Danıştay Kararı 10. Daire 2015/3337 E. 2020/3558 K. 07.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/3337 E.  ,  2020/3558 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/3337
Karar No : 2020/3558

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR): 1…
2- …
3- …
4- …
5- …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacıların hissedarı oldukları … ili, … Köyü, … Mevkii, … parsel sayılı taşınmazın … dönümlük kısmının, taşınmaz üzerinde bulunan ekili buğday mahsulünün ve sulama tesisinin (trafonun) …Barajı’nın kapaklarının açılması nedeniyle zarar gördüğünden bahisle … Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan tespit davasındaki yargılama giderleri ile birlikte uğranıldığı ileri sürülen toplam … TL zararın karşılanması istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin 03/06/2010 tarih ve 84618 sayılı işlemin iptali ile … TL zararın hakkın doğum tarihinden itibaren işletilecek en yüksek faizi ile birlikte davalı idareden tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın bir kısmının çay yatağı ve taşkın sahada kaldığı, 2011 yılı mart ayı ve önceki tarihli uydu görüntülerinden de görülebileceği üzere sulama amaçlı trafo yerinde bu tarihlerde herhangi bir değişiklik olmadığı, bilirkişi raporundaki “Dava konusu taşınmazın 14 km uzağında (kuzey) bulunan … barajının kapaklarının açılması ile bırakılan suların, çok az bir eğimle %02, (binde iki), çok geniş bir dere yatağı (600 m -1700 m) içerisinden akarak, çok şiddetli bir erozyon oluşturabilmesinin ve 7-8 m yükselmesinin bilimsel bir dayanağı olmadığı, taşınmazda erozyon nedeni ile oluşan bölgelere rastlanılmadığı” yolundaki tespit göz önüne alındığında, taşınmazda oluştuğu iddia edilen arazi, ürün ve sulama tesisine (trafo) ilişkin zararın baraj kapaklarının açılması sebebine dayalı olduğundan ve bu bağlamda oluştuğu iddia edilen zararın davalı idarenin yürüttüğü hizmetteki kusura bağlı olarak ortaya çıktığından söz etme imkanı olmadığı ve davalı idarenin tazmin sorumluluğu bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davacılar tarafından, taşınmazın 1956 yılında kadastrosunun yapıldığı, bir kenarında … Nehrinin bulunduğu, 2010 yılına kadar … Çayının taşınmaza zarar vermediği, barajın sulama+enerji+taşkın koruma amaçlı yapıldığı, kapaklarının açılması sonucu aniden gelen su nedeniyle arazilerin üzerine 8-10 m yükseklikte su geldiğinden zararın oluştuğu, taşınmazın dere yatağı olmadığı, aynı olay nedeniyle zarara uğrayan bir kişinin açtığı davanın kabulle sonuçlandığı ileri sürülerek Mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI:Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyize konu mahkeme kararının reddedilen maddi tazminat için davalı idare lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesine ilişkin kısmının düzeltilerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

A) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Davanın Reddine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME;
İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın davanın reddine ilişkin kısmı usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

B) Temyiz İstemine Konu Mahkeme Kararının, Reddedilen Maddi Tazminat Nedeniyle Davalı İdare Lehine Nispi Vekalet Ücretine Hükmedilmesine İlişkin Kısmı Yönünden İncelenmesi:

İNCELEME VE GEREKÇE:
İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde, temyiz incelemesi sonunda kararda yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hatalar ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlıklar varsa Danıştay’ın kararı düzelterek onayacağı hükme bağlanmıştır.
31/12/2014 tarih ve 29222 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren ve Mahkeme kararı tarihi itibariyle uyuşmazlığa uygulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 13. maddesinde; “Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin İkinci Kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (yedinci maddenin ikinci fıkrası, dokuzuncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile onuncu maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Tarifenin “Manevi tazminat davalarında ücret” başlıklı 10. maddesinde ise ” (1) Manevi tazminat davalarında avukatlık ücreti, hüküm altına alınan miktar üzerinden Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez. (3) Bu davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur. (4) Manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedilir.” düzenlemesi yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava, toplam … TL maddi tazminat istemiyle açılmıştır. İdare Mahkemesi’nce, davanın reddine ve reddedilen maddi tazminat yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre nispi olarak hesaplanan … TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine karar verildiği görülmektedir.
Maddi tazminat talebiyle açılan davalarda, kabul edilen tazminat miktarının önemli kısmının vekalet ücreti olarak davalı idareye ödenmesi, açılan tazminat davasını davacı açısından anlamsız hale getirmekte, bazı olaylarda ise, davacının dava açılmadan önceki durumundan daha kötü bir duruma girmesine neden olmakta, bu durum, gerek Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kararlarında gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında mahkemeye erişim hakkının ihlali olarak değerlendirilmektedir. Tümden ret ya da kısmen kabul, kısmen ret ile sonuçlanan maddi tazminat davalarında, taraflar lehine hükmedilecek vekalet ücretinin, kişilerin hak arama özgürlüğü kapsamındaki mahkemeye erişim hakkını ihlal etmeden ne şekilde hesaplanacağı konusunda Tarifenin 10. maddesinin 2. ve 3. fıkralarına paralel bir düzenlemeye yer verilmemiş olması nedeniyle, reddedilen maddi tazminatın Tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceğine ilişkin Tarife hükmünün ihmal edilmesi, hakkaniyete daha uygun olacaktır.
Yukarıda yer alan açıklamalar uyarınca, İdare Mahkemesince, maddi tazminat isteminin tamamı için ret hükmü kurulmasına rağmen davalı idare lehine nispi vekâlet ücreti hükmedilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda; reddedilen maddi tazminat talebi yönünden davalı idare lehine Mahkeme kararının verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu olarak belirlenen … TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinden, Mahkeme kararının hüküm fıkrasında yer alan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesi uyarınca belirlenen … TL vekâlet ücretinin” ibaresinin “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesi uyarınca belirlenen … TL vekâlet ücretinin” olarak düzeltilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların esasa ilişkin temyiz istemlerinin reddine,
2. Davacıların aleyhine hükmedilen vekalet ücreti yönünden temyiz istemlerinin kabulüne,
3. … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının hüküm fıkrasında yer alan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesi uyarınca belirlenen … TL vekâlet ücretinin” ibaresinin “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 13. maddesi uyarınca belirlenen … TL vekâlet ücretinin” şeklinde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
4. Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
5. 2577 sayılı Kanun’un (geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07/10/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi

(X) KARŞI OY :

Reddedilen maddi tazminat yönünden davalı idare lehine maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamakta olup, bu husus, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun “Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar” başlıklı 49. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın düzeltilerek onanmasını gerektiren, “yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmayan maddi hata ile düzeltilmesi mümkün eksiklik veya yanlışlık” kapsamında bulunmayıp, anılan maddenin 2. fıkrasının (b) bendi uyarınca kararın bozulmasını gerektiren “hukuka aykırılık” teşkil ettiğinden, İdare Mahkemesi kararının bu kısmının, Mahkemece yeniden bir karar verilmek üzere bozulması gerektiği oyuyla aksi yöndeki Daire kararına bu yönden katılmıyoruz.