Danıştay Kararı 10. Daire 2015/3607 E. 2020/3506 K. 06.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/3607 E.  ,  2020/3506 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/3607
Karar No : 2020/3506

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : … Liman İşletmeleri ve Depoculuk A.Ş.
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALILAR): 1- … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
2- … Valiliği
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, daha önce imzalanan 20/11/1998 tarihli irtifak hakkı sözleşmesi ile 19/11/1998 ve 27/02/2008 tarihli kullanma izni sözleşmelerinin 49 yıla çıkarılması amacıyla yapılan … tarihli üç ayrı başvurunun cevap verilmeyerek zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; 4706 sayılı Kanun’un geçici 8. maddesi kapsamında sözleşme sürelerinin 49 yıla çıkarılması için, sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi, irtifak hakkından veya kullanma izninden dolayı Bakanlık aleyhine açılmış davalar var ise bu davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek kayıtsız ve şartsız feragat edilmesi gerektiği oysa davacının sözleşmeden kaynaklı davalarının bulunduğu ve sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle icra takibine uğradığı, davacı şirketin, sözleşme sürelerinin 49 yıla çıkarılmasına yönelik başvurularının zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI :Davacı tarafından, sözleşmede yer alan yükümlülüklerin yerine getirildiği, Anayasa Mahkemesi kararı ile “özel düzenlemeler hariç” ibaresinin iptal edildiği, Kanun hükümlerinin hak arama hürriyetini engelleyecek şekilde yorumlanamayacağı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI :Davalı idareler tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacının Kocaeli ili, Dilovası ilçesi, … mevkiinde, konteyner limanı yapmak amacıyla … ada .. parsel sayılı taşınmazı 20/11/1998 tarihinde irtifak hakkı sözleşmesi ile 51.875 m² ve 230.557 m²’lik alanı ise 19/11/1998 ve 27/02/2008 tarihli kullanma izni sözleşmeleri ile kullanmak üzere Hazine’den devir aldığı, sözleşme sürelerinin 2027 yılında biteceği, söz konusu sözleşme sürelerinin 4706 sayılı Kanun’un geçici 8. maddesi kapsamında 49 yıllığa çıkarılması amacıyla 03/12/2008 ve 03/03/2010 tarihlerinde yapılan başvurulardan cevap alınamaması üzerine davacı tarafından tekrar … tarihli üç ayrı başvuruda bulunulduğu, 60 gün içinde cevap verilmeyerek talebin zımnen reddedilmesi sonucunda bu ret işlemlerinin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 8. maddesinde, “Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde (kıyıda) bulunan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ve deniz, göl ve akarsularda doldurma veya kurutma yoluyla elde edilen alanlar üzerinde, tersane, yat limanı, kurvaziyer limanı, dolfen, iskele, dolgu, rıhtım, boru hattı, şamandıra, platform ve benzeri kıyı yapıları yapılmak amacıyla, lehlerine kırkdokuz yıldan az süreli olarak irtifak hakkı tesis edilen veya kullanma izni verilen yatırımcılar tarafından; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç dört ay içinde başvuruda bulunulması ve sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi, irtifak hakkından veya kullanma izninden dolayı Bakanlık aleyhine açılmış davalar var ise bu davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek kayıtsız ve şartsız feragat edilmesi ve rayiç bedel esas alınarak tespit edilecek irtifak hakkı veya kullanma izni bedeli üzerinden yeni sözleşme düzenlenmesi şartıyla, irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmelerinin süresi hakkın başlangıç tarihinden itibaren kırkdokuz yıl olarak değiştirilir.” hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Uyuşmazlığın çözümü bakımından davacı şirketin, 4706 sayılı Kanunun yukarıda yer verilen Geçici 8. maddesinde yer alan; maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç dört ay içinde başvuruda bulunulması, sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi ile irtifak hakkından veya kullanma izninden dolayı Bakanlık aleyhine açılmış davalar var ise bu davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek kayıtsız ve şartsız feragat edilmesi şartlarını sağlayıp sağlamadığının incelenmesi gerekmektedir.
