Danıştay Kararı 10. Daire 2015/2871 E. 2020/3206 K. 23.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/2871 E.  ,  2020/3206 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/2871
Karar No : 2020/3206

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … (Mülga …)
VEKİLLERİ : …
2- … Başkanlığı
VEKİLİ : …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, kardeşi hakkında yapılan güvenlik soruşturması kapsamında güvenlik soruşturmasına ilişkin belgelerde kendisi ile ilgili yer verilen bilgilerin kişilik haklarını ihlal ettiğinden bahisle 50.000,00 TL manevi tazminatın idareye yaptığı başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tarafına ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; davacının üyesi olduğu ya da idari görevde bulunduğu sendika ve platformların kesin bir şekilde yasadışı örgütle ilişkilendirildiği dolayısıyla davacının da yasadışı örgüt üyesi olarak gösterildiği oysa bir kimsenin yasadışı örgüt üyesi olup olmadığının ve buna ilişkin tespitlerin mahkemeler tarafından yapılan yargılama faaliyeti kapsamında verilen hukuki hükümler sonucunda ortaya konulabileceği; idareler tarafından gerçekleştirilen ve kaynağını Yasa ve Yönetmeliklerden alan araştırma ve soruşturma faaliyetlerinde, kişileri terör örgütü üyesi olarak suçlayıcı şekilde tespitlerde bulunulması hukuka uygun olmadığı gibi davacının kişilik haklarının idarenin bu kusurlu işlemi ile zarara uğratıldığı ve bu işlem nedeniyle manevi üzüntü duyduğu sonucuna varılması nedeniyle davacının manevi üzüntüsünün kısmen de olsa giderilmesi gerektiğinden 5.000,00 TL tazminatın davalı idare tarafından davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle dava kısmen kabul edilmiş, kısmen de reddedilmiştir.

TEMYİZ_EDENLERİN_İDDİALARI :
1- Davacı tarafından, mahkemenin idarenin kusurlu işlemini tespit etmesine rağmen takdir ettiği manevi tazminat miktarının oldukça düşük olduğu, idarenin kusurlu işlemi nedeniyle kardeşinin kamu görevine alınmadığı, bu durumun kendisinde ağır bir üzüntüye neden olduğu ileri sürülmektedir.

