Danıştay Kararı 10. Daire 2015/5220 E. 2020/4101 K. 21.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/5220 E.  ,  2020/4101 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/5220
Karar No : 2020/4101

DAVACI : …

DAVALILAR : 1- Cumhurbaşkanlığı / ANKARA
2- Diyanet İşleri Başkanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

DAVANIN KONUSU :
Davacı tarafından 24/03/2015 tarihli özel firma ile hacca gitme istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine ilişkin işlem ile bu işleme dayanak gösterilen %60-%40 kontenjan uygulamasına ilişkin 30/10/2011 tarih ve 28100 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 11/10/2011 tarih ve 2011/2347 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki ”Hac ve Umre Seyahatleri ile İlgili İşlerin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Karar”ın 6. maddesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ_İDDİALARI :
Davacı tarafından, dava konusu Bakanlar Kurulu kararıyla hacı adaylarının %60’ının Diyanet İşleri Başkanlığı, %40’ının seyahat acentalarıyla aracılığıyla …’a gidebileceklerinin düzenlendiği, kendisinin 2015 yılında yapacağı hac ziyaretini seyahat acentası aracılığıyla gerçekleştirmesine yönelik talebinin söz konusu Bakanlar Kurulu kararıyla seyahat acentalarına tanınan kontenjanın dolmuş olması nedeniyle reddedildiği, dava konusu Bakanlar Kurulu ile getirilen bu sınırlamanın kişilerin seyahatlerine ilişkin olarak seçme hakkını ortadan kaldırarak seyahat özgürlüklerini kısıtladığı, diğer yandan anılan düzenlemenin Diyanet İşleri Başkanlığı’nın belirli sayıda hacı adayını …’a götürmesini garanti altına almak amacıyla getirildiği, bu durumun serbest piyasadaki rekabet ortamını olumsuz etkileyerek, kişilerin daha uygun ücretlerle hac ziyaretlerini yapabilmelerine engel teşkil ettiği öne sürülmüştür.

DAVALILARIN_SAVUNMASI :
Hac ve umre seyahatlerini düzenleme görevinin Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait olduğu, seyahat acentelerinin ise Başkanlığın denetimi altında ve verdikleri teminatlar karşılığında hac ve umre turları düzenlendikleri, hac ve umre seyahatlerinin diğer seyahatlerden farklı nitelikte olması sebebiyle Bakanlar Kurulu kararıyla seyahat acentalarına kontenjanın tanındığı, davacının 2015 yılında seyahat acentalarına tanınan kontenjanın dolması nedeniyle Diyanet İşleri Başkanlığınca düzenlenen tura dahil edildiği, talep olması halinde turlar arasında becayiş yapılmasının mümkün olduğu, dava konusu işlemlerin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

