Danıştay Kararı 10. Daire 2016/456 E. 2020/3447 K. 05.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/456 E.  ,  2020/3447 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/456
Karar No : 2020/3447

DAVACI : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVALILAR : 1- …
2- … Bakanlığı / …
VEKİLLERİ : Hukuk Müşaviri …

DAVANIN KONUSU :
19/01/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle, 17/08/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin değişik 13. maddesinin; 4. maddesiyle ana Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkrasına (c) bendi olarak eklenen “Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ibaresinin; 5. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen 14/A maddesinin; 6. maddesiyle ana Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 11, 12 ve 13. fıkralarının; 9. maddesiyle değişik ana Yönetmeliğin 19. maddesinin 3. fıkrasının; 10. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen geçici 1. maddesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
19/01/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle, ana Yönetmeliğin değiştirilen 13. maddesi yönünden; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’un 30. maddesinin 8. fıkrasında, Sigorta hakemlerinin; Malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan nitelikleri taşıması, en az dört yıllık yüksek okul mezunu olması, sigorta hukukunda en az beş yıl veya sigortacılıkta en az on yıl deneyimi olması gerektiğinin ifade edildiği, Sigorta hakemi olabilmek için sigorta hukukunda veya sigortacılıkta sahip olunması gereken deneyimin ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütlerin belirlenmesi yetkisinin Hazine Müsteşarlığına verildiği, verilen yetkinin işin özelliğinden kaynaklanan uzmanlık gerektiren, teknik konuları içeren bir yetki olduğu, dava konusu maddede; sigorta hukukunda en az beş yıl veya sigortacılıkta en az on yıl deneyim sahibi olunması ve bu deneyimin kesintisiz olması gerektiği, ara verilen dönemlerin süre hesabında dikkate alınmadığı, yapılan işin deneyim şartının sağlanabilmesi, doğrudan sigortacılık tekniği ile ilgili olmasına bağlı olduğu, sigortacılıkla ilgili bir kuruluşta çalışmış olmanın sigortacılık için tek başına yeterli olmayacağı,
Yönetmelik değişikliğinin 4. maddesiyle ana Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen “Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ibaresi getirildiği, bu hükme göre kanuni temsilcilik dışında tarafları sadece baro levhasına kayıtlı avukatların temsil edebildiği, bu durumda avukatların sigorta hakemliği yapamayacağı, ancak 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’un 30. maddesinin 19. fıkrasında, sigorta hakemliği yapamayacak kişilerin sınırlı olarak açıkça sayıldığı, avukatların sigorta hakemliği yapamayacağına ilişkin bir hükmün bulunmadığı, dava konusu hükmün Avukatlık Kanunu’nun 12/d maddesine aykırı olduğu, Yönetmelik değişikliğinin 5. maddesiyle, ana yönetmeliğin liste başlıklı 14. maddesinden sonra 14/A maddesi eklenerek avukatlık mesleğine mensup hakemlerin komisyona sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip etmeyeceğine dair “ tarafsızlık taahhütnamesi” adındaki belgeyi vermesi gerektiğinin düzenlendiğini, bu düzenlemedeki sigorta davaları teriminden sadece tahkim uyuşmazlıklarının mı yoksa sigorta hukukundan kaynaklı bütün davaların mı anlaşılması gerektiğinin belirli olmadığı, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 19. fıkrasında Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu’nun 28 inci maddesine atıfta bulunulduğu dolayısıyla avukatın taraflardan birine hukuki yardımda bulunmuş olması durumunda o uyuşmazlıkta hakem olarak görev alamayacağı, düzenlemesinin dayanaktan yoksun olduğu,
Yönetmelik değişikliğinin 6. maddesiyle, ana yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 11. fıkrasıyla “Komisyon Müdürü, Müsteşarlığın uygun görüşü ile ilgili mevzuata uygun olarak yargılamanın işleyişi ile hakem kararlarının şekil yönünden içeriğine ilişkin bilişim temelli usuller getirir.” şeklinde düzenleme getirildiği, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 23. fıkrasına göre, Sigortacılık Kanununda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin kıyasen uygulanacağı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nunda Tahkim işleyişini ayrıntılı bir şekilde düzenlendiği, UYAP benzeri bir sistem oluşturma görevinin komisyona verildiği, “hakem kararlarının şekil yönünden içeriği” ibaresinin müphem (belirsiz) bir ifade olduğu, 12. fıkrasıyla, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunda bilirkişi müessesinin düzenlenmediği, Tahkimde bilirkişiliğin 6100 sayılı Kanun’un 431. maddesinde düzenlendiği, 6100 sayılı Kanun’un 444. maddesinde tahkim kısmında düzenlenen konularda, aksine bir hüküm bulunmadıkça, 6100 sayılı Kanunun diğer hükümlerinin uygulanmayacağı hükmünün bulunduğu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu uyarınca bilirkişi görevlendirmesinin kanunen mümkün olmadığı, 13. fıkrasının, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’na ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na aykırı olduğu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 17. fıkrası gereğince, “Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenlemeye yer verildiği, tahkim başvurusunun sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler tarafından yapıldığı, vekalet ücretinin başvurucu lehine olduğu, vekalet ücreti belirleme yetkisinin barolar birliğine ait olduğu, bu düzenlemenin hukuka aykırı olduğu,
