Danıştay Kararı 10. Daire 2015/46 E. 2020/6880 K. 23.12.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/46 E.  ,  2020/6880 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/46
Karar No : 2020/6880

DAVACI : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : … Birliği
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU : Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığınca 22/11/2013 tarihinde davacıya bildirilen, sektör meclisine adaylık koşulu olarak aranan “en az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapmış olmak” kuralının “bir sigorta acentesi nezdinde sigortacılık işlemleri ile ilgili olmak üzere istihdam edildiği süre ile gerçek kişi sigorta acentesi olarak Ticaret Siciline veya Esnaf Siciline kayıtlı bulundukları sürelerin toplamının en az 10 yıl olması” şeklinde değiştirilmesine ilişkin işlem ile bu işleme dayalı olarak aday kabulü yapılması yolundaki işlemin iptali istenilmektedir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının vefat etmiş olması nedeniyle yalnız kendisini ilgilendiren dava dilekçesinin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, İl Delegesi Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi Üyeliği Seçimine katılan (Ticaret Sicili tescil kaydı 2013 yılı ve Levha kayıt numarası G13626-1A96 olarak görülen) Sigorta Acentesi Hüseyin Kasap’ın Sektör Meclisi Üyeliği seçimi için yaptığı adaylık başvurusunun kabulüne dair idari işlemin ve Hazine Müsteşarlığı’nca Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’ne bildirilen 11.6.2009 tarihli, 24884 sayılı yazı gereğince davalı idare tarafından tüm İl Ticaret/Ticaret ve Sanayi Odalarına bildirilen Adaylık Başvurularına İlişkin Bilgi Notunda geçen; “Bir sigorta acentesi nezdinde sigortacılık işlemleri ile ilgili olmak üzere istihdam edildiği süre ile gerçek kişi sigorta acentesi olarak Ticaret Siciline veya Esnaf Siciline kayıtlı bulundukları sürelerin toplamının en az 10 yıl olması dikkate alınacaktır.” şeklindeki düzenlemenin; anılan bilgi notunun dayanağı olan 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 27/2. maddesinde ve Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi ile Sigorta Acenteleri İcra Komitesinin Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinin 1/b bendinde ve Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi ile Sigorta Acenteleri İcra Komitesi Seçimlerine Dair Usûl ve Esasların 12. maddesinin 1/a bendinde yer alan kurallara aykırı olarak genişletildiğinden bahisle iptali istemiyle açılmıştır.
Davalı idarece, davacının iş bu davayı açmakta menfaati bulunmadığından bahisle ehliyet yokluğu nedeniyle davanın reddi gerektiği öne sürülmekte ise de, Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi seçimine tüzel kişi sigorta acentesini temsilen gerçek kişi olarak katılan davacının, Sektör Meclisi Üyeliğine seçilme yeterliliği bakımından adaylarda aranan “En az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapması” gerektiği yönündeki seçilme yeterliliğini taşımadığından bahisle bir gerçek kişi sigorta acentesinin seçilme yeterliliği ile ilgili adaylığının kabulüne dair bireysel işlemin ve bu işlemin dayanağı bilgi notunda on yıllık sürenin hesaplanması yönünde getirilen genel kuralın iptali istemiyle bizzat bu davayı açmakta menfaatinin bulunduğu anlaşıldığından, davalı idarenin aksi yöndeki iddiasına itibar edilmeyerek işin esasına geçilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 1. maddesinin 1. fıkrasında; “Bu Kanunun amacı, ülkemiz sigortacılığının geliştirilmesini sağlamak, sigorta sözleşmesinde yer alan kişilerin hak ve menfaatlerini korumak ve sigortacılık sektörünün güvenli ve istikrarlı bir ortamda etkin bir şekilde çalışmasını temin etmek üzere bu Kanuna tâbi kişi ve kuruluşların, faaliyete başlama, teşkilât, yönetim, çalışma esas ve usûlleri ile faaliyetlerinin sona ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar ve sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemektir.” hükmü, 