Danıştay Kararı 10. Daire 2016/13633 E. 2020/4350 K. 02.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/13633 E.  ,  2020/4350 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/13633
Karar No : 2020/4350

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : 1. Huk. Müş. Yrd. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı dava konusu işlemin iptali yolundaki kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Polonya uyruklu ve Türk vatandaşı ile evli olan davacı tarafından, Türk vatandaşlığına alınma istemiyle yaptığı başvurunun 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca reddine ilişkin, … tarih ve … sayılı işlem ile Ankara Valiliğine bildirilen, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün … tarih ve ve … sayılı işleminin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; her ne kadar, davacının Türk eşi hakkında “Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama/Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde İmal ve Ticareti Yapmak” suçundan dolayı 12 yıl 6 ay hapis cezası aldığı ve cezaevinde bulunduğu yönünde suç kaydının olduğu belirtilmekte ise de; suç ve cezanın bireyselliği ilkesi gereğince Türk vatandaşı olan eşinin kabahatlerinden davacının sorumlu tutulamayacağı ve davacı hakkında Ankara Valiliği Vatandaşlık Başvurusu İnceleme Komisyonunca yapılan mülakat sonucu düzenlenen değerlendirme formunda, Türk vatandaşı ile olan evliliğinin ciddi olduğu, eşlerin birbirlerini iyi tanıdıkları, yakınlarını bildikleri, davacının Türk vatandaşlığına alınmasının komisyonca uygun görüldüğünün belirtildiği anlaşılmakla, dava konusu işleme dayanak olarak alınan mevzuat hükümleri açısından davacının Türk vatandaşlığını kazanmaya engel olabilecek mahiyette ve hukuken geçerli olarak kabul edilebilecek nitelikte bir tespiti bulunmadığı gibi Türk vatandaşlığının kazanılması için öngörülen koşulları taşıdığı anlaşıldığından, Türk vatandaşlığına alınması istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Türk vatandaşı eşin uyuşturucu suçundan Kocaeli Cezaevinde bulunduğu, bu sebepten dolayı evlilik birliği içerisinde aynı çatı altında yaşamadıkları, ayrıca Türk vatandaşı eşin davacı ile evliliği devam ederken başka bir kadından 2003 doğum tarihli bir çocuğunun bulunduğunun tespit edildiği, sadakat yükümlülüğünün ihlal edilmiş olması nedeniyle evliliğin gerek Türk Medeni Kanunu gerekse toplumun ahlaki yapısına aykırılık teşkil ettiği kanaatine varıldığından davacının talebinin uygun görülmediği, 5901 sayılı Kanun’un 10. maddesi gereğince kanuni şartların taşınmış olmasının kişiye Türk vatandaşlığının kazanılması konusunda mutlak bir hak vermediği ve dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Polonya uyruklu ve Türk vatandaşı ile evli olan davacı tarafından, Türk vatandaşlığına alınma istemiyle yaptığı başvurunun 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca reddine ilişkin, … tarih ve … sayılı işlem ile Ankara Valiliğine bildirilen, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün … tarih ve ve … sayılı işleminin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun ”Yetkili Makam Kararı İle Türk Vatandaşlığının Kazanılması” başlıklı 10. maddesinde, Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.” hükmü; “Türk Vatandaşlığının Evlenme Yoluyla Kazanılması” başlıklı 16. maddesinde, “Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;
a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır.
(2) Başvurudan sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde birinci fıkranın (a) bendindeki şart aranmaz.
(3) Evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Türk vatandaşının bir yabancı ile evlenmesi halinde, yabancı olan eşin evlilik yolu ile vatandaşlık talebinde bulunması durumuna ilişkin olarak, 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesi ile yabancının, Türk vatandaşlığını kazanmak için başvurabilmesinin asgari koşullarının belirlendiği görülmektedir.
Evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanma istemiyle 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesi uyarınca başvuruda bulunan yabancıya yönelik olarak mevzuatta aranan asgari şartları taşıyıp taşımadığına ilişkin davalı idarece gerekli inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra, vatandaşlık isteminin kabul edilip, edilmeyeceği hususunda Devletin geniş bir takdir hakkı bulunduğu tartışmasızdır.
Dosyanın incelenmesinden, davacının Türk vatandaşlığını kazanmak istemiyle yapmış olduğu başvuru üzerine düzenlenen mülakat formunda “il güvenlik soruşturma sonucu” kısmında eşlerin evli olarak bilindiği ancak Türk eşin uyuşturucu suçundan Kocaeli Cezaevinde bulunduğunun ve evlilik birliği içerisinde, aynı çatı altında bir arada yaşamadıklarının; ön inceleme araştırma formunda da, Türk eşin uyuşturucu suçundan Kocaeli Cezaevinde bulunduğunun, eşlerin evlilik birliği içerisinde aynı çatı altında yaşamadıklarının belirtildiği, Türk vatandaşı eşe ait nüfus kayıt örneği incelendiğinde ise davacı ile olan evliliği sırasında bir başka kadından 2003 yılı doğumlu bir kız çocuğunun olduğu, bu çocuğun Türk vatandaşı eş tarafından tanındığı ve evlilik birliğinin bu yönüyle de sağlanmamış olduğu görülmektedir.
Bu durumda yabancıların, 5901 sayılı Kanun’da öngörülen şartları taşıyor olsalar bile vatandaşlığa alınıp alınmamaları hususunda idarenin takdir yetkisinin bulunduğu ve görünürde koşulları bulunduğu için başvuran herkesin isteği halinde ve doğrudan Türk vatandaşlığına kabul edilmesi gerektiği yolunda mevzuatta herhangi bir hüküm bulunmadığından, davacı ve eşinin evlilik birlikteliği içerisinde yaşamadıkları, Türk vatandaşı eşin davacı ile evliliği devam ederken bir başka kadından çocuğunun olması ve hakkındaki suç kayıtları değerlendirilerek 5901 sayılı Kanun’un tanıdığı takdir yetkisi çerçevesinde davacı hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık; dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 02/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.