Danıştay Kararı 10. Daire 2015/448 E. 2020/3057 K. 17.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/448 E.  ,  2020/3057 K.
T.C.

DANIŞTAY

ONUNCU DAİRE

Esas No:2015/448

Karar No:2020/3057

DAVACI : …’na vesayeten …

DAVALILAR : 1- Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı

(Mülga …Bakanlığı) …

VEKİLİ : Huk. Müş. …

2- Hazine ve Maliye Bakanlığı / …

(Mülga … Bakanlığı)

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :

25/01/2013 tarih ve 28539 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmeliğin; 25/03/2014 tarih ve 28952 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 12. maddesiyle değişik Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin (12) numaralı alt bendinin, yine aynı maddeyle Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinden sonra eklenen (b) bendinin, (b) bendinden sonra teselsül ettirilerek değiştirilen (c) ve (ç) bentlerinin, 14. maddesiyle eklenen Geçici 3. maddesinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :

Muhtaçlık aylığının bağlanmasının Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı görevlilerinin keyfi tutum ve davranışlarına, olur ve tespitlerine bırakılamayacağı, engelli bireylere verilen diğer sosyal yardımların muhtaçlık koşulunun hesabında hanenin gelir durumuna dahil edilmesinin engellilerin muhtaçlık aylıklarının kesilmesine ve mağduriyetlerine neden olduğu, engelli bireylerin harcamalarının takip altına alındığı, bunun Sosyal Hukuk Devleti ilkesi ile bağdaşmadığı, engellileri rencide ettiği ileri sürülmektedir.

DAVALILARIN SAVUNMALARI :

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından, ekonomik muhtaçlığın ve aylığın diğer şartlarının tespiti amacıyla, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından yapılan sosyal incelemelerin idarenin keyfi bir uygulaması değil bizzat kaynağını kanundan alan ve yardımların gerçekten ihtiyaç sahibi olanlara ulaşmasını hedefleyen bir uygulama olduğu, verilen diğer sosyal yardımların da hane için bir gelir olduğu, 2022 sayılı Kanun’da, ekonomik muhtaçlığın, herne nam altında olursa olsun her türlü gelirler toplamının esas alınmak suretiyle belirleneceğinin düzenlendiği, 2022 sayılı Kanun’da ekonomik muhtaçlığı hesaplayabilmek adına gelirlerin ve harcamaların tespiti esasının getirildiği, muhtaç olunduğuna Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı tarafından karar verilenlere muhtaçlık aylığının bağlanacağının düzenlendiği, 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de, sosyal yardıma ve korunmaya ihtiyaç duyulan kesimlere yönelik sosyal hizmet ve yardım faaliyetlerinin yürütülmesinin ve takibinin Bakanlığın görevleri arasında sayıldığı; Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından, 2022 sayılı Kanun’da, muhtaçlık tespitinin Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları vasıtasıyla yapılacağının hüküm altına alındığı, sosyal inceleme yapılmak üzere görevlendirilen vakıf personeline keyfi bir hareket alanı tanınmadığı, bilakis hem aylık bağlanma hakkından yararlanmaması gerekirken hata, hile veyahut ihmal sebebiyle aylık bağlanmış olanların hem de gelir durumunda zaman içinde değişiklik olmasından dolayı aylıkları kesilmesi gereken kişilerin tespit edilebilmesinin amaçlandığı, dava konusu düzenlemenin aynı amaca yönelik olarak yapılan sosyal yardım harcamalarında mükerrerliği önlemek ile Devlet bütçesinden aktarılacak olan kaynağın hakkaniyetli ve adil bir şekilde dağıtılmasını sağlama amacını taşıdığı, emsal kira bedelinin harcama kalemi olarak değerlendirilmesi uygulamasının sonlandırıldığı, ayrıca hesaplanan haneye ilişkin gelir tutarından düşüleceğinin hüküm altına alındığı, dava dilekçesinde iddia olunanın aksine düzenlemenin engelli vatandaşların menfaatine olduğu savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Dava konusu Yönetmelik hükümleri ile davacı arasında doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaatin bulunmaması nedeniyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …

