Danıştay Kararı 10. Daire 2015/3349 E. 2020/3036 K. 16.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/3349 E.  ,  2020/3036 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/3349
Karar No : 2020/3036

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. … / Aynı yerde

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Şırnak ili, Silopi ilçesi, … köyü, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan dinlenme tesisinin Cizre – Silopi karayolu yapım çalışması sırasında bir bölümünün yıkılması ve yol yapım çalışmasının devamı süresince tesise girişin imkansız hale gelmesi nedeniyle kullanılamadığından bahisle, 50.000,00 TL maddî tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; davalı idarece, yol yapım işinin özel bir firmaya ihale edildiği, zarardan firmanın sorumlu olduğu iddia edilmişse de, işin yüklenici firmaya bırakılmasının idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, zarar ile idari eylem arasında uygun illiyet bağının mevcut olduğu, ayrıca davalı idarenin “hizmetin kötü işlemesi” şeklinde hizmet kusurunun bulunduğu kanaatinin hasıl olduğu, bu nedenle … Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı Değişik İş dosyasında bilirkişi incelemesi neticesinde saptanan; 50.000,00 TL maddî zararın davalı idarece yasal faizi ile birlikte tazmini gerektiği, öte yandan, delillerin tespiti konusunda 2577 sayılı Kanun’un 31/1 maddesinin atıfta bulunduğu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 323/(1)-ç maddesinde, “Geçici hukukî koruma tedbirleri(ne) ilişkin giderlerin” yargılama giderlerinin kapsamı içinde sayıldığı, 405/ (1) maddesinde ise, “Delil tespiti dosyası, asıl dava dosyasının eki sayılır ve onunla birleştirilir.” hükmü uyarınca, delil tespiti dosyalarında adlî yargı yerlerince nihaî karar verilmemesi nedeniyle yargılama giderlerine hükmedilemediği, asıl dava dosyasının eki sayılan delil tespit dosyasında yapılan yargılama giderlerinin, asıl dava dosyasında tarafların haklılık durumuna göre hüküm altına alınması gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 50.000,00 TL’nin idareye başvuru tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, Karayolları Kenarında Yapılacak ve Açılacak Tesisler Hakkında Yönetmeliğin 11. maddesi uyarınca tesis sahiplerinin zarar ziyan talep etmesinin mümkün olmadığı, yol yapım çalışması işinin … İnş. Taah. Turz. Nak. San. Tic. Ltd. Şti.’ne ihale edildiği ve söz konusu firma tarafından gerekli çalışmanın yapıldığı, bu nedenle idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, Şırnak ili, Silopi ilçesi, … köyü, … parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan davacıya ait Bilen Dinlenme Tesisinin, Cizre-Silopi Devlet yolu yapım ve genişletme çalışmaları nedeniyle bir kısmının yıkılması ve belli bir süre kapalı kalmasından dolayı meydana geldiği iddia edilen maddi zararın tazmini istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
6001 sayılı Karayolları Genel Müdürlüğü’nün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un, meydana geldiği iddia edilen zarar tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, “Hazırlayacağı programlar uyarınca karayollarını yapmak, yaptırmak, emniyetle kullanılmalarını sağlayacak şekilde sürekli bakım altında bulundurmak, bakımını yaptırmak, onarmak, onarımını yaptırtmak, işletmek, işlettirmek.”; (c) bendinde, “Görev alanına giren karayolu ağlarının yapımı, bakımı, onarımı ve diğer hususlar hakkında teknik nitelik ve şartları tespit etmek veya ettirmek ve gerekli şartnameleri hazırlamak.”; (f) bendinde de, “Görev alanına giren işler için gerekli plan, harita, etüt ve proje işleri ile araştırma – geliştirme çalışmaları yapmak veya yaptırmak.” Karayolları Genel Müdürlüğü’nün görevleri arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden; Şırnak ili, Silopi ilçesinde yürütülen duble yol yapım çalışması sırasında davacının işlettiği dinlenme tesisine davalı idarece zarar verildiği iddiasıyla, davacı tarafından … Asliye Hukuk Mahkemesinin … sayılı Değişik İş dosyası ile delil tespiti istenildiği, Mahkemece, Fen ve Ziraat Bilirkişileri ile Lokanta İşletmecisi bilirkişiden oluşan heyet ile birlikte mahallinde yapılan keşif sonrası