Danıştay Kararı 10. Daire 2015/2969 E. 2020/3555 K. 07.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/2969 E.  ,  2020/3555 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/2969
Karar No : 2020/3555

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Genel Müdürlüğü
VEKİLİ : Av. …
2- … Birliği
VEKİLİ : Av. …
KARŞI TARAF (DAVACILAR) : … ve …’ye velayeten kendi
adlarına asaleten …, …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: … isimli çocuğun 10/06/2012 tarihinde Erzurum ili, Köprüköy ilçesi, …’nden geçmekte olan sulama kanalına düşerek hayatını kaybetmesi olayında davalı idarelerin hizmet kusuru bulunduğundan bahisle ölen çocuğun yakınları olan anne, baba ve kardeşleri adına 20.00,00 TL maddi ve 70.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 90.000,00 TL tazminatın hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: .. İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; kanal etrafında herhangi bir uyarı levhası konulmamak suretiyle gerekli güvenlik önleminin alınmadığının mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilmesi karşısında davacıların uğramış olduğu maddi ve manevi zararların davalı idarelerce kusurları oranında (%20) karşılanması gerektiği; bununla birlikte bilirkişi raporunda, davalılardan Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün olayda bir kusurun bulunmadığı, bunun da anılan idare ile … Birliği arasında imzalanan Devir Protokolü ile tesisin işletmesinin, bakımı, onarımı ile bu kapsamda kanala verilen suyun takibi, kanalın kontrolü ve maddi getirisinin Sulama Birliğine bırakılması gerekçesine dayandırıldığı görülmekte ise de, idare hukuku ilkelerine göre idarelerin kendilerine verilen kamu hizmeti görevlerini gereklerine uygun şekilde yerine getirmekle yükümlü oldukları hizmetin kötü bir şekilde işlememesi için, gerekli tedbirleri önceden alması, yetenekli personel çalıştırması, hizmetin işleyişi sırasında da her aşamada denetleme görevini sosyal ve ekonomik imkanları ölçüsünde eksiksiz bir şekilde yerine getirmesi gerektiği dolayısıyla, DSİ Genel Müdürlüğünün sulama kanalı çevresinde gerekli güvenlik önlemini almaması veya … Birliği’ne gerekli güvenlik önlemini aldırmaması ve bu hususta yerinde denetim yapmaması nedenleriyle ortaya çıkan maddi ve manevi zarardan sorumlu olduğu, bununla birlikte olay nedeniyle ödemek zorunda kaldığı zararları kendi aralarında imzalanan sözleşmeler uyarınca … Birliği’ne rucü edebileceği sonucuna varıldığı; öte yandan, ..’nin ölümü nedeniyle destekten yoksun kalınan tazminatın hesaplanması amacıyla hesap bilirkişisi aracılığıyla yapılan bilirkişi incelemesinde, baba …’nin kusuruna göre maddi zararının bulunmadığı, anne …’nin ise 1.385,90-TL maddi zararı olduğunun hesaplandığı; söz konusu bilirkişi raporunda anne ve babanın zarar tavanları hesaplandıktan sonra bu tutardan davacıların kusur oranına karşılık gelen tutarın düşürüldüğü, bundan sonra da çocuğun yetiştirme giderinin düşürülmesi suretiyle gerçek zararın hesaplandığı görülmekle birlikte bunun hakkaniyete uygun olmadığı, Mahkemece; anne ve babanın zarar tavanlarından çocuğun yetiştirme giderinin düşürüldükten sonra kalan tutardan da davacıların kusur oranına karşılık gelen tutarın düşürülmesi sonucunda baba …’nin gerçek zararının (45.161,83 TL -10.933,40 TL=34.228,43 TL bu tutar üzerinden %80’lik davacıların kusur oranına tekabül eden 27.382,74 TL’nin düşürülmesi sonucunda 6.845,69 TL gerçek zarar) 6.845,69 TL olduğu, anne …’nin ise gerçek zararının (61.596,46 TL -10.933,40 TL=50.663,06 TL bu tutar üzerinden %80’lik davacıların kusur oranına tekabül eden 40.530,44 TL’nin düşürülmesi sonucunda 10.132,62 TL gerçek zarar) 10.132,62 TL olduğu, dolayısıyla toplamda bulunan 16.978,31 TL maddi zararın davacılara ödenmesi fazlaya ilişkin 3.021,69 TL maddi tazminat isteminin ise reddi gerektiği kanaatine varıldığı; manevi tazminat yönünden ise; uyuşmazlık konusu vahim olay nedeniyle davacıların talepleri haklı ve makul görülerek takdiren anne ve baba için ayrı ayrı 25.000,00-TL olmak üzere toplam 50.000,00.