Danıştay Kararı 10. Daire 2016/1001 E. 2020/4051 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2016/1001 E.  ,  2020/4051 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2016/1001
Karar No : 2020/4051

KARARIN DÜZELTİLMESİNİ
İSTEYEN (DAVACI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. … / Aynı yerde

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. … / Aynı yerde

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı davanın reddi yolundaki kararının onanmasına dair Danıştay Onuncu Dairesinin 07/09/2015 tarih ve E:2012/5465 K:2015/3645 sayılı kararının; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davalı idarenin yüklenici firması olan … İnşaat Taah. Tic. Ltd. Şti’nin 03/07/2009 tarihinde yol yapım çalışmaları sırasında davacı Belediyeye ait su borusuna zarar verdiğinden bahisle, meydana gelen zarardan idarenin ihaleyi veren iş sahibi olarak sorumlu olduğu ileri sürülerek 10.326,33 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararıyla; aynı tazminat tutarının, aynı olay sebebiyle Karayolları Genel Müdürlüğünden de tazmin edilmek istenildiği görülmekte ise de, belediyenin söz konusu zararını … Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı davadan tazmin ettiği anlaşıldığından ve aynı olay sebebiyle mükerrer tazminata hükmedilemeyeceğinden, tazminat talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle dava reddedilmiştir.
Daire kararının özeti: Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu Dairesince, hukuka ve usule uygun bulunan temyize konu kararın onanmasına karar verilmiştir.