Davacının irtifak hakkından veya kullanma izninden Bakanlık aleyhine açılmış davasının bulunduğu yönündeki iddia bakımından; davacının irtifak ve kullanım hakkı sözleşmeleri uyarınca kullandığı alanların devamına 15/12/2008 onay tarihli ilave liman dolgu uygulama imar planı yapıldığı ve 1 yıllık ön izin sözleşmesi uyarınca davacının bu alanı kullandığı, ancak bu ilave dolgu imar planına karşı TCDD tarafından dava açılması üzerine Danıştay Altıncı Dairesinin 05/04/2010 tarih ve E:2009/12273 sayılı kararı ile ilave dolgu imar planının yürütmesinin durdurulduğu, bu aşamadan sonra davacı tarafından 21/10/2013 tarihli dilekçe ile; Danıştay Altıncı Dairesinin kararı sebebiyle sözleşmelere konu bazı alanların fiilen kullanılamadığından bahisle 05/04/2010 tarihinden hukuki imkansızlığın kalkacağı tarihe kadar irtifak hakkı ve kullanım hakkı sözleşmelerinin kullanılamayan alanlar bakımından dondurulması, dondurulan sürelerin sözleşme sürelerine ilave edilmesi, bu süreler için bedel alınmaması, 05/04/2010 tarihinden itibaren alınan bedellerin faiziyle birlikte iade edilmesi veya ileride tahakkuk edecek bedellerden mahsup edilmesi, ayrıca Karayolları Genel Müdürlüğü’ne tahsis edilen, köprü inşaatı nedeniyle fiilen işgal edildiğinden yüzölçümü azaltılan alanlarla ilgili olarak sözleşme başlangıç tarihinden itibaren ödenen tutarların faizi ile birlikte iadesinin istenildiği, bu istemlerin reddi üzerine her ne kadar davacı tarafından davalı Bakanlık aleyhine dava açılmışsa da; açılan dava neticesinde … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı (Danıştay Onüçüncü Dairesinin 11/06/2018 tarih ve E:2015/6466, K:2018/2029 sayılı kararıyla gerekçeli olarak onanmasına karar verilen) kararı ile “Danıştay Altıncı Dairesi tarafından yürütmesi durdurulan alanda kalması nedeniyle davacının sözleşmelere konu alanları kullanamadığı, dolayısıyla 05/04/2010 tarihinden hukuki imkânsızlığın kalktığı tarihe kadar bu alanlara ilişkin irtifak hakkı ve kullanım hakkı sözleşmelerinin dondurulması, dondurulan sürelerin sözleşme sürelerine ilave edilmesi, bu süreler için bedel alınmaması, 05/04/2010 tarihinden itibaren alınan bedellerin faiziyle birlikte iade edilmesi veya ileride tahakkuk edecek bedellerden mahsup edilmesi istemiyle yapılan 21/10/2013 tarihli başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka uygunluk görülmediği” gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline karar verildiği görüldüğünden; davacı tarafından dava konusu edilen alan ile irtifak ve kullanma izni sözleşmeleri 49 yıla çıkarılması talep edilen alanların farklı olduğu anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, davacının mevcut kullanma izninden kaynaklı Bakanlık aleyhine açılmış davasının bulunmadığının kabulü gerekmektedir.
Öte yandan, davacının sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirmediği iddiasına yönelik olarak, davacının irtifak ve kullanım hakkı sözleşmesinin 2011, 2012, 2013 ve 2014 yıllarına ilişkin bedellerini ödemediği gerekçesiyle icra takibine başvurulduğu belirtilmişse de; anılan borçların yukarıda değinilen mahkeme kararına konu alanlara ilişkin olduğu ve mahkeme kararı ile de bu alanlar için sözleşme sürelerinin dondurulmasına ve bedel alınmamasına karar verildiği görülmekle; davacının sözleşmeden kaynaklı mali hükümleri yerine getirmediği iddiasına da itibar edilmesi mümkün görülmemektedir.
Sonuç olarak davacının, 4706 sayılı Kanun’un Geçici 8. maddesinin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde başvuruda bulunduğu, sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerini yerine getirdiği, irtifak hakkından veya kullanma izninden dolayı Bakanlık aleyhine açılmış davası da bulunmadığı görüldüğünden, rayiç bedel esas alınarak tespit edilecek irtifak hakkı veya kullanma izni bedeli üzerinden davacı ile yeni sözleşme düzenlenmesi gerekmekteyken, başvurunun reddedilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:.., K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06/10/2020 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

(X)-KARŞI OY :

Davacı şirket tarafından, 20/11/1998 tarihli irtifak hakkı sözleşmesi ile 19/11/1998 ve 27/02/2008 tarihli kullanma izni sözleşmelerinin sürelerinin; 29 yıldan, 49 yıla çıkarılması talebiyle yapılan … tarihli üç ayrı başvurunun cevap verilmeyerek zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davanın, sözleşme sürelerinin 49 yıla çıkarılması için, sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi, irtifak hakkından veya kullanma izninden dolayı Bakanlık aleyhine açılmış davalar var ise bu davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek kayıtsız ve şartsız feragat edilmesi gerektiği oysa davacının sözleşmeden kaynaklı davalarının bulunduğu ve sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle icra takibine uğradığı, davacı şirketin, sözleşme sürelerinin 49 yıla çıkarılmasına yönelik başvurularının zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararın davacı şirket tarafından temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Uyuşmazlık 2886 sayılı Kanun’un uyarınca imzalanan sözleşmelerden kaynaklandığından, uyuşmazlığın çözümü Danıştay Onüçüncü Dairesi görevinde bulunmaktadır.