2. maddesinin 1/m bendinde; “Sigorta acentesi: Ticarî mümessil, ticarî vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tâbi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimî bir surette sigorta şirketlerinin nam ve hesabına sigorta sözleşmelerine aracılık etmeyi veya bunları sigorta şirketleri adına yapmayı meslek edinen, sözleşmenin akdinden önce hazırlık çalışmalarını yürüten ve sözleşmenin uygulanması ile tazminatın ödenmesinde yardımcı olan kişiyi,” ifade edeceği hükmü ile “Sigorta acenteleri” başlıklı 23. maddesinde; “(1) Sigorta acenteliği gerçek veya tüzel kişilerce yapılır. Sigorta acenteliği yapmak isteyenlerin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğince tutulan Levhaya yazılı olması gerekir. (2) Sigorta acenteliği yapacakların niteliklerine ilişkin usûl ve esaslar yönetmelik ile belirlenir. Sigorta acenteliği yapacaklar, Müsteşarlıktan bu nitelikleri taşıdıklarını gösteren bir belge alarak Levhaya kayıt olmak için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine başvurur…(18) Türk Ticaret Kanununun acentelere ilişkin hükümleri sigorta acenteleri hakkında da uygulanır.” hükmü getirilmiş ve aynı Kanunun “Sigorta Acenteleri İcra Komitesi” başlıklı 27. maddesinde; “(1) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi oluşturulur. Kırk kişiden oluşan Meclis üyeleri, mesleğinde itibar ve tecrübe sahibi ticaret odası veya ticaret ve sanayi odası mensubu sigorta acenteleri arasından, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğince ve Müsteşarlıkça ortaklaşa belirlenen usûl ve esaslara göre seçilir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 57 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi hakkında uygulanmaz.
(2) Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi üyeleri, dört yıl süre ile görev yapmak üzere dokuz kişiden oluşan Sigorta Acenteleri İcra Komitesinde görev almak üzere yedi asıl ve yedi yedek üye seçer. Bu Komiteye Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulundan bir üye ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Sekreteri veya görevlendireceği yardımcısı daimî üye olarak atanır. Sigorta Acenteleri Sektör Meclisine ve Komiteye seçilebilmek için en az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapmış olmak gerekir. Yedek üyelerde de asıl üyelerde aranan nitelikler aranır… ” hükmü yer almaktadır.
5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun “Sektör meclisleri” başlıklı 57 nci maddesinin birinci fıkrasında; “Birlik Yönetim Kurulu, istişarî nitelikte olmak, sektörel gelişmeyi teşvik etmek, sorunları incelemek ve önlemleri tespit etmek amacıyla turizm, ulaştırma, müteahhitlik, sanayi bölgeleri, teknoloji bölgeleri, serbest bölgeler gibi gerekli gördüğü sektörlerde o sektörün Türkiye sektör meclisini oluşturur.” hükmü ile aynı maddenin ikinci fıkrasında; “Bu meclisler, mesleğinde itibar ve tecrübe sahibi oda ve borsa mensupları ile ihtisas sahipleri arasından Birlik Yönetim Kurulunca seçilen en çok kırk kişiden oluşur. Meclis üyeleri kendi arasından bir başkan ve bir başkan yardımcısı seçer.” hükmü yer almakta olup anılan maddenin 3. ve son fıkrasında; “Sektör meclislerinin kuruluş ve işleyişi ile faaliyetlerine ilişkin usul ve esaslar, Birlik tarafından hazırlanıp Bakanlıkça onaylanacak yönetmelikle belirlenir.
(Ek fıkra: 3/6/2007-5684/38 md.) Sigorta acenteleri için oluşturulacak sektör meclisiyle ilgili Sigortacılık Kanunundaki hükümler saklıdır.” hükmü getirilmek suretiyle sigorta acenteleri için sektör meclisiyle ilgili olarak doğrudan yukarıda alıntısına yer verilen Sigortacılık Kanunu’na atıf yapılmış olup, 3.6.2007 tarih ve 5684 sayılı Kanunun 38. maddesiyle eklenen Geçici 15. maddesinde; “Sigorta Eksperleri İcra Komitesi seçimleri, odaların genel organ seçimlerini takiben altmış gün içinde yapılır. Sigorta Eksperleri İcra Komitesi oluşturulana kadar Hazine Müsteşarlığı, Sigortacılık Kanununun yayımını müteakip bir ay içinde geçici Sigorta Eksperleri İcra Komitesini tespit eder.
