Danıştay Kararı 10. Daire 2015/5325 E. 2020/3932 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/5325 E.  ,  2020/3932 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/5325
Karar No : 2020/3932

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …
2- …
3- …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılardan …’ün oğlu, … ile …’ün kardeşi olan …’ün Ümraniye T Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda hükümlü olarak bulunmakta iken, koğuşunda intihar ederek hayatını kaybetmesi olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının ve 150.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacılar yakınının birtakım psikolojik rahatsızlıklarının olduğunun cezaevi idaresinin bilgisi dahilinde olduğu, ancak bu durumun ceza infaz koruma memurlarına bildirilmediği, intihar girişiminde bulunabileceği öngörülebilir olmasına rağmen koğuşta kimsenin olmadığı zamanda tek başına koğuşa bırakıldığı gibi davacıların yakınının gördüğü tedavi sonucu kullanması gerekli olan ilaçların Ceza İnfaz Kurumu yönetimi tarafından temin edilmesi gerekirken temin edilmediği hususları gözönünde bulundurulduğunda, tutuklu ve hükümlülerin can güvenliğinden sorumlu olan idarenin sorumluluğunu yerine getirmediğinden meydana gelen ölüm olayında kusurlu olduğu sonucuna varılmakla, anne … için destekten yoksun kaldığının belirlenmesi amacıyla yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu hazırlanan 13/07/2015 tarihli bilirkişi raporunda özetle, “mütevaffa …’ün vefatı nedeniyle anne …’ün destekten yoksun kalma zararının 33.658,39 TL olduğu görüşüne yer verildiği, ıslah talebinde bulunulmadığından taleple bağlı kalınarak … için 1.000 TL destekten yoksun kalma tazminatı ile davacıların yakınının hayatını kaybettiği ve bu sebeple davacıların ağır üzüntü içerisinde kaldığı sonucuna ulaşıldığından, çektikleri elem ve üzüntüye karşılık olarak davacı … için 50.000 TL, … için 12.500 TL ve … için 12.500 TL manevi tazminatın davalı idareye başvuru tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, hükümlü hakkında gerekli tedbirlerin maksimum düzeyde alındığı, Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevk edilerek gerekli muayenesinin zamanında yapıldığı, ailesinin bu olaydan menfaat sağlamak amacıyla bakılan davayı açtığı, intihar olayında cezaevi idaresinin herhangi bir kusurunun bulunmadığı, kendi yaşadığı buhran ve iç dünyasındaki bir sebepten dolayı intihar ettiği, gözetim ve bakım noktasında üzerine düşen yükümlülük ve denetim görevinin mevzuata uygun şekilde yerine getirildiği, kurumun harçtan muaf olmasına rağmen İdare Mahkemesi kararında aleyhine harca hükmedildiği, bu nedenlerle temyize konu kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Davacıların yakını … hükümlü olarak bulunduğu Ümraniye T Tipi Kapalı Cezaevi’nde intihar etmiştir.
Davacılar tarafından, meydana gelen ölüm olayında davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle 1.000,00 TL maddi tazminatın ve 150.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmakta olup, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden, davacıların yakını …’ün, 06/12/2010 tarihinde uyuşturucu madde kullanmak ve bulundurmak suretiyle üzerine atılı suçu işlediği iddiası ile hakkında kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde …Sulh Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile “10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına” karar verildiği, …’ün suçunu ikrar ederek pişmanlık göstermesi sebebiyle cezasının 5 ay süre ile kamuya yararlı temizlik işlerinde çalıştırılma yaptırımına çevrildiği, ancak …’ün tedavi ve denetimli serbestlik hükümlerine uygun davranmaması nedeniyle … Cumhuriyet Başsavcılığı İnfaz Savcılığı’nın …tarih … DS.İhmal sayılı yazısı ile cezasının infazına karar verilmesinin talep edildiği, … Sulh Ceza Mahkemesi’nin … tarih E:…, K:… sayılı ek kararı ile sanığın cezasının “6.000 TL adli para cezasına çevrilmesine” karar verildiği, anılan kararın 25/03/2013 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği, … Cumhuriyet Başsavcılığı … İlamat ve İnfaz Bürosu’nun … tarih … İlamat No’lu kararı ile …’ün hakkında verilen adli para cezasının ödenmediği takdirde hapis cezasına çevrilmesine karar verildiği, söz konusu adli para cezasının ödenmemesi üzerine 03/12/2013 tarihinde C. Savcılığınca … hakkında yakalama emri çıkarıldığı, 06/02/2014 tarihinde yakalanarak … T Tipi Ceza İnfaz Kurumu’na getirildiği, …. Sulh Ceza Mahkemesi’nin … tarih ve E:… sayılı kararı ile “Cezai ehliyeti ortadan kaldıracak ya da azaltacak surette rahatsızlığının bulunup bulunmadığı” yönündeki rapor aldırma isteğine istinaden …’ün 05/03/2014 tarihinde İstanbul Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildiği, 07/03/2014 tarihinde yeniden Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne kontrol amaçlı gönderildiği, kurum psikoloğu tarafından hazırlanan tutanağa istinaden kurum tabipliği tarafından 18/03/2014 tarihinde Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne sevk edildiği, Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi tarafından yapılan tetkikinde …’ün, “Depresif Epizol Aktif Suisid Fikri Yok, Pasif Suisidal Fikri Var” şeklinde not düşülerek reçete yazıldığı, …’ün psikolojisinin bozuk olduğu, ekonomik durumunun iyi olmadığı, bu nedenle cezaevinde bulunan tekstil atölyesinde çalışmak istediğini belirtir dilekçesine istinaden tekstil atölyesinde çalışan hükümlülerin kaldığı A.15 koğuşuna verildiği, …’ün 20/03/2014 tarihinde saat 09:05 sularında … Sulh Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmasına gönderildiği, duruşmasının bitmesini müteakip Ceza İnfaz Kurumuna getirildiği, görevli infaz koruma memurları tarafından, aynı koğuşta bulunan diğer hükümlüler tekstil atölyesinde çalıştığı sırada saat 14:43 sularında A-15 koğuşuna alındığı, saat 16:11 sularında …’ün çamaşır ipi ile merdiven korkuluklarına kendini asmak suretiyle intihar ettiği anlaşılmaktadır.
İdareye bağlı cezaevlerinde bulunan kişilerin sağlıklarından ve can güvenliklerinden idare sorumlu olmakla birlikte, somut olayda, cezaevi idaresince müteveffa …’ün belirtilen tarihlerde Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine sevkinin yapılarak gerekli muayene işlemlerinin gerçekleştiği, 18/03/2014 tarihli sevki sonucunda ise Erenköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi tarafından yapılan tetkikinde, …’ün pasif intihar riskinin bulunduğu notunun düşülmesi ve müteveffanın tekstil atölyesinde çalışma talebinde bulunması üzerine, İdare Gözlem Kurulu kararıyla tekstil atölyesinde çalışan hükümlülerin kaldığı koğuşa yerleştirildiği görülmektedir.
Bu durumda, davacılar yakınının intihar ederek ölümü olayında, … üzerinde bakım ve koruma yükümlülüğünü yerine getirdiği sonucuna varılan davalı idareye atfedilebilecek herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı anlaşılmakla davacılara maddi ve manevi tazminat ödenmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davalı idarenin olayda hizmet kusuru bulunduğundan hareketle, davanın kısmen kabulü yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :
Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun olan İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına katılmıyorum.