KARAR DÜZELTME
TALEP_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, temyiz aşamasında ileri sürdüğü iddiaların değerlendirilmediği, adli yargıda hükmedilen alacağın tahsilinin sağlanamadığı, davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmasından dolayı sorumlu olduğu, tahsilde tekerrür oluşturmamak üzere davanın kabulüne karar verilmesi ve vekalet ücreti ile yargılama giderlerinden hizmet kusuru bulunan davalı idarenin sorumlu tutulması gerektiği ileri sürülerek Danıştay Onuncu Dairesince verilen kararın düzeltilmesi istenilmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, düzeltilmesi istenen kararın usul ve yasaya uygun olduğu, ileri sürülen nedenlerin 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesine uymadığı, bu nedenle istemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının karar düzeltme istemi kabul edilerek Dairemiz onama kararının kaldırılması ve temyize konu İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen nedenler, 2577 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen 3622 sayılı Kanun ile değişik 54. maddesi hükmüne uygun bulunduğundan, karar düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Onuncu Dairesinin 07/09/2015 tarih ve E:2012/5465 K:2015/3645 sayılı kararı kaldırılarak davacının temyiz istemi yeniden incelendi:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davalı idarenin yüklenici firması olan … İnşaat Taah. Tic. Ltd. Şti’nin 03/07/2009 tarihinde yol yapım çalışmaları sırasında davacı Belediyeye ait su borusuna zarar verdiğinden bahisle, meydana gelen zarardan idarenin ihaleyi veren iş sahibi olarak sorumlu olduğu ileri sürülerek 10.326,33 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinin 1. fıkrasında idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; Manisa – (İzmir-Turgutlu) Ayr. Yolu yapım işinin … tarihli sözleşme ile Karayolları 2. Bölge Müdürlüğü tarafından … İnş. Taah. San. Tic. Ltd. Şirketine ihale edildiği, yüklenici firmanın yol çalışmaları sırasında davacı Belediyeye ait 600’lük AÇB su borusunu 03/07/2009 tarihinde hasara uğrattığının Belediyece aynı tarihli tutanak ile tespit edildiği, bunun üzerine davacı Belediye tarafından hasar nedeniyle oluşan 10.330,00 TL zarar bedelinin, davalı idareden 06/07/2009 ve 26/08/2009 tarihli, yüklenici firmadan ise 16/11/2009 tarihli yazılarla ödenmesinin istenildiği, talebin zımnen reddi üzerine davalı idare ve yüklenici firma aleyhine … tarihinde … Asliye Hukuk Mahkemesinde 10.326,33 TL’nin müştereken ve müteselsilen tazmin edilmesi istemiyle alacak davası açıldığı, Mahkemenin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararıyla; yüklenici firma açısından davanın ayrılmasına ve ayrı bir esasa kaydedilmesine, davalı idare yönünden ise davanın görev yönünden reddine karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine davacı Belediye tarafından 18/03/2011 tarihinde davalı idare aleyhine … İdare Mahkemesinde 10.326,33 TL’nin tazmini istemiyle tam yargı davasının açıldığı, bu arada adli yargıda yüklenici firma yönünden devam eden yargılama neticesinde … Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulü kısmen reddi yolunda verilen … tarih ve E: … , K: … sayılı kararla 8.933,10 TL’nin 03/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle yüklenici firma tarafından davacıya ödenmesine karar verildiği, bunun üzerine İdare Mahkemesince … Asliye Hukuk Mahkemesinin söz konusu kararıyla zararın tazmin edildiği ve mükerrer tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
İdari yargı sisteminde, idarenin hizmet kusuru sebebine dayalı sorumluluğu, ikincil derecede sorumluluk olmayıp, asli bir sorumluluktur. Dolayısıyla, davacıların, müteahhit firma aleyhine adli yargıda dava açmış olması, idari yargıda tam yargı davası açılmasına, idarenin, adli yargıda aleyhine dava açılıp sorumlu görülen gerçek veya tüzel kişiyle birlikte aynı zarardan dolayı müteselsilen sorumlu sayılmasına engel oluşturmamaktadır.
Davacıların uğradığı zarardan müteahhit firma ile birlikte davalı idareler müteselsilen sorumlu olduğundan, adli yargıda açılan davada firma aleyhine tazminata hükmedilmiş olması, olayda hizmet kusuru bulunan davalı idareler aleyhine tazminata hükmedilmesine engel oluşturmadığından, davacıların uğradığı zararın davalı idarelerden tazminine hükmedilmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, müteahhit firma tarafından davacıların zararının tazmin edildiği hususunun belirlenmesi halinde ortada tazmin edilmesi gereken bir zarar kalmayacağından, mükerrer ödemeye mahal verilmeyeceği, ayrıca davacıların, uğradığı zararı müteahhit firmadan tazmin edememesi halinde zararı müteselsil sorumlu sıfatıyla tazmin edecek olan davalı idarece, ödenen tazminat için müteahhit firmaya rücu edilebileceği de tabiidir.
Yapılan bu açıklamalar ışığında bakılan uyuşmazlıkta, davalı idarenin kendi görev ve sorumluluğundaki yol yapım işini yüklenici firmaya ihale ile yaptırmasından dolayı bu işin ifası sırasında yüklenici firma tarafından verilen zararlardan davalı idarenin de müteselsilen sorumlu olacağı kuşkusuzdur.
Bu durumda; yol yapım çalışmaları sırasında davacı Belediyeye ait su borusuna zarar verilmesinde bir hizmet kusurunun olup olmadığı tespit edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, İdare mahkemesince … Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı uyarınca zararın tazmin edildiği ve aynı olay nedeniyle mükerrer tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle verilen davanın reddi yolundaki kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan; İdare mahkemesince, yeniden yapılacak yargılama sonucunda davacıya tazminat ödenmesine karar verilmesi halinde, adli yargıda hükmedilen tazminat tutarının yüklenici firma tarafından davacı Belediyeye ödenip ödenmediği dikkate alınarak icra aşamasında tahsilde tekerrüre mahal verilmemesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı temyize konu kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine, 21/10/2020 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Dava; yol yapım çalışmaları sırasında oluşan 10.326,33 TL’lik zararın yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
Uyuşmazlıkta; oluşan zararın tazmini istemiyle adli yargıda yüklenici firmaya karşı açılan dava neticesinde, … Asliye Hukuk Mahkemesinin … tarih ve E: … , K: … sayılı kararıyla zararın tazmin edildiği, bu çerçevede İdare Mahkemesince davanın reddine karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, … İdare Mahkemesinin davanın reddi yolundaki kararının onanmasına ilişkin Dairemizin 07/09/2015 tarih ve E:2012/5465 K:2015/3645 sayılı kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, davacının karar düzeltme isteminin reddi gerektiği oyuyla Dairemiz çoğunluk kararına katılmıyorum.