Danıştay 10. Daire Başkanlığı 2015/4839 E. , 2020/5149 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/4839
Karar No : 2020/5149
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Valiliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Kırgızistan vatandaşı (…) ile evli olan davacı tarafından, söz konusu evliliğinin formalite olduğundan bahisle eşi hakkında formalite evlilik anlamına gelen V-70 kodlu tahdit veri girişi yapılarak 15 gün içinde ülkemizden çıkış yapması gerektiğine ilişkin tesis edilen davalı idare işleminin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; evlilik ilişkisinin geçersizliğine hükmedilmesinin ancak adli yargı yerince bu konuda verilecek bir karar ile mümkün olduğu, yargı yerlerince verilmiş bir karar olmadıkça idarece, evliliğin formalite (muvazaalı) olduğu konusunda bir değerlendirme yapılarak idari işlem tesisine hukuken olanak bulunmadığı, bu sebeple, davacının, kurmuş olduğu aile birliğinin korunmasının anayasal bir zorunluluk olup, evlendiği tarihten sonra Türkiye’de ikamet etmesine engel teşkil edebilecek nedenler ortaya konulmadıkça ikamet tezkeresi iptal edilerek sınır dışı edilmesine karar verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacının bu davayı açma yetkisinin bulunmadığı, ayrıca söz konusu evliliğe yönelik yapılan tespitler uyarınca evliliğin formalite evlilik olduğu kanaatine varıldığı, öte yandan, tesis edilen işlemin evliliğin geçersizliğine ilişkin olmadığı, sadece evliliğin muvazaalı olduğunun valilikçe araştırma yapmak üzere görevlendirilen görevlilerce tespit edilmesinden ibaret olduğu belirtilerek dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülmektedir.
KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, evliliklerinin gerçek bir evlilik olduğu, ikamet ettikleri adresin büyük bir site olduğu, kapıcıların sürekli olarak değiştiği ve buradaki kişilerin çok azının birbirlerini tanıdıkları, ayrıca daha önce de evliliklerinin gerçek olup olmadığına ilişkin olarak denetimler yapıldığı ve bu denetimler sonucu eşiyle beraber yaşadığının görüldüğü, öte yandan ikamet ettikleri evi 5 sene önce kiraladığı, bu sebeple kiralayan emlakçının yüzünü fotoğraftan hatırlamamasının çok doğal olduğu, diğer taraftan, davalı idarenin haksız tutumunun asıl nedeninin eşine en son verilen ikamet tezkeresinin sahte olduğu iddiasıyla bu evrağı düzenleyen kamu görevlileri hakkında dava açılması olduğu, ancak eşinin o davada yargılanmadığı gibi yargılandığı başka davada resmi evrakta sahtecilik suçundan beraat ettiği ve bu kararın kesinleştiği belirtilerek dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı ileri sürülerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Kırgızistan vatandaşı (…) ile 26/07/2010 tarihinde evlenen davacı tarafından, bu evliliğe yönelik olarak davalı idarece yapılan tahkikat sonucunda, evliliğin formalite evlilik olduğundan bahisle eşi hakkında formalite evlilik anlamına gelen V-70 kodlu tahdit veri girişi yapılarak, eşinin 15 gün içinde ülkemizden çıkış yapması gerektiğine ilişkin tesis edilen işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Dava konusu işlem tarihinde yürürlükte bulunan 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un,
“İkamet tezkeresinin reddolunacağı haller” başlıklı 7. maddesinde,
“A) Sırf iş tutmak için gelecek sanat ve meslek erbabı olup da tutacağı iş, kanunlar gereğince Türk vatandaşlarına hasredilmiş bulunan,
B) Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya faaliyette bulunan,
C) Türkiye’de kalmak istediği müddet zarfında yaşamak için maddi imkanları meşru bir şekilde temin edemiyeceği sabit olan,
D) Türkiye’ye girmesi memnu olup da her nasılsa girmiş bulunan,
E) Türkiye’de oturduğu müddetçe huzur ve asayişi ihlal eden,
Yabancılara ikamet tezkeresi verilemez” hükmüne yer verilmiştir.
