Danıştay Kararı 10. Daire 2015/3203 E. 2020/3226 K. 23.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/3203 E.  ,  2020/3226 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/3203
Karar No : 2020/3226

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Genel Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, dava konusu Van ili, …ilçesi, … köyünde kaim …. ada … parsel sayılı taşınmaza sınır komşusu olan … ada … parsel parsel sayılı taşınmazın davalı idarece kamulaştırılması sonrası gerçekleştirilen yol yapım çalışmaları kapsamında yürütülen kazı işlemleri esnasında dava konusu taşınmazın sekiz metre yüksekte kaldığı, başka anlatımla taşınmazın sınırında sekiz metre derinliğinde uçurum meydana geldiğinden bahisle, söz konusu çökme ve kaymaların önlenmesi için gerekli istinat duvarı yapım bedeli ile anılan taşınmazda meydana gelen değer kaybından oluşan miktar artırım dilekçesi sonrasında toplam 52.585,56 TL maddi tazminatın adli yargıda açılan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; …Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan keşif sonucu tanzim edilen 03/04/2013 tarihli fen bilirkişisi raporunda; Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından dava konusu … ada …parsel sayılı taşınmaza herhangi bir müdahalenin olmadığı, ancak Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından kamulaştırılan … ada … nolu parsel sayılı taşınmazda Van-Bitlis Karayolu yapım ve genişletme işi nedeniyle yapılan kazı çalışması sonucu meydana gelen kayma ve çökmeler sonucu dava konusu parselin sınırında sekiz metrelik bir yar (dik uçurum) oluştuğu yönünde tespite yer verildiği, ziraat ve inşaat bilirkişileri tarafından hazırlanan raporda; zeminin gevşek malzeme olması ve dağın eteğinde yer alması nedeniyle dava konusu taşınmazda dik yar oluştuğu ve toprağın yara doğru kayma yapması sonucu yüksekte kaldığı, ayrıca dik yar kenarına ivedilikle betonarmeden istinat duvarı yapılması gerektiği, aksi halde taşınmazda meydana gelen çökme ve kaymaların taşınmazı kullanılamaz hale getireceği, bu haliyle piyasa değerinden yaklaşık % 10 daha az bir fiyata satılacağı, % 10’luk değer kaybı karşılığının 6.550,61 TL, istinat duvarı maliyetinin ise 46.034,95 TL olacağı yönünde tespitlere yer verildiği, anılan raporların Mahkemece hükme esas alınabilecek nitelikte görüldüğü ve dosyada bulunan bilgi ve belgelerden, davalı idare tarafından söz konusu taşınmazdaki kaymayı önlemek amacıyla istinat duvarı yapılması konusunda da bugüne kadar herhangi bir çalışma yürütülmediği anlaşıldığından, davalı idare tarafından yürütülen kamu hizmeti sırasında hizmet kusuru işlendiği gerekçesiyle dava konusu taşınmazda meydana gelen 47.237,59 TL maddi zararın adli yargıda dava açma tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine hükmedilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idare tarafından, bilirkişi raporundan dava konusu taşınmazda meydana gelen değer kaybının neye göre hesap edildiğinin belli olmadığı, emsal olarak alınan taşınmazların … köyünde yer almayan taşınmazlar olduğu, tazminat miktarının fahiş olarak belirlendiği ileri sürülerek İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacıya ait Van ili, …ilçesi, … köyünde kaim … ada ada, … parsel sayılı taşınmazın Van-Bitlis Karayolu kenarında yer aldığı, sınır komşusu olan … parselde, davalı idarece yol yapım işi kapsamında yürütülen kazı çalışmaları sonucunda, yol zemininin alçaltıldığı ve yoldan yaklaşık 8 metre yüksekte kaldığı, bunun üzerine davacı tarafından, dava konusu taşınmazında meydana gelen değer kaybının tazmini istemiyle 02/08/2012 tarihinde …Asliye Hukuk Mahkemesine dava açıldığı, Mahkemece verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla, davanın görev yönünden reddedilmesi üzerine 26/11/2013 tarihinde temyize konu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :
İdare kural olarak, yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları ödemekle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
Ancak, idarenin kusursuz sorumluluğu, kamu hizmetinin görülmesi sırasında kişilerin uğradıkları özel ve olağan dışı zararların idarece tazmini esasına dayanmakta olup; kusur sorumluluğuna oranla ikincil derecede bir sorumluluk türüdür. Başka bir anlatımla idare, yürüttüğü hizmetin doğrudan sonucu olan, idari faaliyet ile nedensellik bağı kurulabilen, özel ve olağan dışı zararları kusursuz sorumluluk ilkesi gereği tazminle yükümlüdür.