ziraat mühendisi tarafından ibraz edilen bilirkişi raporunda; davacıya ait tesisin 982,88 m²’sinin zarar gördüğü, söz konusu alanda kökünden sökülmüş vaziyette 7-8 yaşlarında 7 adet nar ağacı, 7-8 yaşlarında 8 adet asma, 6-7 yaşlarında 20 adet zakkum ağacı, 6-7 yaşlarında 6 adet söğüt ağacı, 6-7 yaşlarında 11 adet kavak ağacı, 6-7 yaşlarında 4 adet akasya ağacının bulunduğu belirtilerek, ürün zararı, ağaçların değer kaybı ile arazi değeri olmak üzere toplam 4.416,25 TL zararın tespit edildiği, ayrıca ön kısmının kazılmasından dolayı tesisin kullanılamaz hale gelmesi sonucu oluşan zararın tespiti için lokanta işletmeciliğinden anlayan bilirkişiden alınan raporda; iş yerinin yaklaşık 13.000,00 m²’lik bir alan üstünde kurulu olmak üzere bahçesinde yer alan otopark ile birlikte bahçe içerisinde 11 adet kamelya, 42 adet yemek masası, 18 adet oyun masası ve 240 adet sandalyesinin bulunduğu, 11 adet kamelyadan 5 tanesinin şark köşesi şeklinde kullanıldığı, bu tarz çok amaçlı kullanıma açık olan bir tesiste, bölgede mevsimin dışarıda oturmaya imkan verdiği Mart-Ekim ayları itibarıyla, her gün işyerine ortalama 125 kişinin gelebileceği, her gelen kişinin ortalama 10,00 TL harcaması durumunda işyerinin günlük cirosunun 1.250,00 TL olacağı, tesisin davacıya ait olması nedeniyle kira ödemek zorunda bulunmadığından, günlük cironun yarısının kar olarak kalacağı, bu durumda tesisin kapalı kaldığı Mart-Ekim ayları itibarıyla 150.000,00 TL maddi zararının mevcut olduğunun tespit edildiği, davacı tarafından söz konusu zararın şimdilik 50.000,00 TL’sinin ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı, idare mahkemesince zararın meydana gelmesinde hizmetin kötü işlemesi nedeniyle davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Bakılan uyuşmazlıkta davacının zararının doğmasına neden olduğu ileri sürülen Cizre-Silopi Devlet yolu yapım işi ihalesinin 2005 yılında yapıldığı, davacıya ait tesisin önünde gerçekleştirilen çalışmaların ise dava dilekçesinde 2009 yılı Mart ayında başladığının belirtildiği görülmektedir.
Davalı idarece … tarih ve … sayılı yazı ile … Kaymakamlığından, … tarih ve … sayılı yazı ile de … İlçe Emniyet Müdürlüğünden “Cizre-Silopi Devlet Yolu 1+200 – 28+400 km’ler arası toprak işleri, sanat yapıları ile 14+000 – 28+400 km’ler arası plentmiks alt temel, plentmiks temel ve çift kat sathi kaplama yapılması işinin 26+500 km’sinde solda bulunan davacıya ait dinlenme tesisinin bahçe duvarının, Silopi Belediyesinin … tarih ve … sayılı yazısı ile … tarih ve … sayılı yazısı uyarınca yolun gabarisi içinde kaldığı, tesis işletmecilerinin sözlü olarak ikaz edildiği ancak yetkililerce yol geçişine izin verilmediği bu nedenle gerekli tedbirlerin alınarak anılan tesisin bahçe duvarının bir an önce yıkılmasının talep edildiği görülmektedir.
Mahkemece 11/05/2012 tarihinde yapılan ara kararı ile Silopi Belediyesinden dava konusu dinlenme tesisinin yol genişletme çalışmalarından önceki imar planındaki durumu sorulmuş, ara kararına Silopi Belediye Başkanlığı tarafından verilen … tarih ve …. sayılı cevapta bahse konu tesisin bulunduğu alanın 2006 yılında yapılmış olan şehir imar planında imar planı sınırları içerisinde kaldığı belirtilerek 2006 yılı imar durumunu gösterir kroki ekte sunulmuştur.
Yukarıda ayrıntılarına yer verilen yazışmalar ile Silopi Belediye Başkanlığının … tarih ve … sayılı yazısı ve eki kroki incelendiğinde tesisin ön kısmının yol yapım çalışmalarının yapıldığı tarihte imar planı içerisinde kaldığı ve bu kısmın yola terk edildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davalı idarece imar planı kapsamında yola terkli bulunan taşınmaz üzerinde, kanunla kendisine verilen görevleri yerine getirmek ve kamu hizmetini yürütmek amacıyla, kamu yararına uygun olarak yol yapılmasında hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Tesis ile ilgili olarak yukarıda sözü edilen maddi ve hukuki sebepler gözetilmeden davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü yolunda verilen temyize konu kararda hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kabulü yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararın BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.