Danıştay Kararı 10. Daire 2015/3184 E. 2020/3449 K. 05.10.2020 T.

10. Daire         2015/3184 E.  ,  2020/3449 K.

T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/3184
Karar No : 2020/3449

DAVACI : … Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

DAVALILAR : 1- … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
2- … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …
3- … Bakanlığı / …
VEKİLİ : Av. …

DAVANIN KONUSU :
05/08/2015 tarih ve 29436 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle değişiklik yapılan, 08/08/1985 tarih ve 18836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinin; 3. maddesinin; 9. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (g) ve (j) bentlerinin ve 23. maddesinde yer alan “belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.” ibaresinin iptali ile 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 6., 17., 19. ve 22. maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılması istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
08/08/1985 tarih ve 18836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin;
2. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendi yönünden; 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nda irtibat kurulunun düzenlenmediği ayrıca düzenleme kurulu veya düzenleme kurulu başkanına irtibat kuruluna üye görevlendirme yükümlülüğünün de yüklenmediği, bireylere kanunda belirtilenler dışında yükümlülük yüklenemeyeceği,
3. maddesi yönünden; düzenlemenin yasal dayanağının 2911 sayılı Kanun’un 6. ve 22. maddeleri olduğu, bu Kanun maddelerinin ise Anayasaya aykırı olduğu, Yönetmeliğin 3. maddesinin 2911 sayılı Kanun’un 6. maddesinin tekrarı niteliğinde olduğu, kamuya açık bazı yerlerde toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının yasaklanmasının toplum düzenine aykırı olduğu,
9. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (g) ve (j) bentleri yönünden; 2911 sayılı Kanun’un 12. maddesinde Düzenleme Kurulunun görev ve sorumluluklarının belirlendiği, 28. madde de ise Kanunun 11 ve 12. maddelerinde yazılı görevleri yerine getirmeyen Düzenleme Kurulu üyelerinin altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağına ilişkin düzenlemenin bulunduğu, bunların dışında Yönetmelikle Düzenleme Kuruluna görev verilemeyeceği, bu düzenlemenin Kanun 37. maddesine de aykırı olduğu,
23. maddesinde yer alan “belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.” ibaresi yönünden ; düzenlemenin yasal dayanağının 2911 sayılı Kanun’un 17 ve 19. maddeleri olduğu, bu maddelerin Anayasaya aykırı olduğu, ileri sürülmektedir.

DAVALI İDARELERİN SAVUNMASI :
Davalı İçişleri Bakanlığının Savunması:
Yönetmeliğin 2. maddesinin (j) bendi yönünden; 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunun 13. maddesinde düzenlenen Hükümet Komiseri müessesesinin kaldırıldığı, hızlı ve etkin bir koordinasyon sağlamak amacıyla düzenleme kurulunun alt birimi olarak irtibat kurulunun Yönetmeliğe eklendiği,
3. maddesi yönünden; 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 6. maddesinde yapılan değişiklikler çerçevesinde yapıldığı, Yönetmelikte de aynı şekilde yer aldığı,
9. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (g) ve (j) bentleri yönünden; 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 33. maddesinin (a) bendinde yapılan değişiklikler çerçevesinde Yönetmeliğin 9. maddesinin (e) bendinin yeniden düzenlendiği, “havai fişek, molotof, demir bilye ve sapan” ibarelerinin Kanuna uygun olarak eklendiği, (b) bendinde yapılan değişiklikler çerçevesinde Yönetmeliğin 9. maddesinin (f) bendinin yeniden düzenlendiği, Yönetmeliğin 9. maddesinde yapılan değişikliklerde Kanunda yapılan değişikliklerin dikkate alındığı,
23. maddesinde yer alan “belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.” ibaresi yönünden ; 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 17. maddesinde yapılan değişiklik çerçevesinde düzenlendiği, savunulmaktadır.
Davalı Milli Savunma Bakanlığının Savunması:
Dava konusunun kolluk kuvvetlerinin vazifeleri ve mülki amirlerin takdir yetkisi ile ilgili olduğu, Milli Savunma Bakanlığının davanın tarafı olamayacağından hasım mevkiinden çıkartılması gerektiği,
Kanunun Anayasaya aykırı olmadığı, dava konusu yapılan yönetmelik değişikliğinin ise kanunu detaylandırmak için yapıldığı, üst normlara aykırılık teşkil etmediği, savunulmaktadır.
Davalı Adalet Bakanlığının Savunması:
Kanun’unun 37. maddesinde belirtilen kurulun görev, yetki ve sorumluluklarının uygulanış biçimini düzenleyen dava konusu Yönetmeliğin Kanunu detaylandırmak için yapıldığı, üst normlara aykırılık teşkil etmediği, savunulmaktadır.

