Danıştay Kararı 10. Daire 2015/3524 E. 2016/10 K. 07.01.2016 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/3524 E.  ,  2016/10 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/3524
Karar No : 2016/10

Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davacılar) :
Vekilleri :
Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davalı) :1-
Vekili :Av.
2-
Vekili : Hukuk Müşaviri

İstemin_Özeti : … 2. İdare Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının; hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Davacıların temyiz istemlerinin reddi, davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulü ile mahkeme kararının davacıların maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17/2. maddesi uyarınca nün duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosyanın tekemmül ettiği anlaşılmakla yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeyerek işin esası incelenip gereği görüşüldü:
Dava; 9.1.2007 tarihinde … Havaalanı’ndan kalkan ve Irak/Beled yakınlarında düşen uçakta bulunan davacılar murisi in hayatını kaybetmesinde, sorumluluk sigortası yaptırılmadan uçağa kalkış izni verilmesi nedeniyle davalı idarelerin ağır hizmet kusuru bulunduğundan bahisle uğranıldığı iddia edilen zarar karşılığı olarak için 309.420,55 TL, için 19.806,00 TL ve için 84.897,60 TL destekten yoksun kalma ile zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası öngörülmemiş olması nedeniyle davacıların her biri için 15,000,00’er TL. olmak üzere toplam 474.124,15 TL maddi ve için 100.000,00 TL diğer davacılar için 50.000,00’er TL olmak üzere toplam 250.000,00 TL manevi zararın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
… 2. İdare Mahkemesince; Danıştay 10. Dairesinin 24.1.2013 tarih ve E:2012/311, K:2013/398 sayılı bozma kararına uyularak, yasal mevzuat uyarınca, yolcunun ölümü ya da bedensel yaralanması halinde hava aracı işleteninin asgari sigorta yükümlülüğünün yolcu başına 250.000 SDR olduğu, dava konusu olayda, düşen uçağa kalkış izni verilmesi sırasında sunulan belgelerden sigorta poliçesinin uçuş izni talebi sırasında sunulan örneğinin okunaksız olması ve neticede de poliçenin geçersiz olmasından dolayı davacıların yakınlarının ölümü nedeniyle anılan miktarı (250.000 SDR karşılığı) tahsil edemedikleri dikkate alındığında, davacıların mahrum kaldıkları sigorta bedelinin ödenmemesinde davalı idarenin tazmin sorumluluğunun bulunduğu; söz konusu uçak kazası nedeniyle davacılar murisi ‘in yaşamını yitirmesi sonucunda … ve … Firmaları tarafından davacılara 102.584,60 Amerikan Doları ödeme yapıldığı, davacıların 250.000 SDR karşılığı alması gereken tutarın 373.997,50 Amerikan Doları olduğu dolayısıyla davacıların 271.412,90 Amerikan Doları tazminat alamadıkları, döviz kuru üzerinden yapılan hesaplama sonucu 389.070,39 TL maddi tazminatın davalı idarelerce başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte hesaplanarak davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebi ile manevi tazminat isteminin ise reddine karar verilmiştir.
Taraflarca anılan idare mahkemesi kararının aleyhlerine ilişkin kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun ‘Denetleme’ başlıklı 27. maddesinde, “Türk sivil hava araçları ile faaliyette bulunan tüm kamu kurum ve kuruluşları ve gerçek ve özel hukuk tüzelkişileri nün hava seyrüsefer güvenliğini sağlamak amacıyla yapacağı veya yaptıracağı teknik denetime tabidirler. Yapılacak denetimin esasları, denetleme elemanlarının seçimi ile yetki ve sorumlulukları nce hazırlanacak yönetmelikle belirlenir.”, ‘Hava araçlarının muayene ve kontrolü’ başlıklı 85. maddesinde, “Sivil hava araçları; Türk uçak siciline tescil edilmeden önce ve tescilden sonra da belirlenmiş bulunan hallerde, uçuşa elverişlilik yönünden muayene ve kontrol edilir. Bu husus Ulaştırma Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle düzenlenir.”, ‘Uçuşa elverişlilik belgesi’ başlıklı 86. maddesinde, “Türk sivil hava araçlarına uçuşa elverişlilik belgesinin verilmesi, belgenin geri alınması veya iptaline ilişkin şartlar ile bu işlemlere ait yetki ve sorumluluklar Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası anlaşmaların