Kusursuz sorumluluk sebeplerinden olan “kamu külfetleri karşısında eşitlik” ya da diğer adıyla “fedakârlığın denkleştirilmesi” ilkesi, nimetlerinden tüm toplum tarafından yararlanılan idarenin eylem ve işlemlerinden doğan külfetlerin, sadece belli kişi veya kişilerin üstünde kalması durumunda, bu kişi veya kişilerin uğradığı zararların, kusuru olmasa dahi idarece tazminini öngörmektedir. Risk sorumluluğundan farklı olarak burada, kazalardan kaynaklanmayan, diğer bir deyişle arızi nitelikte olmayan, önceden öngörülebilen zararların tazmini söz konusudur. İdari faaliyetin doğal sonucu olan bu zarar, etki alanı bakımından sınırlı, özel ve olağan dışı nitelik arz etmektedir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesiyle “bilirkişi” konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Kanun’un 266. maddesinde, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” kuralı yer almıştır.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 282. Maddesinde; “Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı açıktır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden; dava konusu taşınmazın değer kaybının tespiti amacıyla …Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan dava dosyasında, keşif yapılarak bilirkişi raporu düzenlendiği ve İdare Mahkemesince iş bu raporun hükme esas alındığı ve hükme esas alınan söz konusu bilirkişi raporunda; “dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların ayrı ayrı mukayesesi, cinsi, nevi ve kıymetine tesir edebilecek bütün vasıf ve unsurlar göz önününe alınarak taşınmaza en yakın emsal taşınmazın 4 numaralı taşınmaz olduğu ve söz konusu emsal taşınmazın davaya konu taşınmazdan %20 daha değerli olduğu görüşüyle dava konusu taşınmazın m2 birim fiyatının 120,42-TL olarak belirlendiği, buna göre taşınmazda oluşan %10’luk değer kaybı bedelinin 543.98 M2*120,42-TL/*%10=6.550,61-TL olduğu, sonuç olarak betonarme istinat duvarı bedeli ile değer kaybı bedeli olmak üzere toplamı 46.034,95-TL + 6.550,61-TL = 52.585,56-TL olarak” hesaplandığı, davacının 02/06/2014 havale tarihli miktar artırım dilekçesi ile talebini 52.585,56 TL’ye yükselttiği ve İdare Mahkemesince, bu miktara adli yargıda dava açma tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hükmedildiği görülmüştür.
Bilirkişi raporunun tetkikinden; dava konusu taşınmazın m² birim fiyatı belirlenirken aynı bölgede yer alan taşınmazlara ilişkin satışların dikkate alınmadığı, emsal alınan taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın benzer ve farklı yönlerinin neler olduğu açıkça belirtilmeden m² birim fiyatı belirlenerek taşınmazın değer kaybının hesaplandığı, ayrıca yol yapım çalışması sonucu o bölgede ki taşınmazlarda, genişletilmiş Van-Bitlis Karayolu nedeniyle herhangi bir değer artışı olup olmadığı araştırılmaksızın zarar hesabı yapıldığı, öte yandan yol yapım çalışması nedeniyle taşınmazda ulaşım, görünüm ve estetik, çevre emniyeti, doğal afetler, gürültü kirliliği ile bölgedeki taşınmazların satış arz ve talep dengesi, satış süresi gibi hususların hangi oranlarda taşınmazda değer azalışına neden olduğu tespit edilmeksizin rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, uyuşmazlık konusu olayda öncelikle kusursuz sorumluluk hallerinin bulunup bulunmadığı, herhangi bir zarar söz konusu ise zararın özel ve olağan dışı bir zarar olup olmadığı, belirtilen nitelikte bir zarar var ise taşınmazda değer kaybı oluşup oluşmadığı ve kaybın hangi miktarda olduğunun aralarında yüksek inşaat mühendisi ve emlak değerleme uzmanının da yer aldığı bir bilirkişi heyetince yapılacak inceleme sonucunda, yukarıda belirtilen hususlar çerçevesinde incelenerek belirlenmesi ve buna göre bir karar verilmesi gerekirken, aksi yönde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.