DANIŞTAY_TETKİK_HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu Yönetmeliğin, 2. maddesinin (j) bendinin; 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (ç) bentlerinde yer alan “vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak” ibareleri dışında kalan kısımları yönünden, 9. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (g) ve (j) bentlerinin ve 23. maddesinde yer alan “belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.” ibaresinin iptali talebi bakımından davanın reddine, 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (ç) bentlerinde yer alan “vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak” ibarelerinin iptaline, karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY_SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, 05/08/2015 günlü, 29436 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle değişiklik yapılan, 08/08/1985 günlü, 18836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesinin (j) bendinin; 3. maddesinin; 9. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (g) ve (j) bentlerinin ve 23. maddesinde yer alan “belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
ANAYASA MAHKEMESİnin 2911 sayılı Kanun hakkındaki 28/09/2017 tarih ve 2014/101 Esas, 2017/142 sayılı kararı ” 06/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun;
A. 2.3.2014 tarihli ve 6529 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen 6. maddesinin;
1. İkinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan;
a. “…ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
b. “…Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, …’ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
c. “…mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenir.” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal taleplerinin REDDİNE, … ile …’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
2. Dördüncü fıkrasının birinci cümlesinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, … ile …’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3. Beşinci fıkrasında yer alan “…ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, OYBİRLİĞİYLE,
B. 7. maddesinin, 6529 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle değiştirilen ikinci fıkrasında yer alan “…güneş batmadan önce dağılacak şekilde…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, iptal hükmünün, Anayasa’nın 153. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 66. maddesinin (3) numaralı fıkrası gereğince, KARARIN RESMÎ GAZETE’DE YAYIMLANMASINDAN BAŞLAYARAK DOKUZ AY SONRA YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNE, OYBİRLİĞİYLE,
C. 10. maddesinin;
a. 3.8.2002 tarihli ve 4771 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, … ile Osman …’ün karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. İkinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
D. 11. maddesine, 6529 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle eklenen ikinci fıkranın Anayasa’ya aykırı olmadığına ve iptal talebinin REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
E. 20. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Gösteri yürüyüşlerinin şekil ve şartları…” ibaresi ile ikinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olmadıklarına ve itirazın REDDİNE, OYBİRLİĞİYLE,
F. 22. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Genel yollar…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE, … ile …’in karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
G. 23. maddesinin;
1. (a) bendinde yer alan “…10 uncu madde hükümlerine uygun biçimde bildirim verilmeden…” ibaresine yönelik esas incelemenin “…10…” ibaresiyle sınırlı olarak yapılmasına, OYBİRLİĞİYLE,
2. (a) bendinde yer alan “…10…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, …, … ile …’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
3. (c) bendine yönelik esas incelemenin, Kanun’un 7. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “…güneş batmadan önce dağılacak şekilde…” ibaresi yönünden sınırlı olarak yapılmasına, bu yönden inceleme yapılan kural hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA, OYBİRLİĞİYLE,
4. (d) bendinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, … ile …’ın karşıoyları ve OYÇOKLUĞUYLA,
5. (e) bendinin;
a. “20 nci maddedeki yöntem ve şartlara ve…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, …’ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA,
b. “…22 nci maddedeki yasak ve önlemlere uyulmaksızın,” ibaresine yönelik esas incelemenin, Kanun’un 22. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “Genel yollar…” ibaresi yönünden sınırlı olarak yapılmasına, bu yönden inceleme yapılan kural hakkında KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞI yönündedir.
Anayasa Mahkemesinin zikredilen kararıyla “44. Kanun’un 6. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde, il ve ilçelerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhının kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde ve 22. maddenin birinci fıkrasında sayılan sınırlamalara uyulması kaydıyla TBMM’de grubu bulunan siyasi partilerin il ve ilçe temsilcileri ile güzergâhın geçeceği ilçe ve il belediye başkanlarının, en çok üyeye sahip üç sendikanın ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının il ve ilçe temsilcilerinin görüşleri alınarak mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirleneceği öngörülmektedir.
45. Kanun’un 6. maddenin beşinci fıkrasında ise birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhının belirlendiği il ve ilçelerde düzenleme kurulunun kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde belirlenen yer ve güzergâhlardan birini tercih edebileceği belirtilmektedir. Söz konusu fıkralarda yer alan “…ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak…” ibareleri dava konusu kuralları oluşturmaktadır.
46. Kanun’un 6. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde, il ve ilçelerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhını belirleme yetkisi mahalli mülki amire tanınmıştır. Toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı belirlenirken “vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmaması” kriterinin de dikkate alınması gerekmektedir. Kanun’un 6. maddesinin beşinci fıkrasında ise mahallin en büyük mülki amiri tarafından birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhının belirlendiği il ve ilçelerde bu tercihi düzenleme kurulunun yapacağı ve tercihini yaparken dikkate alacağı kriterlerden birinin de “vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmaması” olduğu belirtilmektedir. Düzenleme kuruluna tanınan yetki, mahallin en büyük mülki amirince belirlenen yer ve güzergâhlardan dilediği birini tercih etme yetkisidir.
47. Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenebilecek yer ve güzergâhın vatandaşların günlük yaşamlarının zorlaştırmayacak şekilde belirlenecek olması, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenebilecek mekânların sınırlandırılmasına yol açacağından bu hakka yönelik bir müdahale niteliği taşımaktadır.
48. Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, kamuya açık alanlarda düzenlenmektedir. Bu alanlarda toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlenmesinin diğer insanların hak ve özgürlüklerini belli ölçüde sınırlandıracağı açıktır. Bu nedenle kamuya açık alanlarda yapılacak toplantı ve gösteri yürüyüşlerine belli ölçülerde sınırlama getirilmesi, başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması açısından gerekli olabilir. Dava konusu kurallarla “vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmama” kriteri getirilmek suretiyle başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunmasının amaçlandığı anlaşılmaktadır. Ancak meşru bir amaca dayanan bu sınırlamanın ayrıca Anayasa’nın 13. maddesi uyarınca demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun ve ölçülü olması gerekir. Ölçülülük ilkesi, yasal önlemin öngörülen amaç için gerekli ve amaca ulaşmaya elverişli olmasını, ayrıca amaç ve araç arasında makul bir dengenin bulunması gereğini ifade eder.
49. Kamuya açık alanlar, toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlendiği etkili ve doğal yerlerdir. Bu yerler aynı zamanda, halkın dinlenme, seyahat etme ve eğlenme gibi birtakım sosyal ve kültürel ihtiyaçlarına da hizmet etmektedir. Dolayısıyla bu alanların farklı amaçlarla kullanımı, farklı özgürlüklerin çatışmasına yol açabilmektedir. Temel hak ve özgürlüklerin çatışması durumunda, özgürlükler arasında makul bir denge kurularak her ikisinin de gerektiği ölçüde korunduğu bir yolun benimsenmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, bir kamusal alanda toplantı ve gösteri yürüyüşünün düzenlenmesinin bu alanı farklı amaçlarla kullanan kişilerin hak ve özgürlüklerini kısıtlaması, o alanda toplantı ve gösteri yürüyüşü yapılmasının yasaklanmasını gerektirmez. Her iki kesimin de haklarını kullanmalarını temin edecek uygun bir çözümün bulunması gerekmektedir.
50. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yapılacağı mekân ve güzergâhların belirlenmesinde o mekân ve güzergâhı kullanan diğer bireylerin hak ve özgürlüklerine mutlak bir üstünlük tanınması durumunda, sadece şehir merkezlerinden uzak yerlerin toplantı ve gösteri yürüyüş yer ve güzergâhı olarak belirlenmesi sonucu ortaya çıkabilmektedir. Oysa yukarıda ifade edildiği üzere toplantı veya gösteri yürüyüşünün muhataplarını etkileyebilmesi bakımından düzenlendiği mekânın büyük bir önemi bulunmaktadır.
51. AİHM kararlarında da vurgulandığı üzere toplantı ve gösteri yürüyüşünün başkalarının günlük yaşamlarını bir miktar zorlaştırması kaçınılmazdır. Demokratik toplumun önemli yapı taşlarından olan toplantı ve gösteri yürüyüşünün gündelik yaşamı bir miktar zorlaştırmasının hoşgörüyle karşılanması gerekir (DİSK ve KESK/Türkiye, B. No: 38676/08, 27/11/2012, § 29; Bukta ve diğerleri/Macaristan, B. No: 25691/04, 17.7.2007, § 37; Oya Ataman/Türkiye, §§ 41, 42; Galstyan/Ermenistan, B. No: 26986/03, 15.11.2007, §§ 116, 117). Toplantı veya gösteri yürüyüşünün yapılacağı alanlar belirlenirken vatandaşların günlük yaşamlarının zorlaşıp zorlaşmadığının da göz önünde bulundurulması, haklar arasında denge kurulabilmesi bakımından gerekli ise de vatandaşların günlük yaşamlarını zorlaştırmama ölçütüne mutlak bir üstünlük tanınması, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı ile başkalarının hak ve özgürlükleri arasındaki dengenin başkalarının hak ve özgürlükleri lehine ölçüsüz bir şekilde bozulması sonucunu doğuracaktır.
52. Demokratik bir toplumda toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına ancak zorlayıcı nedenlerin bulunması koşuluyla müdahalede bulunulabilir. Bir yerde toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesinin vatandaşın gündelik yaşamını zorlaştırmasının, o yerin toplantı ve gösteri yürüyüşlerine kapatılmasını haklılaştırabilmesi için gündelik yaşamın “aşırı ve katlanılamaz derecede” zorlaşması gerekmektedir. Dava konusu kurallarda ise gündelik yaşamın etkilenme boyutuna yönelik herhangi bir ölçüt getirilmemiştir. Kural bu hâliyle demokratik toplumda hoşgörüyle karşılanması gereken birtakım zorluklar gözetilerek toplantı veya gösteri yürüyüşü mekânlarının sınırlandırılmasına da imkân tanımaktadır. Bu ise toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına yapılan müdahaleyi demokratik bir toplumda gerekli olmaktan çıkarmakta ve ölçüsüz hâle getirmektedir.
53. Açıklanan nedenlerle kurallar Anayasa’nın 13., 26. ve 34. maddelerine aykırıdır. İptalleri gerekir.”gerekçesiyle . 2.3.2014 tarihli ve 6529 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen 6. maddesinin;
1. İkinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan;
a. “…ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve İPTALİNE karar verildiğinden dava konusu edilen Yönetmelikteki “vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak” ibaresinin iptali gerektiği sonucuna varılmıştır.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 1. maddesinde, “Bu Kanun; toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller ile gerçek ve tüzel kişilerin düzenleyecekleri toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yerini, zamanını, usul ve şartlarını, düzenleme kurulunun görev ve sorumluluklarını, yetkili merciin yasaklama ve erteleme hallerini, güvenlik kuvvetlerinin görev ve yetkileri ile yasakları ve ceza hükümlerini düzenler.” hükmüne; 9. maddesinde, “Bu Kanuna göre yapılacak toplantılar, fiil ehliyetine sahip ve onsekiz yaşını doldurmuş, en az yedi kişiden oluşan bir düzenleme kurulu tarafından düzenlenir. Bu kurul, kendi aralarından birini başkan seçer. Diplomatik dokunulmazlıkları bulunan kişiler, düzenleme kurulu başkan veya üyesi olamazlar.Tüzel kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri, yetkili organlarının kararına bağlıdır.” hükmüne; 12. maddesinde, “Düzenleme kurulu, toplantının sükun ve düzenini, bildirimde yazılı amaç dışına çıkılmamasını sağlamakla yükümlü ve sorumludur. Kurul, bunun için gereken önlemleri alır ve gerektiğinde güvenlik kuvvetlerinin yardımını ister. Toplantının amacı dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesini imkânsız gördüğü takdirde kurul veya toplanamadığı takdirde kurul başkanı dağılma kararı alır ve durumu derhâl yetkili kolluk amirine bildirir. Düzenleme kurulunun sorumluluğu, topluluk toplantı yerinden tamamen dağılıncaya kadar sürer.” hükmüne; 28. maddesinde, “Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanlar, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 10 uncu madde gereğince verilecek bildirimde düzenleme kurulu üyesi olarak gösterilenlerden 9 uncu maddede belli edilen nitelikleri taşımayanlar, toplantı veya yürüyüşün yapılması hâlinde, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 11 ve 12 nci maddelerde yazılı görevleri yerine getirmeyen düzenleme kurulu üyeleri, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmüne yer verilmiştir.
