Danıştay Kararı 10. Daire 2015/549 E. 2020/2873 K. 09.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/549 E.  ,  2020/2873 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/549
Karar No : 2020/2873

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1-
2-
3-
4-
5-
6-
7-
VEKİLİ : …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : …
VEKİLİ : ..

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların murisine ait olan … ili, … ilçesi, … Beldesindeki, ..,. …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … parsel sayılı buğday ekili taşınmazların davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu tahliye kanalının kapatılması nedeniyle yağmur sularının taşması neticesinde sular altında kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen … TL zararın olayda idarenin hizmet kusuru olduğu ileri sürülerek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu arazide meydana geldiği ileri sürülen zararın, davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu tahliye kanalından kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunun 8, 9, 10 ve 11 Kasım 2012 tarihlerinde meydana gelen aşırı yağışlar da dikkate alınıp açıklığa kavuşturularak, söz konusu arazinin tarıma elverişlilik oranı ve taban suyu oranı gözönünde bulundurularak (varsa) davalı idarenin kusuru nedeniyle anılan ürünlerde meydana gelen zararın destekleme ödemeleriyle ilgili zararlar da dahil edilmek suretiyle ne kadar olduğu hususlarının tespiti için mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonrasında düzenlenen 01/05/2014 tarihli bilirkişi raporunda özetle; “Uyuşmazlık konusu arazide ve civarında yer alan drenaj kanalının taban suyu sorununu giderecek derinlikte inşaa edilmesine rağmen bu kanalın ana drenaj kanalına mansaplandığı noktada menfezin kapasitesinin yetersiz olduğu, kapasitenin küçük olması sebebiyle menfezin gerisinde hidrolik kapartma oluştuğu, yağışsız dönemde bunun sorun olmayabileceği ancak yağışlı dönemlerde bu menfezin yetersiz kalması sebebiyle arazilerin taşkın suları altında kalmasının kaçınılmaz olduğu, sonuç olarak meydana geldiği ileri sürülen zararın, davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu tahliye kanalından kaynaklandığı, ayrıca, sözkonusu tarihlerdeki yağışların aşırı ve önlenemez yağışlar olmadığı, diğer yandan, dava konusu parsellerin tarıma elverişli olduğu ve taban suyu bakımında halihazır koşullarda bir sorununun olmadığı belirtilerek davalı idarenin kusuru nedeniyle oluşan zararın destekleme ödemeleri de dikkate alındığında … TL olduğu” şeklinde tespit ve görüşlerine yer verildiği; anılan rapora karşı yapılan itirazlar üzerine ek bilirkişi raporu istendiği, ek bilirkişi raporunda zararın … TL olarak düzeltildiği, Mahkemece hükme esas alınabilecek nitelikte görülen bilirkişi raporları da gözönünde tutularak, davalı idarenin sorumluluğunda bulunan tahliye kanalındaki bakım ve gözetimin yapılmaması sonucu meydana geldiği anlaşılan zararın oluşmasında davalı idarenin hizmet kusuru olduğu sonucuna varıldığından, bilirkişi raporunda belirtilen toplam … TL’lik kısmın davalı idarece yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine fazlaya ilişkin kısmın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI : Davacı tarafından; zararın drenaj kanallarının uçlarının kapatılması sonucu gerçekleştiği, DSİ’nin arazi toplulaştırma çalışmaları sebebiyle buraları kapattığı, suların birikmesine sebep olduğu, bilirkişi raporunda idarenin kusuru nedeniyle zararın oluştuğu belirtilse de hesaplamada hata olduğu, yapılamayan masraflar içinde hasat, nakliye vb. kalemlerin olduğunun görüleceği, ilaçlama ve gübreleme masraflarının elde edilecek tazminattan düşülmesinin de doğru olmadığı, telef edilen ürünün de hasat edilmesinin gerektiği ve nakliye masraflarının olacağı, taşınmazın 5. sınıf tarım arazisi olduğuna herhangi bir test yapılmadan karar verildiği, önceki yıllara ait çiftçi kayıt sisteminde bulunan kayıtlar celp edilmeden eksik araştırma ile karar verildiği; davalı idare tarafından; 8-11 Kasım arasında gerçekleşen yağış değerinin toplam 163,20 mm olduğu, uzun yıllar Kasım ayı yağış değerinin 81,20 mm olduğundan, yağışın aşırı ve önlenemez olduğu, zarar ve idare arasında illiyet bağının olmadığı ileri sürülerek Mahkeme kararının bozulması istenilmiştir.

TARAFLARIN_SAVUNMALARI: Taraflarca savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz isteminin reddine,
2. Maddi tazminat isteminin kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/09/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :

Davacıların murisine ait olan … ili, … ilçesi, … Beldesinde, ..,. …, …, …, …, …, …, …, …, … ve… parsel sayılı buğday ekili taşınmazların davalı idarenin bakım ve onarımından sorumlu olduğu tahliye kanalının kapatılması nedeniyle yağmur sularının taşması neticesinde sular altında kaldığından bahisle uğranıldığı ileri sürülen … TL zararın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır. İdarenin hukuki sorumluluğundan söz edilebilmesi için ortada bir zararın bulunması ve bunun idareye yüklenebilen bir işlem veya eylemden doğması; başka bir deyişle zararla idari faaliyet arasında illiyet bağının bulunması gerekir. Bu koşullardan birisinin yokluğu halinde idarenin tazmin sorumluluğu ortadan kalkacaktır.
Genel anlamda sezilemeyen, karşı konulamayan, idarenin dışından kaynaklanan mücbir sebep halleri de zararı idareye yüklenebilir olmaktan çıkaran, zararla idari faaliyet arasındaki illiyet bağını kesen etkenlerin başında gelir. Mücbir sebep halinde ancak zararı arttıran bir idari faaliyet bulunması durumunda idarenin tazmin sorumluluğuna gidilebilir.
Bakılan davada; Mahkemece verilen ara karara cevaben, TC. Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından mahkemeye sunulan 8-9-10-11 Kasım 2012 tarihlerinde … ili, … ilçesi, … Köyüne en yakın …, … ve … Meteoroloji istasyonlarının yağış verilerine bakıldığında, bu bölgelerde özellikle 9-10 Kasım 2012 tarihlerinde şiddetli yağış kaydedildiği, bu tarihlerde ölçülen günlük yağış miktarlarının mevsim normallerinin üzerinde olduğu, 2012 yılı Kasım ayında … ilinde toplam 128.3 mm ve Yumurtalıkta 43.8 mm yağış olduğu, bunların neredeyse tamamının 8-11 Kasım arasında yağdığının belirtildiği görülmektedir.
Bu nitelikteki bir yağışın idarenin sorumluluğunu ortadan kaldıracak şekilde mücbir sebep niteliğinde olduğu, bu durumda illiyet bağının ortadan kalktığı açıktır.
Yukarıda belirtildiği üzere, mevsim normallerinin üzerinde seyreden yağmurun mücbir sebep olarak kabul edileceği ve bu mücbir sebep nedeniyle yağmur sonrasında meydana gelen zararla kamu hizmetinin yürütülmesi arasındaki illiyet bağının kesildiği, olayda idarenin tazmin sorumluluğunu doğuran bir eylem veya eylemsizliğinin bulunmadığı görüldüğünden; davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken, İdare Mahkemesince zarar hesabı yapılmak suretiyle verilen davanın kısmen reddi, kısmen kabulü yolundaki kararda hukuki isabet bulunmadığından temyize konu kararın bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.