Danıştay Kararı 10. Daire 2015/4037 E. 2020/3031 K. 16.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/4037 E.  ,  2020/3031 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/4037
Karar No : 2020/3031

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Samsun ili, Canik ilçesi, … mahallesi, … pafta, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan binanın maliki olan davacı tarafından, Samsun-Ordu Devlet Yolu’nun Canik Belediyesi sınırları içerisinde Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde inşa edilen katlı transit yol yapımı nedeniyle, taşınmazda değer kaybı olarak meydana geldiği ileri sürülen maddi zararın ödenmesi istemiyle davalı idareye yapılan başvurunun, … tarih ve … sayılı işlem ile reddi üzerine, anılan işlemin iptali ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak suretiyle 3.000,00 TL (miktar arttırımı sonucu belirlenen 91.125,00 TL) değer kaybının, idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti:… İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davalı idarece Samsun ili içerisinde ve çevresinde trafik akışının sağlıklı, düzenli ve verimli bir şekilde sağlanması kapsamında Samsun-Ordu Devlet Yolu’nun Canik Belediyesi sınırları içerisinde Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde katlı yol inşa edildiği; davacıya ait taşınmazın bulunduğu alanda trafik akışının pik saatlerde mevcut bölünmüş yol ile sağlanamadığı ve tıkanmalara yol açtığı; bu alanda idarece katlı yol yapılmak suretiyle trafiğin rahatlatılması ve farklı seviyede yol çalışması yapılarak her iki yönden gelen trafiğin güvenli bir şekilde akışı sağlanarak can ve mal emniyeti açısından tedbir alınmasının kamu yararına ve hizmet gereklerine aykırı bir yönü bulunmadığı; ancak anılan katlı yol çalışmasından o bölgede oturan ve çalışanlar ile birlikte tüm kamunun yararlandığı; fakat söz konusu katlı yol çalışmasının yalnızca çok az sayıda taşınmazın konum ve niteliğini etkilediği; kamu yararı bulunan bu hizmetten dolayı davacının özel ve olağandışı zararının bulunduğu, yerinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde düzenlenen bilirkişi raporuna göre yapıdaki değer kaybı oranının % 15 olarak belirlendiği gözetildiğinde, emsal taşınmazlar üzerinden değeri belirlenen taşınmazların önünde yapılan viyadük inşaatının yapılmamış ve değer kaybının oluşmamış olması halinde olacak gerçek değeri ile bugünkü değeri arasındaki değer kaybının 82.890,00 TL olarak gerçekleştiği” sonuç ve kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Bilirkişiler tarafından yapılan saptamalar ve açıklamalar karşısında hazırlanarak karara esas alınan raporun rayiç değerler ve gerçek zararın tespitini sağlama konusunda yeterli olduğu sonucuna ulaşıldığından anılan durumun rapor açısından bir eksiklik olarak değerlendirilmeyeceği gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının tazminat isteminin kısmen kabulü ile 82.890,00 TL değer kaybı tazminatının; 3.000,00 TL’lik kısmının idareye başvuru tarihi olan 04/12/2013, 79.890,00 TL’lik kısmınının artırım tarihi olan 26/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte kusursuz sorumluluk (kamu külfetleri karşısında eşitlik) ilkesi uyarınca davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, 8.235,00 TL’lik kısmının ise reddine hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davalı idare tarafından, dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların karşılaştırılması esnasında söz konusu taşınmazların özelliklerinin ayrı ayrı tespit edilerek, dava konusu taşınmazın emsal taşınmazlara göre üstün veya eksik yönlerinin gerekçeleriyle birlikte tespit edilerek m² birim fiyatlarının belirlenmesi gerektiği, taşınmaza ait değer azalışına ilişkin hesaplama yapılırken viyadük inşaatının başlangıç tarihi olan 2012 yılı m² birim fiyatlarının esas alınarak hesaplama yapılması gerekirken 2014 yılına ait m² birim fiyatlarının esas alınmasının haksız kazanca sebebiyet vereceği, katlı yol yapımının ana yoldaki mevcut trafik yoğunluğunun azaltılması nedeniyle, gerek trafik güvenliğinin sağlanması gerekse gürültü kirliliğinin engellenmesi sayesinde taşınmazlarda değer artışına sebep olduğu ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.
Davacı tarafından, miktar arttırımına konu kısım yönünden faiz başlangıç tarihi olarak idareye başvuru tarihinin (04/12/2013) esas alınması gerektiği ileri sürülerek, İdare Mahkemesince verilen kararın bu kısmının bozulması istenilmiştir.

