Danıştay Kararı 10. Daire 2016/16018 E. 2020/4611 K. 09.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/16018 E.  ,  2020/4611 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/16018
Karar No : 2020/4611

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı dava konusu işlemin iptali yolundaki kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Bulgaristan vatandaşı olan ve 09/02/1996 tarihinde Türk vatandaşıyla evlenen davacı tarafından, evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yapmış olduğu başvurusunun 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca reddedilmesine ilişkin, … tarih ve … sayılı işlem ve … tarih ve … sayılı işlem ile İzmir Valiliğine bildirilen İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün … tarih ve … karar sayılı işleminin iptali istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; her ne kadar davacı 06/07/2004 tarihinde gerçekleşen eylemi sebebiyle tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu orman yangınına neden olma suçundan 2 yıl hapis cezasına çarptırılmış ise de eylemin “taksirle” işlenen bir suç olduğu, davacının Türk vatandaşı … ile 09/02/1996 tarihinden beri evli ve bu evlilikten ortak 2 çocuklarının bulunduğu, öteden beri evlilik birliği içerisinde yaşadıkları ve mülakat ve tahkikat formlarında 5901 sayılı Kanun gereğince vatandaşlığa kabule engel bir hususun tespit edilmediği, güvenlik soruşturması sonucu elde edilen tespitlerin Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik’in 72/5. maddesinde belirtilen 6 ay ve üzeri hapis cezasının ve öngörülen sonucun suçun kasten işlenme hali için uygulanabileceği hususu dikkate alındığında, anılan suçun taksirle işlendiğinin sabit olduğu, belirtilen nedenlerle davalı idareye 5901 sayılı Kanun’un 10. maddesinde tanınan taktir yetkisinin de hukuken geçerli bir nedenle kullanıldığı yönünde somut bir gerekçeye de ulaşılamadığından sonucu itibariyle dava konusu işlemde hukuka uyarlılık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının Türk vatandaşlığını kazanmak istemiyle yapmış olduğu başvurunun, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendince ve anılan Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 72 nci maddesinin 5. fıkrası gereğince uygun görülmediği belirtilerek kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/11/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :

5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun, “Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması” başlıklı 16. maddesinde “(1) Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;
a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama,
şartları aranır…” hükümleri yer almaktadır.
Türk vatandaşının, bir yabancı ile evlenmesi halinde, yabancı olan eşin evlilik yolu ile vatandaşlık talebinde bulunması durumunda, 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile yabancının, Türk vatandaşlığını kazanmak için başvurabilmesinin asgari koşulunun üç bent halinde sayıldığı, bunların birlikte aranacağının belirtildiği, “millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama” şartının bir mahkumiyete bağlanmadığı; idarece değerlendirme yapılırken özellikle; uyuşturucu, kaçakçılık, hırsızlık, fuhuş, terör ile ilgili vakaların dikkate alındığı görülmektedir.
Mutlak anlamda kişiye sıkı sıkıya bağlı olan evlenme kararı, Türk vatandaşlarının kişisel tercihi iken; Türk vatandaşı ile evlenen yabancının vatandaşlığa kabulü; kamu hizmetine girme, sosyal güvenlik kurumlarından yararlanma, seçme seçilme hakkı kazanma gibi… kamusal sonuçlar doğurduğundan; başvuruda bulunan yabancının, mevzuatta aranan asgari şartları taşıyıp taşımadığına ilişkin davalı idarece gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra, vatandaşlık isteminin kabul edilip, edilmeyeceği hususunda yapılacak değerlendirmede geniş bir taktir hakkı bulunduğu tartışmasızdır.
Dava dosyası incelendiğinde; davacının Türk vatandaşlığına alınması talebiyle yapmış olduğu başvurunun incelendiği ve istemin reddi yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, davacının başvurusunun reddi yönünde tesis edilen işlemin iptali yolunda verilen mahkeme kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle bozulması gerektiği oyu ile aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.