DANIŞTAY_TETKİK_HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY_SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; davacının özel firma ile hacca gitme talebiyle yaptığı başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlem ile bu işleme dayanak olarak gösterilen %60-%40 kontenjan uygulamasına ilişkin 30/10/2011 tarihli ve 28100 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 11/10/2011 tarih ve 2011/2347 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Hac ve Umre Seyahatleri İle İlgili İşlerin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Kararın 6. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.
633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığının kurulduğu belirtilmiş, 13. maddesinde ise ”Hac ve umre ibadetlerinin usulüne uygun, sağlık ve güvenlik içinde, hizmet talep edenlerin hakları korunacak şekilde ifası amacıyla, Başkanlık ve/veya Başkanlığın denetim ve gözetimi altında ilgili mevzuatı gereği uluslararası her türlü seyahat hizmetleri verme yetkisini haiz seyahat acentaları tarafından hac ve umre seferleri düzenlenir. Seyahat acentalarına tahsis edilecek kontenjan oranı Bakanlar Kurulunca belirlenir ve bu orana göre tespit edilen sayı seyahat acentalarınca kullanılmak üzere topluca verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan hükme dayanılarak hazırlanan ve 30.10.2011 tarih ve 28100 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 11.10.2011 tarih ve 2011/2347 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Hac ve Umre Seyahatleri ile İlgili İşlerin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Kararın 5. maddesinin 1. fıkrasında, hac ve umre hizmetlerinin, bu karar hükümlerine uygun şekilde Başkanlık ve/veya Başkanlığın denetimi ve gözetimi altında acentalar tarafından düzenleneceği ve yürütüleceğine işaret edilmiş, dava konusu 6. maddesinde, ülkemize tahsis edilen her kontenjanın %60’ının Başkanlıkça kullanılacağı; % 40’ının acentalara topluca verileceği, her acentanın, götürebileceği hacı adaylarının kayıtlarının acentalara tahsis edilen kontenjan çerçevesinde serbestçe yapacağı hükme bağlanmış, 7. maddesinde de, Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunun kuruluşuna ve görevlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, söz konusu maddede hac ve umrenin yerine getirilmesi konusunda temel esas ve stratejilerin bu Kurulca belirleneceği kuralı yer almıştır.
Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunun 4.2.2015 tarih ve 2015-02 sayılı kararının ”Hac Kesin Kayıtlarına İlişkin Hususlar” başlıklı bölümünde, kesin kayıtların her bir ilde hac konaklama türlerine göre Diyanet İşleri Başkanlığı %60, acentalar %40 oranını geçmemek üzere yapılacağı belirtilmiş, kesin kayıt belgesi dağıtımının hac konaklama türleri dikkate alınarak Diyanet İşleri Başkanlığına tanınan %60 hac kontenjan oranları korunmak suretiyle; öncelikle 2007 yılından kalan ve kurasız olarak hacca gitmeye hak kazananların 2014 yılı kura sıra numarasına göre, geri kalanların ise 2015 yılı kura sıra numarası gözetilerek günlük olarak il müftülüklerince belirlenecek bir takvim çerçevesinde yapılacağı kurala bağlanmıştır.
Buna göre; dayanağı olan 633 sayılı Yasa ile verilen yetki kullanılmak suretiyle ve diğer seyahatlerden farklı olan hac organizasyonun düzen ve güvenliği ile Diyanet hizmetleri Başkanlığının üstlendiği görev ve hizmetleri etkin biçimde yerine getirebilmesi hususları da dikkate alınarak %60-%40 kontenjan uygulaması getirilmesine ilişkin dava konusu düzenlemede üst normlara ve hizmet gereklerine aykırılık bulunmamaktadır.
Davanın; davacının özel firma ile hacca gitme talebiyle yaptığı başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işleme ilişkin kısmına gelince;
Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunun 4.2.2015 tarih ve 2015-02 sayılı kararında, kesin kayıt belgesi dağıtımının hac konaklama türleri dikkate alınarak Diyanet İşleri Başkanlığına tanınan %60 hac kontenjan oranları korunmak suretiyle; öncelikle 2007 yılından kalan ve kurasız olarak hacca gitmeye hak kazananların 2014 yılı kura sıra numarasına göre, geri kalanların ise 2015 yılı kura sıra numarası gözetilerek günlük olarak il müftülüklerince belirlenecek bir takvim çerçevesinde yapılacağı kurala bağlamış olup; uyuşmazlık konusu olayda, bu kural dahilinde kesin kayıt belgelerinin dağıtıldığı, acenta kontenjanının dolmuş olması nedeniyle davacının özel firma ile hacca gitme talebine uygun işlem yapılamadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, davacının özel firma ile hacca gitme talebinin acenta kontenjanının dolmuş olması nedeniyle reddedilmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
2015 yılında davalı idare tarafından yapılan hac kurasına dahil edilmeksizin hacca gitme hakkı kazanan davacı tarafından, 18/03/2015 tarihinde kesin kayıt işlemi yapılmıştır.
Davacı, 24/03/2015 tarihli başvurusu ile hac seyahatini seyahat acentası vasıtasıyla gerçekleştirme talebinde bulunmuştur.
Davalı idarece söz konusu başvuruya cevap verilmemesi üzerine davacı tarafından, 30/10/2011 tarih ve 28100 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 11/10/2011 tarih ve 2011/2347 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki ”Hac ve Umre Seyahatleri ile İlgili İşlerin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Karar”ın 6. maddesi ile başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddedilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İNCELEME VE GEREKÇE :