TARAFLARIN_SAVUNMASI : Taraflarca temyiz dilekçesine karşı savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davacının temyiz isteminin reddi, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava konusu olayda, Samsun Şehir Geçişi ve Samsun Azot Ayr.-Ünye Yolları 9+400-29+040 kesiminin ikmal inşaatı kapsamında, Samsun-Ordu Devlet Karayolunun Canik Belediyesi sınırları içinden geçen Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesiminde transit trafiğin güvenli ve kesintisiz akışını sağlamak ve yerel trafiğin ana yola katılımını düzenlemek amacı ile farklı seviyeli katlı yol imalat projesinin 2010 yılı Nisan ayında onaylandığı, bu proje kapsamında 04/01/2012 tarihinde katlı yolun imalat çalışmalarının başladığı ve 11/10/2013 tarihinde inşaat çalışmalarının tamamlanarak katlı yolun hizmete açıldığı, davacının köprülü kavşağın yapılması nedeniyle taşınmazında meydana geldiğini ileri sürdüğü değer kaybının ödenmesi istemiyle davalı idareye başvuru yaptığı ve söz konusu başvurunun reddedilmesi üzerine temyize konu davayı açtığı görülmüştür.

İLGİLİ MEVZUAT:
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un görev ve yetkiler başlıklı 4. maddesinin (a) bendinde “Otoyol, Devlet ve il yolları ağına giren karayolları güzergâhları ile bunların değişikliklerine ilişkin planları hazırlamak veya hazırlatmak” Karayolları Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında sayılmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Ancak, idarenin kusursuz sorumluluğu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
Kusursuz sorumluluk sebeplerinden olan “kamu külfetleri karşısında eşitlik” ya da diğer adıyla “fedakârlığın denkleştirilmesi” ilkesi, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan idarenin eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin, sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararların, kusuru olmasa dahi idarece tazminini öngörmektedir. Risk sorumluluğundan farklı olarak burada, kazalardan kaynaklanmayan, diğer bir deyişle arızi nitelikte olmayan, önceden öngörülebilen zararların tazmini söz konusudur. İdari faaliyetin doğal sonucu olan bu zarar, etki alanı bakımından sınırlı, özel ve olağan dışı nitelik arz etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde ise, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” kuralına yer verilmiştir.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 282. maddesinde; “Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı açıktır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Davacının temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar Mahkeme kararının yasal faizin başlangıcına ilişkin kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, Samsun-Ordu Devlet Karayolu’nun Canik Belediyesi sınırları içinden geçen Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde transit trafiğin akışını güvenli ve kesintisiz olarak sağlamak ve yerel trafiğin ana yola katılımını düzenlemek amacı ile yapılan katlı yolun dava konusu taşınmazlarda meydana getirdiği ileri sürülen değer kaybının ödenmesi istemiyle davalı idareye başvurulduğu, yapılan başvurunun … tarih ve … sayılı işlemle reddedilmesi üzerine, anılan işleminin iptali ve değer kaybının ödenmesi istemiyle açılan davada, Mahkemece yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen rapora göre; emsal taşınmazlar üzerinden değeri belirlenen taşınmazların önünde yapılan viyadük inşaatının yapılmamış ve değer kaybının oluşmamış olması halinde olacak gerçek değeri ile bugünkü değeri arasındaki değer kaybının 82.890,00 TL olarak hesaplandığı, davacının 26/12/2014 havale tarihli miktar artırım dilekçesi ile talebini 91.125,00 TL’ye yükselttiği ve İdare Mahkemesince 3.000,00 TL’lik kısmının idareye başvuru tarihi olan 04/12/2013, 79.890,00 TL’lik kısmınının artırım tarihi olan 26/12/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin 8.235,00 TL’lik kısmının ise reddine karar verilmiştir.
