Danıştay Kararı 10. Daire 2016/15373 E. 2020/5435 K. 25.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/15373 E.  ,  2020/5435 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/15373
Karar No : 2020/5435

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : I. Huk. Müş. Yrd. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Ukrayna vatandaşı olan davacı tarafından, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma talebinin reddine ilişkin … tarih ve … sayılı İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davalı idare tarafından, davacının evlilik birliği nedeniyle Türk vatandaşlığını kazanmak için idareye başvurduğu ve idarece yapılan araştırmalar neticesinde evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma şartlarını haiz olduğunun anlaşıldığı, hırsızlık suçundan yargılandığı fiilin ise nitelikli bir fiil olmadığı görüldüğünden, davacının Türk vatandaşı olma talebinin reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından davacının hırsızlık suçundan … Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanarak iki yıl hapis cezasına mahkum edildiği, cezasının indirimlere uğrayarak nihayetinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, davacının başvurusunun Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinin 5. fıkrası uyarınca reddedildiği, bu düzenleme uyarınca davacının altı aydan fazla hapis cezası almasının yeterli olduğu, suçun nitelikli olup olmamasının önemli olmadığı, davacının geçmişte kamu düzenini bozmaya yönelik fiiller içine olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile sonucu itibarıyla usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinin 5. fıkrasında; “İlgili kurumlarca yapılan araştırma sonucunda Anayasa ile kurulu devlet düzenini yıkma yolunda faaliyette bulunduğu, bu faaliyetlerde bulunanlarla işbirliği yaptığı veya bunları maddi olarak desteklediği, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı yurt içinde veya dışında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarla ilgili faaliyetlerde bulunduğu, isyan, casusluk ve vatana ihanet suçlarına katıldığı, silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve insan ticareti yaptığı veya bunlarla ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilenler ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar Türk vatandaşlığını kazanamaz” düzenlemesi yer almaktadır.
Davalı idare tarafından davacının hırsızlık suçundan … Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanarak iki yıl hapis cezasına mahkum edildiği, cezasının indirimlere uğrayarak nihayetinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ileri sürülmektedir.
… Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının incelenmesinden; davacının hırsızlık suçunu işlediği iddiasıyla yürütülen kovuşturma sonucunda iki yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, Türk Ceza Kanunu’nun 145. maddesi uyarınca cezasının takdiren 1/4’e kadar indirilerek altı ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, eylemi teşebbüs aşamasında kaldığından Türk Ceza Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca cezasının takdiren yarı oranında indirilerek üç ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyetinin bulunmaması dikkate alınarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bu durumda; davacının hırsızlık suçundan davalı idarece ileri sürüldüğü gibi iki yıl değil üç ay hapis cezası ile cezalandırıldığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı, bu itibarla davacının cezasının altı aydan fazla olmaması ve işlediği suçun Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinin 5. fıkrasında sayılan diğer suçlar ve faaliyetler arasında da yer almaması nedeniyle davacı hakkında anılan Yönetmelik maddesinin uygulanması mümkün olmadığından, dava konusu işlemde bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmadığı gözetildiğinde, dava konusu işlemin iptali yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin iptali yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :

Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuran bir yabancının, 5901 sayılı Kanun’da belirlenen şartların varlığı halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığına alınabileceği anlaşılmakla birlikte; vatandaşlığın bir bireye verilmesi egemenlik hakkıyla doğrudan ilgili olduğundan, aranan şartları taşımış olmanın vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak kazandırmayacağı açıktır.
Bu durumda, vatandaşlık vermek devletin hükümranlık hakkı olduğundan, Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle başvuruda bulunan bir yabancı hakkında Kanun’da belirtilen şartları taşısa dahi devlet tarafından hükümranlık hakkı kullanılarak vatandaşlık verilmeyebilir.
Bu haliyle hükümranlık yetkisi dahilinde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.