hükümleri saklı kalmak şartı ile, Ulaştırma Bakanlığı tarafından hazırlanacak yönetmelikler ile belirlenir.”, ‘Hava aracı belgeleri’ başlıklı 89. maddesinde, “Türk hava sahasında uçuş yapacak bütün hava araçlarının, uçuş sırasında bağlı bulundukları devletin geçerli kuralları uyarınca: a) Bir merkezi sicile kayıtlı olmaları ve tescil belgesini taşımaları, b) Milliyet ve tescil işaretlerini taşımaları, c) Uçuşa elverişlilik belgesini taşımaları, d) Mürettebata ait belgeleri bulundurmaları, e) Telsiz tesisatı ruhsatnamesini taşımaları, f) Sigorta poliçesini bulundurmaları, g) Kanun ve tüzükler gereğince tayin olunan sair belgelerin bulundurulması, ve yetkili makamlar tarafından yapılacak kontrollerde gösterilmesi zorunludur. Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmaların hükümleri saklıdır.”, ‘Sigorta yükümlülüğü’ başlıklı 132. maddesinde, “Yurt içi veya yurt dışı yolcu, yük ve posta taşımaları yapmaya yetkili kılınan taşıyıcılar, taşıma sözleşmelerinden doğabilecek zararlardan dolayı tazminat taleplerinin teminatı olmak üzere, asgari 124 üncü madde esaslarına göre saptanan sorumluluk sınırları içerisinde mali mesuliyet sigortaları yapmakla yükümlüdürler. Sigorta, taşıyıcının adamlarının bu Kanunda öngörülen sorumluluğunu da kapsar. Yurt içi veya yurt dışı taşıma yapan taşıyıcıların yaptıracakları sigorta ve teminat şartları; uluslararası standartları gözönünde bulundurularak ve Ulaştırma Bakanlığının görüşü de alınarak Ticaret Bakanlığınca onaylanır. Bu maddede belirtilen sigorta yükümlülüğü yerine getirilmeyen hava araçları Ulaştırma Bakanlığınca uçuştan men edilir.” hükümlerine yer verilmiştir.
15.11.2006 tarih ve 26347 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti Sınırları İçinde İniş veya Kalkış Yapan Türk ve Yabancı Sivil Hava Araçları Malî Mesuliyet Sigortası Hakkında Yönetmeliğin ‘Sorumluluk’ başlıklı 5. maddesinde; “Hava aracı işleteni, yolcunun ölümü veya herhangi bir bedensel zarara uğramasına neden olan ve hava aracında veya iniş veya biniş esnasında meydana gelen kaza ile bagaj, yük veya postanın taşıma esnasında, hava aracında, havaalanında veya havaalanı dışına inilmesi halinde, muhafaza ve nezareti altında bulunduğu süre içinde kaybı veya zarara uğramasından sorumludur. Bir hava aracının havada veya yerde, hareket halinde veya hareketsiz olması farketmeksizin, bir uçuşun doğrudan amaçlarına yönelik olarak faaliyete geçirilmesi, hava aracının uçuşta olması şeklinde kabul edilir.”, ‘Sigorta yaptırma yükümlülüğü’ başlıklı 6. maddesinde, “Hava aracı işletenleri; Kanunun 132 nci maddesi gereğince, hava aracında bulunduğu süre içinde veya iniş veya biniş esnasında meydana gelen bir kaza sonucunda yolcuya; hava aracında, havaalanında veya havaalanı dışına inilmesi halinde inilen yerde taşıyıcının muhafaza ve nezareti altında bulunduğu sırada bagaj, yük ve postaya gelebilecek zararlara karşı; savaş, terör, uçak kaçırma, sabotaj, kanun dışı müsadere ve halk hareketleri risklerini de teminat altına alacak şekilde malî mesuliyet sigortası yaptırmak zorundadır. Ancak, kâr kaybı, işgücü kaybı ve diğer dolaylı zararlar, bu sigortanın kapsamı dışındadır. Hava aracı işletenleri, gerçekleştirdikleri her bir uçuşta sigortanın geçerliliğini sağlamakla yükümlüdür.”, ‘Sigortanın ispatı’ başlıklı 7. maddesinde, “Hava aracı işletenleri, sigorta yükümlülüğüne uyulduğunu ispat etmek amacıyla sigorta poliçesinin bir örneğini ya da sigorta sözleşmesinin mevcudiyetini gösteren bir belgeyi Bakanlığa ibraz etmek zorundadır. Bakanlık, gerekli gördüğü takdirde, hava aracı işleteni ya da ilgili sigorta şirketinden, sigorta poliçesinin geçerliliğine dair ilave belge isteyebilir. Sigorta sektörünün teminat sağlayamadığı olağan dışı durumlarda, Bakanlık bu maddenin birinci fıkrasının uygulanmasına ilişkin tedbirleri, Müsteşarlığın uygun görüşünü alarak belirler.” kurallarına yer verilmiştir.
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
İdarenin, kendisine görev olarak verilen kamu hizmetini yürüttüğü sırada; kişilerin, idarenin hizmet kusuru oluşturan eylemi nedeniyle uğradıkları özel ve olağandışı zararları tazminle yükümlü olması idare hukuku ilkelerindendir.
