Danıştay Kararı 10. Daire 2015/3589 E. 2020/3751 K. 13.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/3589 E.  ,  2020/3751 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/3589
Karar No : 2020/3751

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … ili, … ilçesi, … köyü, … mevkii, … ada, … parsel sayılı taşınmazın yol yapım çalışmaları neticesinde kuru tarım arazisi vasfına dönüştüğünden bahisle, uğradığı ileri sürülen 32.777,48 TL zararın, hakkın doğum tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin verilen … tarih ve E:…, K:… kararıyla; davacının, dava konusu taşınmazın sulu/sulanabilir tarla vasfında iken kuru tarım arazisi vasfını dönüştüğü iddiası ile açtığı davada, anılan taşınmaz üzerinde hiçbir zaman sulu tarım tekniklerinin uygulanmadığı, sulu tarım için yeterli toprak potansiyelinin bulunmadığı, ayrıca yol yapılmadan önce … numaralı parsel içinde bulunan su kuyusundan sulama amaçlı su temini yapılabilirken bu imkanın da ortadan kalktığı yönünde iddianın ise, yol yapım çalışmaları sırasında … numaralı taşınmazın güney sınırı yanından yol altında beton büz bırakılmak suretiyle … numaralı taşınmaz içinde bulunan kuyu suyu veya daha yukarılardan gelen suların doğal akış çerçevesinde uzaklaştırılması amacıyla dava konusu parsele doğru su akışının sağlandığı anlaşıldığından, bu haliyle idarenin yol yapım çalışması nedeniyle hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna varıldığı gerekçesiyle dava reddedilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, bilirkişi raporundaki değerendirmelerin objektif olmayıp tamamen varsayımlar üzerine inşa edildiği, dava konusu taşınmazda bilirkişinin iddiasının tersine yol yapım çalışmaları sonucunda değer düşüklüğü meydana geldiği, … nolu parselde yer alan kuyu ve doğal sularla tarım yapılabilmekte iken yol çalışmaları sonucu buna imkan kalmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemine konu İdare Mahkemesi kararının, davalı idare lehine nispi vekâlet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Reddine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Reddedilen Maddi Tazminat Nedeniyle Davalı İdare Lehine Nispi Vekâlet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:
İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
28/12/2013 tarih ve 28865 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme karar tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 12. maddesinde; “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde ise ” (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava, 32.777,48 TL maddi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesince, davanın reddine ve reddedilen maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi olarak hesaplanan 3.905,52 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, davanın reddi neticesinde davalı idare lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesi, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince, maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen davalı idare lehine nispi vekâlet ücreti hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan “3.905,52 TL vekalet ücretinin” ibaresinin “750,00 TL maktu vekalet ücretinin” şeklinde düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin esasa ilişkin kısmı yönünden reddine, vekalet ücretine ilişkin kısmı yönünden kabulüne,
2. Davanın reddi yolunda … İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın, hüküm fıkrasında yer alan “… TL vekalet ücretinin” ibaresinin “… TL maktu vekalet ücretinin” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
3. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13/10/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY :

Temyiz istemine konu Mahkeme kararında, reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında olmayan, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına bu yönden katılmıyorum.