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
Dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihteki haliyle; 633 sayılı Diyanet İşleri Başkanlığı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun’un 1. maddesinde, İslam Dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere; Başbakanlığa bağlı Diyanet İşleri Başkanlığının kurulduğu belirtilmiş, 13. maddesinde ise ”Hac ve umre ibadetlerinin usulüne uygun, sağlık ve güvenlik içinde, hizmet talep edenlerin hakları korunacak şekilde ifası amacıyla, Başkanlık ve/veya Başkanlığın denetim ve gözetimi altında ilgili mevzuatı gereği uluslararası her türlü seyahat hizmetleri verme yetkisini haiz seyahat acentaları tarafından hac ve umre seferleri düzenlenir. Seyahat acentalarına tahsis edilecek kontenjan oranı Bakanlar Kurulunca belirlenir ve bu orana göre tespit edilen sayı seyahat acentalarınca kullanılmak üzere topluca verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan hükme dayanılarak hazırlanan ve 30/10/2011 tarih ve 28100 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 11/10/2011 tarih ve 2011/2347 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe konulan Hac ve Umre Seyahatleri ile İlgili İşlerin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Kararın 5. maddesinin 1. fıkrasında, hac ve umre hizmetlerinin, bu karar hükümlerine uygun şekilde Başkanlık ve/veya Başkanlığın denetimi ve gözetimi altında acentalar tarafından düzenleneceği ve yürütüleceğine işaret edilmiş, dava konusu 6. maddesinde, ülkemize tahsis edilen her kontenjanın %60’ının Başkanlıkça kullanılacağı; % 40’ının acentalara topluca verileceği, her acentanın, götürebileceği hacı adaylarının kayıtlarının acentalara tahsis edilen kontenjan çerçevesinde serbestçe yapacağı hükme bağlanmış, 7. maddesinde de, Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunun kuruluşuna ve görevlerine ilişkin düzenlemelere yer verilmiş, söz konusu maddede hac ve umrenin yerine getirilmesi konusunda temel esas ve stratejilerin bu Kurulca belirleneceği kuralı yer almıştır.
Dava Konusu Bakanlar Kurulu Kararının İncelenmesi:
Dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı ile, ülkemize tahsis edilen hac kontenjanının %60’ının Başkanlıkça, %40 ‘ının acentalara verileceği; hac ve umre faaliyetlerine ilişkin temel esaslar ve stratejilerin belirleme hususunda yetkinin Bakanlıklararası Hac ve Umre Kuruluna ait olduğu kararlaştırılmıştır.
Bakanlar Kurulunca verilen yetkiye istinaden, Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulunca yapılan toplantı sonucunda alınan 04/02/2015 tarih, 2015/02 sayılı kararla; 2015 yılı için … makamlarınca, ülkemize verilecek toplam hac kontenjanının, %60’ının Diyanet İşleri Başkanlığı, %40’ının ise seyahat acentalarınca kullanılmasına; kesin kayıt yaptıran hac yolcularından, yazılı talepleri halinde kayıt süresi içinde becayiş yapabilmelerine karar verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, anılan Bakanlar Kurulu Kararı eki Hac ve Umre Seyahatleri ile ilgili işlerin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Kararın 6. maddesinde, seyahat acenteleri için öngörülen söz konusu %40’lık kontenjanın; hacca gitmek isteyen vatandaşların, ticari rekabete alet edildiğinin ve yetkili acente olmadığı halde aracılık faaliyetlerinde bulunarak hacı adaylarının mağduriyetine sebep olunduğunun, özetle, serbest rekabet ilkesinin kötüye kullanıldığının tespit edilmesi üzerine 27/05/2005 tarihli ve 25827 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2005/8801 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile getirildiği, ayrıca anılan oranın belirlenmesinde, hacı adaylarının geçmiş yıllarda yapılan hac organizasyonlarındaki Başkanlık ve seyahat acenteleri arasındaki tercihleri doğrultusunda oluşan dağılımın esas alındığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, yasa ile verilen yetkiye dayanılarak ve hizmetin genel seyahatlerden farklı niteliği dikkate alınarak seyahatlerin sağlık ve güvenlik içerisinde gerçekleştirilmesini, hacı adaylarının mağdur olmamasını sağlamak amacıyla getirilen kontenjan uygulamasını öngören dava konusu Kararın 6. maddesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu işlemin incelenmesi:
Davacı tarafından, hac seyahatini seyahat acentası vasıtasıyla yapmak için idareye başvurduğu, davalı idare tarafından başvurusuna cevap verilmediği, bu işlemin seyahat özgürlüğünün kısıtlamasına neden olduğu ileri sürülmüştür.
Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden, davacının kayıt için başvurduğu 18/03/2015 tarihinde seyahat acenteleri için öngörülen %40 oranındaki yolcu kontenjanın dolduğu, davacının talebinin bu sebeple yerine getirilemediği anlaşıldığından, uyuşmazlığın maddi ve hukuki niteliği dikkate alındığında bir uygulama işlemi olarak kabulü mümkün olan dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. 30/10/2011 tarih ve 28100 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 11/10/2011 tarih ve 2011/2347 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Hac ve Umre Seyahatleri İle İlgili İşlerin Diyanet İşleri Başkanlığınca Yürütülmesine Dair Kararın 6. maddesinin ve davacının özel firma ile hacca gitme talebiyle yaptığı başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 21/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.