Sigorta Acenteleri Sektör Meclisinin seçimi odaların genel organ seçimlerini takiben altmış gün içinde, Sigorta Acenteleri İcra Komitesi seçimleri ise Sigorta Acenteleri Sektör Meclisinin oluşmasından itibaren en geç onbeş gün içinde yapılır. Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi oluşturulana kadar Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu kararı ve Hazine Müsteşarlığının uygun görüşü ile Sigortacılık Kanununun yürürlüğe girmesini müteakip bir ay içinde geçici Sigorta Acenteleri İcra Komitesi tespit edilir.” hükmü getirilmiştir.
Bahsi geçen 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 23 üncü maddesine dayanılarak hazırlanmış olup dava konusu işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan 14.4.2008 tarihli, 26847 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sigorta Acenteleri Yönetmeliğinin 1. maddesinde; “(1) Bu Yönetmeliğin amacı, sigorta acenteliği yapacak gerçek ve tüzel kişilerin niteliklerine ve faaliyetlerine dair usul ve esasları düzenlemektir. (2) Bu Yönetmelik, acentelerin niteliklerine, kuruluşlarına, faaliyetlerine, tesis edecekleri teminatlara, tutacakları defter, belge ve kayıt düzeni ile yapamayacakları işlere ilişkin usul ve esasları kapsar.” kuralı ile 3. maddesinde yapılan “Acente” tanımı için 5684 sayılı Sigortacılık Kanunundaki tanıma atıf yapılmış ve aynı maddenin devamında; “f) Teknik personel: Acenteler ile Kanunun 23 üncü maddesinin onuncu fıkrasında belirtilen kurumlarda sigortacılık işlemlerini yapan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde tutulan listede kayıtlı ve kayıtlı olduğuna dair belge olarak kendisine kimlik verilen yetkilendirilmiş yönetici veya kadrolu personeli,…
ı) Yetkili: Sigorta acentelerinin yönetim ve denetiminde bulunan kişiler ile acenteler adına imza atmaya yetkili olanları, ifade eder.” tanımlarına yer verilmiş olup, 4. maddesinde, acentelik faaliyetinde bulunacak gerçek ve tüzel kişilerde aranan nitelikler sayılmıştır.
10.9.2008 tarihli, 26993 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve dava konusu işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi ile Sigorta Acenteleri İcra Komitesinin Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 2. maddesinde; “Bu Yönetmelik, Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi ve Sigorta Acenteleri İcra Komitesinin oluşumu ve görevleri, seçim esasları, toplantıları ve sigorta acentelerine uygulanacak disiplin cezalarına ilişkin hükümleri kapsar.”, 4. maddesinde; “…g) Sigorta Acentesi: Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tâbi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette sigorta şirketinin nam ve hesabına sigorta sözleşmelerine aracılık etmeyi veya bunları sigorta şirketi adına yapmayı meslek edinen, sözleşmenin akdinden önce hazırlık çalışmalarını yürüten ve sözleşmenin uygulanması ile tazminatın ödenmesinde yardımcı olan kişileri,… ifade eder” ve 5. maddesinin 1. fıkrasında; “Birlik nezdinde, oda üyesi sigorta acentelerinden oluşan kırk kişilik Sektör Meclisi oluşturulur…” kuralı ile “Sektör Meclisinin seçim esasları” başlıklı 6. maddesinde; “Kırk üyeden oluşan Sektör Meclisinin oluşturulması, odaların genel organ seçimlerini takiben altmış gün içinde Birlik ve Müsteşarlıkça ortaklaşa belirlenen usul ve esaslara göre yapılır.” ve 8. maddesinin 1. fıkrasında; “Sektör Meclisi üyesi olabilmek için sigorta acentesinin;
(1)…
b) En az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapması,
c) Mesleğinde itibar sahibi olması,
gerekir.
(2) Sektör meclisi üyelerinde aranacak itibar, aşağıdaki hususlar dikkate alınarak değerlendirilir.
a) Vergi borcu bulunmaması.
b) Sosyal güvenlik prim borcu olmaması.