DÜŞÜNCESİ : Dava, 25.1.2013 tarihli, 28539 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmeliğin; 25.3.2014 tarih ve 28952 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yönetmeliğin 12. maddesiyle değişik Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin (12) numaralı alt bendi ile mevcut (c) ve (ç) bentlerinin ve söz konusu fıkraya (a) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (b) bendi ile bağlı alt bentlerin ve değişikliğe dair Yönetmeliğin 14. maddesiyle eklenen Geçici 3. maddesinin, gelir düzeyi ve hesaplanması bakımından getirilen sınırlama ve kontrolün, engellileri ve engelli yakınlarını sürekli değerlendirme tehdidi altında bıraktığı, mağdur ettiği, uyum yasalarına aykırı düzenleme getirdiği iddialarıyla iptali istemiyle açılmıştır.

2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun dava konusu düzenleyici işlemin tesis edildiği tarih itibariyle yürürlükte olan 12.7.2013 kabul tarihli, 6495 sayılı Kanunla değişik 2. maddesinde engellilik aylığı ile ilgili şartlar düzenlenmiş ve anılan maddenin 1. fıkrasının (a) bendinde; “Başkasının yardımı olmaksızın hayatını devam ettiremeyecek şekilde engelli olduklarını ilgili mevzuatı çerçevesinde alınacak sağlık kurulu raporu ile kanıtlayan, 18 yaşını dolduran Türk vatandaşı engellilerden; sosyal güvenlik kuruluşlarının herhangi birisinden her ne nam altında olursa olsun bir gelir veya aylık hakkından yararlananlar ile uzun vadeli sigorta kolları açısından zorunlu olarak sigortalı olunması gereken bir işte çalışanlar veya nafaka bağlanmış ya da nafaka bağlanması mümkün olanlar hariç olmak üzere, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları tarafından muhtaç olduğuna karar verilenlere muhtaçlık hâli devam ettiği müddetçe (4.860) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımından bulunacak tutarda,” aylık bağlanacağı hükmü ile aynı maddenin 3. fıkrasında; “Birinci fıkranın (a) ve (b) bentleri kapsamına giren engellilerden veya ikinci fıkra gereğince aylık bağlanacak engelli yakınlarından, her ne nam altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı, 16 yaşından büyükler için belirlenmiş olan asgari ücretin aylık net tutarının 1/3’ünden fazla olanlar ile aynı tutardan fazla gelir sağlaması mümkün olan kimseler muhtaç kabul edilemez ve kendilerine aylık bağlanamaz. (Ek: 27.2.2014 tarih ve 28926 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 6525 sayılı Kanunla) Ayrıca, 2828 sayılı Kanun hükümlerine göre harçlık ödenenler de muhtaç olarak kabul edilemez ve kendilerine bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanamaz.” hükmü yer almış ve 4. maddesinde; “Bu Kanuna göre aylık bağlanmada veya ödenmesinde uygulanacak usul ve esaslar ile kullanılacak belgeler, Maliye Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından müşterek hazırlanacak bir yönetmelikle tespit olunur.” hükmü ile 8. maddesinin 1. fıkrasında; “1 inci ve 2 nci maddelerin kapsamına girenlere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca aylık bağlanır ve Bakanlık bütçesinin ilgili tertibinden ödenir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları, gerektiğinde; aylık almak için başvuranların kendilerinin ve nafaka yükümlülerinin gelir, yaşam düzeyi ve varlıkları hakkında, belirleyeceği yöntemlerle inceleme yapmaya ve yaptırmaya, özel veya resmi idare, müessese ve ortaklarından ve şahıslardan bilgi ve belge istemeye yetkilidir.” hükmü getirilmiştir.

Öte yandan, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanunu’nun 1. maddesinde; “Bu Kanunun amacı; korunmaya, bakıma veya yardıma ihtiyacı olan aile, çocuk, engelli, yaşlı ve diğer kişilere götürülen sosyal hizmetlere ve bu hizmetleri yürütmek üzere kurulan teşkilatın kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklar ile faaliyet ve gelirlerine ait esas ve usulleri düzenlemektir.

