Danıştay Kararı 10. Daire 2015/839 E. 2020/3251 K. 24.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/839 E.  ,  2020/3251 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/839
Karar No : 2020/3251

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : Kendisine asaleten …’a velayeten …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. … / Aynı yerde

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar murisi …’ın, 30/09/2009 tarihinde … sınırında askerlerce vurularak öldürüldüğünden bahisle uğranıldığı ileri sürülen 400.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi zararın tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; … Genel Komutanlığı … Askeri Savcılığı tarafından verilen … tarih ve E: …, K: … sayılı kararda, “olayın Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları tarafından gerçekleştirildiğine delil teşkil edecek herhangi bir ize rastlanılamadığından” askeri savcılığın görevsizliğine, dosyanın … Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca da, suçun faillerinin tespit edilememesi sebebiyle … tarih ve … sayılı kararla “daimi arama kararı” verildiği anlaşılmış olup, her ne kadar davacı tarafından, olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğu, murislerinin Türk askerince açılan ateş sonucunda yaralandığı, müdahalenin gecikmesi sebebiyle yaşamını yitirdiği ileri sürülmekte ise de, ortada bu hususu kanıtlar nitelikte somut bir bilgi veya belge bulunmadığından, ölüm olayı ile idare arasında illiyet bağı olmadığı ve idarenin gerek kusursuz gerekse kusur sorumluluğu ilkeleri uyarınca sorumlu tutulamayacağı sonucuna varıldığı, davacıların tazminat talebinin uygun görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, mahkemece ceza dosyası celp edilip incelenmeden karar verildiği, müteveffanın ilk başta yaralı olmasına rağmen askerlerce hastaneye götürülmesine izin verilmediği, olayın meydana gelmesinde idarenin kusurlu olduğu, olay nedeniyle uğranılan zararların idarece tazmini gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, davacılar murisi …’ın, 30/09/2009 tarihinde İran-Türkiye sınırında askerlerce vurularak öldürüldüğünden bahisle uğranıldığı ileri sürülen 400.000,00 TL maddi, 200.000,00 TL manevi zararın tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, maddenin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetimi yapılacağından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacılar murisi …’ın, kaçak mazot almak için gittiği …’dan dönerken 30/09/2009 tarihinde, yurda kaçak yollardan girmeye çalıştığı esnada … sınırında askerlerce vurularak yaralandığı, yakınları tarafından hastaneye kaldırılmasına rağmen kurtarılamayarak vefat ettiği, murislerinin Türk askerince açılan ateş sonucunda yaralandığı, müdahalenin gecikmesi sebebiyle yaşamını yitirdiği, olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğu iddialarıyla bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacılar murisi …’ın, 30/09/2009 tarihinde öldürülmesi olayı ile ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülmekte olan soruşturma sonucunda … tarih ve Soruşturma No: …, K: .. sayılı karar ile; maktulün ölümü ile müştekinin yaralanmasına neden olan eylemin tespit edilmemiş olması, bu eyleme ilişkin müşteki ve tanık beyanlarında eylemin sınır korumayla görevli Türk askerlerince yapıldığına dair beyanları dikkate alındığında soruşturma yapma görev ve yetkisinin … Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı’na ait olduğu gerekçesiyle dosyanın anılan Askeri Savcılığa gönderilmesine karar verildiği, … Asayiş Kolordu Komutanlığı Askeri Savcılığı tarafından verilen … tarih ve E: …, K: … sayılı kararda ise, “olayın Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları tarafından gerçekleştirildiğine delil teşkil edecek herhangi bir ize rastlanılamadığından” askeri savcılığın görevsizliğine, dosyanın … Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih ve Sayı: … sayılı kararıyla, suçun faillerinin tespit edilemediği gerekçesiyle “daimi arama kararı” verildiği görülmektedir.
Uyuşmazlıkta; öncelikle … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … soruşturma numaralı dosyası ara kararıyla temin edildikten sonra anılan dosyada yer alan tüm bilgi ve belgeler birlikte incelenmek ve değerlendirilmek suretiyle davacıların uğradıklarını ileri sürdükleri zararlar ile idarenin eylemi arasında illiyet bağı olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, yukarıda belirtilen şekilde bir inceleme yapılmadan davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.