Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2016/1963 E. , 2022/6458 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/1963
Karar No : 2022/6458
DAVACI : …
DAVALI : … / ANKARA
(Mülga …)
VEKİLİ : Mülga Hukuk Hizmetleri Başkanı …
Hukuk Müşaviri …
DAVANIN_KONUSU : Davacı tarafından, Milli Güvenlik Kurulunca hazırlanan “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi” ile bu belgenin kabul ve onayına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının iptali istenilmektedir.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, Milli Güvenlik Kurulunca hazırlanan “Milli Güvenlik Siyaset Belgesi” ile bu belgenin kabul ve onayına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararının iptali istemiyle açılmıştır.
İptal kararına konu edilebilecek idari işlemler, idarelerin, idari faaliyetleri nedeniyle kamu gücü kullanarak, kamu hukuku alanında, tek taraflı irade ile yaptıkları işlemler olup; idarenin idare hukuku alanındaki her türlü faaliyeti, idarenin kesin olmayan veya kesin olmasına karşın icrai nitelik taşımayan işlemleri idari yargı denetimine tabi değildir.
Görüş ve öneri niteliğindeki Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gerekli bir işlem olmadığından, davanın Milli Güvenlik Siyaset Belgesine ilişkin kısmının incelenmesine hukuken olanak bulunmamaktadır.
Davanın, Milli Güvenlik Siyaset Belgesinin kabul ve onayına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararına ilişkin kısmına gelince;
Milli Güvenlik Kurulu tarafından, Devletin varlığı ve bağımsızlığı, ülkenin bütünlüğü ve bölünmezliği, toplumun huzur ve güvenliğinin korunmasına yönelik olarak tespit edilen hususlarda Anayasanın 117. maddesi ile verilen sorumluluk gereği ilkesel düzeyde karar alınmasına ilişkin olan ve Anayasanın çizdiği genel çerçeve içinde kaldığı anlaşılan Bakanlar Kurulu Kararında hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın, Milli Güvenlik Kurulunca hazırlanan Milli Güvenlik Siyaset Belgesine ilişkin kısmının incelenmeksizin reddi, Milli Güvenlik Siyaset Belgesinin kabul ve onayına ilişkin Bakanlar Kurulu Kararı yönünden ise reddi gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı Kanun’un 14. maddesi uyarınca hazırlanan Tetkik Hakiminin raporu ve sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra dosya incelendi, gereği görüşüldü.
l
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde, dava dilekçesinin, davacının dava açma ehliyeti olup olmadığı yönünden inceleneceği; aynı maddenin 6. fıkrasında, yukarıdaki hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı; “İlk inceleme üzerine verilecek karar” başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de davacının, dava açma ehliyetinin bulunmadığı anlaşıldığında davanın reddine karar verileceği hükümlerine yer verilmiştir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 14. maddesinde, kısıtlıların fiil ehliyetinin bulunmadığı; 16. maddesinde, kısıtlıların, yasal temsilcilerinin rızası olmadıkça, kendi işlemleriyle borç altına giremeyecekleri; 407. maddesinde, bir yıl veya daha uzun süreli özgürlüğü bağlayıcı bir cezaya mahkum olan her erginin kısıtlanacağı, cezayı yerine getirmekle görevli makamın, böyle bir hükümlünün cezasını çekmeye başladığını, kendisine vasi atanmak üzere hemen yetkili vesayet makamına bildirmekle yükümlü olduğu; 413. maddesinde, vesayet makamının, bu görevi yapabilecek yetenekte olan bir ergini vasi olarak atayacağı; 462. maddesinin 8. fıkrasında, vasinin dava açabilmesi için vesayet makamının izni gerektiği; 471. maddesinde ise, özgürlüğü bağlayıcı cezaya mahkumiyet sebebiyle kısıtlı bulunan kişi üzerindeki vesayetin, hapis halinin sona ermesiyle kendiliğinden ortadan kalkacağı hüküm altına alınmıştır.