(3)…” kuralına yer verilmiştir.
Yukarıda değinilen 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 27 nci maddesinin birinci fıkrası ile 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanunu’nun Geçici 15 inci maddesine dayanılarak hazırlanmış olan Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi ile Sigorta Acenteleri İcra Komitesi Seçimlerine Dair Usûl ve Esasların 2. maddesinde, bu Esasların, Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi ile Sigorta Acenteleri İcra Komitesi seçimlerini kapsayacağı, 4. maddesinin 1. fıkrasının (ğ) bendinde; “Sigorta Acentesi: Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tabi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimi bir surette sigorta şirketinin nam ve hesabına sigorta sözleşmelerine aracılık etmeyi veya bunları sigorta şirketi adına yapmayı meslek edinen, sözleşmenin akdinden önce hazırlık çalışmaları yürüten ve sözleşmenin uygulanması ile tazminatın ödenmesinde yardımcı olan kişileri,” ve (ı) bendinde; “İl Delegesi: İl sınırları içerisinde faaliyet gösteren Odalara üye ve Birlik tarafından seçmen listelerinin ilan edildiği tarih itibariyle Levhaya kayıtlı bulunan sigorta acenteleri tarafından sektör meclisi seçimlerine iştirak etmek üzere seçilen delegeyi,” ifade edeceği, “Sektör Meclisi üyeliği seçimi” başlıklı 11. maddesinin 1. fıkrasında; “Kırk kişiden oluşan sektör meclisinin üyeleri, il delegeleri arasından gizli oyla Birlik tarafından ilan edilen yer ve tarihte seçilir.” ve 12. maddesinin 1. fıkrasında; “Sektör Meclisi üyesi olabilmek için il delegesinin;
a) En az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapması,
b) Mesleğinde itibar sahibi olması, gerekir.” kuralı düzenlenmiş olup, anılan Usul ve Esasların 13. Maddesi ve devamında Sektör Meclisi üyeliği adaylık başvurusu, seçim sonuçlarına itiraz ve kesinleşmesine dair hususlar kurala bağlanmıştır.
Öte yandan, Türk Ticaret Kanunu’nun 102. maddesinde; “Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir.” hükmü getirilmiştir.
5684 sayılı Kanunda sektör düzenlemelerinde temel prensiplerin konulduğu, ayrıntıların ise yönetmeliğe bırakıldığı açıktır.
Dava konusu işlemlerin dayanağı olan Sigortacılık Kanunu ve ilgili Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi ile Sigorta Acenteleri İcra Komitesinin Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte ise, acentelik faaliyetinde bulunacak gerçek kişilerde aranacak nitelikler arasında teknik personel niteliğine haiz olmak koşulu yer almakta iken, sigortacılık işlemlerini yapan personel veya yönetici olarak tanımlanan teknik personel sıfatı kullanılmaksızın Sektör Meclisi üyesi olabilmek için getirilen koşullar arasında, en az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapmış olmak gerekliliğinin belirtildiği görülmektedir.
Dava dosyası incelendiğinde, 2013 yılında ticaret siciline kaydolan Hüseyin Kasap’ın İl Delegesi olarak Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi seçimine dair adaylık başvurusunun davalı idarece kabulüne dair işleme davacının itiraz etmesi üzerine davalı idarenin 22.11.2013 günlü, 23841 sayılı genel nitelikteki yazılarında yer alan; Hazine Müsteşarlığı’nın 11.6.2009 tarih ve 24888 sayılı yazıları ekinde davalı idareye intikal ettirilen bilgi notunda, Usul ve Esasların 12. maddesinde geçen “En az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapması” şartında yer alan “on yıl” hesabında, “Gerçek kişi sigorta acenteleri için: Bir sigorta acentesi nezdinde sigortacılık işlemleri ile ilgili olmak üzere istihdam edildiği süre ile gerçek kişi sigorta acentesi olarak Ticaret Siciline veya Esnaf Siciline kayıtlı bulundukları sürelerin toplamının en az 10 yıl olması dikkate alınacaktır.” kuralı gereğince gerçek kişi sigorta acentelerinin adaylık başvurularının dikkate alınacağı belirtilerek adı geçen kişinin adaylık başvurusunun da bu kapsamda değerlendirildiğinin davacıya bildirildiği anlaşılmıştır.