Ancak hizmet kusuru esasına göre idarenin tazmin sorumluluğuna gidilebilmesi için idarenin yapmakla görevli olduğu kamu hizmetini yerine getirirken hizmetin örgütlenmesinde, denetlenmesinde ve gerekli önlemlerin alınmasında yükümlülüklerini yerine getirmediğinin açıkça belirlenmesi, üçüncü kişi ya da zarara uğrayanın kusuru gibi idarenin tazmin sorumluluğunu ortadan kaldıran ya da azaltan durumların araştırılması gerekmektedir.
Dava dosyasının incelenmesinden; 9.1.2007 tarihinde … Havaalanı’ndan kalkan ve Irak/Beled yakınlarında düşen ve tescil ülkesi Moldova olan uçakta bulunan davacılar yakınının hayatını kaybetmesinde, mali mesuliyet sigorta tutarının, ulusal ve uluslararası mevzuatta belirlenen bedelin çok altında olmasına rağmen uçuş izni veren idarelerin hizmet kusuru bulunduğu belirtilerek uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı; davacılar yakınının Irak’ta faaliyet gösteren bir inşaat firmasında işçi olarak çalıştığı ve Adana’dan Irak’a uçmakta olan Moldova tescilli uçağın 9.1.2007 tarihinde düşmesi üzerine vefat ettiği, ancak uçağın usulüne uygun olarak düzenlenen mali mesuliyet sigortasının olmadığı halde Türk hava sahasını kullanmasına izin verilerek düşen uçak nedeniyle ölüme neden olunduğu belirtilerek sorumluluğu bulunanlar hakkında suç duyurusunda bulunulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda Ulaştırma Bakanının 16.11.2007 tarihli ve 06/664 sayılı kararıyla ölüm olayının meydana gelmesinde kusurlu bulunduğu ileri sürülen bazı kamu görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi üzerine bu karara itiraz edildiği, Danıştay 1. Dairesinin 10.10.2008 tarih ve E:2008/1069, K:2008/954 sayılı kararıyla, ilgililerce, okunması olanağı bulunmadığı halde gerçekliği teyit ettirilmeyen sahte sigorta poliçesine istinaden uçuş izni verildiği gerekçesiyle, itirazın kabulüyle yetkili merciin 7.8.2008 tarihli ve 433 sayılı soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararının kaldırılmasına, dosyanın … Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verildiği, … Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda ölüm olayında kusurlu görülen kamu görevlileri hakkında … 22. Asliye Ceza Mahkemesinde ceza davası açıldığı, … 22. Asliye Ceza Mahkemesinde ” görevi kötüye kullanma ” suçu nedeniyle yürütülen yargılamada, belge üzerinden yapılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu hükme esas alınarak, Türk Sivil Havacılık birimlerine sunulan sigorta poliçesinin yanıltıcı niteliği bulunup bulunmadığı hususunun, Moldova Sivil Havacılık otoritesinde bulunan sigorta poliçelerinin asıllarının incelenmesiyle ortaya konulacağı, uçağın uçuşa elverişli sertifikasının Moldova Sivil Havacılık teşkilatınca düzenlendiği, … Havalanında iniş-kalkışı sırasında Türk Sivil Havacılık birimlerine sigorta poliçesi sunulduğu anlaşıldığından delil yetersizliğinden sübut bulmayan suçtan dolayı sanıkların beraatine karar verildiği görülmektedir.