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 1. maddesinde, “Polis, asayişi amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eder. Yardım isteyenlerle yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun ve nizamnamelerinin kendisine verdiği vazifeleri yapar.” hükmüne; 2. maddesinde, “Polisin genel emniyetle ilgili görevleri iki kısımdır. A) Kanunlara, tüzüklere, yönetmeliklere, Hükümet emirlerine ve kamu düzenine uygun olmıyan hareketlerin işlenmesinden önce bu kanun hükümleri dairesinde önünü almak, B) İşlenmiş olan bir suç hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile diğer kanunlarda yazılı görevleri yapmak.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, suç işlenmesinin önlenmesi ve işlenmiş bir suç ile ilgili olarak yasal gereklerin yapılması hususunda polisin görevli ve yetkili olduğu tartışmasızdır. Bu anlamda, 2911 sayılı Yasa uyarınca fiil ehliyetine sahip ve onsekiz yaşını doldurmuş, en az yedi kişiden oluşan düzenleme kuruluna doğrudan polisin görevi niteliğindeki suçun işlenmesini önleme sorumluluğu yüklenemeyeceği gibi bu konuda yetki de verilemez. Öte yandan, toplantı ve gösteri yürüyüşünün amacı dışında hareket eden kişileri suçun işlenmesinin önlenmesi amacıyla güvenlik kuvvetlerine bildirmenin ve gerektiğinde dağılma kararı almanın düzenleme kurulunun görevi olduğu da açıktır.
Yönetmeliğin dava konusu edilen 9. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, “Ateşli silahlar veya havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı olanlar dahil patlayıcı maddeler veya her türlü kesici, delici aletler veya taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zinciri, demir bilye ve sapan gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler veya her türlü sis, gaz ve benzeri maddeleri toplantı yerine sokmak isteyen kişileri önlemek, bu gibilerin varlığından güvenlik kuvvetlerini haberdar etmek, yakalanmalarına yardımcı olmak” kuralına yer verilmiştir. Bu yönetmelik maddesi dava konusu değişiklikten önce “Suç teşkil eden silah ve patlayıcı maddeleri veya her türlü kesici delici aleti veya taş, sopa, demir, lastik çubuk, boğma teli ve zinciri gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı yaralayıcı ecza veya diğer her türlü zehir veya her türlü gaz ve benzeri maddeyi toplantı yerine sokmak isteyen kişileri önlemek amacıyla, bu gibilerin varlığından güvenlik kuvvetlerini haberdar etmek, yakalanmalarına yardımcı olmak” şeklinde olup; görüldüğü üzere düzenleme kuruluna suçun işlenmesini önlemek amacıyla, toplantı ve gösteri yürüyüşünün amacı dışında suç işlemeyi düşünen kişilerin varlığından güvenlik kuvvetlerini haberdar etme ve yardımcı olma hususunda sorumluluk yüklenmiş iken; dava konusu Yönetmelik hükmü ile polisin görev ve yetkisinde bulunan suç işlemesini önleme görevi düzenleme kuruluna yüklenmekte ve yetki verilmektedir. Öte yandan, 2911 sayılı Yasanın yukarıda anılan 28. maddesinde görevlerini yerine getirmeyen düzenleme kurulu üyelerinin, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı kuralı bulunmaktadır.
Bu itibarla, 2559 ve 2911 sayılı Yasalarda belirtilen ilgili hükümleri aşar nitelikteki Yönetmeliğin dava konusu edilen 9. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Diğer maddeler yönünden hukuka aykırılık saptanmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, Yönetmeliğin dava konusu edilen 3. maddesindeki”vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak” ibaresinin, 9. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinin iptaline karar verilmesi,diğer maddeler yönünden ise davanın reddi gerektiği, düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince duruşma için taraflara önceden bildirilen 01/10/2020 tarihinde, davacı vekili Av. …’ın ve davalı idarelerden Adalet Bakanlığı vekili Av. …’nın, Milli Savunma Bakanlığı vekili Av. …’in, İçişleri Bakanlığı vekili Av. …’ın geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Davacı tarafından, 05/08/2015 tarih ve 29436 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle değişiklik yapılan, 08/08/1985 tarih ve 18836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesinin (j) bendinin; 3. maddesinin; 9. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (g) ve (j) bentlerinin ve 23. maddesinde yer alan “belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.” ibaresinin iptali ile 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun 6., 17., 19. ve 22. maddelerinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılması istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :
USUL YÖNÜNDEN:
Davalı Milli Savunma Bakanlığının husumet itirazı yerinde görülmemiştir.
ESAS YÖNÜNDEN:
Anayasa’ya Aykırılık İddiasının İncelenmesi:
Dava konusu 3. maddenin dayanağı olan 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 6. maddesinin, Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yapılan başvuru sonucunda, Anayasa Mahkemesi’nin 28/09/2017 tarih ve E:2014/101, K:2017/142 sayılı kararıyla 06/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun;
6. maddesinin; ikinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan; “…ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak…” ibaresinin ve beşinci fıkrasında yer alan “…ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, diğer kısımlar yönünden iptal taleplerinin reddine,
22. maddesinin; birinci fıkrasında yer alan “Genel yollar…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 10/09/2020 tarih ve E:2020/12, K:2020/46 sayılı kararıyla 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 22. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…ve şehirlerarası karayollarında gösteri yürüyüşleri düzenlenemez.” ibaresi iptal edilmiştir.
Anayasa Mahkemesince iptal edilmeyen dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 6., 17., 19. ve 22. maddelerinin iptali için ileri sürülen iddialar ciddi görülmediğinden davacının Anayasa Mahkemesi’ne başvuru yapılması istemi yerinde bulunmamıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasa’nın 26. maddesinde, herkesin, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahip olduğu; bu hürriyetin resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsayacağı; bu fıkra hükmünün, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayımların izin sistemine bağlanmasına engel olmadığı; bu hürriyetlerin kullanılmasının, milli güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği, Cumhuriyetin temel nitelikleri ve Devletin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğünün korunması, suçların önlenmesi, suçluların cezalandırılması, Devlet sırrı olarak usulûnce belirtilmiş bilgilerin açıklanmaması, başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının yahut kanunun öngördüğü meslek sırlarının korunması veya yargılama görevinin gereğine uygun olarak yerine getirilmesi amaçlarıyla sınırlanabileceği kurala bağlanmıştır.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 37. maddesinde; ”Düzenleme kurulunun, güvenlik kuvvetlerinin ve görevli askeri birliklerin görev, yetki ve sorumluluklarının uygulanış biçimi ile bu Kanunun 10 ve 18 inci maddelerinde belirtilen hususlar ve Kanunun uygulanmasına ilişkin diğer hususlar Adalet, Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren üç ay içinde çıkarılacak ve Resmi Gazetede yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.” hükmü yer almıştır.