2- Davalı Cumhurbaşkanlığı (Mülga Başbakanlık) tarafından, davada kendilerine husumet yöneltilemeyeceği, olayda idarenin hukuka aykırı bir işlemi veya eylemi ve hizmet kusurunun bulunmadığı, davacının zarar gördüğünü iddia ettiği işlemin görev gereği ve mevzuat hükümlerine göre gerçekleştiği, MİT Müsteşarlığının kanuni görevi çerçevesinde hukuka uygun olarak yapılan istihbari bilgi derleme ve talep makamına ulaştırma işleminin kişisel haklara saldırı veya zarar doğurucu işlem olarak nitelendirilemeyeceği ve idare mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
3- Davalı Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı tarafından, davanın süresinde açılmadığı, ilgili kurumun talebi üzerine görev gereği düzenlenen notta yer alan bilgilerin istihbari nitelikte olduğu, hukuki delil olamaz şerhinin yer aldığı, hukuki değerinin olup olmadığının talep makamının değerlendirilmesine tabi olduğu, davacı hakkında bu bilgilerle tesis edilmiş bir işlem bulunmadığı, müsteşarlığın kanunla verilen görevleri kanun ve usul hükümlerine uygun şekilde yerine getirdiği, işlem nedeniyle bir hizmet kusurunun bulunmadığı, tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu ve idare mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMASI : Taraflarca karşılıklı olarak temyiz istemlerinin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulü ile İdare Mahkemesi kararının kabule ilişkin kısmının bozulması, davacının temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının redde ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davalı Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı’nın duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Jandarma Genel Komutanlığı Personel Daire Başkanlığı tarafından, davacının kardeşinin sivil memur adayı olduğundan bahisle güvenlik soruşturması yapılması istemiyle davalı Müsteşarlığa başvurulduğu, kardeşi hakkında yer verilen bilgilerin Jandarma Genel Komutanlığına gönderildiği, davacının kardeşinin sivil memur kadrosuna yerleştirilmesi sonrasında arşiv araştırmasının olumsuz olması nedeniyle atamasının yapılmadığı, atamasının yapılmamasına ilişkin işleme karşı açılan davada savunma ve ekindeki belgelerden davacı hakkında hukuka aykırı tespitler yapıldığı ve kişilik haklarının zarara uğradığından bahisle 50.000,00 TL manevi tazminat ödenmesi istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının “Temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13. maddesinde; “(Değişik: 3/10/2001-4709/2 md.) Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz.”,
“Özel hayatın gizliliği” başlıklı 20. maddesinde; “Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz. (Mülga üçüncü cümle: 3/10/2001-4709/5 md.)
(Değişik fıkra: 3/10/2001-4709/5 md.) Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerinden biri veya birkaçına bağlı olarak, usulüne göre verilmiş hâkim kararı olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin üstü, özel kâğıtları ve eşyası aranamaz ve bunlara el konulamaz. Yetkili merciin kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim, kararını el koymadan itibaren kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde, el koyma kendiliğinden kalkar.
(Ek fıkra: 7/5/2010-5982/2 md.) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir.” hükümlerine yer verilmiş, 125. maddesinin son fıkrasında ise, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden dolayı doğan zararları ödemek zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır.
Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanunu’nun “Milli İstihbarat Teşkilatının görevleri” başlıklı 4. maddesinde ise; “Milli İstihbarat Teşkilatının görevleri şunlardır;
a) Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bütünlüğüne, varlığına, bağımsızlığına, güvenliğine, Anayasal düzenine ve milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel faaliyetler hakkında milli güvenlik istihbaratını Devlet çapında oluşturmak ve bu istihbaratı Cumhurbaşkanı (…) (2), Genelkurmay Başkanı, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreteri ile gerekli kuruluşlara ulaştırmak. b) … ” hükmü yer almaktadır.
12/04/2000 tarih ve 24018 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği’nin “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını yapacak makamlar” başlıklı 7. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması, Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve mahalli mülki idare amirlikleri tarafından yapılır.” düzenlemesi yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Yukarıda yer verilen kanun hükmü gereği milli güvenlik istihbaratını Devlet çapında oluşturmak ve bu istihbaratı gerekli kuruluşlara ulaştırmakla görevli Milli İstihbarat Teşkilatının devletin asayiş ve güveni için zorunlu ve kanunla kendisine verilmiş bir görev olarak istihbarat faaliyetlerinde bulunabileceği açıktır.
Dosyanın incelenmesinde, davacının kardeşine ilişkin güvenlik soruşturması evrakında; davacının katıldığı mitinglere yer verildiği, üyesi olduğu sendika ve platformların sayıldığı, il teşkilatlarında yer aldığı partilerden bahsedildiği, 2011 yılı itibarıyla davacıyla ilgili olarak KONGRA-GEL(PKK) üyeleri arasında yer aldığının belirtildiği görülmekle birlikte bu bilgilerin istihbari nitelikte olan bilgiler olduğu ve hukuki bir delil olarak kullanılamayacağı ibaresinin de yer aldığı görülmektedir.
Davacının kardeşi hakkında Jandarma Genel Komutanlığı Personel Başkanlığının güvenlik araştırması sonuçları ile ilgili görüş isteme yazısı üzerine Jandarma Genel Komutanlığı Adli Müşavirliği tarafından verilen cevabi yazıda sadece davacının kardeşine yönelik bilgilerin dikkate alındığı ve soruşturma sonucunun olumsuz kabul edilmesinin uygun olacağının değerlendirildiği, davacının kendisi hakkındaki bilgilere ise yer verilmediği anlaşılmaktadır. Daha sonra ise davacının kardeşi tarafından atamasının yapılmamasına ilişkin işleme karşı dava açılmış olup, yapılan yargılama neticesinde işlemin iptaline karar verilmiştir.
Bu durumda, davalı idarelerden Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı tarafından Jandarma Genel Komutanlığının talebi üzerine gönderilen cevabi yazıda, elde edilen bilgilerin istihbari nitelikte bilgiler olduğu ve hukuki bir delil olarak kullanılamayacağının açıkça belirtildiği, istihbari nitelikteki bu bilgilerin sadece ilgili kuruma gönderildiği ve herhangi bir şekilde alenileştirilmesinin de söz konusu olmadığı, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yapılan kişi hakkında kendisinden bilgi ve belge istenen Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı’nın kişinin kendisi ve ailesi ile ilgili elde ettiği istihbari nitelikteki bilgilerin ilgili kuruma ulaştırmasından ibaret işleminin davalı Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı’nın kendisine kanunla verilen istihbarat faaliyetlerinde bulunma görevini aşar nitelikte bir yönü bulunmadığı anlaşıldığından, olayda davalı idarelerin hizmet kusurundan söz edilmesinin mümkün olmadığı ve davalı idarelerin herhangi bir tazmin sorumluluğundan da bahsedilemeyeceği sonucuna varılmış olup, İdare Mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin kabulüne, davacının temyiz isteminin reddine,
2. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının kabule ilişkin kısmının BOZULMASINA, davanın reddine ilişkin kısmının bu gerekçeyle ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.