Danıştay Kararı 10. Daire 2016/1541 E. 2020/4727 K. 11.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/1541 E.  ,  2020/4727 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/1541
Karar No : 2020/4727

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı

VEKİLİ : I. Hukuk Müşaviri Yardımcıları … ve …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Türk vatandaşı ile evli olan Rusya Federasyonu uyruklu davacının 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda, davacının en az 3 yıldır Türk vatandaşı ile evli olduğu, aynı çatı altında evlilik birliğini sürdürdüğü, evliliklerinin menfaat karşılığı olmadığı, çevrelerinde evli olarak tanındıklarının belirtildiği, bununla birlikte davacı hakkında fuhuş nedeniyle yapılan işlemin evlenme tarihi olan 23/05/2008 ‘den önce 16/12/2004 tarihinde gerçekleştiği, evlilikten sonra yapılan işlemlerin ” evlilik birliği ile bağdaşmayacak faaliyette bulunmama ” fiilini ihlal edici nitelikte olmadığı anlaşılmakta olup Türk vatandaşı ile aile birlikteliği içinde evliliğini sürdüren ve evliliğinden sonra vatandaşlığın kazanılması için mevzuatta aranan şartlarla bağdaşmayacak bir fiili bulunmayan davacının Türk vatandaşlığına alınmasına yönelik isteminin 5901 sayılı Kanunun 16. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde yer alan şartı taşımadığı gerekçesiyle reddedilmesine ilişkin işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Kanun’da aranan şartların evlilik tarihinden sonra aranacağına dair bir hüküm bulunmadığı, davacının evlendikten sonra evlilik birliği içinde düzenli bir hayat sürmesinin geçmişteki hukuk dışı eylemlerini ortadan kaldırmayacağı, davacının 2004 yılında “insan ticareti yapmak fuhuş için kadın tedarik etmek, fuhuşa teşvik ve aracılık” suçundan tutuklandığı, tahliye olduktan sonra 18/02/2005 tarihinde sınır dışı edildiği tespit edildiği, Kanun’da aranan şartları taşımanın Türk vatandaşlığının kazanılmasına kişiye mutlak bir hak sağlamayacağı, bu nedenle temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
23/05/2008 tarihinde Türk vatandaşı ile evlenen Rusya Federasyonu uyruklu davacının Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesi hükümlerine göre yapmış olduğu başvurunun; davacının 2004 yılında … ismiyle ” insan ticareti yaparak fuhuş için kadın tedarik etmek, fuhuşa teşvik ve aracılık ” suçundan tutuklandığı, söz konusu fiille ilgili olarak açılan davada sanık sıfatıyla yargılandığı, olayda dava zamanaşımı gerçekleşmiş bulunduğundan hakkındaki kamu davasının … Ağır Ceza Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla düşürüldüğü, 18/02/2005′ tarihinde sınırdışı edilmesi nedeniyle 5901 sayılı Kanun’da aranan “evlilik birliği ile bağdaşmayacak faaliyette bulunmama” şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle reddedilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
5901 Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun “Türk Vatandaşlığının Evlenme Yoluyla Kazanılması” başlıklı 16. maddesinde, “Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;
a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır.
(2) Başvurudan sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde birinci fıkranın (a) bendindeki şart aranmaz.
(3) Evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler.” hükmü yer almaktadır.
6/4/2010 tarih ve 27544 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin “Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması ve müracaat makamlarınca başvurunun işleme alınmasında uygulanacak esaslar” başlıklı 25. maddesinde, “…(2) Başvuruda bulunan yabancı hakkında müracaat makamlarınca araştırma yapılır. Araştırma sonucunda yabancının;
a) Bir Türk vatandaşı ile üç yıldan beri evli olmadığı,
b) Evliliğin boşanma veya müracaat tarihinden önce ölüm gibi nedenlerle son bulduğu,
c) Herhangi bir suçtan dolayı yargılamasının devam ettiği veya hükümlü ya da tutuklu olduğu,
ç) 26 ncı madde uyarınca istenen belgeleri ibraz edemediği,
anlaşıldığı takdirde başvurusu kabul edilmez ve bu hususta ilgilisine gerekli tebligat yapılır…” hükmüne;
Aynı Yönetmeliğin ”Araştırma, soruşturma ve geçerlilik süresi” başlıklı 72. maddesinin 5. fıkrasında ise, “İlgili kurumlarca yapılan araştırma sonucunda Anayasa ile kurulu devlet düzenini yıkma yolunda faaliyette bulunduğu, bu faaliyetlerde bulunanlarla işbirliği yaptığı veya bunları maddi olarak desteklediği, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı yurt içinde veya dışında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarla ilgili faaliyetlerde bulunduğu, isyan, casusluk ve vatana ihanet suçlarına katıldığı, silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve insan ticareti yaptığı veya bunlarla ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilenler ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar Türk vatandaşlığını kazanamaz.” kuralına yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümlerine göre, ilgili kurumlarca yapılan araştırma sonucunda, insan kaçakçılığı ve insan ticareti yaptığı veya bunlarla ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilenlerin Türk vatandaşlığını kazanamayacağı hüküm altına alınmıştır.
Somut olayda, davacının fuhuş yaptırmak maksadıyla insan ticareti yapmak suçundan … Ağır Ceza Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında yargılandığı, bu yargılama sonucunda, davacının da aralarında bulunduğu sanıkların, Dağıstan ve Rus uyruklu müştekileri Türkiye’ye çağırıp Trabzon’da bir otele yerleştirerek fuhuş için tedarik ettiklerinin anlaşılması karşısında, sanıkların eylemlerinin 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 201/b maddesinde yer alan, “zorla çalıştırma ve hizmet ettirmek, esarete veya benzer uygulamalara tabi kılmak…” şeklinde düzenlenen suçun unsurlarını oluşturmadığı, fuhuş yaptırmak maksadıyla insan ticaretinin düzenlendiği 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 80.maddesinin ise suç tarihinde yürürlükte olmadığı gözetilerek, sanıkların eylemlerinin 765 sayılı Kanun’un 436/1.maddesine göre 15 yaşından büyük olan mağdureleri fuhuş için tedarik etmek suçunu oluşturduğu, iş bu suçun gerektirdiği cezanın haddi itibarı ile tabi olduğu dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşılmakla kamu davasının düşürülmesine karar verildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16/1-(c) maddesinde, Türk vatandaşlığına alınabilmek için öngörülen kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halinin bulunmama koşulu ile anılan Kanun’a dayanılarak çıkarılan Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72/5 maddesinde, insan kaçakçılığı ve insan ticareti yaptığı veya bunlarla ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilenlerin Türk vatandaşlığına alınamayacağı yolundaki düzenleme göz önünde bulundurulduğunda, davacının … Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmasına konu anılan fiillerine yönelik tespitler ile dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, Devletin hükümranlık hakkının bir sonucu olarak takdir yetkisi kullanılarak davacının Türk vatandaşlığına alınmaması yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yönündeki Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11/11/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, Mahkeme kararının onanması gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyorum.