Danıştay Kararı 10. Daire 2016/1315 E. 2020/6961 K. 28.12.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/1315 E.  ,  2020/6961 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/1315
Karar No : 2020/6961

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : 1. Hukuk Müşaviri Yrd. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: 30/04/2010 tarihinde bir Türk Vatandaşı ile evlenen Azerbaycan uyruklu davacı tarafından, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesi uyarınca evlenme yoluyla Türk Vatandaşlığı kazanma talebiyle yaptığı başvurunun evlilik birliği ile bağdaşmayan faaliyette bulunduğundan bahis ile reddine ilişkin … tarih ve …sayılı işlemin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının 30/10/2002 tarihine ait bir fuhuş kaydı nedeniyle Türk Vatandaşlığına alınmama durumunun olaya ilişkin kaydın Türk Vatandaşı ile evliliğin yapıldığı 30/04/2010 tarihinden çok önceye ilişkin olduğu, evlilik tarihinden itibaren de aynı yönde herhangi bir bulgunun olmadığı, 24/06/2014 tarihli mülakat formunda her ne kadar evliliğin aile birliği içinde ve fiilen devam etmediği gerekçesiyle 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesindeki şartları taşımadığına dair kanaat belirtilmiş ise de, bu kanaatin 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca yapıldığının anlaşıldığı, yani davacının evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama koşulu olan 16. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi açısından bir değerlendirmenin yapılmadığı, davacının evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama koşulunu taşımadığı yönündeki değerlendirmenin somut bilgi-belgeye dayanmadığı dikkate alındığında, davacının talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmediği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI: Davalı idare tarafından, Kanunda aranan şartların, evlilik tarihinden sonra aranacağına ilişkin bir hüküm bulunmadığı, nitekim evlilik tarihinden sonra da evlilik birliği içinde düzenli bir hayat sürdürmediği, 2002 yılında verdiği ifadesindeki beyanları ile menfaat karşılığı fuhuş yapmak suçundan işlem yapıldığı, dolayısıyla değerlendirmenin somut bilgi belgeye dayanmadığı tespitinin gerçeği yansıtmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY:
Davacı, 30/04/2010 tarihinde Türk Vatandaşı … ile evlenmiş, 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesi uyarınca evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınması istemiyle 01/10/2013 tarihinde başvuruda bulunmuş, bu başvurunun, anılan Kanun’un 16. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan “evlilik birliği ile bağdaşmayacak faaliyette bulunmama” şartını taşımadığından bahisle reddi üzerine bakılan davayı açmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5901 Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun “Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması” başlıklı 16. maddesinde, “Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde;
a) Aile birliği içinde yaşama,
b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama,
c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır.
(2) Başvurudan sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde birinci fıkranın (a) bendindeki şart aranmaz.
(3) Evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler.” hükmü yer almaktadır.
6/4/2010 tarih ve 27544 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin “Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması ve müracaat makamlarınca başvurunun işleme alınmasında uygulanacak esaslar” başlıklı 25. maddesinde, “…(2) Başvuruda bulunan yabancı hakkında müracaat makamlarınca araştırma yapılır. Araştırma sonucunda yabancının;
a) Bir Türk vatandaşı ile üç yıldan beri evli olmadığı,
b) Evliliğin boşanma veya müracaat tarihinden önce ölüm gibi nedenlerle son bulduğu,
c) Herhangi bir suçtan dolayı yargılamasının devam ettiği veya hükümlü ya da tutuklu olduğu,
ç) 26 ncı madde uyarınca istenen belgeleri ibraz edemediği,
anlaşıldığı takdirde başvurusu kabul edilmez ve bu hususta ilgilisine gerekli tebligat yapılır…” kuralına; ”Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılmasında yurt içinde yapılan başvurularda yapılacak işlemler ve uygulanacak esaslar’ başlıklı 28. maddesinin birinci fıkrasında ise, “Aile birliği içinde yaşayıp yaşamadığı hususları araştırılır ve oluşan olumlu veya olumsuz kanaat soruşturma formuna açık bir şekilde yazılır. Soruşturma formuna soruşturmaya ilişkin tutanaklar da eklenir” kuralına yer verilmiştir.
İptal davalarında, idari işlemler hakkında hukuka uygunluk denetimi yapılmaktadır. Özellikle vurgulanması gereken husus, yetki ve şekil unsurları yönünden hukuka uygun olduğu anlaşılan bir işlemin, idarece gösterilen sebeple sınırlı olarak yargısal denetiminin yapılamayacağı, işlemin, mevcut yasal düzenlemeler bütünlüğü içinde hukuka uygun bir sebebin bulunup bulunmadığının, idare hukukunun en belirgin ilkesi olan re’sen araştırma ilkesi çerçevesinde incelenmesi gereğidir ve idari yargılamada uygulanmakta olan bu ilke uyarınca, idari yargı mercileri işlemin sebebini ve gerekçelerini araştırıp, bu ilkenin bir uzantısı olarak gerekirse sebep ikamesi yaparak hüküm kurabilmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlıkta; 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan, Türk vatandaşlığına alınabilmek için aile birliği içinde yaşama koşulu ve anılan Kanuna dayanılarak çıkarılan Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 28. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan, aile birliği içinde yaşayıp yaşamadığı koşulu karşısında, davacı ile eşi …’un 24/06/2014 tarihinde yapılan mülakata yönelik tutanakta, birbirlerini ve ailelerini tanımadıkları, aynı evi paylaşmadıkları, evliliğin aile birliği içinde ve fiilen devam etmediği belirtilerek davacının anılan Kanunun 16. maddesindeki şartları taşımadığı yönünde görüş bildirildiği görülmektedir.
Bu durumda, her ne kadar İdare Mahkemesince, davacının evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama koşulunu taşımadığı yönündeki değerlendirmenin somut bilgi-belgeye dayanmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiş ise de, davacı ile Türk vatandaşı eşin aile birliği içinde yaşamadıkları hususunun yapılan mülakata ilişkin tutanak ile sabit olduğu dikkate alındığında, davacının evlenme yoluyla Türk Vatandaşlığı kazanma istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin işlemde sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin .. tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.