Aynı Kanun 10. maddesinde; ”Toplantı yapılabilmesi için, düzenleme kurulu üyelerinin tamamının imzalayacakları bir bildirim, toplantının yapılmasından en az kırksekiz saat önce ve çalışma saatleri içinde, toplantının yapılacağı yerin bağlı bulunduğu valilik veya kaymakamlığa verilir.
Bu bildirimde;
a) Toplantının amacı,
b) Toplantının yapılacağı yer, gün, başlayış ve bitiş saatleri,
c) Düzenleme kurulunun başkan ile üyelerinin açık kimlikleri, meslekleri ikametgahları ve varsa çalışma yerleri,
Belirtilir ve bildirime yönetmelikte gösterilecek belgeler eklenir.
Bu bildirim karşılığında gün ve saati gösteren alındı belgesi verilmesi zorunludur.
Bu bildirim, valilik veya kaymakamlıkça kabul edilmez veya karşılığında alındı belgesi verilmez ise keyfiyet bir tutanakla tespit edilir. Bu halde noter vasıtasıyla ihbar yapılır. İhbar saati bildirimin verilme saati sayılır.
Aynı yerde, aynı gün toplantı yapmak üzere ayrı ayrı düzenleme kurullarınca bildirim verilmişse ilk verilen bildirim geçerlidir. Diğerlerine durum hemen yazılı olarak bildirilir.” hükmü, 18. maddesinde; ”Bölge valisi, Vali veya kaymakamlarca ertelenen veya yasaklanan veya İçişleri Bakanlığı tarafından ertelenen toplantılara ilişkin gerekçeli erteleme veya yasaklama kararı
toplantının başlama saatinden enaz yirmidört saat önce bir yazı ile düzenleme kurulu başkanına veya bulunamadığı takdirde üyelerden birine tebliğ edilir. Vali veya kaymakamlarca
ertelenen veya yasaklanan toplantılar hakkında bölge valiliğine ve İçişleri Bakanlığına, bölge valilerince ertelenen veya yasaklanan toplantılar için de İçişleri Bakanlığına bilgi verilir.
17 nci maddede belirtilen durumlarda; toplantının en az yirmidört saat önce tebliğ şartı aranmaksızın bölge valiliği, valilik veya kaymakamlıklarca ertelenebileceği veya yasaklanabileceği haller yönetmelikte gösterilir.
Toplantının ertelenen günden sonraki bir günde yapılabilmesi, düzenleme kurulunun 10 uncu maddeye göre yeni bildirimde bulunmasına bağlıdır.” hükmü,
Dava konusu Yönetmelik değişikliğinin yapldığı tarihte yürürlükte olan haliyle 6. maddesinde; ”Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, tüm il ve ilçe sınırları içerisinde aşağıdaki hükümlere uyulmak şartıyla her yerde yapılabilir.
İl ve ilçelerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde ve 22 nci maddenin birinci fıkrasında sayılan sınırlamalara uyulması kaydıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin il ve ilçe temsilcileri ile güzergâhın geçeceği ilçe ve il belediye başkanlarının, en çok üyeye sahip üç sendikanın ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının il ve ilçe temsilcilerinin görüşleri alınarak mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenir. İl ve ilçenin büyüklüğü, gelişmişliği ve yerleşim özellikleri dikkate alınarak birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı belirlenebilir.
Belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı yerel gazeteler ile valilik ve kaymakamlık internet sitelerinden ilan edilerek halka duyurulur.
Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yer ve güzergâhı hakkında sonradan yapılacak değişiklikler de aynı yöntemle yapılır. Bu değişiklikler duyurudan on beş gün sonra geçerli olur.
Birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhının belirlendiği il ve ilçelerde düzenleme kurulu, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde belirlenen yer ve güzergâhlardan birisini tercih edebilir.” hükmü, 9. maddesinde; ”Bu Kanuna göre yapılacak toplantılar, fiil ehliyetine sahip ve onsekiz yaşını doldurmuş, en az yedi kişiden oluşan bir düzenleme kurulu tarafından düzenlenir. Bu kurul, kendi aralarından birini başkan seçer. Diplomatik dokunulmazlıkları bulunan kişiler, düzenleme kurulu başkan veya üyesi olamazlar.
Tüzel kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri, yetkili organlarının kararına bağlıdır.” hükmü, 17. maddesinde; ”Bölge valisi, vali veya kaymakam, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde yasaklayabilir.” hükmü, 19. maddesinde; “Bölge valisi, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla bölgeye dahil illerin birinde veya birkaçında ya da bir ilin bir veya birkaç ilçesinde bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere erteleyebilir. Valiler de aynı sebeplere dayalı olarak ve suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde; ile bağlı ilçelerin birinde veya birkaçında bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere yasaklayabilir.
Yasaklama kararı gerekçeli olarak verilir Kararın özeti yasaklamanın uygulanacağı yerlerde mutat vasıtalarla ilan edilir. Ayrıca, İçişleri Bakanlığına bilgi verilir.” hükmü ve dava konusu düzenlemenin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle 22. maddesinde de; “Genel yollar ile parklarda, mabetlerde, kamu hizmeti görülen bina ve tesislerde ve bunların eklentilerinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisine bir kilometre uzaklıktaki alan içinde toplantı yapılamaz.