Aktarılan yasal düzenlemelere göre bir yıl veya daha fazla süreli hapis cezasına mahkum olanların cezalarını çekmeye başlamaları üzerine, hükmü icra ile görevli idarenin durumu sulh hukuk mahkemesine hemen ihbar ederek vasi atanmasını sağlamakla yükümlü olduğu, kısıtlının, kişiye sıkı sıkıya bağlı haklarla ilgili davalar dışındaki davaları vesayet makamı olan sulh hukuk mahkemesinin izni ile vasisi veya vasinin tayin edeceği vekili aracılığıyla açabileceği kuşkusuzdur.
Dava devam ederken davacının çeşitli sebeplerle medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmesi halinde; davacı adına davayı takip hakkı, kanuni temsilci olarak atanan kişiye geçer. Bu durumda davanın taraflarında herhangi bir değişiklik olmaz; sadece dava ehliyeti kısıtlanan kişi adına davayı takip eden kişi değişir. (Şeref Gözübüyük, Yönetsel Yargı, Ankara 2004, s.390)
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, işbu dava devam ederken yargılandığı ceza davası sonucunda .. Ağır Ceza Mahkemesinin … D. İş sayılı kararıyla 20 yıl 18 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bir yıldan uzun süreli hapis cezasıyla hükümlü olan davacı tarafından açılan davaya, mevzuat uyarınca vasi tarafından veya davacının vasisinin tayin edeceği vekili tarafından onay verilmediği ve devam edilmediği, Dairemizin 15/06/2020 tarih ve E:2016/1963 sayılı ara kararıyla, Sincan 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nden, davacının vasi bilgilerinin, 04/02/2021 tarihli ara kararıyla, … Sulh Hukuk Mahkemesinden, vasi atama kararı ile vasinin adı, soyadı ve adresine yönelik bilgi ve belgelerin istenildiği, ara kararına cevaben gönderilen bilgi ve belgelerden; … Sulh Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile davacının kısıtlanarak annesi …’ün velayeti altına konulmasına karar verildiğinin görüldüğü, 25/11/2021 tarihli ara kararıyla davayı davacının velisi olarak kendisinin veya tayin edeceği vekilinin takip edip etmeyeceğinin sorulduğu, davacı tarafından verilen cevapta, annesinin yaşının çok ilerlemesi ve sağlık sorunları bulunması nedeniyle vasi olarak yeğeni …’ün işlemlere devam edeceğinin bildirildiği, bunun üzerine 09/03/2022 tarihli ara kararıyla davacının velisi olan …’ün yerine vasilik görevine yeğeni …’ün atanıp atanmadığı, atanmışsa görülmekte olan bu davayı davacının vasisi olarak bizzat kendisinin veya tayin edeceği vekilin takip edip etmeyeceğinin sorulmasına karar verildiği, Sincan 2 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünce, davacının vasisinin velisi olan … olduğu, vasisinin değiştirilmesine yönelik bir kararın olmadığı gibi vasisinin değiştirilmesine ilişkin herhangi bir dilekçesinin bulunmadığının belirtildiği, davacı ve yeğeni … tarafından ise bu hususa ilişkin dosyaya herhangi bir belge sunulmadığı, 13/09/2022 tarihli ara kararıyla da, veli …’e görülmekte olan davayı davacının velisi olarak kendisinin veya tayin edeceği vekilinin takip edip etmeyeceğinin, “ara kararı gereğinin yerine getirilmemesi durumunda dosyadaki bilgi ve belgelere göre karar verileceği ihtarını” içerecek şekilde sorulduğu, bu ara kararın da veli …’e ve davacıya tebliğ edilmesine rağmen verilen süre içerisinde veli … tarafından davanın takip edileceği yönünde bir başvuruda bulunulmadığı gibi ara kararımıza karşılık herhangi bir beyanda da bulunulmadığı görüldüğünden, davacının velisi konumunda olan …’ün görülmekte olan uyuşmazlığı takip iradesinin bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, dava açma ehliyetinden yoksun olan davacının velisi tarafından takip edilmeyen davanın, davacının objektif ehliyet koşulunu taşımadığı gerekçesiyle ehliyet yönünden reddedilmesi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1- 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14/3-c ve 15/1-b maddeleri uyarınca EHLİYET YÖNÜNDEN DAVANIN REDDİNE,
2- Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra istemi halinde davacıya iadesine,
3- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine,
4- Kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 (otuz) gün içinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere 26/12/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.