Yönetmelik değişikliğinin 9. maddesiyle, ana yönetmeliğin 19. maddesinin 3. fıkrasında değişiklik yapılarak “Hakemler tarafından verilen bütün kararlar ilgililerin erişimine açık bir veri tabanında Komisyon tarafından yayımlanır” şeklinde düzenlendiği, “ilgililer” kavramıyla kimlerin kastedildiğinin (sigorta hakemleri mi, şirketlerin mi, avukatların mı vs. ) anlaşılamadığı, tüm hakem kararlarının kamuya açılması gerektiği,
Yönetmelik değişikliğinin 10. maddesiyle, ana yönetmeliğe geçici 1. maddesi olarak eklenen düzenleme yönünden, dava konusu Yönetmelik değişikliğinin 4. maddesi ile ana Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen düzenlemenin iptali istendiğinden bu maddenin uygulanmasına dair geçici maddenin de iptali gerektiği ileri sürülmektedir.

DAVALI İDARELERİN SAVUNMASI :
Dava konusu düzenlemenin yayımlandığı tarihte, 21/01/2009 tarihte yayımlanan Sigorta Tahkim Usulü ve Sigorta Hakemlerine İlişkin Tebliğ’in yürürlükten kalktığı, uygulamada boşluk meydana gelmemesi için aynı düzenlemelere yönetmelikte yer verildiği, önceki düzenlemeye dava açılmadığı, bu nedenle açılan davanın süresinde olmadığı,
19/01/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle, ana Yönetmeliğin değiştirilen 13. maddesi yönünden, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’un 30. maddesinin 8. fıkrası uyarınca; Sigorta hakemlerinin; Malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan nitelikleri taşıması, en az dört yıllık yüksek okul mezunu olması, sigorta hukukunda en az beş yıl veya sigortacılıkta en az on yıl deneyimi olması gerektiği, deneyimin ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütlerin belirlenmesi yetkisinin Hazine Müsteşarlığına verildiği, bu madde uyarınca sigorta hakemi olma şartını sağlayan herkesin sigorta hakemi olmalarına imkan tanındığı, tarafsızlığın sağlanması için fiilen hakemlik yapması uygun olmayan kişiler için farklı bir liste tutulduğu,
Dava Konusu Yönetmeliğin 6. maddesiyle ana Yönetmeliğin “Sigorta Tahkim Sistemine başvuru ve hakem ataması” başlıklı 16. maddesine eklenen 11, 12 ve 13. fıkraları yönünden, söz konusu düzenlemenin, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’un 30/ 3-c maddesinde, “Tahkim sisteminin adil, tarafsız ve etkin bir biçimde işleyişini sağlamak için gerekli önlemleri almak.” ve 30/ 3-d maddesinde, “Bilgi işlem alt yapısını hazırlamak.” ibarelerine dayanılarak oluşturulduğu, tam bağımsız yargılama içeriğine hiçbir müdahale olmadan, tahkim davalarının açılmasından tefhime kadar olan sürecin, bilişim çözümleri ile kolaylaştırılmasının sağlanmasının amaçlandığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 436. maddesi ile hakem kararlarının içeriğinin belirlendiği, söz konusu madde ile bağlantısının bulunmadığı, yönetmelik hükmü ile kanunda belirtilen hakem kararlarının şekline ilişkin herhangi bir hüküm getirilmediği,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanun’un 431. maddesinde tahkim yargılamasında bilirkişi atamasına cevaz verildiği, bilirkişilik ile ilgili başka bir düzenleme bulunmadığı, bilirkişiye başvurulması gereken hallerde HMK’nun 444. maddesi uyarınca aynı Kanunun 266 ila 278. maddelerinin uygulanacağı ayrıca bilirkişi listelerinin hakemlerin erişimine açılması için Bakanlığa ve 6 adalet komisyonuna yazı yazıldığı, 1 komisyonun şifaen PDF formatında gönderebileceğini belirttiği diğerlerinin olumsuz cevap verdiği, yaşanan sıkıntılar nedeniyle komisyon bünyesinde bir liste oluşturulmasına ihtiyaç duyulduğu,
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’un 30. maddesinin 17. fıkrasında yer alan talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir düzenlemesindeki “talep” kelimesinin irdelenmesi gerektiği, HMK’da taraflar yönünden ayrıma gitmeksizin ilk dilekçeler ile tarafların hükmolunmasını istedikleri sonucun “talep” olarak kabul edildiği, tahkim yargılamasının çekişmeli yargılama olduğu, taleplerin reddedildiği oranda diğer talebin kabul edilmiş sayılacağı, vekalet ücretinin tarafa göre farklılaştırılmasının söz konusu olmadığı, bu durumun hukuka aykırılık teşkil edeceği, yetkisizlik yönünden iddia için AAÜT’nin belirlenmediği, belirlenen ücretin ne şekilde uygulanacağının düzenlendiği, 2016 yılı AAÜT’nin 17. maddesinde 5684 sayılı Kanun uyarınca düzenleme yapıldığı,
Dava Konusu Yönetmeliğin 9. maddesiyle değişik ana Yönetmeliğin “Bilgilendirme” başlıklı 19. maddesinin 3. fıkrası yönünden, eski düzenlemede belirtilen her kararın değil, özellik arz eden kararların erişime açıldığı, “ilgililer” ibaresinin açık olduğu, tarafların, taraf vekillerinin, kararı veren hakem veya hakemler olduğu ayrıca veri tabanındaki dava sonuçlarının özel bilgiler gizlenmiş olarak herkesin erişimine açılacağı, savunulmaktadır.

