Danıştay Kararı 10. Daire 2016/10884 E. 2020/5446 K. 25.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/10884 E.  ,  2020/5446 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/10884
Karar No : 2020/5446

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Pastörize Yumurta San. ve Tic. A.Ş.
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

İSTEMİN_KONUSU : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı şirkete ait işyerinin 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı Gıda ve Yem Kanunu’nun 21/5. maddesine aykırı olarak faaliyetini sürdürdüğünden bahisle aynı Kanunun 40. maddesi uyarınca 12.801.00 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin davalı idarenin 04/07/2013 tarih ve 1910 sayılı işlemi ile işletmeye ait ürünlerin piyasadan toplatılmasına ilişkin 04/07/2013 tarih ve 1912 sayılı kararının iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; işletmeden alınan numunenin tutanak altına alındığı ve tutanağın işletme çalışanı tarafından herhangi bir şerh konulmadan imzalandığı, tutanağın ve resmi kontrol raporunun tetkikinden numunelerin usulüne uygun olarak alındığının ve son tüketim tarihinin 18/07/2013 olduğunun görüldüğü, alınan numunelerin acil kodu ile İl Gıda Kontrol Labaratuarına gönderildiği, 18/06/2013 tarihinde alınan numunelerin 26/06/2013 tarihli muayene ve analiz raporunda Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliğine uygun olmadığının belirtildiği, bu kapsamda 18/07/2013 tarihine kadar tüketim ömrü olan üründen alınan numunenin 26/06/2013 tarihli muayene ve analiz raporu dikkate alınarak tesis edilen dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, dava konusu işlemlerin hukuka aykırı olduğu, soğuk zincirin bozulduğu, analizlerin geç yapıldığı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Dava, davacı şirkete ait işyerinin 5996 sayılı Kanunun’un 21/5. maddesine aykırı olarak faaliyetini sürdürdüğünden bahisle aynı Kanunun 40. maddesi uyarınca 12.801.00 TL idari para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin davalı idarenin … tarih ve … sayılı işlemi ile işletmeye ait ürünlerin piyasadan toplatılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dilekçeler üzerine ilk inceleme” başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin; a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü, c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden sırasıyla inceleneceği hüküm altına alınmış; “İlk inceleme üzerine verilecek karar” başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, 14. maddenin 3. fıkrasının (a) bendine göre adli ve askeri yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hükmüne yer verilmiştir.
5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun “Genel kanun niteliği” başlıklı 3. maddesinde, “(1) Bu Kanunun; a) İdarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, b) Diğer genel hükümleri, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında, uygulanır.” hükmüne; “Yaptırım türleri” başlıklı 16. maddesinde, “(1) Kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımlar, idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibarettir. (2) İdarî tedbirler, mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerdir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Kanun’un “Saklı tutulan hükümler” başlıklı 19. maddesinde, “(1) Diğer kanunlarda kabahat karşılığında öngörülen belirli bir süre için; a) Bir meslek ve sanatın yerine getirilmemesi, b) İşyerinin kapatılması, c) Ruhsat veya ehliyetin geri alınması, d) Kara, deniz veya hava nakil aracının trafikten veya seyrüseferden alıkonulması, Gibi yaptırımlara ilişkin hükümler, ilgili kanunlarda bu Kanun hükümlerine uygun değişiklik yapılıncaya kadar saklıdır.” hükmü; “Başvuru yolu” başlıklı 27. maddesinde, “(1) İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurulabilir. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararı kesinleşir. … (8) İdarî yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında aynı kişi ile ilgili olarak idarî yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde; idarî yaptırım kararına ilişkin hukuka aykırılık iddiaları bu işlemin iptali talebiyle birlikte idarî yargı merciinde görülür.” hükmü yer almıştır.
5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu’nun “Gıda ve yemde izlenebilirlik ve etiketleme, sunum ve reklâm ile tüketici haklarının korunması” başlıklı 24. maddesinin 3. fıkrasında, “(3) Gıda ile ilgili özel mevzuat hükümleri saklı kalmak kaydıyla, gıdanın ve yemin şekli, görünümü, ambalajı, kullanılan ambalaj malzemesi, tasarlanma ve sergilenme şekli, her tür yazılı veya görsel basın aracılığı ile sunulan bilgi dâhil, etiketlenmesi, tanıtımı, reklâmı ve sunumu tüketiciyi yanıltıcı şekilde yapılamaz.” hükmüne; “Gıda ve yem ile ilgili yaptırımlar” başlıklı 40. maddesinin 1. fıkrasının (k) bendinde, “(1) Gıda ve yem ile ilgili yaptırımlar aşağıda belirtilmiştir: … k) 24 üncü maddenin üçüncü fıkrasına aykırı hareket eden üretim yerlerine onbin Türk Lirası, perakende işyerlerine bin Türk Lirası idarî para cezası verilir. Fiilin, ticarî reklâm, ilân veya etiket yoluyla gerçekleşmesi hâlinde 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır. Etiketteki beyan bilgileri ile içeriğinin ve analitik değerlerinin uymaması hâlinde beşbin Türk Lirası idarî para cezası verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
5326 sayılı Kanun’un 3. maddesinde, bu Kanun’un idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması hâlinde uygulanacağı belirtilmiş; 27. maddesinin 1. fıkrasında ise, idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç on beş gün içinde sulh ceza mahkemesine başvurulabileceği kurala bağlanmıştır. Her ne kadar, bu fıkrada, sulh ceza mahkemesine başvurulması bakımından diğer idari tedbirlerin anılmadığı görülse de Kanun’un 16. maddesinde, kabahatler karşılığında uygulanacak olan idarî yaptırımların, idari para cezası ve idari tedbirler olduğu; idari tedbirlerin de mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirler olarak ifade edildiği dikkate alındığında, kanun yoluna ilişkin 27. maddenin 1. fıkrasının tüm idari tedbirleri kapsadığı sonucuna varılmaktadır. Öte yandan, 5996 sayılı Kanun’da, bu Kanun uyarınca verilen idari yaptırım kararlarına karşı itiraz ve dava yolu gösterilmemiştir. Bu nedenle, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun genel hükümleri gereğince, 5996 sayılı Kanun kapsamında verilen idari yaptırımlara karşı sulh ceza hakimliğine başvurulması gerekmektedir.
İncelenen uyuşmazlıkta, 5996 sayılı Kanun uyarınca davacı şirket hakkında uygulanan idari yaptırımların, idari tedbir niteliğinde olduğu hususunda duraksama bulunmamaktadır. Söz konusu idari yaptırımların; 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde sözü edilen ilgili kanunlarda yer alan tedbirler kapsamında olduğu; 5326 sayılı Kanun’un 19. maddesi ve 27. maddesinin 8. fıkrası kapsamına giren idari işlemlerden de olmadığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla, 5996 sayılı Kanun’da kanun yolu gösterilmediği dikkate alındığında; idari tedbir niteliğindeki idari yaptırıma, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun genel hükümlerinin uygulanması ve bu yaptırıma karşı açılan davanın sulh ceza hakimliğinde görülmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, davanın görev yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, işin esasının incelenmesi suretiyle davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin temyize konu …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş (15) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.