Danıştay Kararı 10. Daire 2015/3266 E. 2020/4159 K. 26.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/3266 E.  ,  2020/4159 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/3266
Karar No : 2020/4159

TEMYİZ EDEN (DAVACILAR) : 1- …

12- …

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Bakanlığı

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar vekilleri tarafından, … ili, … ilçe, … köyünde ikamet eden müvekkilleri davacılardan …’ın … köyü, … Yaylası Mevkii olarak adlandırılan bölgede çobanlık yaparken bulduğu bir cismin patlaması sonucu sakat kalması nedeniyle olayda davalı idarenin kusursuz sorumluluğu bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen toplam 600.000,00 TL maddi ve 295.000,00 TL manevi (… için 600.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, … için 30.000,00 TL manevi, … için 30.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi) zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacılardan …’ın yaralanmasına neden olan cismin niteliği itibariyle patlayıcı olup olmadığının anlaşılamadığı ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin envanterinde böyle bir patlayıcının mevcut olmadığından Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından olayın olduğu bölgeye yerleştirilmesine olanak bulunmadığı, olay yerinin askeri yasak bölge kapsamından çıkarılmış ve vatandaşın kullanımına açık olan bir bölge olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalı idareye yüklenebilecek herhangi bir hizmet kusurunun bulunmadığı gibi kusursuz sorumluluk ilkesi gereği de tazminat koşulların oluşmadığı anlaşıldığından, davacılarının tazminat talebinin kabulüne olanak bulunmadığı, öte yandan, davacı vekilince dava dilekçesinde davalı idarenin sosyal risk gereği olayda tazminat yükümlülüğünden bahsedilmiş ise de, davacı vekilince tazminata konu olay nedeniyle 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tazminat talebiyle Iğdır Valiliği’ne yapılan başvurunun Iğdır Valiliği Zarar Tespit Komisyonu’nun … tarih ve …. sayılı kararı ile reddedildiği, sosyal risk nedeniyle tazminat talebinin ancak Iğdır Valiliği Zarar Tespit Komisyonu’nun … tarih ve …. sayılı kararına karşı açılacak davada ileri sürülebileceği, kaldı ki zararın tazmini istemiyle 04/01/2013 tarihinde yapılan başvurunun da 5233 sayılı Yasa kapsamında bir başvuru olmadığı, söz konusu başvuruda idarenin hizmet kusuru nedeniyle tazminat talebinde bulunulduğundan, bu yönüyle de davanın reddi gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacılar tarafından, vatandaşların kullanımına açık bir bölgede meydana gelen olayda idarenin kusurlu olduğu, 5233 sayılı Kanun kapsamında idareye herhangi bir başvuru yapılmadığı ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, Iğdır ili, Merkez ilçe, Karakuyu köyünde ikamet eden müvekkilleri davacılardan …’ın … köyü … Yaylası Mevkii olarak adlandırılan bölgede çobanlık yaparken bulduğu bir cismin patlaması sonucu sakat kalması nedeniyle olayda davalı idarenin kusursuz sorumluluğu bulunduğundan bahisle uğranıldığı ileri sürülen toplam 600.000,00 TL maddi ve 295.000,00 TL manevi (… için 600.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi, … için 30.000,00 TL manevi, … için 30.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi, … için 15.000,00 TL manevi) zararın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
5233 sayılı Kanun’un 1. maddesinde, bu Kanunun amacının, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek olduğu; 2. maddesinde, bu Kanunun, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 1, 3, ve 4. maddeleri kapsamına giren eylemler veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle zarar gören gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişilerinin maddî zararlarının sulhen karşılanması hakkındaki esas ve usullere ilişkin hükümleri kapsadığı belirtilmiş; 7. maddesinin (b) bendinde; yaralanma, engelli hale gelme ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; (c) bendinde, terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddî zararları, bu Kanuna göre sulh yoluyla karşılanabilecek zarar kalemleri arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Terör olayları nedeniyle meydana gelen zararların tazminini öngören 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun, terör olaylarından doğan zararların tazminine yönelik tam yargı davalarında idari yargı yerlerince 5233 sayılı Kanun dışında sosyal risk ilkesinin uygulanması olanağını ortadan kaldırmıştır. Sosyal risk ilkesinin, terör olaylarına ilişkin olarak 5233 sayılı Kanunla kanunlaşması karşısında, sosyal risk ilkesine dayalı tazmin istemlerinin anılan Kanun ile yapılan tanım ve sınırlandırılmalar çerçevesinde karara bağlanması zorunludur. Ancak, 5233 sayılı Kanun, sosyal risk ilkesi dışında, nedensellik bağına dayalı, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk sebepleri nedeniyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 13. maddesine göre tam yargı davası açılmasına engel oluşturmamaktadır.