DANIŞTAY_TETKİK_HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : 19/01/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle, 17/8/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin konusu kalmayan 13. maddesi yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 4. maddesiyle ana Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen “Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ibaresinin; 5. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen 14/A maddesinin ve 10. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen geçici 1. maddesi yönünden iptaline ve iptali istenen diğer maddeleri yönünden davanın reddine, karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY_SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; 19/1/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle, 17/8/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin değişik 13. maddesinin; 4. maddesiyle ana Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen “Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ibaresinin; 5. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen 14/A maddesinin; 6. maddesiyle ana Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 11, 12 ve 13. fıkralarının; 9. maddesiyle değişik ana Yönetmeliğin 19. maddesinin 3. fıkrasının; 10. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen geçici 1. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 30. maddesinde sigortacılıkta tahkim müessesesi düzenlenerek, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden veya hesaptan faydalanacak kişiler ile hesap arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Birlik nezdinde Sigorta Tahkim Komisyonu oluşturulacağı kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanununun 30 maddesinin 8. fıkrasında, sigorta hakemlerinin;
a) Malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan nitelikleri taşıması,
b) En az dört yıllık yüksek okul mezunu olması,
c) Sigorta hukukunda en az beş yıl veya sigortacılıkta en az on yıl deneyimi olması, gerektiği, Müsteşarlığın bu fıkra uyarınca aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirlemeye yetkili olduğu,
Maddenin 17. fıkrasında; talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücretinin, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biri olduğu, 19. fıkrasında; sigorta hakemleri ve raportörlerin tarafsız olmak zorunda oldukları, sigorta şirketlerinin, reasürans şirketlerinin, sigortacılık yapan diğer kuruluşların, sigorta eksperlerinin, sigorta acentelerinin ve brokerlerin ortakları, yönetim ve denetiminde bulunan kişiler ve bunlar adına imza atmaya yetkili olanlar ile tüm bu kuruluşlarda meslekî faaliyette bulunanlar ve sigorta eksperleri, sigorta acenteleri ve brokerlerin sigorta hakemliği yapamayacakları, bu sınırlandırmaların söz konusu kimselerin eş ve çocukları için de geçerli olduğu, Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 28. (HMK 34. madde) maddesinin sigorta hakemleri hakkında da uygulanacağı, 23. fıkrasında; bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin, sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanununun 12. maddesinde; hakemlik, arabuluculuk, tasfiye memurluğu, yargı mercilerinin veya adli bir dairenin verdiği herhangi bir görev veya hizmet, avukatlıkla birleşebilen işler arasında sayılmış, aynı Kanunun 35. maddesinde; kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatların yapabileceği işler arasında sayılmıştır.
5684 sayılı Kanunun 30. maddesinin 19. fıkrasında atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 34. maddesinde; hâkimin,
a) Kendisine ait olan veya doğrudan doğruya ya da dolayısıyla ilgili olduğu davada.
b) Aralarında evlilik bağı kalksa bile eşinin davasında.
c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyunun davasında.
ç) Kendisi ile arasında evlatlık bağı bulunanın davasında.
d) Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı kalksa dahi kayın hısımlığı bulunanların davasında.
e) Nişanlısının davasında.
f) İki taraftan birinin vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı sıfatıyla hareket ettiği davada, talep olmasa bile çekinmek zorunda olduğu hükmü getirilmiştir.
