Danıştay Kararı 10. Daire 2015/3919 E. 2020/4157 K. 26.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/3919 E.  ,  2020/4157 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/3919
Karar No : 2020/4157

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı

KARŞI TARAF (DAVACILAR) : 1- …

5- …

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, kabule ilişkin kısmının davalı idare tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar yakını …’ın … M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü olarak bulunmaktayken 07/01/2014 tarihinde kendini asmak suretiyle intihar etmiş olmasında idarenin ihmali bulunduğu gerekçesiyle toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu uyuşmazlıkta müteveffanın psikolojik rahatsızlığının olduğu ve hastanenin psikiyatri servisine sevkine karar verildiği halde, müteveffanın durumunun acil olduğu fark edilmeyerek müşahede koğuşuna götürüldüğü, ilaçlarını içmediği ve … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen soruşturma esnasında müşahede nöbetçisi olan infaz koruma memurunun verdiği ifadesinde, ziyaretçisi gelirse kendisini öldürebileceği gerekçesiyle başında iki memurun bulunmasını istediği gibi psikolojisinin sağlıklı olmadığını gösterebilecek ifadeler kullandığı halde davalı idare görevlilerince bu sürecin farkedilmediği ve idarenin bu süreci engelleyebilecek önlemleri almadığı, cezaevi yönetiminin gözetimi ve denetimi altında bulunan hükümlülerin yaşama hakkının korunması konusundaki kamu hizmetinin kurulmasında, personel istihdamında ve hizmetin işleyişinde yeterli önlemi alamayarak, bu olayın meydana gelmesinde idarenin hizmet kusurunun bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığı, bu haliyle dava konusu olay nedeniyle yakınını kaybeden davacıların ağır bir elem ve üzüntü duyacağı açık olduğundan, duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa giderilmesi için davalı idarece, hizmet kusurunun yoğunluğu, olayın oluş şekli, zararın niteliği ve davacıların ilgiliye yakınlık derecesi dikkate alındığında takdiren; eşi …’a 20.000,00 TL, çocuklar …, …, …, …’ın her birine 5.000,00 TL olmak üzere toplam 40.000,00 TL manevi tazminatın idareye başvurunun yapıldığı tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacılara ödenmesi, bu miktarı aşan tazminat talebinin ise reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, davacılar yakınının kendi yaşadığı buhran ve iç dünyasındaki bir sebepten dolayı intihar ettiğinin anlaşıldığı, mütevaffanın cezaevinde gözetim ve bakımı noktasında üzerine düşen yükümlülüklerinin mevzuata uygun şekilde yerine getirildiği, dava konusu olayın meydana gelmesinde hizmet kusurunun bulunmadığı, bu nedenle İdare Mahkemesi kararının, davanın kısmen kabulüne yönelik kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davacılar tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının, davanın kısmen kabulüne yönelik kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Davacıların yakını … hükümlü olarak bulunduğu … M Tipi Kapalı Cezaevinde 07/01/2014 tarihinde kalmakta olduğu müşahade-1 no’lu odada, oda kapısının üst kısmında bulunan parmaklığa kendisine ait olan kışlık içlik olarak tarif edilen giysiyi bağlamak suretiyle intihar etmiştir.
Davacılar tarafından meydana gelen ölüm olayında, davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan tazminat davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, başka bir ifadeyle zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetlenmesi esas alındığından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmakta olup, idarenin tazmin yükümlülüğünün doğması için; zararın, idarenin hizmet kusuru sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden; … M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda hükümlü bulunan ve davacıların yakını olan …’ın 07/01/2014 tarihinde kalmakta olduğu müşahade-1 nolu odada saat 13:20 sıralarında oda kapısının üst kısmında bulunan parmaklığa kendisine ait olan kışlık içlik olarak tarif edilen giysi ile asılı vaziyette ölü olarak bulunduğu, bunun üzerine davacılar tarafından 25/06/2014 tarihli dilekçe ile yakınlarının ölümünden davalı idarenin sorumlu olduğundan bahisle uğranılan zararlara karşılık olarak 200.000,00-TL manevi tazminatın taraflarına ödenmesi istemiyle başvurulduğu, bu talebin Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’nün … tarih ve … sayılı işlemi ile reddi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İdareye bağlı cezaevlerinde bulunan kişilerin sağlıklarından ve can güvenliklerinden idare sorumlu olmakla birlikte, somut olayda, hükümlü …’ın … M Tipi Kapalı Cezaevine geldiği 19/12/2013 tarihinden, vefat ettiği 07/01/2014 tarihine kadar ceza infaz kurumunun psiko-sosyal servisinde görevli psikologlar ve sosyal çalışmacı ile toplam beş defa bireysel görüşme yapılmak suretiyle takibinin yapıldığı, bu görüşmeler sonucunda hükümlü …’ın … M Tipi Kapalı Cezaevinde kaldığı süre boyunca intihar eğilimi göstermediği gibi intiharı ima edici herhangi bir söz ya da davranışının bulunmadığı, ayrıca 07/01/2014 tarihinde kurum doktoru tarafından muayenesi sonucunda psikiyatri polikliniğine sevkinin planlandığı, ancak sevk işlemi yapılamadan aynı gün intihar ettiği, dolayısıyla davalı idarenin söz konusu intihar eyleminin gerçekleşmesinde herhangi bir hizmet kusurunun bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan, hükümlü …’ın intihar sonucu ölümü nedeniyle başlatılan soruşturma neticesinde … Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … tarih ve … Soruşturma, … sayılı kararı ile özetle; hükümlünün üzerinden ve bulunduğu odanın karşısından yazılı kağıtlar ele geçirildiği, bu yazılarda akrabalarına hitaben vasiyetname ve tavsiye içerikli ibareler bulunduğu, …’ın psikolojik tedavi görüp görmediği, herhangi bir rahatsızlığı bulunup bulunmadığı yönünde cezaevine müzekkere yazıldığı, verilen cevabi yazıda; hükümlünün kapalı cezaevinde revir kaydının bulunduğu, ilaçlarını düzenli kullanmadığı, olaydan bir gün önce ilaçlarını kullanması için sağlık memurları tarafından yapılan uyarıyı reddederek ilaçlarını içmediği yönünde tutanak tutulduğu, soruşturma dosyası ve delillerin incelenmesi neticesinde; …’ın kendisini bulunduğu müşahede odasının demir parmaklarına giydiği içliğin bacak kısmını yırtarak ip yapmak suretiyle boynundan asıp hayatına son verdiği, müşahede nöbetçisi olan infaz koruma memurunun sık aralıklarla müşahede koğuşuna girdiğinin ve hükümlüleri kontrol ettiğinin görüldüğü ancak hükümlünün üzerinden ve hücresinden temin edilen yazılı kağıtlardan da anlaşılacağı üzere hükümlünün intihar etme kasıt ve niyetinde olduğu, planlayarak bu eylemi gerçekleştirdiğinin anlaşıldığı, kendisine verilen ilaçları içmeyi kabul etmediği, böylelikle hükümlünün ölümünde kusur izafe edilebilecek herhangi bir kurum görevlisi bulunmadığı anlaşılmakla, kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği görülmektedir.
Bu durumda, idarenin bakım ve koruma yükümlülüğünü yerine getirdiği davacılar yakınının intihar ederek ölümü olayında davalı idareye atfedilebilecek herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığı anlaşılmakla davacılara manevi tazminat ödenmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.
Bu itibarla, davalı idarenin olayda hizmet kusuru bulunduğundan hareketle, davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararının, davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.