Düzenli hale koymak, düzen vermek olarak tanımlanabilecek olan düzenleme yetkisi, kamu hukukunda kural koyma ile eş anlamlıdır. Kural ise, hukukta sürekli, soyut ve objektif, genel durumları belirleyen, bireysel olmayan, tükenmez norm olarak tanımlanmaktadır. İdare, Anayasa ve yasal düzenlemelerden aldığı yetki ile kural koyma, düzenleme yapma yetkisine sahiptir.
Esasen, düzenleyici işlemlerin belirli ve öngörülebilir olması, hukuk güvenliğinin, dolayısıyla hukuk devleti ilkesinin de bir gereğidir. Zira idare, ancak açık ve belirgin hukuk kurallarını yürürlüğe koymak suretiyle hukuk güvenliğini sağlayabilir.
Her ne kadar, ilgili mevzuatında mensuplarının belli görevleri edinmesi hususunda öğrenim, belli bir meslek geçmişi ve deneyim gibi birtakım niteliklerin idarelerce belirlenmesi mümkün ise de, getirilen düzenlemelerin üst hukuk normlarına aykırı olamayacağı da kuşkusuzdur.
Bu bağlamda, gerek kanun koyucu tarafından, gerekse davalı idarece konuya ilişkin düzenlemeler getirilirken Sektör Meclisi üyeliği için sayılan nitelikler arasında, sigorta acentesi olarak Sicile kayıtlı olmanın yanısıra sigortacılık işlemleriyle ilgili olmak üzere istihdam edilen kişinin de kastedildiğinden söz edilemeyeceği, zira bilfiil sigorta acenteliği yapmış olma koşulu getirilirken, mesleğinde itibar sahibi olunmasının da öngörüldüğü, ilgili mevzuatta tanımlanan 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 27. maddesinin 1. fıkrasında, Meclis üyelerinin, mesleğinde itibar ve tecrübe sahibi ticaret odası veya ticaret ve sanayi odası mensubu sigorta acenteleri arasından, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğince ve Müsteşarlıkça ortaklaşa belirlenen usûl ve esaslara göre seçileceği hükme bağlanırken, bu madde ile seçime ilişkin usul ve esasların belirlenmesi hususunda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Hazine Müsteşarlığı’na yetki verildiği, aynı maddenin 2. fıkrasında, Sigorta Acenteleri Sektör Meclisine ve Komiteye seçilebilmek için en az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapmış olmak gerektiği hükmü getirilmiş, aynı hükme paralel olarak Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi ile Sigorta Acenteleri İcra Komitesinin Kuruluş ve Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 8. maddesinin 1. fıkrasında ve yukarıda sözü edilen Usul ve Esasların 12. maddesinin 1. fıkrasında, Sektör Meclisi üyesi olabilmek için sigorta acentesinin sahip olması gereken nitelikler arasında, en az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapması gerektiği kuralının yer aldığı hususları değerlendirildiğinde, bahsi geçen Usul ve Esaslarda da Sektör Meclisi üyelerinde aranan niteliklerin ilgili Yasa ve Yönetmelikle uyumlu olduğu, ancak davalı idarece uygulanan bilgi notu ve genel açıklama kapsamında üst hukuk normunda sınırları açık ve net olarak belirlenen koşulların eşitlik, açıklık, güvenilirlik, kamu yararı ve hizmet gereği ilkelerine ve hukuka aykırı olarak genişletildiği sonucuna varılmıştır.
Bu durumda, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu uyarınca davalı idarenin sigorta acenteliği yapacak gerçek ve tüzelkişilerin ve sigorta acenteleri arasından seçilecek Sektör Meclisi üyelerinin niteliklerine, faaliyet, görev ve yetkilerine dair usul ve esasları belirleme, bu alanda düzenleme yapma yetkisi çerçevesinde sigorta acenteliğinin bir meslek olduğu, sigorta acenteliğinin daha profesyonel, kurumsallaşmış, bu konuda eğitim görmüş kişilerce yapılması, sigortacılık sektörü ve sigorta acentelerinin sahip olması gereken asgari standartların yüksek kalitede hizmet sunumunun gerçekleştirilmesi bakımından büyük önem arzettiği de gözönüne alındığında, ilgili mevzuat çerçevesinde gerçek kişi sigorta acentelerinin bu mesleği bilfiil on yıl süreyle yapmış olması, tüzel kişi sigorta acentelerinin temsilcilerinin ise bir sigorta acentesi nezdinde sigortacılık işlemleriyle ilgili olmak üzere istihdam edildikleri süre ile gerçek kişi sigorta acentesi olarak veya tüzel kişi sigorta acentesinin ortağı olarak bilfiil toplam on yıl süreyle hizmet vermiş olması gerektiği anlaşılması gerektiğinden, Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi üyeliği seçiminde dikkate alınması gereken niteliklerin 5684 sayılı Kanun hilafına davalı idarece tesis edilen bilgi notuyla değiştirilmesine dair düzenlemede hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgelere göre, dava konusu işlem tarihi itibariyle yürürlükte olan düzenleme gereğince, davalı idarece Sigorta Acentesi ve İl Delegesi olduğu belirtilen Hüseyin Kasap’ın Sektör Meclisi üyeliğine seçimine dair niteliklerinin, bu konudaki yasal mevzuata uygun olup olmadığı anlaşılamadığından, davalı idarece anılan husus açıklığa kavuşturulmaksızın yapılan değerlendirme sonucunda işlem tesis edildiği açık olup, Sigortacılık Kanunu’na göre konunun incelenerek Sektör Meclisi üyeliğinin niteliği yolunda belirlenen kurallar çerçevesinde adı geçen şahsın başvurusunun değerlendirilmesi gerekirken, doğrudan üyelik seçimi için adaylığının kabulüne ve davacı başvurusunun yukarıda hukuka aykırılığı ortaya konulan düzenlemeye dayalı olarak reddine dair işlemde de hukuka uyarlık bulunduğundan söz edilemeyecektir.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
Dava; Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığınca 22/11/2013 tarihinde davacıya bildirilen, sektör meclisine adaylık koşulu olarak aranan “en az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapmış olmak” kuralının “bir sigorta acentesi nezdinde sigortacılık işlemleri ile ilgili olmak üzere istihdam edildiği süre ile gerçek kişi sigorta acentesi olarak Ticaret Siciline veya Esnaf Siciline kayıtlı bulundukları sürelerin toplamının en az 10 yıl olması” şeklinde değiştirilmesine ilişkin işlem ile bu işleme dayalı olarak aday kabulü yapılması yolundaki işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
Dava devam ederken davacının 24/03/2016 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Tarafların kişilik veya niteliğinde değişiklik” başlığını taşıyan 26. maddesinde; “1- Dava esnasında ölüm veya herhangi bir sebeple tarafların kişilik ve niteliğinde değişiklik olursa, davayı takip hakkı kendisine geçenin başvurmasına kadar; gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilemesine kadar dosyanın işlemden kaldırılmasına ilgili mahkemece karar verilir. Dört ay içinde yenileme dilekçesi verilmemiş ise, varsa yürütmenin durdurulması karar kendiliğinden hükümsüz kalır.
2- Yalnız öleni ilgilendiren davalara ait dilekçeler iptal edilir.” hükümleri yer almaktadır.
Davanın, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanlığınca 22/11/2013 tarihinde davacıya bildirilen sektör meclisine adaylık koşulu olarak aranan “en az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapmış olmak” kuralının değiştirilmesine ilişkin düzenleme ile bu değişikliğe dayanılarak yapılan aday kabul işleminin iptali istemiyle açıldığı, davanın konusu itibariyle yalnızca ölen davacıyı ilgilendirdiği dikkate alındığında, 2577 sayılı Kanun’un yukarıda metnine yer verilen 26. maddesi uyarınca dava dilekçesinin iptaline karar verilmesi gerekmektedir.
Açıklanan nedenlerle, dava dilekçesinin iptaline, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, bu kararın tebliğ tarihini izleyen (otuz) 30 gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 23/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.