5684 sayılı Kanunun 30. maddesinin 19. fıkrasında sigorta hakemliği yapamayacak kişiler sayma yoluyla belirlenmiş ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin sigorta hakemleri hakkında da uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
5684 sayılı Kanunun 30. maddesine dayanılarak 17/8/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazetede Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan Yönetmelikle, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla tahkim sistemine ilişkin usul ve esasları düzenlenmiştir.
19/1/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle de, 17/8/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin bir kısım maddelerinde değişikliğe gidilmiştir.
19/1/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle, ana Yönetmeliğin 13. maddesinin birinci fıkrasındaki “hakemliği yapmak” ibaresi “hakemi olmak” şeklinde, “Hakemlik yapmak” ibaresi “Hakem olmak” şeklinde değiştirilmiş; üçüncü fıkrasındaki “Hukuk alanında doçent ve üzeri akademik unvana sahip olanlar ile adli yargı hâkim emeklileri sınavdan muaftır.” ibaresi ile “Ancak itiraz hakem heyetinde yer alacaklar hariç olmak üzere,” ibaresi yürürlükten kaldırılmış, aynı maddeye sigorta hakemlerinde aranacak deneyim şartının belirlenmesindeki ölçütleri gösteren dördüncü fıkra eklenmiş ve yedinci fıkrası; “Sigorta hakemleri başka işle iştigal edebilir. Ancak fiilen sigorta hakemliği yapacak hakemler için bu Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri saklıdır.” şeklinde değiştirilmiştir.
Yönetmelik değişikliğinin 4. maddesiyle ana Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkra eklenmiş, 3. fıkranın (c) bendi olarak “Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ibaresi getirilmiş, 14. maddenin 3. fıkrasının (c) bendinin uygulanması ile ilgili olarak, ana yönetmeliğe 14/A maddesi eklenmiş ve yine Yönetmelik değişikliğinin 10. maddesiyle, yapılan değişikliklerle bağlantılı olarak, ana Yönetmeliğe “Dosya üstlenmesinde hukuki ve fiili engeller bulunan hakemler” başlıklı geçici 1. madde eklenmiştir.
5684 sayılı Kanunun 30. maddesinin 8. fıkrası uyarınca, sigorta hakemlerinde aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirleme noktasında Hazine Müsteşarlığı yetkilidir.
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle ana Yönetmeliğin 13. maddesinin 7. fıkrasında değişikliğe gidilerek, sigorta hakemlerinin başka işle iştigal edebilecekleri, ancak fiilen sigorta hakemliği yapacak hakemler için bu Yönetmeliğin 14. maddesinin 3. fıkrası hükümlerinin saklı olduğu belirtilmiş ve 14. maddenin 3. fıkrasının (c) bendinde, tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişilerin fiilen sigorta hakemliği yapamayacağı belirtilmiştir ve bu maddeler ile bağlantılı olarak 14/A maddesi ihdas edilerek, kanuni temsilcilik dışında sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip edenler arasından fiilen sigorta hakemliği yapmak isteyen hakemlerin; bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren dört ay içinde, 14. maddenin 3. fıkrasının (c) bendi kapsamında Komisyona sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip etmeyeceğine dair taahhütname vermesi gerektiği ifade edilmiştir.
Yönetmelikte yapılan ve yukarıda izah edilen değişikliklerde, açıkça “avukat” ifadesine yer verilmemekle birlikte, “kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ifadesine yer verildiği ve yine Yönetmeliğe eklenen 14/A maddesinde de, fiilen sigorta hakemliği yapmak isteyen hakemlerin, sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip etmeyeceğine dair taahhütname vermesi gerektiği belirtilmiştir.
5684 sayılı Kanunun 30. maddesinde, davalı idareye verilen yetki sigorta hakemlerinde aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirlemekle sınırlıdır. Kaldı ki 5684 sayılı Kanunun 30. maddesinin 19. fıkrasında kimlerin sigorta hakemliği yapamayacağı sayma yoluyla gösterilmiştir. Ancak Yönetmelikte yapılan değişiklik ile sigorta davalarını kanuni temsilcilik dışında vekil sıfatıyla takip edebilme konusunda yetkisi bulunan avukatların, sigorta hakemliği yapma hakkının kanun hükmünü aşar bir şekilde sınırlandırıldığı, sigorta hakemliği yapmak isteyen avukatlardan, sigorta davalarını temsil etmeyeceğine yönelik taahhütname verilmesini içeren bir düzenlemeye gidildiği görülmektedir.