Genel meydanlardaki toplantılarda, halkın ve ulaşım araçlarının gelip geçmesini sağlamak üzere valilik ve kaymakamlıklarca yapılacak düzenlemelere uyulması zorunludur.” hükmü yer almıştır.
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun dava konusu düzenlemenin tesis edildiği tarihte yürürlükte olan haliyle 1. maddesinde, “Polis, asayişi amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eder. Yardım isteyenlerle yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun ve nizamnamelerinin kendisine verdiği vazifeleri yapar.” hükmüne; 2. maddesinde, “Polisin genel emniyetle ilgili görevleri iki kısımdır. A) Kanunlara, tüzüklere, yönetmeliklere, Hükümet emirlerine ve kamu düzenine uygun olmıyan hareketlerin işlenmesinden önce bu kanun hükümleri dairesinde önünü almak, B) İşlenmiş olan bir suç hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile diğer kanunlarda yazılı görevleri yapmak.” hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME
Dava Konusu Yönetmeliğin İncelenmesi:
1) Yönetmeliğin 2. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinin incelenmesi;
08/08/1985 tarih ve 18836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 2. maddesinin 1.fıkrasının (j) bendinde “İrtibat Kurulunun; Mahallin güvenlik amirinin görevlendirdiği bir kolluk görevlisinin başkanlığında, düzenleme kurulu başkanının görevlendirdiği en az iki üyeden oluşan kurulu” ifade ettiği belirtilerek 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunca düzenleme kuruluna verilen yetki kapsamında koordinasyon sağlamak amacıyla düzenleme kurulunun alt birimi olarak oluşturulan irtibat kurulunun Yönetmeliğe eklendiği dikkate alındığında, üst hukuk normlarına aykırı bir yönü bulunmamaktadır.
2) Yönetmeliğin 3. maddesinin incelenmesi;
08/08/1985 tarih ve 18836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “Toplantı Yeri ve Gösteri Yürüyüşü Güzergahının Belirlenmesi” başlıklı 3. maddesinde; ” Toplantı ve gösteri yürüyüşleri, tüm il ve ilçe sınırları içerisinde aşağıdaki hükümlere uyulmak şartıyla her yerde yapılabilir.
a) İl ve ilçelerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde ve Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasında sayılan sınırlamalara uyulması kaydıyla Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan siyasi partilerin il ve ilçe temsilcileri ile güzergâhın geçeceği ilçe ve il belediye başkanlarının, en çok üyeye sahip üç sendikanın ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının il ve ilçe temsilcilerinin yazılı görüşleri alınarak her yıl Ocak ayında mahallin en büyük mülki amiri tarafından belirlenir. Kamu düzeni ve genel asayişin temini bakımından zorunluluk olan hallerde toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı yıl içerisinde aynı usulle değiştirilebilir. İl ve ilçenin büyüklüğü, gelişmişliği ve yerleşim özellikleri dikkate alınarak birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı belirlenebilir.
b) Belirlenen toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhı yerel gazeteler ile valilik ve kaymakamlık internet sitelerinden ilan edilerek halka duyurulur. Ayrıca, kuvvet talep edilecek askeri birlik komutanlığına da bildirilir.
c) Toplantı ve gösteri yürüyüşleri yer ve güzergâhı hakkında sonradan yapılacak değişiklikler de aynı yöntemle yapılır. Bu değişiklikler duyurudan on beş gün sonra geçerli olur.
ç) Birden fazla toplantı ve gösteri yürüyüşü yer ve güzergâhının belirlendiği il ve ilçelerde düzenleme kurulu, kamu düzenini ve genel asayişi bozmayacak ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak şekilde belirlenen yer ve güzergâhlardan birisini tercih edebilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dava konusu maddenin dayanağı 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 6. maddesinin, Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle yapılan başvuru sonucunda, Anayasa Mahkemesi’nin 28/09/2017 tarih ve E:2014/101, K:2017/142 sayılı kararıyla 06/10/1983 tarihli ve 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 6529 sayılı Kanun’un 5. maddesiyle değiştirilen 6. maddesinin;
İkinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “…ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline,
Beşinci fıkrasında yer alan; “…ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
Bu durumda, dava konusu edilen Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (ç) bentlerinde yer alan ” ve vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak” ibarelerinde hukuka uyarlık, bu ibareler dışındaki Yönetmeliğin dava konusu 3. maddesindeki diğer hükümleri yönünden ise dayanağı Kanuna paralel olarak düzenlendiği anlaşıldığından bu kısımlar yönünden hukuka ve üst normlara aykırılık bulunmamaktadır.
3) Yönetmeliğin 9. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (g) ve (j) bentlerinin incelenmesi;
08/08/1985 tarih ve 18836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin “Düzenleme Kurulunun Görevleri” başlıklı 9. Maddesinde;
“e) Ateşli silahlar veya havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı olanlar dahil patlayıcı maddeler veya her türlü kesici, delici aletler veya taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zinciri, demir bilye ve sapan gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler veya her türlü sis, gaz ve benzeri maddeleri toplantı yerine sokmak isteyen kişileri önlemek, bu gibilerin varlığından güvenlik kuvvetlerini haberdar etmek, yakalanmalarına yardımcı olmak,”
“f) Yasadışı örgüt ve topluluklara ait amblem ve işaret taşınarak veya bu işaret ve amblemleri üzerinde bulunduran üniformayı andırır giysiler giyilerek veya kimliklerini gizlemek amacıyla yüzlerini tamamen veya kısmen bez vesair unsurlarla örterek toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılan ve kanunların suç saydığı nitelik taşıyan afiş, pankart, döviz, resim, levha, araç ve gereçler taşıyarak veya bu nitelikte sloganlar söyleyerek veya ses cihazları ile yayınlayarak, toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılmak isteyen kişileri önlemek amacıyla, bu gibilerin varlığından güvenlik kuvvetlerini haberdar etmek, yakalanmalarına yardımcı olmak,”
“g) Halkı suç işlemeye özendirici konuşmaları önlemek,”
“j) Toplantının ve gösteri yürüyüşünün kanunlara uygun yürütülmesi amacı ile yetkili kolluk amirince istenen hususları yerine getirmek ve çalışmalarına yardımcı olmak.” hükümü bulunmaktadır.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 12. maddesinde, “Düzenleme kurulu, toplantının sükun ve düzenini, bildirimde yazılı amaç dışına çıkılmamasını sağlamakla yükümlü ve sorumludur. Kurul, bunun için gereken önlemleri alır ve gerektiğinde güvenlik kuvvetlerinin yardımını ister. Toplantının amacı dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesini imkânsız gördüğü takdirde kurul veya toplanamadığı takdirde kurul başkanı dağılma kararı alır ve durumu derhâl yetkili kolluk amirine bildirir. Düzenleme kurulunun sorumluluğu, topluluk toplantı yerinden tamamen dağılıncaya kadar sürer.” hükmüne yer verilmiştir.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu uyarınca düzenleme kuruluna verilen yetki kapsamında düzenlenen dava konusu yönetmelik maddesinde, hukuka ve üst hukuk normlarına aykırılık bulunmamaktadır.
