Danıştay Kararı 10. Daire 2015/4188 E. 2020/7164 K. 30.12.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/4188 E.  ,  2020/7164 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/4188
Karar No : 2020/7164

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Samsun ili, Canik ilçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … pafta, … parsel sayılı taşınmazın ve üzerinde yer alan 4 katlı binanın maliki olan davacı tarafından, Samsun-Ordu Devlet Yolunun Canik Belediyesi sınırları içerisinde Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde inşa edilen katlı transit yol yapımı nedeniyle, taşınmazda değer kaybına bağlı olarak meydana geldiği ileri sürülen maddi zararın fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle 3.000,00 TL (miktar arttırımı sonucu belirlenen 62.385,00 TL) değer kaybının, idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; değer kaybı miktarının tespit edilmesine ilişkin hususların teknik bilgiyi gerektirmesi nedeniyle mahallinde gerçekleştirilen keşif ve bilirkişi incelenmesi neticesi düzenlenen bilirkişi raporuna göre; ”Tapuda Samsun İli, Canik İlçesi, … Mahallesi’nde … parsel no ile kayıtlı 274,00 m2 yüzölçümlü arsa vasfındaki taşınmazın tam hisse payıyla … adına tescilli olduğu, … parsel üzerindeki binanın, 2981 sayılı İmar Affı Yasası kapsamında düzenlenen … tarih ve … sayılı imar affı ruhsatı ile inşa edildiği, mimari projesinin incelenmesinden toplam 516 m2 inşaat alanına sahip binanın zemin+3 normal kattan oluştuğu, binanın değerlemesi yapılırken maliyet yönteminin kullanılmasının uygun olacağı, emsal taşınmazların ortalama m2 birim değerinin 1.015 TL hesaplandığı, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların çevresel ve bölgesel özellikleri, yol cephe durumu, ana arterlere olan konumu ve mesafesi, ulaşım imkanları, Canik ilçe merkezi ile olan bağlantıları, civarında yapılan serbest alımlar ve satımlar, serbest piyasa rayiçleri dikkate alındığında; dava konusu arsa için birim m2 değerinin; 1.000 TL olarak belirlendiği, binanın değeri=516 m2 x 550,00 TL/m2 x (1-0,50)=141,900, arsanın değeri= 274,00 m2 x 1.000 TL/m2 = 274.000 TL olduğu, idarenin eylemi nedeniyle taşınmazda oluşan değer kaybının; a) ulaşım, b)etkin görünüm ve prestij, c) yapılara tanınan mimari çözüm imkanları, d) çevre emniyeti ve gürültü kirliliği, e) ekonomik kazanım, f) yapı maliyetleri, g) doğal afetler yönünden değerlendirildiği ve etkin görünüm ve prestij yönünden %5, çevre emniyeti ve gürültü kirliliği yönünden %5, ekonomik kazanım yönünden %3, doğal afetler yönünden ise %2 olmak üzere toplam %15 oranında değer kaybı meydana geldiği, arsa ve binanın gerçek değerinin = 415.900 TL x (1 + 0,15) = 478.285 TL olduğu, toplam değer kaybının = 478.285 – 415.900 = 62.385 TL olarak hesaplandığı” görüşüne yer verildiği, anılan bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, bilirkişi raporundaki belirleme ve tespitler mevzuata uygun olarak taşınmazdaki gerçek değer kaybına yönelik olduğundan davalı idare tarafından yapılan itiraz yerinde görülmeyip, raporun hükme esas alınabilecek nitelikte bulunduğu, olayda, Samsun-Ordu Devlet Yolunun Canik Belediyesi sınırları içerisinde Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan katlı yol yapımının planlara işlendiği, katlı yol inşasının trafik akışının düzenli bir şekilde sağlanması ve ulaşımın rahat ve verimli bir şekilde yürütülmesi için gerçekleştirildiği, yol projesinin yoğun trafiğin dağıtılarak akıcı hale getirilmesine ve toplumun bir ihtiyacının giderilmesine ilişkin olduğu, ancak, davalı idare tarafından inşa edilen yolun konum, görünüm, manzara, estetik, prestij, ulaşım gibi kriterler açısından davacıya ait parselde ve üzerinde bulunan binada değer kaybına sebebiyet verdiği, yol yapımı nedeniyle taşınmaz sahibinin katlandığı bu külfetin karşılığı parselde ve binada meydana gelen değer kaybının davacıya ödenmesi gerektiği, bu durumda, trafik akışının düzenli bir şekilde sağlanması ve ulaşımın rahat ve verimli bir şekilde yürütülmesi için gerçekleştirilen katlı yol imalatının, davacının maliki olduğu Samsun İli, Canik İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii,… pafta, … parsel sayılı