-TL tazminat tutarı ile ölenin abisi ve kardeşinin talebi doğrultusunda ayrı ayrı takdiren 10.000,00 TL olmak üzere toplam 70.000,00 TL manevi tazminat tutarından %80’lik kusur oranının düşülmesi neticesinde kalan 14.000,00 TL manevi tazminat tutarının davacılara ödenmesi, fazlaya ilişkin 56.000,00 TL manevi tazminat talebinin ise reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davalı idarelerden DSİ tarafından, sulama kanalının 15/09/2000 tarihi itibarıyla … Birliğine devredildiği, devir protokolü ile bu tarihten sonra tüm tesisin bakım, onarımı ile kanala verilen suyun takibi, kanalın kontrolünün Sulama birliğine ait olacağı, köyde boğulmaları engellemek amacıyla cami yayın cihazından serinlemek ve yüzmek amacıyla baraja girilmemesi, çamaşır, halı ve yün yıkanmaması yönünde duyurular yapıldığı, bilirkişi raporunda DSİ’nin sorumluluğunun bulunmadığı beyanının olduğu iddiasıyla, davalı idarelerden … Birliği tarafından ise, yaz aylarında gerekli ikaz levhaları belirlenerek herkesin görebileceği şekilde uyarılar yapıldığı, defaten anonslarla da uyarılar yapıldığı, kanalın her yerinde güvenlik önleminin alınmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, zarar görenin kusuru ile meydana geldiği ileri sürülerek mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacılar tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava dosyasının incelenmesinden, 15/08/2009 doğumlu … isimli çocuğun 10/06/2012 tarihinde Erzurum ili, Köprüköy ilçesi, …’nden geçmekte olan sulama kanalına düşerek hayatını kaybettiği, ölüm olayının meydana gelmesinde davalı idarenin sulama kanalı etrafında gerekli önlemleri almadığından bahisle hizmet kusuru bulunduğu ileri sürülerek ölenin yakınları olan davacılar tarafından maddi ve manevi zararların tazmini amacıyla idareye başvuruda bulunulduğu, bu başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine, maddi ve manevi tazminat istemiyle görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdarenin yürütmekle yükümlü olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
İdarenin, kendisine görev olarak verilen kamu hizmetini yürüttüğü sırada; kişilerin, idarenin hizmet kusuru oluşturan eylemi nedeniyle uğradıkları özel ve olağandışı zararları tazminle yükümlü olduğu idare hukuku ilkelerindendir.
Ancak hizmet kusuru esasına göre idarenin tazmin sorumluluğuna gidilebilmesi için idarenin yapmakla görevli olduğu kamu hizmetini yerine getirirken hizmetin örgütlenmesinde, denetlenmesinde ve gerekli önlemlerin alınmasında yükümlülüklerini yerine getirmediğinin açıkça belirlenmesi, üçüncü kişi ya da zarara uğrayanın kusuru gibi idarenin tazmin sorumluluğunu ortadan kaldıran ya da azaltan durumların araştırılması gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Mahkemece karara dayanak teşkil eden hizmet kusuru yönünden alınan bilirkişi raporunda; kazanın gerçekleştiği bölgenin meskun mahal dışında olduğu, … beldesinin yaklaşık 3 km dışında bulunan kanalın etrafında herhangi bir uyarı levhası olmadığı ve güvenlik tedbirinin alınmadığı, müteveffa çocuğu velayeti altında bulunduran ailesinin çocuğun bakımı esnasındaki ağır ihmal, çok küçük yaştaki bu çocuğun kanal boyuna gitmesine izin vermesi, onu kontrol, gözetim ve denetim altında tutmaması, koruma ve kollama görevini gereğince yerine getirmemesi ve bu hususta göstermiş olduğu zaafiyeti nedeniyle anne ve babanın % 80 oranında kusurlu olduğu, kanalı inşa eden DSİ’nin ise 15/09/2000 tarihi itibariyle … Birliğine kanalı devrettiği ve 25/11/2005 tarihli DSİ’nin yazısında ilgili sulama birliğine gerekli emniyet tedbirlerinin alınması yönünde uyarı yapıldığı, kazanın meydana geldiği kanal etrafında da herhangi bir güvenlik tedbirinin alınmamış olması nedeniyle … Birliğinin %20 oranında kusurlu olduğu tespiti yapılmıştır.
Bu durumda, mahkemece davalı idarelere gerekli güvenlik önlemleri alınmadığından bahisle % 20 oranında kusur verilmiş ise de; davacıların çocuğunun meskun mahal dışında bulunan sulama kanalına düşerek vefat ettiği, etrafında herhangi bir yerleşim yerinin bulunmadığı, davalı idarenin gördüğü yatırımların boyutu ve maliyeti ile teknik özellikleri dikkate alındığında yerleşim alanları dışında sulama kanalında gerekli önlemler alınmadığından bahisle DSİ’nin sorumluluğuna gidilemeyeceği ve olay tarihinde 2 yaşında olması nedeniyle, fiziksel, duygusal ve sosyal gelişimini henüz tamamlamamış olan müteveffanın tehlikeli olabilecek koşulları kestirip ortadaki riskleri atlatma yeteneğinin bulunmaması nedeniyle ailenin bakım ve gözetim borcunu tam olarak yerine getirmediği, bu haliyle davalı idarelerin meydana gelen ölüm olayında herhangi bir kusurunun bulunmadığından davacıların maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
Bu itibarla, davanın kısmen reddi, kısmen kabulü yönündeki Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.