4) Yönetmeliğin 23. maddesinde yer alan “belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.” düzenlemesinin incelenmesi;
Vali veya kaymakam;

“d) Düzenleme kurulu başkan ve üyelerinin tamamının veya başkan dahil en az yedisinin toplantı yerinde hazır bulunmadıklarının tespiti veya toplantı yerine gelmeyeceklerinin kesin olarak anlaşılması durumunda,
Gerektiğinde, alındı belgesi verilmiş olsa dahi, toplantı başlama saatinden geriye doğru 24 saatlik zaman içerisinde, tebligat şartı aranmaksızın, belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.” şeklindeki düzenlemenin dayanağı olan 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun “İl veya ilçelerde bütün toplantıların ertelenmesi veya yasaklanması” başlıklı 19. maddesinde; “Bölge valisi, millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın ve genel ahlâkın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla bölgeye dahil illerin birinde veya birkaçında ya da bir ilin bir veya birkaç ilçesinde bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere erteleyebilir. Valiler de aynı sebeplere dayalı olarak ve suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması hâlinde; ile bağlı ilçelerin birinde veya birkaçında bütün toplantıları bir ayı geçmemek üzere yasaklayabilir.
Yasaklama kararı gerekçeli olarak verilir Kararın özeti yasaklamanın uygulanacağı yerlerde mutat vasıtalarla ilan edilir. Ayrıca, İçişleri Bakanlığına bilgi verilir.” hükmüne yer verildiği, dava konusu Yönetmeliğin de dayanağı Kanuna paralel olarak düzenlendiği anlaşıldığından bu düzenlemede hukuka ve üst normlara aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu Yönetmeliğin, 2. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinin; 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (ç) bentlerinde yer alan “vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak” ibareleri dışında kalan kısımlarının, 9. maddesinin 1. fıkrasının, (f), (g) ve (j) bentlerinin ve 23. maddesinde yer alan “belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.” ibaresinin iptali istemi yönünden oy birliğiyle, 9. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinin iptali istemi yönünden oy çokluğuyla DAVANIN REDDİNE,
2. Dava konusu Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının (a) ve (ç) bentlerinde yer alan “vatandaşların günlük yaşamını zorlaştırmayacak” ibarelerinin oy birliğiyle İPTALİNE,
3. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin haklılık oranına göre … TL’sinin davacı üzerinde bırakılmasına, … TL’sinin ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
4. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen … TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine…TL vekâlet ücretinin ise davalı idarelerden alınarak davacıya verilmesine,
5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 05/10/2020 tarihinde karar verildi.

(X) KARŞI OY:

Dava, 05/08/2015 tarih ve 29436 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikle değişiklik yapılan, 08/08/1985 tarih ve 18836 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 2. maddesinin 1. fıkrasının (j) bendinin; 3. maddesinin; 9. maddesinin 1. fıkrasının (e), (f), (g) ve (j) bentlerinin ve 23. maddesinde yer alan “belirli bir toplantıyı bir ayı aşmamak üzere erteleyebilir veya suç işleneceğine dair açık ve yakın tehlike mevcut olması halinde yasaklayabilir.” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır.
2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 1. maddesinde, “Bu Kanun; toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının kullanılmasında uygulanacak şekil, şart ve usuller ile gerçek ve tüzel kişilerin düzenleyecekleri toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin yerini, zamanını, usul ve şartlarını, düzenleme kurulunun görev ve sorumluluklarını, yetkili merciin yasaklama ve erteleme hallerini, güvenlik kuvvetlerinin görev ve yetkileri ile yasakları ve ceza hükümlerini düzenler.” hükmüne; 9. maddesinde, “Bu Kanuna göre yapılacak toplantılar, fiil ehliyetine sahip ve onsekiz yaşını doldurmuş, en az yedi kişiden oluşan bir düzenleme kurulu tarafından düzenlenir. Bu kurul, kendi aralarından birini başkan seçer. Diplomatik dokunulmazlıkları bulunan kişiler, düzenleme kurulu başkan veya üyesi olamazlar.Tüzel kişilerin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemeleri, yetkili organlarının kararına bağlıdır.” hükmüne; 12. maddesinde, “Düzenleme kurulu, toplantının sükun ve düzenini, bildirimde yazılı amaç dışına çıkılmamasını sağlamakla yükümlü ve sorumludur. Kurul, bunun için gereken önlemleri alır ve gerektiğinde güvenlik kuvvetlerinin yardımını ister. Toplantının amacı dışına çıktığı veya düzen içinde gerçekleşmesini imkânsız gördüğü takdirde kurul veya toplanamadığı takdirde kurul başkanı dağılma kararı alır ve durumu derhâl yetkili kolluk amirine bildirir. Düzenleme kurulunun sorumluluğu, topluluk toplantı yerinden tamamen dağılıncaya kadar sürer.” hükmüne; 28. maddesinde, “Kanuna aykırı toplantı veya gösteri yürüyüşleri düzenleyen veya yönetenlerle bunların hareketlerine katılanlar, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren ayrı bir suç teşkil etmediği takdirde bir yıl altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 10 uncu madde gereğince verilecek bildirimde düzenleme kurulu üyesi olarak gösterilenlerden 9 uncu maddede belli edilen nitelikleri taşımayanlar, toplantı veya yürüyüşün yapılması hâlinde, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 11 ve 12 nci maddelerde yazılı görevleri yerine getirmeyen düzenleme kurulu üyeleri, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.” hükmüne yer verilmiştir.
