligat usulüne uygun yapılmış ise ecrimisil ihbarnamesinin iptali talebiyle açılan davanın süresinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, ecrimisil ihbarnamesinin usulüne uygun tebliğ edilmediğinin anlaşılması halinde, ödeme emrinin iptali talebiyle açılan davanın, davacı Vakfın “böyle bir borcu olmadığı” kapsamında bulunduğu kabul edilerek, idare tarafından talep edilen ecrimisil bedelinin esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekmekte iken, dava konusu işlemlerin iptaline karar verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Dava konusu işlemlerin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.