Danıştay Kararı 10. Daire 2015/5406 E. 2020/4237 K. 27.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/5406 E.  ,  2020/4237 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/5406
Karar No : 2020/4237

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …

VEKİLLERİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı

VEKİLİ : 1. Huk. Müş. Yrd. …

İSTEMLERİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne kısmen reddine ilişkin kararının taraflarca aleyhlerine ilişkin kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılardan …’in 03/04/2010 tarihinde Siirt ili, … İlçesi, … Köyü mezarlığı ile Kızlar Çeşmesi arasında kalan bölgede amcasının kızı … ile hayvan otlattıkları esnada yerde bulunan cismi …’in uzağa atması sonucu meydana gelen patlamada yaralandığı, yüzünde sabit eser ve sağ ayağından sakat kaldığı belirtilerek … için 150.000,00 TL maddi, (miktar artırımı sonucu 243.642,96 TL) 150.000,00 TL manevi, anne … için 50.000,00 TL manevi ve baba … için 50.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 400.000,00 TL tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; olayda, mühimmatın patladığı yerin köy yerleşim yerine 800 metre mesafede ve meskûn mahal dışında olması nedeniyle, ortaya çıkan zararların özel ve olağan dışı nitelikleri dikkate alınıp, terör olaylarını önlemekle yükümlü olduğu halde önleyemeyen idarece, sosyal risk ilkesine göre tazmini gerektiği, esasen terör olayları sonucu ortaya çıkan zararların idare tarafından tazmini suretiyle topluma pay edilmesinin hakkaniyet gereği olup, sosyal devlet ilkesine de uygun düşeceği, davacılardan; söz konusu yaralanma neticesinde işgücü kaybını gösterir doktor raporunun, tedavilere ilişkin bütün belgelerin ve tazmini istenen masraflara ilişkin her türlü bilgi ve belgenin istenmesine ilişkin ara kararları uyarınca gönderilen … tarih ve … sayılı sağlık kurulu raporunda belirtilen maluliyet oranı (%43) dikkate alınarak …’in maddi zararının belirlenebilmesi amacıyla, yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde hazırlanan ve hükme esas alınabilecek nitelikte görülen 20/05/2015 tarihli teknik bilirkişi raporunda …’in % 43 maluliyet oranına göre hayat boyu toplam maddi zararının 243.642,96 TL olduğunun tespit edildiği, manevi tazminat yönünden; kişinin manevi değerlerinde meydana gelen eksilme ile duyulan acı, üzüntü ve sarsıntının bir miktar parayla kısmen de olsa hafifletilmesini sağlamak amacına yönelik ve bir manevi tatmin aracı olan manevi tazminata hükmedilebilmesinin, ancak bir manevi zararın mevcut olması halinde mümkün olduğu, manevi değerlerinde meydana gelen eksilme ile duyulan acı, üzüntü ve sarsıntı karşılığı olarak takdir edilecek olan manevi tazminatın belirlenmesinde, davacıların çocuğunun “yaralanma” esnasındaki yaşı ve olayın meydana geliş şekli, yaralanma derecesi, yaralanma sonucunda herhangi bir kalıcı iz kalıp kalmadığı gibi hususların göz önünde bulundurulması gerektiği, bu durumda; Siirt Devlet Hastanesi’nin … tarih ve … sayılı sağlık kurulu raporunda davacının %43 oranında maluliyeti olduğunun, sağ ayak bileğinde kısıtlılık ve yürüme güçlüğü bulunduğunun ve özrünün süreğen (kronik) olduğunun belirtilmesi; ayrıca söz konusu olayla ilgili olarak davacıya 5233 sayılı Kanun kapsamında herhangi bir ödemede bulunulmadığı hususları birlikte göz önünde bulundurulduğunda, takdiren …’e 50.000,00 TL, anne …’e 10.000,00 TL ve baba …’e 10.000,00 TL manevi tazminat verilmesi gerektiği gerekçesiyle; manevi tazminat istemleri yönünden davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, maddi tazminat istemi yönünden ise davanın kabulüne, kabul edilen maddi ve manevi tazminatın idareye başvuru tarihinden (07/06/2010) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacılar tarafından; kararın hüküm fıkrasında maddi tazminatın miktarında maddi hata yapıldığı ve düzeltilerek onanması gerektiği, manevi tazminat miktarının az takdir edildiği, manevi