taşınmazda ve üzerinde bulunan binada meydana getirdiği değer kaybı karşılığı, davacının ıslah dilekçelerindeki tazmini istedikleri miktar gözetilerek, 62.385,00 TL’nin güncel değerin hesap edildiği keşif tarihi olan 26/11/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi gerektiği sonucuna varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların karşılaştırılması esnasında söz konusu taşınmazların özelliklerinin ayrı ayrı tespit edilerek, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre üstün veya eksik yönlerinin gerekçeleriyle birlikte tespit edilerek m² birim fiyatlarının belirlenmesi gerektiği, katlı yol yapımının ana yoldaki mevcut trafik yoğunluğunun azaltılması nedeniyle, gerek trafik güvenliğinin sağlanması gerekse gürültü kirliliğinin engellenmesi sayesinde taşınmazlarda değer artışına sebep olduğu ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının, hükme esas alınan bilirkişi raporunda emsal olarak belirlenen taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın benzer ve farklı yönlerinin neler olduğu ayrıntılı olarak belirtilmeden m² birim fiyatları tespit edilerek dava konusu taşınmazların değer kaybının hesaplanmış olması, emsal alınan taşınmazların imar planındaki kullanım fonksiyonları açısından dava konusu taşınmazdan farklı olması ve taşınmaz için belirlenen değer kaybı oranlarının ayrıntılı olarak gerekçelendirilmemiş olması nedeniyle bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava konusu olayda, Samsun Şehir Geçişi ve Samsun Azot Ayr.-Ünye Yolları 9+400-29+040 kesiminin ikmal inşaatı kapsamında, Samsun-Ordu Devlet Karayolunun Canik Belediyesi sınırları içinden geçen Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesiminde transit trafiğin güvenli ve kesintisiz akışını sağlamak ve yerel trafiğin ana yola katılımını düzenlemek amacı ile farklı seviyeli katlı yol imalat projesinin 2010 yılı Nisan ayında onaylandığı, bu proje kapsamında 04/01/2012 tarihinde katlı yolun imalat çalışmalarının başladığı ve 11/10/2013 tarihinde inşaat çalışmalarının tamamlanarak katlı yolun hizmete açıldığı, davacının köprülü kavşağın yapılması nedeniyle taşınmazında meydana geldiğini ileri sürdüğü değer kaybının ödenmesi istemiyle davalı idareye başvuru yaptığı ve söz konusu başvurunun reddedilmesi üzerine temyize konu davayı açtığı görülmüştür.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un görev ve yetkiler başlıklı 4. maddesinin (a) bendinde “Otoyol, Devlet ve il yolları ağına giren karayolları güzergâhları ile bunların değişikliklerine ilişkin planları hazırlamak veya hazırlatmak” Karayolları Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında sayılmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Ancak, idarenin kusursuz sorumluluğu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
Kusursuz sorumluluk sebeplerinden olan “kamu külfetleri karşısında eşitlik” ya da diğer adıyla “fedakârlığın denkleştirilmesi” ilkesi, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan idarenin eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin, sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararların, kusuru olmasa dahi idarece tazminini öngörmektedir. Risk sorumluluğundan farklı olarak burada, kazalardan kaynaklanmayan, diğer bir deyişle arızi nitelikte olmayan, önceden öngörülebilen zararların tazmini söz konusudur. İdari faaliyetin doğal sonucu olan bu zarar, etki alanı bakımından sınırlı, özel ve olağan dışı nitelik arz etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde ise, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” kuralına yer verilmiştir.