… İdare Mahkemesinin … tarih, … Esas, … Karar sayılı kararının incelenmesinden; davacı TMMOB Mimarlar Odası Samsun Şubesi tarafından, davalı Karayolları Genel Müdürlüğü aleyhine “Samsun Şehir Geçişi ve Samsun Azot Ayrımı, Ünye Yolları km:9+400-29+040 kesiminin ikmal inşaatı” ihalesi kapsamı içinde yer alan ve halihazırda transit trafiğin işlediği İlkadım Bulvarı üzerine 20,50 metre genişlikte katlı transit yol yapım işlemine esas olan 07/05/2007 tarihli yatay ve düşey güzergah planı ve Nisan 2010 tarihli detay projelerinin iptali istemiyle açılan davada; katlı yol ile, Ankara-Tekkeköy istikametinde transit olarak geçiş yapacak araçların, herhangi bir kavşak alanına denk gelmeden inşa edilen viyadük yapısı üzerinden geçişinin, diğer kent içi trafiğin ise, viyadüğün altından akışının sağlanmasının amaçlandığı, önemli kavşak noktalarında planlanan rampalarla da viyadük yapısına iniş çıkışların gerçekleştirilebileceği, böylece güzergahta kent içi ulaşım sağlayan araçların viyadük yapısının tamamını ya da belli bir kısmını kullanmak suretiyle projeden yararlanabileceği, ayrıca hem kent içi hem de transit trafiğin akışının sağlandığı ve alternatifi bulunmayan mevcut yol güzergahında; meri planlarda belirlenmiş olan genişliği değiştirilmeksizin, üzerinde inşa edilecek viyadük sayesinde toplam şerit sayısı artırılarak hem üzerinden geçtiği kavşaklardaki yoğunluğu azaltmak hem de transit trafiğin daha hızlı ve güvenli akmasını sağlamak amacı ile hazırlanan dava konusu projeler ile bu projeler doğrultusunda onaylanan imar planı değişikliklerinin planlama hiyerarşisine, çevresel koşullara, planlama tekniklerine, şehircilik ilkelerine, imar mevzuatına, trafik güvenliği konforu ilkeleri ile kamu yararına uygun ve uygulanabilir olduğu anlaşıldığından; davaya konu 07/05/2007 tarihli yatay ve düşey güzergah planı ve Nisan 2010 tarihli detay projelerinde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, anılan kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine Danıştay Altıncı Dairesinin 2019/16143 Esas sayılı dosyasında temyiz aşamasında olduğu görülmüştür.
Dosyada mevcut bilirkişi raporunun tetkikinden; emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu taşınmazların benzer ve farklı yönlerinin neler olduğu belirtilmeden m² birim fiyatları tespit edilerek dava konusu taşınmazların değer kaybının hesaplandığı, viyadüğün yapılmasından önce ve sonrasında o bölgede ki yapılarda viyadük yapılmasıyla birlikte herhangi bir değer artış veya azalışı olup olmadığı hususu araştırılmaksızın zarar hesabı yapıldığı, ayrıca dava konusu taşınmaz ile viyadük arasında ne kadar mesafa bulunduğu ve aradaki mesafenin dava konusu taşınmazların değer kaybının hesaplamasında esas alınan kriterlere etkisinin ne düzeyde olduğunun belirlenmediği tespit edilmiştir.
Yukarıda ki açıklamalar ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlık konusu olayda, davacıya ait Samsun ili, Canik ilçesi, … mahallesi, … pafta … parsel sayılı taşınmazın bulunduğu Samsun-Ordu Devlet Karayolu’nun Canik Belediyesi sınırları içinden geçen Asarcık Köprülü Kavşağı ile Belediye Evleri arasında kalan kesimde, köprülü kavşak düzenlemesine ilişkin imar planı değişikliği ve bu plana göre de köprülü kavşak çalışmalarının yapıldığı anlaşıldığından, davacının dava konusu taşınmazı edindiği tarih itibarıyla köprülü kavşak düzenlemesi ile ilgili imar planı ve notlarındaki durumun ne olduğunun tespit edilmesi, şayet imar düzenlemesinde söz konusu yapı (köprülü kavşak) öngörülmüş ve davacı tarafından buna rağmen taşınmaz edinilmiş ise idarenin herhangi bir tazminat yükümlülüğünün doğmayacağı, aksi durumun geçerli olması halinde ise, taşınmazın meri imar planındaki kullanım fonksiyonu, üzerindeki yapının hukuki durumu ve köprülü kavşağın taşınmaz üzerindeki etkisi, taşınmazın kullanımı ve ulaşım olanaklarına göre değer kaybı tespit edilerek, ayrıca davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığı ve herhangi bir zarar söz konusu ise, zararın özel ve olağan dışı bir zarar olup olmadığı hususları araştırılarak bir karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Öte yandan, dava konusu taşınmazın değer kaybı hesaplanırken dava ve keşif tarihi itibarıyla zarar hesabının yapıldığı, ancak ilgililer tarafından idarenin katlı yol yapım eylemi nedeniyle zararlarının ortaya çıkması durumunda idareye başvuruları söz konusu ise, değer kaybı hesabının başvuru tarihi esas alınarak yapılması gerektiği açıktır.
Tazminat talebinin reddine dair … tarih ve … sayılı işlemin iptali istemi yönünden ise, söz konusu işlemin ön karar niteliğinde idari davaya konu olabilecek bir işlem olmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerekirken işlemin iptali yolunda verilen Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin reddine, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptaline, davanın kısmen kabulüne ilişkin temyize konu …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısımı hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.