“Muzır şahıslar” başlıklı 19. maddesinde ise İçişleri Bakanlığınca memlekette kalması umumi güvenliğe, siyasi ve idari icaplara aykırı sayılan yabancıların verilecek muayyen müddet zarfında Türkiye’den çıkmağa davet olunacağı, bu müddetin sonunda Türkiye’yi terketmiyenlerin sınır dışı edilebileceği kurala bağlanmıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yukarıda yer verilen kurallara göre, Türk kanun veya örf ve adetleriyle yahut siyasi icabatla telif edilemiyecek durumda olan veya Türkiye’de kalması idari icaplara aykırı sayılan yabancılara ikamet izni vermeme, izin süresini kısaltma ve sınır dışı etme yönünde işlem tesis edilebileceği açıktır.
Dava konusu işlem evliliğin muvazaalı olduğu gerekçesiyle tesis edilmiş ve İdare Mahkemesince de evlilik ilişkisinin geçersizliğine hükmedilmesinin ancak adli yargı yerince bu konuda verilecek bir karar ile mümkün olduğu, yargı yerlerince verilmiş bir karar olmadıkça idarece, evliliğin formalite (muvazaalı) olduğu konusunda bir değerlendirme yapılarak idari işlem tesisine hukuken olanak bulunmadığı, davacının evlendiği tarihten sonra Türkiye’de ikamet etmesine engel teşkil edebilecek nedenler ortaya konulmadıkça ikamet tezkeresinin iptal edilmesinin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.
Evliliğin muvazaalı olup olmadığının saptanmasının adli yargı yerlerine ait olduğunda tartışma bulunmadığından, İdare Mahkemesinin dava konusu işlemin iptalinde bu hususu gerekçe olarak göstermiş olması, maddi olaya 5683 sayılı Kanun’un yukarıda anılan 7. ve 19. maddelerinin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir.
Uyuşmazlıkta; davacının evliliğine yönelik olarak yapılan tahkikat sonucu düzenlenen 20/01/2014 tarihli tutanakta; davacı ve eşinin ikamet adresi olarak belirtmiş olduğu adres mahallinde müteaddit defalar yapılan kontrollerde aileye ikamette rastlanılmadığının belirtildiği, apartman görevlisi tarafından, bir yıldan bu yana kapıcı olarak çalıştığı ve kapıcı olarak bu binada oturduğu, apartman sakinlerini tanıdığı, fotoğrafları gösterilen şahıslardan davacının eşini hemen tanıdığı, bu kişinin kendisi gibi yabancı uyruklu bir kadın ile kaldığı, yanlarına ara sıra yabancı uyruklu şahısların geldiği, apartmanda kimse ile komşuluk yapmadıkları, bazı geceler saat: 22:00 sıralarında 30-35 yaşlarında bir erkek şahsın geldiği ve daireye girdiğini, ancak fotoğrafı gösterilen davacıyı hiç görmediği ve tanımadığının beyan edildiği; söz konusu daireyi kiralayan emlakçı tarafından, daireyi kiraya verirken bayanın evli olduğunu beyan ettiğini ve yanında bir erkek şahsın da bulunduğunu hatırladığı, fotoğrafı gösterilen davacının ise kiralama esnasında yabancı uyruklu kadının yanında olan erkek şahıs olup olmadığını hatırlayamadığının beyan edildiği; son olarak davacının ikamet adresinin karşı apartmanında oturan kişi ile görüşüldüğü, bu kişinin ise, apartman görevlisinin beyanını teyit ettiği, davacının eşinin birlikte kaldığı kadın arkadaşının 1 ay önce gittiğini ve davacının eşinin tek olarak yaşadığı, düzenli olarak işe gidip geldiği, bir erkek şahsın ise gece geç saatlerde ara sıra gelip aynı gece 01:00-02:00 saatlerinde evden çıktığını gördüğünü beyan ettiği belirtilmektedir.
Bu haliyle, davacının Kırgızistan uyruklu eşinin, ikamet adresi olarak belirtmiş olduğu adreste öncesinde bir arkadaşı ile yaşadığı, sonrasında da tek olarak yaşamaya devam ettiği, dolayısıyla ikamet izninin veriliş amacına aykırı olarak davacı ile evlilik birlikteliği içerisinde yaşamadığı anlaşıldığından, davacının eşi hakkında 5683 sayılı Yabancıların Türkiye’de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun’un 7. maddesi ve 19. maddesinde yer alan düzenlemelere uygun olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, dava konusu işlemin iptali yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuka uygunluk görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.