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 282. maddesinde; “Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı açıktır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, Samsun – Ordu Devlet Karayolu’nun Canik Belediyesi sınırları içinden geçen Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde transit trafiğin akışını güvenli ve kesintisiz olarak sağlamak ve yerel trafiğin ana yola katılımını düzenlemek amacı ile yapılan katlı yolun dava konusu taşınmazda meydana getirdiği ileri sürülen değer kaybının ödenmesi istemiyle davalı idareye 27/02/2014 tarihinde başvurduğu, yapılan başvurunun … tarih ve … sayılı işlem ile reddedilmesi üzerine, değer kaybının ödenmesi istemiyle açılan davada, Mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre; Tapuda Samsun İli, Canik İlçesi, … Mahallesi’nde … parsel no ile kayıtlı 274,00 m2 yüzölçümlü arsa vasfındaki taşınmazın tam hisse payıyla … adına tescilli olduğu, … parsel üzerindeki binanın, 2981 sayılı İmar Affı Yasası kapsamında düzenlenen … tarih ve … sayılı imar affı ruhsatı ile inşa edildiği, mimari projesinin incelenmesinden toplam 516 m2 inşaat alanına sahip binanın zemin+3 normal kattan oluştuğu, binanın değerlemesi yapılırken maliyet yönteminin kullanılmasının uygun olacağı, emsal taşınmazların ortalama m2 birim değerinin 1.015 TL hesaplandığı, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların çevresel ve bölgesel özellikleri, yol cephe durumu, ana arterlere olan konumu ve mesafesi, ulaşım imkanları, Canik ilçe merkezi ile olan bağlantıları, civarında yapılan serbest alımlar ve satımlar, serbest piyasa rayiçleri dikkate alındığında; dava konusu arsa için birim m2 değerinin; 1.000 TL olarak belirlendiği, binanın değeri=516 m2 x 550,00 TL/m2 x (1-0,50)=141,900, arsanın değeri= 274,00 m2 x 1.000 TL/m2 = 274.000 TL olduğu, idarenin eylemi nedeniyle taşınmazda oluşan değer kaybının; a) ulaşım, b)etkin görünüm ve prestij, c) yapılara tanınan mimari çözüm imkanları, d) çevre emniyeti ve gürültü kirliliği, e) ekonomik kazanım, f) yapı maliyetleri, g) doğal afetler yönünden değerlendirildiği ve etkin görünüm ve prestij yönünden %5, çevre emniyeti ve gürültü kirliliği yönünden %5, ekonomik kazanım yönünden %3, doğal afetler yönünden ise %2 olmak üzere toplam %15 oranında değer kaybı meydana geldiği, arsa ve binanın gerçek değerinin = 415.900 TL x (1 + 0,15) = 478.285 TL olduğu, toplam değer kaybının = 478.285 – 415.900 = 62.385 TL olarak hesaplandığı, davacının 12/02/2015 havale tarihli miktar artırım dilekçesi ile talebini 62.385,00 TL’ye yükselttiği ve İdare Mahkemesince söz konusu miktarın keşif tarihinden (26/11/2014) itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine hükmedildiği görülmüştür.
… İdare Mahkemesinin … tarih, … Esas, … Karar sayılı kararının incelenmesinden; davacı … Odası … Şubesi tarafından, davalı … Genel Müdürlüğü aleyhine “Samsun Şehir Geçişi ve Samsun Azot Ayrımı, Ünye Yolları km:9+400-29+040 kesiminin ikmal inşaatı” ihalesi kapsamı içinde yer alan ve halihazırda transit trafiğin işlediği İlkadım Bulvarı üzerine 20,50 metre genişlikte katlı transit yol yapım işlemine esas olan 07/05/2007 tarihli yatay ve düşey güzergah planı ve Nisan 2010 tarihli detay projelerinin iptali istemiyle açılan davada; katlı yol ile, Ankara-Tekkeköy istikametinde transit olarak geçiş yapacak araçların, herhangi bir kavşak alanına denk gelmeden inşa edilen viyadük yapısı üzerinden geçişinin, diğer kent içi trafiğin ise, viyadüğün altından akışının sağlanmasının amaçlandığı, önemli kavşak noktalarında planlanan rampalarla da viyadük yapısına iniş çıkışların gerçekleştirilebileceği, böylece güzergahta kent içi ulaşım sağlayan araçların viyadük yapısının tamamını ya da belli bir kısmını kullanmak suretiyle projeden yararlanabileceği, ayrıca hem kent içi hem de transit trafiğin akışının sağlandığı ve alternatifi bulunmayan mevcut yol güzergahında; meri planlarda belirlenmiş olan genişliği değiştirilmeksizin, üzerinde inşa edilecek viyadük sayesinde toplam şerit sayısı artırılarak hem üzerinden geçtiği kavşaklardaki yoğunluğu azaltmak hem de transit trafiğin daha hızlı ve güvenli akmasını sağlamak amacı ile hazırlanan dava konusu projeler ile bu projeler doğrultusunda onaylanan imar planı değişikliklerinin planlama hiyerarşisine, çevresel koşullara, planlama tekniklerine, şehircilik ilkelerine, imar mevzuatına, trafik güvenliği konforu ilkeleri ile kamu yararına uygun ve uygulanabilir olduğu anlaşıldığından; davaya konu 07/05/2007 tarihli yatay ve düşey güzergah planı ve Nisan 2010 tarihli detay projelerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, anılan kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesinin 2019/16143 Esas sayılı dosyasında temyiz aşamasında olduğu görülmüştür.