” hükmü ile yine uyuşmazlık tarihi itibariyle yürürlükte olan Ek 7. maddesinin değişik 1. fıkrasında; “(Ek: 1/7/2005-5378/30 md.; Değişik: 6/2/2014-6518/21 md.) Her ne ad altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı, asgarî ücretin aylık net tutarının 2/3’ünden daha az olan bakıma ihtiyacı olan engellilere, resmî veya özel bakım merkezlerinde bakım hizmeti ya da sosyal yardım yapılmak suretiyle evde bakımına destek verilmesi sağlanır. Hanede birden fazla bakıma ihtiyacı olan engelli bulunması hâlinde, hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarının hesaplanmasında birinci bakıma ihtiyacı olan engelliden sonraki her bakıma ihtiyacı olan engelli iki kişi sayılır.

” hükmü yer almıştır.

Dava konusu olan 25.1.2013 tarihli, 28539 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmeliğin; 25.3.2014 tarih ve 28952 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan Yönetmeliğin 12. maddesiyle değişik Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin (12) numaralı alt bendi ile mevcut (c) ve (ç) bentlerinin ve söz konusu fıkraya (a) bendinden sonra gelmek üzere eklenen (b) bendi ile bağlı alt bentlerin ve değişikliğe dair Yönetmeliğin 14. maddesiyle eklenen Geçici 3. maddesinin iptali istemi incelendiğinde;

65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmeliğin “Amaç” başlıklı 1. maddesinde; bu Yönetmeliğin 2022 sayılı Kanunda belirtilen aylıklardan yararlanabileceklerin başvuru şekli, hak sahipliğinin tespiti, kontrolü ve aylıkların ödenmesine ilişkin usul ve esasları belirleyeceği, 2. maddesinde, engelli aylığının asgari ücretin altında geliri olanlara ödeneceğinin belirlendiği ve 6. maddesinin 3. fıkrasında, aylık almaya hak kazanan kişilerin sosyal incelemelerinin her yıl yenileneceği, “Değerlendirme” başlıklı 7. maddesinin 9. fıkrasında, değerlendirme sonucunda hane içinde kişi başına düşen geliri muhtaçlık sınırının altında olanlara aylık bağlanacağı düzenlemelerine yer verildikten sonra yukarıda belirtilen bentleri dava konusu olan “Muhtaçlık hesaplaması” başlıklı Geçici 1. maddenin 1. fıkrasında; “7 nci maddenin yedinci fıkrasında belirtilen Puanlama Formülü uygulamaya geçinceye kadar muhtaçlık; gelir, servet ve harcamalar esas alınarak aşağıdaki şekilde belirlenir.

a) Hanenin gelir durumu;



12) (Değişik:RG-25/3/2014-28952) 2022 sayılı Kanun gereğince bağlanan aylıklar hariç olmak kaydıyla, 24/5/1983 tarihli ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler Kanununun Ek 7 nci maddesi gereğince yapılan evde bakım ödemeleri dahil, sürekli ve düzenli olarak alınan şartlı eğitim yardımı, şartlı sağlık yardımı, eşi vefat etmiş kadınlara yönelik yardım, burs, harçlık gibi nakdî olarak verilmekte olan sosyal yardımların aylık ortalaması,



dahil edilerek yapılan hesaplama ile belirlenir.

b) (Ek:RG-25/3/2014-28952)(3) Vergi indirimlerinden faydalanılarak alınan ve engelli adına kayıtlı olan araçlar için vergiler indirilmiş tutarın 120’de biri dikkate alınarak hanenin geliri hesaplanır.

c) Birinci fıkranın (a) bendinin alt bentlerinde yer alan taşınır ve taşınmazların tespit edilen rayiç bedellerine ilişkin değerlendirmeyi Mütevelli Heyeti yapar.

ç) (Değişik:RG-25/3/2014-28952) Hanenin harcama durumu; emsal kira bedeli hariç gıda, giyim, ısınma, eğitim, sağlık, ulaşım, eğlence ve benzerlerine yapılan yıllık ödemelerin aylık ortalaması dâhil edilerek yapılan hesaplama ile belirlenir.

d) (Değişik:RG-25/3/2014-28952) Harcamalar, hanenin gelir seviyesinin bir göstergesi olarak dikkate alınır. Emsal kira bedeli dışındaki harcamalar birinci fıkranın (a) bendine göre hesaplanacak gelir tutarından hiçbir şekilde çıkarılamaz.

e) Hanenin tespit/beyan edilen harcamalarının birinci fıkranın (a) bendine göre tespit edilen gelir tutarından fazla olması durumunda harcama ve gelir arasındaki fark gelire eklenir.

