Danıştay Kararı 10. Daire 2016/2746 E. 2020/5437 K. 25.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/2746 E.  ,  2020/5437 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/2746
Karar No : 2020/5437

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Gıda Endüstrisi A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Dava, hammadde olarak kullanmak üzere ithal etmek istediği yetmiş üç ton iç yer fıstığı için kontrol belgesi verilmesine yönelik başvurusu Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Koruma ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işlemi ile reddedilen davacı Şirket tarafından, anılan işlemin yargı kararıyla iptal edildiği belirtilerek işlem nedeniyle gerçekleştirilemeyen ithalattan kaynaklandığını ileri sürdüğü 13.404,00 TL anapara zararının 28/03/2002 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile tahsiline, anapara faiz kaybına karşılık 30.991,00 TL’nin tahsiline ve imalatın devamı için ikame olarak alınan fıstık bedeli karşılığı olarak 44.664,00 TL’nin 22/10/2001 tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Danıştay Onuncu Dairesinin 29/01/2014 tarih ve E:2009/3920, K:2014/459 sayılı bozma kararına uyularak davacının tazminini istediği ithal ettiği ürüne ödediği bedel olan 44.125,55-TL ile söz konusu ürünün ithaline izin verilmeyerek tasfiye edilmesi üzerine ödenen 30.869,21-TL arasındaki fark olan 13.256,34-TL`nin, davanın açıldığı 27/11/2006 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte, davacıya ithal izni verilmemesinden sonra 28/03/2001 tarihi baz alınarak ithal konusu eşyanın tasfiyesinden sonra davacı şirkete ödeme yapıldığı 28/03/2002 tarihine kadar ithalat bedeli olan 44.125,55-TL’den yoksun kaldığı düşünülerek bu tarihler arasında hesaplanan 26.475,33-TL faizin de davacıya ödenmesi gerektiği, fazlaya ilişkin 49.327,33-TL’lik istemin ve ticari temerrüt faizi uygulanmasına yönelik kısmın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle 89.059,00-TL tazminat isteminin 39,731,67-TL’sinin kabulüne, 13.256,34-TL`nin davanın açıldığı 27/11/2006 tarihinden itibaren uygulanacak yasal faiziyle birlikte ve 26.475,33-TL faizin davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin 49.327,33-TL’lik istemin ve ticari temerrüt faizi uygulanmasına yönelik kısmın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından ithalatına izin verilmeyen fıstığın iç piyasadan temin edilmesinin işletmenin devamı için zaruri olduğu, faturanın borsaya tescil edilmemesinin geçerliliğine etki etmeyeceği, davalı idare lehine vekalet ücreti takdir edilmesinin ve dava açılırken alınan nispi harcın yanı sıra yargılama sonunda bakiye nispi harcın tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, davalı idare tarafından ise davacı Şirketin kontrol belgesi olmayan ürünü gümrük bölgesine getirerek zararın oluşmasına kendi kusuruyla sebep olduğu, ürünün uygun koşullarda saklanmaması, mahrecine iade edilmemesi veya üçüncü bir ülkeye satılmaması nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zarardan idarelerinin sorumlu tutulamayacağı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyize konu İdare Mahkemesi kararının vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının Tazminat İsteminin Kısmen Kabulü Kısmen Reddi Yönünden İncelenmesi:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür. Ayrıca, anılan Kanun’un 50. maddesinin 4. fıkrasında, Danıştayın bozma kararına uyulduğu takdirde, bu kararın temyiz incelemesinin bozma kararına uygunlukla sınırlı olarak yapılacağı kuralına yer verilmiştir.
Dosyadaki belgeler ile temyiz dilekçelerindeki iddiaların, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesinin 4. fıkrası uyarınca bozma nedenlerine uygunlukla sınırlı olarak incelenmesinden, temyiz istemine konu kararın tazminat isteminin kısmen kabulü kısmen reddine ilişkin kısmının hukuka ve usule uygun olduğu, kararın bozulmasını gerektirecek yasal bir sebebin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Maddi Tazminat İsteminin Reddedilen Kısmı Nedeniyle Davalı İdare Lehine Hükmedilen Vekâlet Ücreti Yönünden İncelenmesi:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
21/12/2015 tarih ve 29569 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve temyize konu kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde “(1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur.