tazminatın reddedilen kısmı için maktu vekalet ücretine hükmedilmesi ve davalı idare vekili avukat ile temsil edilmediğinden vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı İdare tarafından; davacıların 5233 sayılı Kanun kapsamındaki başvurusu süre aşımından reddedildiğinden bu husus dikkate alınmadan karar verilmesinin yerinde olmadığı, hükme esas alınan bilirkişi raporunun bilimsellikten ve objektiflikten uzak olduğu, artış oranlarının yüksek olduğu, Mahkemenin sosyal risk ilkesine göre davacılar lehine tazminata hükmetmesinin yerinde olmadığı, patlamanın meskun mahal dışında mezarlıkta olduğu idarenin sorumluluğunun bulunmadığı, davacıların da kusurunun bulunduğu, maddi ve manevi tazminatın yüksek takdir edildiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMASI : Davalı İçişleri Bakanlığı tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Tarafların temyiz istemlerinin reddi ile usul ve yasaya uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
03/04/2010 tarihinde meydana gelen patlamada yaralanan … ve yakınları tarafından İçişleri Bakanlığı aleyhine açılan maddi ve manevi tazminat istemli davada … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla uyuşmazlığın sosyal risk ilkesinin özel yasalaşmış hali olan 5233 sayılı Kanun kapsamında olduğu, bu nedenle davacıların hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkesine göre tazminat ödenmesi isteminin reddedilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın Dairemizin 14/10/2015 tarih ve E:2012/8187 K:2015/4330 sayılı kararı ile onanması üzerine davacıların karar düzeltme isteminde bulunması sonucu bu kez Dairemizin bu dosya ile aynı tarihli heyet toplantısında görüşülüp karara bağlanan 27/10/2020 tarih ve E:2016/903, K:2020/4239 sayılı kararıyla davacıların karar düzeltme istemi kabul edilerek idarenin olayda hizmet kusuru bulunduğundan davacıların maddi ve manevi tazminat istemlerinin hizmet kusuru çerçevesinde incelenerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta ise; maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiş ise de davalı idarenin sorumluluğunun sosyal risk ilkesine dayandırıldığı görülmektedir.
Bu durumda, olayda hizmet kusuru bulunmasına karşın davalı idarenin sorumluluğu sosyal risk ilkesine dayandırılmış ise de davacıların maddi ve manevi tazminat istemleri yönünden karar verildiğinden, davalı idarenin sorumluluk sebebi yönünden yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığı sonucuna varılmıştır.
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçelerde ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin reddine,
2. Maddi tazminat istemi yönünden davanın kabulü, manevi tazminat istemleri yönünden ise davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27/10/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Uyuşmazlıkta; olayın meydana geldiği bölgede daha öncesinde terör örgütleri ile çatışma yaşanıldığı, patlayan mühimmat terör örgütleri tarafından da kullanıldığından ayrıca savcılık incelemesinde de olayın terör olayı olduğu kabul edildiğinden, terörden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkin olarak 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun’un uygulanarak karar verilmesi gerektiği görüşüyle, Daire kararına katılmıyorum.

(XX)-KARŞI OY :
Uyuşmazlık konusu olayda; davacılardan …’in yaralanmasına sebep olan bombanın idareye ait olduğu, idarenin herhangi bir faaliyeti sonucu arazide bırakıldığı yönünde herhangi bir saptama bulunmadığı gibi patlama olayının da idarenin herhangi bir işlem ve eyleminden değil davacılardan … ve amcasının kızı …’in eyleminden kaynaklandığının sabit olduğu dikkate alındığında, zarar ile idarenin herhangi bir işlem ve eylemi arasında illiyet bağı kurulamadığından idarenin tazmin sorumluluğundan bahsedilme olanağı bulunmamakta olup; davanın bu nedenle reddine karar verilmesi gerektiği görüşüyle aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.