f) Birinci fıkranın (a) bendine göre tespit edilen gelir tutarının beyan/tespit edilen harcama düzeyinin üzerinde olması durumunda harcamalar gelire eklenmez.” kuralı ile yine dava konusu olan Geçici 3. maddede ise; “(Ek:RG-25/3/2014-28952) (1) Bu Yönetmeliğin 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası çerçevesinde yapılması gereken ilk periyodik sosyal incelemeler, 1/1/2015 ile 31/12/2015 tarihleri arasında sonuçlandırılır ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılmış olan sosyal incelemeler dahil müteakip tüm incelemelere 1/1/2016 tarihinden sonra başlanır.” kuralı getirilmiştir.

Dava dosyası ve aynı davacı tarafından Danıştay Onuncu Dairesi’nin 2014/362 esasına kayıtlı dosyasına sunulu bilgi ve belgelerle dava konusu Yönetmeliğin iptali istenilen düzenlemeleri öncelikle Yönetmeliğin diğer maddeleri ile uyumu ve bu konudaki üst hukuk normlarına paralel ve aykırı düzenlemeler içerip içermediği yönlerinden birlikte incelendiğinde, engelliliğin tespiti nedeniyle hak sahibi olana aylık bağlama koşullarının gelir düzeyine göre ve bu hakkın kaybedilip kaybedilmediğine göre değerlendirmeye tabi tutulması bakımından getirilen düzenlemelerde Yönetmeliğin amacının aşılmadığı, zira bu Yönetmelikle engelli ve muhtaç olan vatandaşlara aylık bağlanmasını sınırlandırıcı değil usul ve esaslarını belirleyici nitelikte ve fırsat eşitliğini sağlamaya yönelik kriter getirildiğinin anlaşıldığı, engelliliğin tespiti ve muhtaçlığın belirlenmesinden sonra ilgili mevzuat kapsamında bağlanacak olan aylığın devamlılığının kontrol ve takibinin, kamu yararı ve hizmet gerekleri ilkeleri dikkate alınmak suretiyle sağlanmasında kullanılan idari yetkinin, bu haliyle hukuka ve hakkaniyet ilkelerine aykırı olduğundan söz edilemeyeceği, hanede kişi başına düşen gelirin hesabında; engellinin günlük ihtiyaçlarının karşılanmasında desteğe ihtiyaç duyulması halinde sağlanan diğer sosyal yardımların, yine engelliliği tespit olunan kişiye bağlı haklar olduğu, dolayısıyla belli bir sebebe bağlı olarak kazanılan bu hakkın, her yıl değişen oranlar ve asgari ücret düzeyi dikkate alınarak hanedeki kişi başına düşen gelirin hesaplanması suretiyle aylığın kazanılmasına esas alınan başvuru koşullarında değişiklik olup olmadığı yönünden de değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Bu durumda, sosyal hukuk devleti kavramı ve bu kavramın gerektirdiği sosyal hakların kazanılması ve korunmasında güdülen amacın, uyuşmazlığa yol açan konuda hak sahipliğinin belirlenmesine dair usul ve esaslarda değişikliğe gidilmesine ve kazanılan hakkın idarece kontrol ve takibinin yapılmasına engel teşkil ettiğinin düşünülemeyeceği kuşkusuz olup dava konusu düzenlemelerin ortalama gelir miktarının belirlenmesine yönelik olduğu, destekten yararlanması gereken kimselerin muhtaçlık halinin tespiti için esas alınan muhtaçlık oranına göre hane içindeki kişi başına düşen gelirin hesaplanması ve bu gelirin aylık bağlanması bakımından belirleyici olduğu yönündeki düzenlemenin özüne etkisi bulunmadığı anlaşıldığından, dava konusu Yönetmeliğin ilgili maddelerinde bu haliyle üst hukuk normlarına, eşitlik ve hakkaniyet ilkelerine aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :

Engelli … için, 2022 sayılı 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca ödenen aylık, engellinin … İlindeki ikametgah adresini … İli … İlçesine taşıması üzerine, dava konusu Yönetmeliğin 11. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi gereğince 12/02/2013 tarihinde durdurulmuştur.