Buna göre, 5684 sayılı Kanunda sigorta hakemliği yapamayacak kişiler açıkça gösterilmesine rağmen, Kanunun Hazine Müsteşarlığına verdiği düzenleme yetkisi aşılarak, kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil yetkisine sahip avukatların sigorta hakemliği yapmasını kısıtlayan, sigorta hakemliği ile sigorta davaları arasında tercih yapılmasını şart koşan Yönetmelik değişikliğinin yukarıda izah edilen kısımlarında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, değişikliğin 10. maddesiyle ana Yönetmeliğe geçici 1. madde eklendiği ve getirilen bu düzenlemeyle dosya üstlenmesinde hukuki ve fiili engel bulunan hakemlerle ilgili yapılan değişikliklerle bağlantılı olarak geçiş hükümlerine yer verildiği görülmekte olup, yukarıda hukuka aykırı olduğu sonucuna varılan hükümler nazara alındığında, Yönetmeliğe eklenen geçici 1. madde hükmünde de yukarıda izah edilen gerekçeler doğrultusunda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Bu itibarla; 19/1/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle, 17/8/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin değişik 13. maddesinin 7. fıkrasında yer alan “Ancak fiilen sigorta hakemliği yapacak hakemler için bu Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri saklıdır.” ibaresinde; değişikliğin 4. maddesiyle ana Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen “Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ibaresinde; değişikliğin 5. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen 14/A maddesinde; değişikliğin 10. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen geçici 1. maddesinde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
19/1/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 6. maddesiyle, Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 13. fıkrada, ”Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun hükmünde ”Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler” şeklinde çoğul bir ifade kullanıldığı, bu ifadenin uyuşmazlığın tüm taraflarını kapsadığı, zira Sigorta Tahkim Komisyonuna giden kişinin bir talepte bulunduğu gibi karşı taraf konumunda bulunan sigortacılık yapan kuruluşun da uyuşmazlığa ilişkin bir talebinin mevcut olduğu açıktır.
Bu durumda, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun anılan hükmü ile aynı yönde düzenleme içeren dava konusu Yönetmelik hükmünde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 19/1/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle, 17/8/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin değişik 13. maddesinin 7. fıkrasında yer alan “Ancak fiilen sigorta hakemliği yapacak hakemler için bu Yönetmeliğin 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri saklıdır.” ibaresinin; değişikliğin 4. maddesiyle ana Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen “Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ibaresinin; değişikliğin 5. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen 14/A maddesinin; değişikliğin 10. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen geçici 1. Maddesinin iptaline, değişikliğin 6. maddesiyle ana Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 13. fıkraya yönelik olarak davanın reddi gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 01/10/2020 tarihinde, davacı vekili Av. …’ın ve davalı idareler vekili Hukuk Müşaviri …’ın geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Dava, 19/01/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle, 17/08/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin değişik 13. maddesinin; 4. maddesiyle ana Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen “Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ibaresinin; 5. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen 14/A maddesinin; 6. maddesiyle ana Yönetmeliğin 16. maddesine eklenen 11, 12 ve 13. fıkralarının; 9. maddesiyle değişik ana Yönetmeliğin 19. maddesinin 3. fıkrasının; 10. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen geçici 1. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
Davalı Hazine ve Maliye Bakanlığının davanın süresinde açılmadığı yolundaki itirazı yerinde görülmemiştir.
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
14/06/2007 tarih ve 26552 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun “amaç ve kapsam başlıklı” 1. maddesinin 1. fıkrasında “bu Kanunun amacı, ülkemiz sigortacılığının geliştirilmesini sağlamak, sigorta sözleşmesinde yer alan kişilerin hak ve menfaatlerini korumak ve sigortacılık sektörünün güvenli ve istikrarlı bir ortamda etkin bir şekilde çalışmasını temin etmek üzere bu Kanuna tabi kişi ve kuruluşların, faaliyete başlama, teşkilat, yönetim, çalışma esas ve usulleri ile faaliyetlerinin sona ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar ve sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usul ve esasları düzenlemektir.” hükmüne yer verilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinde sigortacılıkta tahkim müessesesi düzenlenerek, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden veya hesaptan faydalanacak kişiler ile hesap arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Birlik nezdinde Sigorta Tahkim Komisyonu oluşturulacağı kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanun’un 30. maddesinin 8. fıkrasında, sigorta hakemlerinin;
a) Malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan nitelikleri taşıması,
b) En az dört yıllık yüksek okul mezunu olması,
c) Sigorta hukukunda en az beş yıl veya sigortacılıkta en az on yıl deneyimi olması, gerektiği, Müsteşarlığın bu fıkra uyarınca aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirlemeye yetkili olduğu,
Maddenin 17. fıkrasında; talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücretinin, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biri olduğu, 19. fıkrasında; sigorta hakemleri ve raportörlerin tarafsız olmak zorunda oldukları, sigorta şirketlerinin, reasürans şirketlerinin, sigortacılık yapan diğer kuruluşların, sigorta eksperlerinin, sigorta acentelerinin ve brokerlerin ortakları, yönetim ve denetiminde bulunan kişiler ve bunlar adına imza atmaya yetkili olanlar ile tüm bu kuruluşlarda meslekî faaliyette bulunanlar ve sigorta eksperleri, sigorta acenteleri ve brokerlerin sigorta hakemliği yapamayacakları, bu sınırlandırmaların söz konusu kimselerin eş ve çocukları için de geçerli olduğu, Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 28. (HMK 34. madde) maddesinin sigorta hakemleri hakkında da uygulanacağı, 23. fıkrasında; bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin, sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 12. maddesinde; hakemlik, arabuluculuk, tasfiye memurluğu, yargı mercilerinin veya adli bir dairenin verdiği herhangi bir görev veya hizmet, avukatlıkla birleşebilen işler arasında sayılmış, aynı Kanun’un 35. maddesinde; kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatların yapabileceği işler arasında sayılmıştır.