2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun 1. maddesinde, “Polis, asayişi amme, şahıs, tasarruf emniyetini ve mesken masuniyetini korur. Halkın ırz, can ve malını muhafaza ve ammenin istirahatini temin eder. Yardım isteyenlerle yardıma muhtaç olan çocuk, alil ve acizlere muavenet eder. Kanun ve nizamnamelerinin kendisine verdiği vazifeleri yapar.” hükmüne; 2. maddesinde, “Polisin genel emniyetle ilgili görevleri iki kısımdır. A) Kanunlara, tüzüklere, yönetmeliklere, Hükümet emirlerine ve kamu düzenine uygun olmıyan hareketlerin işlenmesinden önce bu kanun hükümleri dairesinde önünü almak, B) İşlenmiş olan bir suç hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ile diğer kanunlarda yazılı görevleri yapmak.” hükmüne yer verilmiştir.
Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, suç işlenmesinin önlenmesi ve işlenmiş bir suç ile ilgili olarak yasal gereklerin yapılması hususunda polisin görevli ve yetkili olduğu tartışmasızdır. Bu anlamda, 2911 sayılı Yasa uyarınca fiil ehliyetine sahip ve onsekiz yaşını doldurmuş, en az yedi kişiden oluşan düzenleme kuruluna doğrudan kolluk gücünün görevi niteliğindeki suçun işlenmesini önleme sorumluluğu yüklenemeyeceği gibi bu konuda yetki de verilemez. Düzenleme kurulunun toplantının sükun ve düzeni için üzerine düşen tedbirleri alma yükümlülüğü bulunmakta, bu kapsamda da toplantı ve gösteri yürüyüşünün amacı dışında hareket eden kişileri suçun işlenmesinin önlenmesi amacıyla güvenlik kuvvetlerine bildirme ve gerektiğinde dağılma kararı alma görevi bulunmaktadır. Ancak düzenleme kuruluna “toplantı yerine bir kısım zarar verici maddeleri sokmak isteyen kişileri önlemek” olarak belirtilen ve kolluk gücünün münhasıran sahip olduğu doğrudan müdahale yetkisinin kullanılması anlamına gelebilecek şekilde bu tür kişileri önleme görev ve yetkisinin tanınması üst normlarla da uyum göstermemekte ve hukuki problemlere yol açabilecek bir nitelik taşımaktadır.
Nitekim, Yönetmeliğin dava konusu edilen 9. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, “Ateşli silahlar veya havai fişek, molotof ve benzeri el yapımı olanlar dahil patlayıcı maddeler veya her türlü kesici, delici aletler veya taş, sopa, demir ve lastik çubuklar, boğma teli veya zinciri, demir bilye ve sapan gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı, yaralayıcı eczalar veya diğer her türlü zehirler veya her türlü sis, gaz ve benzeri maddeleri toplantı yerine sokmak isteyen kişileri önlemek, bu gibilerin varlığından güvenlik kuvvetlerini haberdar etmek, yakalanmalarına yardımcı olmak” kuralına yer verilmiştir. Bu yönetmelik maddesi dava konusu değişiklikten önce “Suç teşkil eden silah ve patlayıcı maddeleri veya her türlü kesici delici aleti veya taş, sopa, demir, lastik çubuk, boğma teli ve zinciri gibi bereleyici ve boğucu araçlar veya yakıcı, aşındırıcı yaralayıcı ecza veya diğer her türlü zehir veya her türlü gaz ve benzeri maddeyi toplantı yerine sokmak isteyen kişileri önlemek amacıyla, bu gibilerin varlığından güvenlik kuvvetlerini haberdar etmek, yakalanmalarına yardımcı olmak” şeklinde olup; görüldüğü üzere düzenleme kuruluna daha önce suçun işlenmesini önlemek amacıyla, toplantı ve gösteri yürüyüşünün amacı dışında suç işlemeyi düşünen kişilerin varlığından güvenlik kuvvetlerini haberdar etme ve yardımcı olma hususunda sorumluluk yüklenmiş iken; dava konusu Yönetmelik hükmü ile bu defa düzenleme kuruluna toplantı yerine zarar verici bir kısım maddeleri sokmak isteyen kişileri önleme görev ve yetkisi verilmekte ve düzenlemede kolluk gücüne ait olan yakalama, müdahale etme gibi etkinlikleri çağrıştıran bir ifadeye yer verilmektedir.
Öte yandan, 2911 sayılı Yasanın yukarıda anılan 28. maddesinde görevlerini yerine getirmeyen düzenleme kurulu üyelerinin, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağı kuralının bulunduğu göz önüne alındığında, belirtilen düzenlemenin bu haliyle uygulamada bir takım hukuki sorunlara yol açabileceği açıktır.
Bu itibarla, Daire kararının diğer kısımlarına iştirak etmekle birlikte, Yönetmeliğin 2559 ve 2911 sayılı Yasalarda belirtilen ilgili hükümlerle uyum göstermeyen dava konusu edilen 9. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde hukuka uyarlık bulunmadığından söz konusu bendin iptaline karar verilmesi gerektiği görüşüyle kararın bu kısmına katılmıyorum.