Engellinin vasisinin 20/05/2013 tarihli başvurusu üzerine; … İli … İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığınca, vakfın sosyal yardım ve inceleme görevlileri tarafından 03/04/2013 tarihinde yapılan hane ziyareti neticesi, engellinin babası …’nun … TL emekli aylığı geliri, üzerine kayıtlı 1988 model … ve 1994 model … araçtan toplam … TL taşıt aylık gelirinin bulunduğu, toplam hane gelirinin … TL, hane birey sayısının 10 kişi, kişi başı aylık gelirin … TL olarak hesaplandığı, Yönetmeliğin 2. maddesinin (a) bendi gereği … ve …’nun engelli aylığı talebinin vakıf mütevelli heyetinin 16/05/2013 tarih ve 2013/20 sayılı toplantısında uygun görülmediğine ilişkin 27/05/2013 tarih ve 208 sayılı cevabi yazı yazılmıştır.

… İli … İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Mütevelli Heyetinin 15/08/2013 tarih ve 2013/33 sayılı kararıyla engellinin aylığı yeniden ödenmeye başlanmıştır.

Davacı tarafından, … İli … İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Mütevelli Heyetinin 16/05/2013 tarih ve 2013/20 sayılı kararı ile 65 yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinin, 5. maddesinin 1. fıkrasının, 6. maddesinin 1. ve 3. fıkrasının, 7. maddesinin 7. fıkrasının, 11. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin iptaline, 2013 yılı Mart ve Haziran aylarında ödenmesi gerektiği belirtilen toplam … TL engelli aylığı ve … TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle … tarihinde E:… sayılı dosya ile açılan davada verilen dilekçe ret kararı sonrasında Dairemizin E:2014/362 sayılı dosyasından açılan davada, 03/04/2014 tarihli ek dilekçe ile dava konusu Yönetmelik maddelerinin de iptalinin istenilmesi nedeniyle; Dairemizin 18/12/2014 tarihli ara kararı ile 03/04/2014 tarihli ek dilekçenin dava dosyasından ayrılarak yeni bir esas kaydına alınmasına karar verilmiş ve E:2015/448 sayılı bakılmakta olan dava dosyası açılmıştır.

Davacı tarafından, 25/01/2013 tarih ve 28539 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmeliğin; 25/03/2014 tarih ve 28952 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 12. maddesiyle değişik Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinin (12) numaralı alt bendinin, yine aynı maddeyle Geçici 1. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinden sonra eklenen (b) bendinin, (b) bendinden sonra teselsül ettirilerek değiştirilen (c) ve (ç) bentlerinin, 14. maddesiyle eklenen Geçici 3. maddesinin iptali istenilmektedir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

USUL YÖNÜNDEN:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin 1. fıkrasının, (a) bendinde, idari işlemler hakkında; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılan davalar, iptal davaları olarak tanımlanmıştır. İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucu, iptal davaları için “menfaat ihlali”ni, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.

İptal davalarındaki subjektif ehliyet koşulunun, doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olması dolayısıyla, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir. Nitekim; çevre, tarihi ve kültürel değerlerin korunması, imar uygulamaları gibi kamu yararını yakından ilgilendiren konularda subjektif ehliyet koşulunun, bu durum dikkate alınarak yorumlanması gerektiğine ilişkin Danıştay kararları yerleşik içtihat niteliği kazanmıştır.

İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin, ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi halde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurur.

Bakılmakta olan bu davada, engelli … için ödenen engelli aylığının durdurulmasının ardından, … İli … İlçesi Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Mütevelli Heyetinin 15/08/2013 tarih ve 2013/33 sayılı kararıyla yeniden ödenmeye başlandığı, engelli aylığının tekrar kesilmesi yönünde bir uygulama işlemi tesis edilmediği, davacıya dava konusu ettiği 25/03/2014 tarih ve 28952 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşları ile Engelli ve Muhtaç Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin uygulanmasının söz konusu olmadığı hususları dikkate alındığında, iptali istenilen Yönetmelik hükümleri ile doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaati bulunmadığı anlaşılan davacının açmış olduğu davanın ehliyet yönünden reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. DAVANIN EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,

2. Aşağıda dökümü yapılan … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,

3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine uyarınca belirlenen … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,

4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,

3. Bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 17/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi