Danıştay Kararı 10. Daire 2016/15612 E. 2020/4798 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/15612 E.  ,  2020/4798 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/15612
Karar No : 2020/4798

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı

VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. …

İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı davanın reddi yolundaki kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Ermenistan uyruklu olan davacı tarafından, Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yapılan başvurunun 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 11. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca “iyi ahlak sahibi olma” şartını taşımadığından bahisle reddine ilişkin davalı idare işleminin iptali istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Türk vatandaşlığına alınıp alınmama konusunda idareye 5901 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile tanınan takdir yetkisinin, Devletin hükümranlık hakkının bir sonucu olup, koşulları bulunan herkesin isteği halinde Türk vatandaşlığına mutlak şekilde kabul edilebileceği yolunda takdir yetkisini kaldıran mevzuatta herhangi bir bağlayıcı hükmün bulunmadığı, olayda, davacının Türk vatandaşlığını kazanma talebi üzerine yapılan araştırma sonucunda, mevzuatta yer alan “İyi ahlak sahibi olmak” şartını sağlamadığı kanaatine ulaşıldığı görüldüğünden, 5901 sayılı Kanun’un 10. maddesinin tanıdığı yetki çerçevesinde egemenlik hakkı kapsamında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, toplum yaşamına uyum sağlamadığını ortaya koyacak hiç bir bilgi ve belgenin dosyaya sunulmadığı, idarenin tesis ettiği işlemin gerekçesinin açıklanmadığı, yargı denetimine açık, öznellikten uzak, nesnel kriterlere dayalı ve gerekçeli bir şekilde toplum yaşamına aykırı bir davranışı tespit edilmediği halde idarenin takdir yetkisine dayandırılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu, 5901 sayılı Kanun’da belirtilen tüm şartları taşıdığı, bu nedenle Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından yersiz ve dayanaksız temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile usul ve hukuka aykırı olan İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Ermenistan uyruklu olan davacı tarafından, Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yapılan başvurunun 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 11. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca “iyi ahlak sahibi olma” şartını taşımadığından bahisle davalı idarece reddedilmesi üzerine bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun “Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılması” başlıklı 10. maddesinde, “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.” hükmü;
Aynı Kanun’un “Başvuru için aranan şartlar” başlıklı 11. maddesinde, “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılarda;
a) Kendi millî kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak,
b) Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmek,
c) Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmek,
ç) Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı bulunmamak,
d) İyi ahlak sahibi olmak,
e) Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek,
f) Türkiye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak,
g) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak,
şartları aranır.” hükmü yer almaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlık, davacının yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılması için yaptığı başvurunun, Kanunun aradığı şartları taşıyıp taşımadığı ve vatandaşlığa kabul konusunda idarenin takdir hakkının kapsamına ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinden, 05/05/2014 tarihinde başvuruda bulunan davacı ile ilgili olarak düzenlenen 17/09/2014 tarihli Mülakat Formu’nda; toplumsal yaşama uyum sağlayamadığı ve bunu davranışlarıyla teyit edemediği gerekçesiyle oy birliğiyle olumsuz görüş verildiği, Antalya İl Emniyet Müdürlüğü’nce yapılan tahkikat neticesinde düzenlenen Vatandaşlık Tahkikat Formu ile davacının bekar olup Türk vatandaşlığını hak eden annesinin yanında çalıştığı, ahlaki durumunun iyi olduğu, suç kaydına rastlanmadığı, Daire Başkanlığı’nca Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’ne yazılan yazıda, MİT Müsteşarlığı’nın ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nün olumlu, Valiliğin olumsuz görüşünün bulunduğu, davacının mevzuat hükümlerine uygun olmayan başvurusunun reddinin uygun olduğu yönünde görüş bildirildiği, dava konusu işlemle davacının talebinin 5901 sayılı Kanun’nun 11. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca uygun görülmediğinden dolayı reddine karar verildiği görülmektedir.