Bu halde mahkemenin öncelikle terör olayı olduğu kabul edilen dava konusu olayda; idarenin hizmet kusuru/kusursuz sorumluluk halinin bulunup bulunmadığının araştırılıp bu haller yok ise sosyal riskin terör olayları için yasalaşmış hali kabul edilen 5233 sayılı Kanun kapsamında olayı değerlendirmesi gerekmektedir.
Dosyanın incelenmesinden; 27/07/2012 tarihinde davacılardan …’ın Iğdır ili, Merkez ilçe … köyü … yaylası … tepe mevkii olarak adlandırılan bölgede hayvan otlatırken bulduğu poşeti çubukla karıştırması sonucu poşet içerisinde bulunan patlayıcının infilak etmesi sonucu yaralandığı, patlama sonucu …’ın tüm vücut fonksiyonlarında %84 oranında kayıp meydana geldiği, olay nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen zararların tazmini istemiyle 04/01/2013 tarihinde yapılan başvurunun cevap verilmemek suretiyle zımnen reddi üzerine, uğranıldığı ileri sürülen zarar karşılığı toplam 600.000,00 TL maddi ve 295.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlık konusu olayda, Iğdır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan … tarih ve … soruşturma numaralı ve … fezleke numaralı fezlekede …’ın yaralanmasına neden olan patlayıcı maddenin mevzilere PKK terör örgütü üyelerince konulduğu, …’ın hayvan otlatırken askeri mevzii içerisindeki poşeti çubukla karıştırırken patlayıcı maddenin infilak etmesi üzerine yaralandığı bilgisine yer verildiği, Iğdır İl Jandarma Komutanlığı’nın Erzurum Jandarma Bölge Komutanlığı’na gönderdiği … tarih ve …. sayılı yazıda, … yaylasının Bakanlar Kurulu’nun 06/10/1999 tarih ve 99/13434 sayılı kararı uyarınca birinci derece askeri yasak bölge kapsamından çıkartılıp ikinci derece askeri yasak bölge kapsamına alındığı, bu tarihten itibaren Iğdır Valiliği’nce söz konusu bölgenin yayla ve mera kullanımına açıldığı ve … tarih ve …. sayılı Iğdır Valiliği’nin genel emrinde … yaylasının vatandaşın kullanımına açık olduğu bilgisinin yer verildiği, patlama sonrası davacının vücudundan çıkartılan parçanın Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı’nca yapılan incelemesi sonucu hazırlanan … tarih ve …. sayılı uzmanlık raporunda, incelemeye verilen eşya bölümünde belirtilen parça üzerinde yapılan kimyasal analizler neticesinde organik veya inorganik yapıda herhangi bir patlayıcı madde artığına rastlanmadığı bilgisine yer verildiği görülmektedir.
Bu durumda, terör örgütüne ait olma ihtimali bulunan mühimmat sebebiyle yaralanan davacının olayına ilişkin, idarenin olayla ilgili hizmet kusuru ya da kusursuz sorumluluk haline sebep olacak olaya özgü ve kabul edilebilir bir sorumluluğunun bulunmadığı, davacının yararlanmasına sebebiyet veren durumun terör olayı olup olayın 5233 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi gerekirken olayda idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı ve kusursuz sorumluluk ilkesine göre tazminat koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddedilmesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.
Öte yandan; İdare Mahkemesince, 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca tazminat talebiyle Iğdır Valiliği’ne yapılan başvurunun Iğdır Valiliği Zarar Tespit Komisyonu’nun … tarih ve …. sayılı kararı ile reddedildiği, sosyal risk nedeniyle tazminat talebinin ancak Iğdır Valiliği Zarar Tespit Komisyonu’nun … tarih ve …. sayılı kararına karşı açılacak davada ileri sürülebileceği, kaldı ki zararın tazmini istemiyle 04/01/2013 tarihinde yapılan başvurunun da 5233 sayılı Kanun kapsamında bir başvuru olmadığı, söz konusu başvuruda idarenin hizmet kusuru nedeniyle tazminat talebinde bulunulduğundan, bu yönüyle de davanın reddi gerektiği belirtilmiş ise de; 04/01/2013 tarihli başvuru dilekçesi incelendiğinde tazminat istemli dilekçenin İçişleri Bakanlığı’na gönderilmek üzere Iğdır Valiliği’ne verildiği, dilekçenin önce Iğdır Valiliği Zarar Tespit Komisyonu’na gönderildiği, komisyonca yapılan incelemede dilekçenin 5233 sayılı Kanun kapsamında olmadığının anlaşılması üzerine Iğdır Valiliği’ne iade edildiği, Iğdır Valiliği’nce de dilekçenin davalı idareye gönderildiği, anılan başvuru dilekçesine davalı idarece cevap verilmemesi üzerine bakılan davanın açıldığı, olayda davacılar tarafından 5233 sayılı Kanun kapsamında Iğdır Valiliği Zarar Tespit Komisyonu’na yapılmış bir başvuru olmadığı gibi anılan komisyonca başvurunun reddi yolunda tesis edilmiş bir işlemin de olmadığı görülmektedir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin temyize konu …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.