Bu haliyle, sivil havacılık alanında özellikle güvenli uçuşların sağlanmasına yönelik gerekli tüm tedbirlerin alınması, bu hususlara ilişkin denetimlerin yapılması, taşıyıcıların sorumluluklarını yerine getirip getirmediğinin ulusal ve uluslararası mevzuatın öngördüğü çerçevede sigorta poliçelerinde uyulması gereken asgari teminat tutarlarına riayet edilip edilmediğinin kontrol edilmesi, bu yükümlülüklere aykırı davranılması hallerinde başta uçuş izni vermeme gibi bir takım yaptırımlar uygulanması davalı idarelerin sorumluluğunda olmakla birlikte, Türkiye’nin taraf olduğu Şikago Milletlerarası Sivil Havacılık Anlaşması gereğince akit devletlerden her birinin, akit devletler arasında hava nakil vasıtalarıyla yapılan seyrüseferleri kolaylaştırmak, yolcuların ve yükün lüzumsuz yere gecikmesine mani olmak amacıyla gereken tedbirleri almak ile yükümlü tutulduğu, kaza yapan uçağa Uluslararası Sivil Havacılık Teşkilatına (İCAD) üye olan Moldova Devleti tarafından uçuşa elverişli olduğuna ilişkin sertifika düzenlendiği, … Havalanında iniş-kalkışı sırasında Türk Sivil Havacılık birimlerine sigorta poliçesinin sunulduğu, … Havalimanının söz konusu uçağın ilk kalkış noktası olmadığı Moldova’dan aldığı yolcularla birlikte yolcu almak üzere …’ya uğradığı, dolayısıyla ilk kalkış noktasında gerekli kontrollerin yapılmış olması gerektiği de dikkate alındığında, yukarıda anılan Şikago Milletlerarası Sivil Havacılık Anlaşması uyarınca “akit devletler arasında hava nakil vasıtalarıyla yapılan seyrüseferleri kolaylaştırmak, yolcuların ve yükün lüzumsuz yere gecikmesine engel olmak” yükümlülüğü altında bulunan davalı idare görevlilerinin uçuş izni vermek için sigorta poliçesinin varlığını tespit etmelerinin yeterli olduğu, ceza yargılamasında dahi ancak bilirkişi incelemesiyle yapılabilen sahtelik tespitinin uçağa kalkış izni veren kamu görevlilerince tespit edilmesinin beklenemeyeceğinin kabulü gerekmektedir.
Buna göre kamu görevlilerinin ceza yargılamasında beraat ettikleri hususu da dikkate alındığında, olayda davalı idarelerin hizmet kusuru bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken; 389.070,39 TL tutarındaki maddi zararın davalı idarelerce tazmini yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca davalı idarelerin temyiz isteminin kabulü ile … 2. İdare Mahkemesinin … tarih ve … sayılı kararının maddi tazminatın kısmen kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA, davacıların temyiz istemlerinin reddi ile fazlaya ilişkin maddi tazminat talebi ile manevi tazminat istemlerinin reddine ilişkin kısmının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA, dosyanın bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmediğinden, …-TL yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacılara ve ne iadesine 7.1.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY

Dairemizin 24.1.2013 tarih ve E:2012/311, K:2013/398 sayılı kararıyla, ” Uyuşmazlıkta, öncelikle, davacılar yakınının yaşamını yitirmesine neden olan uçak kazası olayı ile sivil havacılık ve uçakla yolcu taşımacılığı konularında davalı idarelere mevzuat hükümleriyle verilmiş görevlerin kusurlu yürütülmüş olması halinde nedensellik bağının bulunduğu; bu şekilde görevin ihmaline bağlı olarak gerçekleşen ve suç niteliği taşıyabilecek eylemlerin ağır hizmet kusuru kapsamında olduğu, Anayasanın 129/5. maddesi uyarınca bu eylemlere bağlı ortaya çıkan zararların tazmini istemiyle açılan davalarda da sorumluluğun Devlete ait olduğu hususları bir arada değerlendirildiğinde, belirtilen yasal, Anayasal ve uluslararası mevzuat hükümlerine, idarenin sorumluluğuna ilişkin yargısal içtihatlara aykırı olarak ve meydana gelen olayda sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında yapılan ceza yargılamasının sonucu da beklenilmeden yeterli araştırma ve inceleme yapılmaksızın verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir. Bu bağlamda, İdare Mahkemesince, ceza yargılamasının sonucu beklenilip, beraat kararı verilmesi halinde de, ceza mahkemesince yapılan araştırmalar, ortaya konulan deliller, varsa bilirkişi raporları irdelenerek idarenin kusuru bulunup bulunmadığının tartışılması gerekmektedir.” gerekçesiyle idare mahkemesi kararı bozulmuştur.
Dava konusu olayda; kaza yapan uçağa kalkış izni veren kamu görevlileri hakkında yürütülen ceza yargılamasında yerel mahkemece beraat karar verilmiş ise de; olayla ilgili yapılan ceza yargılaması sonucu verilecek kararın, iş bu davada idarenin hizmet kusurunu ortaya koyabilecek nitelikte olması nedeniyle, ceza mahkemesi kararına karşı yapılan temyiz başvuru sonucu araştırılıp, olayda davalı idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığı irdelenerek yeniden bir karar verilmesi gerekirken, idare hukuk kuralları çerçevesinde, idarelerin hizmet kusuruna dayalı tazmin sorumluluğu bulunduğu iddiasıyla açılan bir tam yargı davasında, bozma kararımızda yazılan gerekçeler doğrultusunda yeterli araştırma yapılmaksızın, uyuşmazlığın özel hukuk hükümlerine tabi sigorta hukuku çerçevesinde değerlendirilmesi suretiyle, eksik incelemeye dayalı olarak verilen kararda hukuki isabet bulunmadığı düşüncesiyle çoğunluk gerekçesine katılmıyorum.