5684 sayılı Kanun’un 30. maddesinin 19. fıkrasında atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 34. maddesinde (HUMK 28. madde); hâkimin,
a) Kendisine ait olan veya doğrudan doğruya ya da dolayısıyla ilgili olduğu davada.
b) Aralarında evlilik bağı kalksa bile eşinin davasında.
c) Kendisi veya eşinin altsoy veya üstsoyunun davasında.
ç) Kendisi ile arasında evlatlık bağı bulunanın davasında.
d) Üçüncü derece de dâhil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı kalksa dahi kayın hısımlığı bulunanların davasında.
e) Nişanlısının davasında.
f) İki taraftan birinin vekili, vasisi, kayyımı veya yasal danışmanı sıfatıyla hareket ettiği davada, talep olmasa bile çekinmek zorunda olduğu hükmü getirilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemelerle, sigorta hakemlerinin; malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan nitelikleri taşıması, en az dört yıllık yüksek okul mezunu olması ve sigorta hukukunda en az beş yıl veya sigortacılıkta en az on yıl deneyimi olması gerektiği ifade edilmiş; ayrıca, sigorta hakemi olabilmek için sigorta hukukunda veya sigortacılıkta sahip olunması gereken deneyimin ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütlerin belirlenmesi yetkisi Hazine Müsteşarlığına verilmiştir.
Bununla beraber 5684 sayılı Kanun’un 30. maddesinin 19. fıkrasında sigorta hakemliği yapamayacak kişiler sayma yoluyla belirlenmiş ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin sigorta hakemleri hakkında da uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
5684 sayılı Kanun’un 30. maddesine dayanılarak 17/08/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazete’de Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan Yönetmelikle, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla tahkim sistemine ilişkin usul ve esaslar düzenlenmiştir.
19/01/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik ile 07/08/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin bazı maddelerinde değişikliğe gidilmiş, daha sonra çıkarılan 18/04/2018 tarih ve 30749 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesi ile Yönetmeliğin Sigorta hakemleri başlıklı 13. maddesi değiştirilmiş, Sigorta Hakemliği sınavını düzenleyen 13/A ve sınavın kapsamını ve atama usulünü düzenleyen 13/B maddesi eklenmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
1- Dava Konusu Yönetmeliğin 3. maddesiyle, 17/08/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin değişik 13. maddesinin İncelenmesi:
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 13. maddesi, 18/04/2019 tarih ve 30749 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 4. maddesi ile daha ayrıntılı düzenlemeler getirilmek suretiyle dava konusu madde tamamen değiştirilmiştir.
Anılan değişiklik ile Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 13. maddesinin iptali istemi yönünden davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır.
2- Dava Konusu Yönetmeliğin 4. maddesiyle ana Yönetmeliğin “Liste” başlıklı 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen “Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ibaresinin ve 5. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen “Tarafsızlık taahhütnamesi” başlıklı 14/A maddesinin incelenmesi:
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinde sigortacılıkta tahkim müessesesi düzenlenerek, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden veya hesaptan faydalanacak kişiler ile hesap arasında doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Birlik nezdinde Sigorta Tahkim Komisyonu oluşturulacağı kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanun’un 30 maddesinin 8. fıkrasında, sigorta hakemlerinin;
a) Malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan nitelikleri taşıması,
b) En az dört yıllık yüksek okul mezunu olması,
c) Sigorta hukukunda en az beş yıl veya sigortacılıkta en az on yıl deneyimi olması, gerektiği, Müsteşarlığın bu fıkra uyarınca aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirlemeye yetkili olduğu, 19. fıkrasında; sigorta hakemleri ve raportörlerin tarafsız olmak zorunda oldukları, sigorta şirketlerinin, reasürans şirketlerinin, sigortacılık yapan diğer kuruluşların, sigorta eksperlerinin, sigorta acentelerinin ve brokerlerin ortakları, yönetim ve denetiminde bulunan kişiler ve bunlar adına imza atmaya yetkili olanlar ile tüm bu kuruluşlarda meslekî faaliyette bulunanlar ve sigorta eksperleri, sigorta acenteleri ve brokerlerin sigorta hakemliği yapamayacakları, bu sınırlandırmaların söz konusu kimselerin eş ve çocukları için de geçerli olduğu, 23. fıkrasında; bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin, sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 12. maddesinde; hakemlik, arabuluculuk, tasfiye memurluğu, yargı mercilerinin veya adli bir dairenin verdiği herhangi bir görev veya hizmet, avukatlıkla birleşebilen işler arasında sayılmış, aynı Kanun’un 35. maddesinde; kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek, mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak, adli işlemleri takip etmek, bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek, yalnız baroda yazılı avukatların yapabileceği işler arasında sayılmıştır.

