Danıştay Kararı 10. Daire 2015/863 E. 2020/3400 K. 30.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/863 E.  ,  2020/3400 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/863
Karar No : 2020/3400

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. … – Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının kabule ilişkin kısmının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, mülkiyeti kendisine ait Hakkari ili, Çukurca ilçesi, … köyü, … mahallesinde bulunan evin ve ağaçların özel hukuk tüzel kişisine ihale edilen Hakkari-Çukurca yol yapım çalışmaları sırasında, kullanılan dinamitlerin yarattığı sarsıntı nedeniyle zarar gördüğünden bahisle, uğradığı ileri sürülen 64.929,00 TL maddi zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 21/06/2009, 29/04/2009, 22/04/2009, 12/04/2009, 26/03/2009, 05/03/2009, 22/02/2009, 14/01/2009, 15/11/2008 ve 06/11/2008 28/05/2008 tarihli yol yapımı için patlatılacak dinamitlerin depodan çıkışına ve imhasına ilişkin şirket yetkilileri ve jandarma tarafından tutulan tutanakların varlığı ve bilirkişi raporundaki tespitler dikkate alındığında, davacının taşınmazında bulunan çatlak ve yarıklar ile ağaçlara yönelik zararın, deprem, heyelan, kaya düşmesi ve zemin kayması gibi sebeplerden kaynaklanmadığı, söz konusu taşınmazda ve ağaçlarda meydana gelen zararın, o bölgede davalı idarenin sorumluluğunda bulunan Hakkari – Çukurca yolu yapımını üstlenen şirketin … Köyü … mevkinde patlattığı dinamitlerin yarattığı sarsıntı nedeniyle meydana geldiği, bu nedenle davalı idarenin kusurlu eylemi sonucu, davacının uğradığı zararı tazmin etmesi gerektiği, Mahkemece yapılan keşif sonucu verilen bilirkişi raporu doğrultusunda, ev zararı için belirlenen 56.515,99 TL ile … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin … Esas sayılı dava dosyasında, ziraat mühendisi tarafından hazırlanan bilirkişi raporu sonucu tespit edilen, 14 adet meyve ağacına ilişkin yetiştirme ve ürün kaybı bedeli 2.754,00 TL olmak üzere toplam 59.269,99 TL maddi zararın idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesi, fazlaya ilişkin istemin reddi yolunda karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI:Davalı idare tarafından, yol yapım çalışmasının yüklenici firma tarafından gerçekleştirildiği bu nedenle davanın husumet nedeniyle reddi gerektiği, idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı, taşınmazın metre kare birim fiyatının tespitinde hata yapıldığı ve idarenin harçtan muaf olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI:Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ :…
DÜŞÜNCESİ :Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile, 2577 sayılı Kanunun 15/1-b maddesi uyarınca davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerekirken, davanın kısmen kabul, kısmen reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmeyerek, anılan kararının süre aşımı nedeniyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Davacı, Hakkari ili, Çukurca ilçesi, … köyü, … mahallesinde bulunan evinin ve ağaçların, Hakkari-Çukurca Yolu 48+500-51+700 kesminde özel hukuk tüzel kişisine ihale edilen yol yapım çalışması sırasında kullanılan dinamitlerin yarattığı sarsıntı nedeniyle zarar gördüğünden bahisle, uğradığı ileri sürülen 64.929,00 TL zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte tazmini talebi ile anılan davayı açmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı Yasanın 13. maddesinin 1. fıkrasında, idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği; bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren 60 gün içinde dava açılabileceği kurala bağlanmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
Yasayla öngörülen tam yargı davaları idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminini ifade etmektedir. Bu nedenle tam yargı davasının açılabilmesi için eylemin idariliğinin ve yol açtığı zararın ortaya çıkması zorunludur.
İdari eylem, idarenin işlevi sırasında bir hareketi, bir olayı, bir tutumu; idari karar ve işlemle ilgisi olmayan, başka bir deyişle öncesinde, temelinde bir idari karar veya işlem olmayan salt maddi tasarrufları anlatır.
Söz konusu eylemin idariliği ve doğurduğu zarar bazen eylemin yapılmasıyla birlikte ortaya çıkarken, bazen de çok sonra, değişik araştırma, inceleme ve ceza yargılaması ve hatta bir tespit davası sonucu ortaya çıkabilmektedir.
Bu itibarla, 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinde öngörülen 1 ve 5 yıllık sürenin, eylemin idariliğinin ortaya çıktığı tarihten itibaren hesaplanması zorunludur. Aksi yorumun zarara yol açan eylemin idariliğinin ortaya çıkmasıyla kullanılması mümkün olan dava açma hakkını ortadan kaldıracağı, hak arama özgürlüğüyle bağdaşmayacağı açıktır.
Nitekim, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun ve Danıştay idari dava dairelerinin yerleşik uygulamalarında, tam yargı davalarına ilişkin uyuşmazlıklarda, idari eylemin yazılı bildirimi veya başka suretle öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık süre içinde dava açılmaması durumunda, davanın süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmekte; böylece, bir yıllık süre, dava açma süresi olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenle, davacı tarafından uğranıldığı ileri sürülen zararın, idari işlemden değil, yol yapım çalışmaları sırasında kullanılan dinamitlerin yarattığı sarsıntı nedeniyle yani idari eylemden kaynaklandığı, davacı tarafından, 2577 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca, yol yapım çalışması nedeniyle en son dinamit patlama olayının meydana geldiği 21/06/2009 tarihinden itibaren bir yıl içinde ilgili idareye başvurmak suretiyle dava açılması gerekirken, bu süre geçirildikten çok sonra 24/02/2011 tarihinde İdareye başvurulduğu, idarenin ret cevabının davacıya 11/03/2011 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 09/05/2011 tarihinde dava açıldığı anlaşılmıştır. Dosyada mevcut tespit devamı kapsamında yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen raporun zararın patlamadan kaynaklandığına ilişkin değil, zararın miktar olarak tespitine yönelik olduğu görülmektedir.
Açıklanan nedenlerle, İdare Mahkemesince, davanın, 2577 sayılı Yasanın 13. maddesinde öngörülen bir yıllık süre içerisinde açılmadığı gerekçesiyle süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenmek suretiyle karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabul, kısmen reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın kabule ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/09/2020 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’ un 13. maddesi 1. fıkrasında; idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerekli olduğu, bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği taktirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren dava süresi içinde dava açılabileceği kurala bağlanmıştır.
Dava dosyasının incelenmesinden, 21/06/2009 tarihindeki yol yapımı sırasındaki dinamit patlaması nedeniyle zarara uğrandığının tespiti için açılan davada, keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 30/12/2010 tarihli bilirkişi raporu ile davacının idari eylemden kaynaklı zararının saptandığı; davacı tarafından zararın tazmini için 24/02/2011 tarihinde idareye başvuru yapıldığı, bu başvuruya davalı idarenin 08/03/2011 tarih ve 05892 sayılı yazısıyla, taşınmazda meydana geldiği ileri sürülen zararın, yol yapım çalışmalarından sorumlu olan yüklenici firmaya ait olduğu ve gerekli tebligatın yüklenici firmaya yapıldığı şeklinde cevap vermesi üzerine, taşınmazda oluşan toplam 59.269,99 TL maddi zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle 09/05/2011 tarihinde davanın açıldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, 21/06/2009 tarihindeki yol yapımı sırasındaki patlamadan kaynaklı zararın tazmini için, davalı idareye 2577 sayılı Yasa’da öngörülen ” her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde” 24/02/2011 tarihinde baş vurulduğu, davalı idarece de cevap verildiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle uyuşmazlığın esası incelenerek, temyiz istemi hakkında karar verilmesi gerektiği oyu ile Daire kararına katılmıyorum.