İşin esasına gelince; 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’a, 5793 sayılı Kanun’un 29 maddesi ile eklenen ve 06.08.2008 tarihinde yürürlüğe giren geçici 8. maddesinde; “Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar ile kıyı kenar çizgisinin deniz yönünde (kıyıda) bulunan Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler ve deniz, göl ve akarsularda doldurma veya kurutma yoluyla elde edilen alanlar üzerinde, tersane, yat limanı, kurvaziyer limanı, dolfen, iskele, dolgu, rıhtım, boru hattı, şamandıra, platform ve benzeri kıyı yapıları yapılmak amacıyla (“…özel düzenlemeler hariç olmak üzere”…ibaresi 22/11/2013 tarihli ve 28829 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 6/6/2013 tarihli ve E.: 2013/22, K.: 2013/73 sayılı Kararı iptal edilmiştir.) lehlerine kırkdokuz yıldan az süreli olarak irtifak hakkı tesis edilen veya kullanma izni verilen yatırımcılar tarafından; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren en geç dört ay içinde başvuruda bulunulması ve sözleşmeden doğan mali yükümlülüklerin yerine getirilmesi, irtifak hakkından veya kullanma izninden dolayı Bakanlık aleyhine açılmış davalar var ise bu davalardan tüm yargılama giderleri üstlenilerek kayıtsız ve şartsız feragat edilmesi ve rayiç bedel esas alınarak tespit edilecek irtifak hakkı veya kullanma izni bedeli üzerinden yeni sözleşme düzenlenmesi şartıyla, irtifak hakkı ve kullanma izni sözleşmelerinin süresi hakkın başlangıç tarihinden itibaren kırkdokuz yıl olarak değiştirilir.” hükmü yer almaktadır.
Davacı şirketçe, 4706 sayılı Kanun’un geçici 8. maddesi uyarınca, sözleşme sürelerinin 49 yıla çıkarılması için 03.12.2008 tarihinde idareye başvurulmuş, bu başvurudan sonra davacının isteminin kabul edilmemesi nedeniyle bu dava açılmamış; davalı idarece ise irtifak hakkı ve kullanma izinlerinden doğan, vergi borcu ve ücretlere ilişkin işlemler tesis edilmiş ve davacı şirketçe irtifak hakkı ve kullanma izinlerine ilişkin ücretler nedeniyle Bakanlığa karşı açılan davalarda verilen kararlar, görevli Danıştay Onüçüncü Dairesinin; E:2018/919 ve E:2015/6466 esas sayılı dosyalarında temyiz aşamasında incelenmiştir.
Bakanlık aleyhine dava açılmış ve rayiç bedel esas alınarak tespit edilecek irtifak hakkı veya kullanma izni bedeli üzerinden yeni sözleşme düzenlenme yapılmamışken; 4706 sayıl Kanun’un geçici 8. maddesinde yer almakla birlikte, davacı şirkete uygulanmayan “özel düzenlemeler hariç olmak üzere” ibaresine ilişkin olarak, Anayasa Mahkemesince, Esas Sayısı: 2013/22; Karar Sayısı: 2013/73 sayılı kararıyla verilen iptal kararı sonrasında, davacı şirket tarafından, aktarılan iptal kararından bahisle; söz konusu irtifak hakkı ve kullanım hakkı sözleşme sürelerinin 49 yıla çıkarılmasına ilişkin başvurular yapılmış ve temyizen incelenen dava açılmıştır.
Bu durumda, Anayasa Mahkemesince verilen Esas Sayısı: 2013/22 sayılı iptal kararının sonuçlarından yararlanılmak üzere, 2577 sayılı Kanun’un 10. maddesi uyarınca yapılan başvurunun zımnen reddi üzerine dava açılmış ise de, iptal edilen kanun hükmü davacı şirkete uygulanmadığına göre davanın hukuki dayanağı bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığından, davacının temyiz isteminin reddi ile Mahkeme kararın onanmasına karar verilmesi gerektiği oyu ile karara katılmıyorum.