Yönetmelikte yapılan ve yukarıda izah edilen değişikliklerde, açıkça “avukat” ifadesine yer verilmemekle birlikte, “kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ifadesine yer verildiği ve yine Yönetmeliğe eklenen 14/A maddesinde de, fiilen sigorta hakemliği yapmak isteyen hakemlerin, sigorta davalarını vekil sıfatıyla takip etmeyeceğine dair taahhütname vermesi gerektiği belirtilmiştir.
5684 sayılı Kanun’un 30. maddesinde, davalı idareye verilen yetki sigorta hakemlerinde aranacak deneyim ve bu deneyime esas teşkil eden bilginin tespitine ilişkin ölçütleri belirlemekle sınırlıdır. Kaldı ki 5684 sayılı Kanun’un 30. maddesinin 19. fıkrasında kimlerin sigorta hakemliği yapamayacağı sayma yoluyla gösterilmiştir. Ancak Yönetmelikte yapılan değişiklik ile sigorta davalarını kanuni temsilcilik dışında vekil sıfatıyla takip edebilme konusunda yetkisi bulunan avukatların, sigorta hakemliği yapma hakkının kanun hükmünü aşar bir şekilde sınırlandırıldığı, sigorta hakemliği yapmak isteyen avukatların, sigorta davalarında tarafları temsil etmeyeceğine yönelik taahhütname vermesini içeren bir düzenlemeye gidildiği görülmektedir.
Buna göre, 5684 sayılı Kanun’da sigorta hakemliği yapamayacak kişiler açıkça gösterilmesine rağmen, Kanunun Hazine Müsteşarlığına verdiği düzenleme yetkisi aşılarak, kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil yetkisine sahip avukatların sigorta hakemliği yapmasını kısıtlayan, sigorta hakemliği ile sigorta davaları arasında tercih yapmasını ve sigorta davalarında tarafları temsil etmeyeceği yönünde taahhütname vermesini şart koşan Yönetmelik değişikliğinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
3- Dava Konusu Yönetmeliğin 6. maddesiyle ana Yönetmeliğin “Sigorta Tahkim Sistemine başvuru ve hakem ataması” başlıklı 16. maddesine eklenen 11, 12 ve 13. fıkralarının İncelenmesi:
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. maddesinin 11. fıkrası;” Komisyon Müdürü, Müsteşarlığın uygun görüşü ile ilgili mevzuata uygun olarak yargılamanın işleyişi ile hakem kararlarının şekil yönünden içeriğine ilişkin bilişim temelli usuller getirir.” ve 12. fıkrası; “Hakem, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakemler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleriyle ilgili kurallar, bilirkişiler bakımından da uygulanır. Bu kapsamda, hakem ve bilirkişi ile taraf ve bilirkişi arasındaki ilişki bakımından 17 nci ve 18 inci maddeler kıyasen uygulanır. Komisyon Müdürü Müsteşarlığın belirleyeceği esaslar çerçevesinde her yıl hakemlerin başvuracakları bilirkişi listesini düzenler. Bilirkişiler bu listelerden seçilir. Bilirkişiye, sarf etmiş olduğu emek ve mesaiyle orantılı bir ücret ile varsa diğer giderleri ödenir. Bu konuda, Adalet Bakanlığınca çıkarılan ve her yıl güncellenen tarifenin asliye ticaret mahkemelerinde görülecek işler için uygulanacak kısmı esas alınır. Komisyon Müdürü, Müsteşarlığın belirleyeceği esaslar çerçevesinde söz konusu tarifenin uygulanmasına ilişkin işlemleri yürütür.” şeklinde iken; 11. fıkrasındaki “Müsteşarlığın” ibaresi “Bakanlığın” olarak 12. fıkrası ise, “Hakem, çözümü hukuk dışında özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakemler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleriyle ilgili kurallar, bilirkişiler bakımından da uygulanır. Bu kapsamda, hakem ve bilirkişi ile taraf ve bilirkişi arasındaki ilişki bakımından 17 nci ve 18 inci maddeler kıyasen uygulanır. Komisyon Başkanlığı Müsteşarlığın belirleyeceği esaslar çerçevesinde her yıl hakemlerin başvuracakları bilirkişi listesini düzenler. Bakanlığın belirleyeceği esaslar doğrultusunda bilirkişiler bu listelerden seçilir. Bilirkişi ücret tarifesi Komisyon Başkanlığının görüşü alınarak Bakanlıkça belirlenir. Fiilen sigorta hakemliği ya da itiraz hakemliği yapan kişi, Komisyon tarafından oluşturulan bilirkişi listesinde yer alamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.
Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 18. fıkrasında yer alan hakemlik ücreti, komisyona başvuru ücreti ve üyeliğe katılma payının Komisyonun görüşü alınarak Müsteşarlıkça belirleneceği hükmü doğrultusunda, hakemlerin başvuracakları bilirkişilerin ücret tarifesinin Komisyon Başkanlığının görüşü alınarak Müsteşarlıkça belirlenmesinde ve fiilen sigorta hakemliği ya da itiraz hakemliği yapan kişinin, Komisyon tarafından oluşturulan bilirkişi listesinde yer alamayacağı yönündeki değişikliklerde ve ”Tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.” şeklinde düzenleme yapılmış olan 13. fıkrada 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun ”Sigortacılıkta Tahkim” başlıklı 30. maddesinin 17. fıkrasında yer alan, ”Talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti, Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” hükmü doğrultusunda hem başvurucu konumunda bulunan kişiyi hem de davalı konumunda bulunan sigortacılık yapan kuruluşu kapsar şekilde düzenleme yapıldığından üst hukuk normlarına, mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
4- Dava Konusu Yönetmeliğin 9. maddesiyle değişik ana Yönetmeliğin “Bilgilendirme” başlıklı 19. maddesinin 3. fıkrasının İncelenmesi:
Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 19. maddesinin başlığı “bilgilendirme” şeklinde iken 14/06/2018 tarihli değişiklik ile “bilgilendirme ve eğitim” olarak değiştirilmiştir.
Dava konusu değişiklik ile 19. maddesinin 3. fıkrasında “Hakemler tarafından verilen bütün kararlar ilgililerin erişimine açık bir veri tabanında Komisyon tarafından yayımlanır.” düzenlemesi getirildiği, “ilgililer” ibaresi ile tarafların, taraf vekillerinin, kararı veren hakem veya hakemlerin kastedildiği açık olduğundan düzenlemede üst hukuk normlarına, mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
5- Dava Konusu Yönetmeliğin 10. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen “Dosya üstlenmesinde hukuki ve fiili engeller bulunan hakemler” başlıklı Geçici 1. maddesinin İncelenmesi:
Dava konusu değişiklikle “Komisyon 14 üncü maddenin üçüncü fıkrasının (c) bendi kapsamındaki mevcut hakemleri ilgili listelere bu maddenin yayımı tarihinden itibaren bir ay içinde konumlandırır. Mevcut hakemler durumlarını bu maddenin yayımlandığı tarihten itibaren bir yıl içinde bu Yönetmelik hükümlerine uygun hale getirir. Müsteşarlık bu sürenin yarısına kadar artırılması hususunda yetkilidir.” şeklinde getirilen bu düzenlemeyle dosya üstlenmesinde hukuki ve fiili engel bulunan hakemlerle ilgili yapılan değişikliklerle bağlantılı olarak geçiş hükümlerine yer verildiği görülmekte olup, yukarıda hukuka aykırı olduğu sonucuna varılan hükümler nazara alındığında, Yönetmeliğe eklenen geçici 1. madde hükmünde de yukarıda izah edilen gerekçeler doğrultusunda hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 19/01/2016 tarih ve 29598 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 3. maddesiyle, değiştirilen 17/08/2007 tarih ve 26616 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin konusu kalmayan 13. maddesi yönünden KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
2. Dava konusu Yönetmeliğin, 4. maddesiyle ana Yönetmeliğin 14. maddesine 3. fıkranın (c) bendi olarak eklenen “Tahkim davalarında kanuni temsilcilik dışında tarafları temsil edebilmesi mümkün kişiler” ibaresinin; 5. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen 14/A maddesinin ve 10. maddesiyle ana Yönetmeliğe eklenen geçici 1. maddesinin İPTALİNE,
3. Dava konusu Yönetmeliğin iptali istenen diğer maddeleri yönünden DAVANIN REDDİNE,
4. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin haklılık oranına göre … TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına, … TL’sinin ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
5. Davalı idareler tarafından yapılan toplam … TL posta masrafının haklılık oranına göre … TL’nin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, … TL’sinin davalı idareler üzerinde bırakılmasına,
6. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine, … TL vekâlet ücretinin ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
7. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
8. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 05/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.