Dosyada mevcut bilirkişi raporunun tetkikinden; emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın benzer ve farklı yönlerinin neler olduğu ayrıntılı olarak belirtilmeden m² birim fiyatları tespit edilerek dava konusu taşınmazın değer kaybının hesaplandığı, emsal alınan taşınmazların imar planındaki kullanım fonksiyonları açısından dava konusu taşınmazdan farklı olduğu, viyadüğün yapılmasından önce ve sonrasında o bölgedeki yapılarda viyadük yapılmasıyla birlikte herhangi bir değer artışı veya azalışı olup olmadığı hususu ayrıntılı olarak araştırılmaksızın zarar hesabı yapıldığı, dava konusu taşınmaz ile viyadük arasında ne kadar mesafe bulunduğu ve aradaki mesafenin dava konusu taşınmazın değer kaybının hesaplamasında esas alınan kriterlere etkisinin ne düzeyde olduğunun belirlenmediği, taşınmaz için belirlenen değer kaybı oranlarının ayrıntılı olarak gerekçelendirilmediği, ayrıca taşınmazın alım satım işlemine tabi rayiç bedelleri belirlenirken daima arsa payı bedeli ile yapı bedeli toplamı olarak tek bir değer belirlenmesi gerekirken arsanın ayrı yapı bedelinin ayrı hesaplanmasının taşınmazın serbest piyasa rayiçlerini yansıtmayacağı ve yapılacak olan bu değerlendirme ile bir ana taşınmazdaki farklı cephe, kat ve konumlardaki bağımsız bölümler arasında ki şerefiye farklarının değerlendirilmesinin de mümkün olmayacağı tespit edilmiştir.
Yukarıda ki açıklamalar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlık konusu olayda, davacıya ait taşınmazın bulunduğu Samsun-Ordu Devlet Karayolu’nun Canik Belediyesi sınırları içinden geçen Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde, köprülü kavşak düzenlemesine ilişkin imar planı değişikliği ve bu plana göre de köprülü kavşak çalışmalarının yapıldığı anlaşıldığından, davacının dava konusu taşınmazı edindiği / taşınmazın inşa edildiği tarih itibarıyla köprülü kavşak düzenlemesi ile ilgili imar planı ve notlarındaki durumun ne olduğunun tespit edilmesi, şayet imar düzenlemesinde söz konusu yapı (köprülü kavşak) öngörülmüş ve davacı tarafından buna rağmen taşınmaz edinilmiş / inşa edilmiş ise idarenin herhangi bir tazminat yükümlülüğünün doğmayacağı, aksi durumun geçerli olması halinde ise, taşınmazın meri imar planındaki kullanım fonksiyonu, üzerindeki yapının hukuki durumu ve köprülü kavşağın taşınmaz üzerindeki etkisi, taşınmazın kullanımı ve ulaşım olanaklarına göre değer kaybı tespit edilerek, ayrıca davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı ve herhangi bir zarar söz konusu ise, zararın özel ve olağan dışı bir zarar olup olmadığı hususları araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, tazminat talebinin reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemi yönünden, söz konusu işlemin ön karar niteliğinde idari davaya konu olabilecek bir işlem olmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği de açıktır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.