Yukarıda anılan mevzuat hükümleri uyarınca yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılması için mevzuatta sayılan belli şartları taşıdığı ve davalı idarece talebin reddine gerekçe yapılan “toplumsal yaşama uyum sağlayamadığı ve bunu davranışlarıyla teyit edemediği” dolayısıyla “iyi ahlak sahibi olma” şartını yerine getirmediği görüşünü ortaya koyan herhangi bir bilgi ve belgenin bulunmadığı, yapılan değerlendirmenin gerekçesi belirtilmediği gibi dava dosyasına bu değerlendirmenin doğruluğunu teyit edecek belgenin da sunulmadığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece, Türk vatandaşlığına alınıp alınmama konusunda idareye 5901 sayılı Kanun’un 10. maddesi ile tanınan takdir yetkisinin, Devletin hükümranlık hakkının bir sonucu olup, koşulları bulunan herkesin isteği halinde Türk vatandaşlığına mutlak şekilde kabul edilebileceği yolunda takdir yetkisini kaldıran mevzuatta herhangi bir bağlayıcı hüküm bulunmadığı belirtilmekte ise de idarenin takdir yetkisini hukuk kuralları içinde ve genel hukuk ilkeleri doğrultusunda kullanması gerektiği açık olduğundan İdare Mahkemesinin bu gerekçesinde de hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda, hukuki gerekçesi olmayan dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken, davacı tarafından yetkili makam kararıyla Türk vatandaşlığını kazanmaya ilişkin şartları taşımadığından bahisle vatandaşlığa alınma istemiyle yapılan başvurunun reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddi yolundaki …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/11/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 10. maddesinde, “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.” hükmü; “Başvuru için aranan şartlar” başlıklı 11. maddesinde, “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılarda;
a) Kendi millî kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak,
b) Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmek,
c) Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmek,
ç) Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı bulunmamak,
d) İyi ahlak sahibi olmak,
e) Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek,
f) Türkiye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak,
g) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak şartları aranır.” hükmü yer almaktadır.
Bir yabancının genel anlamda vatandaşlık talebinde bulunması durumunda, 5901 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile yabancının, Türk vatandaşlığını kazanmak için başvurabilmesinin asgari koşulunun sekiz bent halinde sayıldığı, bunların birlikte aranacağının belirtildiği görülmektedir.
Türk vatandaşlığına geçme istemiyle başvuruda bulunan yabancının vatandaşlığa kabulü; kamu hizmetine girme, sosyal güvenlik kurumlarından yararlanma, seçme seçilme hakkı kazanma gibi… kamusal sonuçlar doğurduğundan; başvuruda bulunan yabancının, mevzuatta aranan asgari şartları taşıyıp taşımadığına ilişkin davalı idarece gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra, vatandaşlık isteminin kabul edilip edilmeyeceği hususunda yapılacak değerlendirmede geniş bir takdir hakkı bulunduğu tartışmasızdır.
Dava dosyası incelendiğinde; davacının Türk vatandaşlığına alınması talebiyle yapmış olduğu başvurunun incelendiği ve istemin reddi yönünde tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenle, davacının başvurusunun reddi yönünde tesis edilen işlemin iptali isteminin reddi yolunda verilen mahkeme kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyorum.

(XX) KARŞI OY :
Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuran bir yabancının, 5901 sayılı Kanun’da belirlenen şartların varlığı halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığına alınabileceği anlaşılmakla birlikte; vatandaşlığın bir bireye verilmesi egemenlik hakkıyla doğrudan ilgili olduğundan, aranan şartları taşımış olmanın vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak kazandırmayacağı açıktır.
Bu durumda, vatandaşlık vermek devletin hükümranlık hakkı olduğundan, Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle başvuruda bulunan bir yabancı hakkında Kanun’da belirtilen şartları taşısa dahi devlet tarafından hükümranlık hakkı kullanılarak vatandaşlık verilmeyebilir.
Bu haliyle hükümranlık yetkisi dahilinde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, davacının temyiz isteminin reddi ile davanın reddine ilişkin İdare Mahkemesi kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle onanması gerektiği oyuyla Daire kararına katılmıyoruz.