(4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” kuralı yer almaktadır.
Dava, toplam 89.059,00-TL maddi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesi’nce, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ve kabul edilen tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi olarak hesaplanan 4.720,50 TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, reddedilen tazminat yönünden ise 5.776,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine karar verildiği görülmektedir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince, maddi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi hükmü kurulmasına rağmen davalı idare lehine davacı lehine hükmedilen vekalet ücretinden daha fazla bir meblağa vekâlet ücreti olarak hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda; kısmen reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalı idare lehine Mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçmemek üzere 4.720,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan “aynı Tarife uyarınca belirlenen 5.776,00-TL avukatlık ücretinin de davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine” ibaresinin “aynı Tarife uyarınca davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçmemek üzere belirlenen 4.720,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.
C) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Nispi Karar Harcının Haklılık Oranında Paylaştırılmasına İlişkin Kısmının İncelenmesi:
492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 2. maddesinde, yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tâbi bulunduğu; 11. maddesinde, genel olarak yargı harçlarını davayı açan veya harca konu işlemin yapılmasını isteyen kişilerin ödemekle mükellef olduğu; 15. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınacağı; 16. maddesinde, değer ölçüsüne göre harca tabi işlemlerde (1) sayılı tarifede yazılı değerlerin esas olduğu; 21. maddesinde, yargı harçlarının (1) sayılı tarifede yazılı nispetler üzerinden alınması gerektiği; 28. maddesinde ise, (1) sayılı tarifede yazılı nispi karar harcının dörtte birinin peşin, geri kalanının kararın verilmesinden itibaren bir ay içinde ödeneceği kurala bağlanmıştır.
Anılan Kanun’un, yargı harçlarının gösterildiği (1) sayılı tarifesinde, konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden, binde 68,31 oranında nispi karar harcı alınacağı belirtilmiştir.
Bu doğrultuda; konusu belli bir miktarı içeren davalarda, yargılama gideri içinde yer alan kalemlerden nispi karar harcı dışındaki harç, keşif ve bilirkişi ücreti ile posta giderinin, haklılık oranına göre davanın taraflarına yükletilmesi; hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden hesaplanacak nispi karar harcının ise, hükmedilen miktar yönünden haksız çıkmış olan davalı idareye yükletilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, İdare Mahkemesi’nce nispi karar harcı dahil edilerek tüm yargılama giderlerine haklılık oranı uygulanmak suretiyle hüküm kurulmasında mevzuata uyarlık görülmemiştir.
Bu itibarla, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan “aşağıda dökümü yapılan 2.885,25-TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan 1.269,50-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderinin kalan 1.615,75-TL kısmının davacı üzerinde bırakılmasına” ibaresinin, “hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan 2.145,00 TL nispi karar harcının ve aşağıda dökümü yapılan başvurma harcı, vekalet harcı, KD harcı, posta gideri ve bilirkişi ücretinden oluşan 709,75 yargılama giderinin haklılık oranına göre 316,62 TL’sinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderinin kalan 393,13 TL’lik kısmının davacı üzerinde bırakılmasına” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların esasa ilişkin temyiz istemlerinin reddine,
2. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının sayılı temyize konu kararının;
a) Hüküm fıkrasında yer alan “aynı Tarife uyarınca belirlenen …-TL avukatlık ücretinin de davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine” ibaresinin “aynı Tarife uyarınca davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçmemek üzere belirlenen … TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine” şeklinde,
b) Hüküm fıkrasında yer alan “aşağıda dökümü yapılan …TL yargılama giderinin haklılık oranına göre hesaplanan …-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderinin kalan …-TL kısmının davacı üzerinde bırakılmasına” ibaresinin, “hükmedilen miktar üzerinden hesaplanan … TL nispi karar harcının ve aşağıda dökümü yapılan başvurma harcı, vekalet harcı, KD harcı, posta gideri ve bilirkişi ücretinden oluşan … yargılama giderinin haklılık oranına göre … TL’sinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, yargılama giderinin kalan … TL’lik kısmının davacı üzerinde bırakılmasına” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.