Danıştay Kararı 10. Daire 2016/1880 E. 2020/4725 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/1880 E.  ,  2020/4725 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/1880
Karar No : 2020/4725

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yrd. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Azerbaycan uyruklu olup, Türk vatandaşı ile evli bulunan davacının, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle yaptığı başvurusunun, anılan Kanunun 16. maddesinin (a) bendinde yer alan şartları taşımadığı gerekçesiyle reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Türk vatandaşı eş ile 30/09/2010 tarihinde evlenen davacının Türk vatandaşlığına geçme başvurusunda bulunduğu 08/01/2014 tarihinde en az 3 yıldır evli olduğu, davacının tahkikatlarında; evlilik birliğiyle bağdaşmayacak bir faaliyette bulunduğuna dair herhangi bir tespitin yer almadığı gibi evliliğin menfaate dayalı bir evlilik olmadığı, ciddi bir evlilik olduğu kanaatine varıldığı, her ne kadar, davalı idarece, aile birliği içinde yaşama şartını sağlamadığı gerekçesi ile davacının Türk vatandaşlığına geçme talebi reddedilmiş ise de, Kanunun anılan maddesiyle kastedilen hususun, sadece Türk vatandaşlığına geçmek için veya Türk vatandaşı ile evli olmanın sağladığı birtakım menfaatlerden yararlanmak için yapılan, ileriye dönük, ciddi ve samimi bulunmayan evliliklerin kastedildiği, olayda ise, bu yönde herhangi bir tespit bulunmadığı, aksine, eşlerin evlilik süresince ortak konutta ve aile ortamı içinde yaşamakta olduklarının bildirildiği, bununla beraber, aile yaşamlarında huzursuzluk bulunduğu belirtilmekte ise de, söz konusu hususun, kanunun aradığı şekilde, evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunma anlamına gelmeyeceği anlaşıldığından, davacının başvurusunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Antalya Emniyet Müdürlüğünün 09/06/2014 tarihinde yapmış olduğu tahkikatta, komşularının ve Türk vatandaşı eşinin verdikleri ifadelerde, evliliğin ileriye dönük ciddi ve samimi bir evlilik olmadığının belirtildiği, bu nedenle davacı ile Türk vatandaşı eşinin aile birlikteliği içinde yaşamadığı, bu nedenle temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/11/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerden, 09/06/2014 tarihinde düzenlenen Ön İnceleme-Araştırma Formunda, “Türk vatandaşının ikinci evliliği olup, ilk evliliğinden 7 çocuğunun bulunduğu, yabancının resmi olmayan beraberliğinden bir kızının olduğu ve yanında kaldığı, resmi olarak ilk evliliği olduğu, bu evliliklerinden çocuklarının bulunmadığı, yapılan tahkikatta eşlerin evlilik birliği içerisinde yaşadıkları, evliliklerinin ciddi olarak bilindiği, aynı çatı altında birlikte yaşadıkları, komşuların beyanına göre, bu evliliğin ileriye dönük ve samimi ve ciddi evlilik olmadığı, evde kavga ve gürültü seslerinin geldiği, Türk vatandaşının sürekli huzursuz görüldüğü ve Türk vatandaşının 29/05/2014 tarihinde verdiği bilgide, son iki yıldır evliliğinde huzur olmadığı, şiddetli geçimsizlik yaşadıkları, evliliğinin gittiği yere kadar gitmesi için sabrettiği, yüksek ihtimalle vatandaş olduktan sonra ayrılabileceklerini beyan ettiği, bu bilginin gizli kalmasını istediği, Türkçe konuşup anlaştıkları ve herhangi bir suç kaydına rastlanmadığı anlaşılmaktadır.” şeklinde tespit ve beyanlara yer verildiği görülmektedir.
Diğer taraftan, söz konusu Ön İnceleme- Araştırma Formundan sonra 03/07/2014 tarihinde yapılan mülakata ilişkin düzenlenen Mülakat Bilgi Formunda ise, “eşlerin 4 yıldır evli oldukları, bu evliliklerinden çocuklarının bulunmadığı, birbirlerinin akrabalarını tanıdıkları, Türkçe konuşarak anlaştıkları, aile birliği içinde yaşadıkları, evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunulmadığı anlaşılmış olup, Komisyonumuzca eşlerle ayrı ayrı ve birlikte yapılan mülakat sonucunda evliliğin menfaate dayalı bir evlilik olmadığı, ciddi bir evlilik olduğu kanaatine varılmıştır.” şeklinde tespitlere yer verildiği görülmektedir.
Bu durumda, gerek Ön İnceleme-Araştırma Formunda gerek Mülakat Bilgi Formunda, davacı ile Türk vatandaşı eşinin aile birliği içinde yaşayıp yaşamadıkları, evliliklerinin menfaate dayalı bir evlilik olup olmadığı yönlerinden çelişkili beyan ve tespitlerin yer aldığı görüldüğünden, davalı idare tarafından, bu hususlar yönünden çelişkilerin giderilmesi için yeniden araştırma ve inceleme yapılması gerekirken davacının Türk vatandaşlığını geçme istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde, eksik inceleme ve araştırma nedeniyle hukuka uyarlık bulunmadığı, bu nedenle İdare Mahkemesi kararının belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.