Danıştay Kararı 10. Daire 2016/6152 E. 2020/3992 K. 20.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/6152 E.  ,  2020/3992 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/6152
Karar No : 2020/3992

DAVACI : … Mühendisleri Odası
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Bakanlığı / …
VEKİLLERİ : I. Huk. Müş …
Huk. Müş. …

DAVANIN KONUSU : 12/03/2014 tarih ve 28939 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Biyosidal Ürünler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile değiştirilen ana Yönetmelik’in 4. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI : Davacı tarafından, halk sağlığını doğrudan ilgilendiren ve ziraat mühendislerinin alanına giren ürün ve yerler üzerinde yapılan bu tür uygulamalarda ziraat mühendislerinin olması gerektiği, meslek ayrımcılığı yapıldığı, dava konusu işlemin iptal edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, biyosidal ürün uygulamalarının ziraat mühendislerinin bitki koruma ürünleri uygulamalarına benzer nitelikte olduğundan, ziraat mühendislerinin bu uygulamalar ve bu uygulamalarda kullanılan ekipmanlar konusunda yeterli bilgi ve beceriye sahip olduklarından Biyosidal Ürünlerin Kullanım Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik’te mesul müdürlük yapabilecek meslek grupları arasında sayıldığı; ancak Biyosidal Ürünler Yönetmeliği’ne göre biyosidal ürün veya aktif maddelerin Yönetmelik’e uygun üretiminden işverenle birlikte sorumlu olan kişi olarak tanımlanan mesul müdürlük yapabilecek meslek grupları arasından sayılmadığı, ürünlerin prosesi ile ilgili süreçte ziraat mühendislerinin yer almamasında bir sakınca olmadığı, bitki koruma ilaçlarının ziraat mühendislerinin mesleki ilgi alanında olduğu; ancak biyosidal ürünlerin ilaç olmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ :Dava;12.3.2014 tarih ve 28939 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Biyosidal Ürünler Yönetmeliğinin 4. Maddesinin 1. Fıkrasının değişik (k) bendinin eksik düzenleme nedeniyle iptali istemiyle açılmıştır.
11/10/2011 tarihli ve 663 sayılı Sağlık (Değişik ibare:RG-12/3/2014-28939) Kurumu ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 40 ıncı maddesi ile 24/4/1930 tarihli ve 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu, 11/7/2001 tarihli ve 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun ve 4/8/1952 tarihli ve 3/15481 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan Gıda Maddelerinin ve Umumi Sağlığı İlgilendiren Eşya ve Levazımın Hususi Vasıflarını Gösteren Tüzüğe dayanılarak hazırlanan Biyosidal Ürünler Yönetmeliğinin 1. maddesinde, bu Yönetmeliğin amacının, biyosidal ürünlerin piyasaya arz edilmeden önce insan, hayvan ve çevre sağlığı ile ilgili riskleri değerlendirebilecek şekilde üretimi ve ithali ile ruhsatlandırılmasına ve tescil edilmesine, piyasaya arz edilmesine, ambalajlanmasına, etiketlenmesine, sınıflandırılmasına, denetlenmesine ve biyosidal ürünlerle ilgili diğer hususlara ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu, 2. maddesinin 1. fıkrasında, bu yönetmeliğin, Ek-V’te belirtilen ürünlerin ve bu ürünlerin aktif maddelerinin üretim, ithalat ve piyasaya arzı ile ilgili faaliyet gösteren veya ruhsat verilmiş olan gerçek ve tüzel kişileri kapsadığı, 2. fıkrasında, ancak; veteriner ispençiyari ve tıbbi müstahzarların, tıbbi cihazlar, vücuda yerleştirilebilir aktif tıbbi cihazlar, vücut dışında kullanılan tıbbi tanı cihazları ve bunların dezenfektanlarının, gıda katkı maddelerinin, gıda ile temas eden madde ve malzemelerin, çiğ süt, ısıl işlem görmüş süt ve süt bazlı ürünlerin, yumurta ürünlerinin, su ürünlerinin, 29/5/1973 tarihli ve 1734 sayılı Yem Kanunu kapsamına giren ürünlerin, bitki koruma amaçlı kullanılan bitki koruma ürünlerinin, serbest dolaşımda bulunmayan biyosidal ürünlerin 27/10/1999 tarihli ve 4458 sayılı Gümrük Kanununun 84 üncü maddesinde tanımlanan transit rejimi hükümleri kapsamında gümrük gözetimi ve denetimi altında kara, demir, deniz veya hava yoluyla taşınmasının, kozmetik ürünlerinin bu Yönetmelik kapsamı dışında olduğu düzenlemesine yer verilmiş; Tanımlar başlıklı 4.maddesinin c) bendinde, Biyosidal ürün:, bir veya birden fazla aktif madde içeren, kullanıma hazır hâlde satışa sunulmuş, kimyasal veya biyolojik açıdan herhangi bir zararlı organizma üzerinde kontrol edici etki gösteren veya hareketini kısıtlayan, uzaklaştıran, zararsız kılan, yok eden aktif maddeleri ve müstahzarları olarak tanımlanmış, (k) bendinde de, Mesul müdürün biyosidal ürün veya aktif maddelerin bu Yönetmeliğe uygun üretiminden işverenle birlikte sorumlu olan kimya mühendisi, çevre mühendisi, kimyager, biyolog, veteriner hekim ve eczacıyı, ifade edeceği hükme bağlanmıştır.
Davacı… Mühendisleri Odası mesul müdür tanımında ziraat mühendislerine yer verilmeyerek mensuplarının haklarının ihlal edildiğini öne sürerek bu davayı açmış olup, davacı Oda mensuplarının görev tanımına bakıldığında, ziraat mühendislerinin;Tarla bitkileri, endüstri bitkileri, çayır ve meralar, meyvecilik, sebzecilik, bağcılık, biyoteknoloji, ekolojik tarım, bitki hastalıkları ve zararlıları ile bunlarla mücadele yöntemleri, tarımsal yapıların projelendirilmesi ve geliştirilmesi, sulama, drenaj, toprak ve su muhafaza sistemlerinin projelendirilmesi ve planlanması, toprak, su ve bitki ilişkileri, çevre kirliliği, bitki besleme ve gübreleme, tarımsal kuvvet makinaları, tarım alet ve makinaları, küçük ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği, arıcılık, popülasyon genetiği, su ürünleri yetiştiriciliği, süt teknolojisi, tarım ekonomisi, tarım politikası, tarımsal yayım ve haberleşme alanlarında çalışan mühendis olduğu belirtilmiştir.
Dava konusu düzenlemeyle, bir veya birden fazla aktif madde içeren, kullanıma hazır hâlde satışa sunulmuş, kimyasal veya biyolojik açıdan herhangi bir zararlı organizma üzerinde kontrol edici etki gösteren veya hareketini kısıtlayan, uzaklaştıran, zararsız kılan, yok eden aktif madde ve müstahzarların piyasaya arz edilmeden önce insan, hayvan ve çevre sağlığı ile ilgili riskleri değerlendirebilecek şekilde üretimi ve ithali ile ruhsatlandırılmasına ve tescil edilmesine, piyasaya arz edilmesine, ambalajlanmasına, etiketlenmesine, sınıflandırılmasına, denetlenmesine ve biyosidal ürünlerle ilgili diğer hususlara ilişkin usul ve esasların belirlenmesinin amaçlandığı görülmekle, dava konusu düzenlemede yer alan mesul müdürlüğün ziraat mühendisliğinin mesleki sorumluluk alanını doğrudan ilgilendirmediği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda dava konusu madde hükmünde hukuka aykırılık görülmemiştir..
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Biyosidal Ürünler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 12/03/2014 tarih ve 28939 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. Bu Yönetmelik ile ana Yönetmelik’in 4. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinde “mesul müdür” tanımına yer verilmiştir.
Bunun üzerine anılan bendin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
Daha sonra, 12/03/2020 tarih ve 31066 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Biyosidal Ürünler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile ana Yönetmelik’in 4. maddesi yeniden düzenlenmiştir.
Bu değişiklik ile (k) bendindeki “mesul müdür” tanımı Yönetmelik’ten çıkartılmış ve yerine (ı) bendinde “imalattan sorumlu müdür” tanımına yer verilmiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323. maddesinde, yargılama giderlerinin kapsamı belirlenmiş; bu çerçevede, karar ve ilam harçları, posta giderleri, keşif ve bilirkişi ücretleri, vekille takip edilen davalarda yasa gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti yargılama giderleri arasında sayılmış; 326. maddesinde, Kanun’da yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği; 331. maddesinde, davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği kurala bağlanmıştır.
Dava konusu Yönetmelik’in ilgili bendinin Yönetmelik’ten çıkartıldığı, herhangi bir uygulama işleminin de dava konusu edilmediği dikkate alındığında, işin esası hakkında karar verilmesine yer bulunmamaktadır. Bu durumda, davanın açılmasına davalı idarenin sebebiyet verdiği göz önüne alındığında, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, yargılama giderlerinin davalı idareye yükletilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Konusu kalmayan dava hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 20/10/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:

1. Çoğunluk kararıyla, dava konusu edilen Yönetmelik’in ilgili bendinin yürürlükten kaldırılmış olması nedeniyle davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığı kararıyla birlikte, davalı idare aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilmiştir.
2. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 31 inci maddesinde, anılan Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda “yargılama giderleri”ne ilişkin olarak 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı öngörülmüştür. 1086 sayılı Kanun, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 450 nci maddesiyle yürürlükten kaldırılmış olup, 6100 sayılı Kanunun 447 nci maddesinde “Mevzuatta, yürürlükten kaldırılan 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa yapılan yollamalar, Hukuk Muhakemeleri Kanununun bu hükümlerin karşılığını oluşturan maddelerine yapılmış sayılır.” hükmü yer almıştır.
6100 sayılı Kanunun “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331 inci maddesinin birinci fıkrasında da: “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” kuralı yer almaktadır.
3. Sonradan yürürlüğe konulan bir Yönetmelik ile dava konusu Yönetmelik hükmünün değiştirilmiş olması nedeniyle davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle, işin esasına girilerek haklılık/haksızlık değerlendirmesi yapılmaksızın karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmesine rağmen, salt davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden bahisle yargılama giderlerinin doğrudan davalı idare üzerinde bırakılmasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
4. Açıklanan nedenlerle tarafların davanın açıldığı tarihteki haklılık durumu değerlendirilerek buna göre yargılama giderleri ve vekâlet ücreti takdir edilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına bu yönden katılmıyorum.