Danıştay Kararı 10. Daire 2015/2736 E. 2020/5020 K. 17.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/2736 E.  ,  2020/5020 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/2736
Karar No : 2020/5020

DAVACI : … Odası
VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

DAVANIN KONUSU :
Davacı Jeofizik Mühendisleri Odası tarafından, 12/05/2015 tarih ve 29353 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 12. maddesinin 9. fıkrasının, jeofizik mühendislerine yer verilmemek suretiyle eksik düzenlendiğinden bahisle iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Davacı tarafından, dava konusu edilen düzenlemede 3 kişilik komisyonun içinde zorunlu mühendislik alanlarının sayılarak belirtildiği, jeofizik mühendisliğine yer verilmemesinin hukuka aykırı olduğu, su yapılarının uygulama projeleri (statik) için jeoteknik raporların hazırlanması gerektiği, bunun da olmazsa olmaz şartının zemin etüdü olduğu, davaya konu edilen su yapılarının inşasında da zemin etüdü raporu zorunlu olarak projenin bir parçası olduğuna göre inşaat, jeoloji ve jeofizik mühendislerinin uzmanlığına göre yapacağı işin farklı olacağı, hazırlanan temel ve gövde inşasına yönelik verilerin rapora uygun yapılıp yapılmadığının arazide jeofizik etütler yönünden denetlenmesinin jeofizik mühendislerince yapılması gerektiği, jeofizik mühendisince gerek görülmesi durumunda temelin gövde inşasında temelde sızdırmazlık testleri, su kaçakları, zemin iyileştirme kontrolü, taşıma ve emniyetli taşıma gücü testleri yapılması gerektiği, zemin etüdü ve deprem risk analiz raporu, sızıntı suyu ve depo gazı yönetimi konularının jeofizik mühendislerinin uzmanlık alanı olduğu, su yapıları gibi büyük ve pahalı yatırımları gerektiren ve ülke kaynaklarının kullanımında önemli bir yer teşkil eden yapıların yapım aşamasında da denetimin jeofizik mühendislerince yapılmasının zorunlu olduğu ileri sürülmektedir.

DAVALININ SAVUNMASI :
Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği kapsamında üretilen ve dava dilekçesinde gerekçe olarak gösterilen mühendislik hizmetleri ile baraj, gölet gibi su yapılarında yapılacak mühendislik hizmetlerinin birbirinden farklı olduğu, birinin bina ve bina türü yapıların projelendirilmesi esnasında üretilen mühendislik hizmetleriyle ilgili olduğu, diğerinin elektrik enerjisi üretmek maksadıyla yapılacak tesislerin su yapısıyla ilgili kısımları ile diğer su yapılarının onaylı fizibiliteye uygun kati, uygulama ve iş sonu projelerinin kontrol ve onayı ile yapımındaki inceleme ve denetimiyle ilgili olduğu, dava konusu düzenleme ile DSİ baraj, gölet gibi depolamalı tesislerde temelin gövde inşasına başlanması için uygun olup olmadığının yerinde incelemesini yapacak komisyonun oluşumunun düzenlendiği, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’nde zemin mekaniği, zemin dinamiği ve zemin emniyet gerilmesi hesaplaması gibi çalışmaların inşaat ve jeoloji mühendislerince yapılacağının belirtildiği, dava konusu düzenleme kapsamında kurulan komisyonun, su yapılarının projesinde belirtilen mühendislik hizmetlerine uygun yapılıp yapılmadığını incelemek ve denetlemekle görevli olduğu, su yapılarının yapımı süreçlerinde üretilen mühendislik hizmetlerinin çoğunluğunun, (jeolojik takip, mühendislik jeolojisi çalışmaları, zemin iyileştirme ve jeoteknik hizmetler ile inşa süreçlerindeki beton, demir vb. hizmetler gibi) jeoloji ve inşaat mühendislerinin görev alanı içinde yer aldığı, bu nedenle de komisyonlarda görev alacakların en az birinin jeoloji ve inşaat mühendisi olmasının gerektiği, diğer üçüncü kişinin ise su yapısının yapımı süreçlerinde üretilen diğer mühendislik hizmetlerinin niteliğine göre komisyona dahil olabileceğinin düzenlendiği, komisyonların en az 3 kişiden oluşacağının düzenlendiği, işin niteliği ve safahatı dikkate alınarak komisyon üye sayısının arttırılma olanağının olduğu, dava dilekçesinde gerekçe olarak gösterilen bina ve bina türü yapıların projelendirilmesi süreçlerinde üretilen mühendislik hizmetlerini tanımlayan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği’ne göre inşa edilen yapıların denetim süreçlerine ilişkin usul ve esasları düzenleyen Yapı Denetimi Uygulama Yönetmeliği’nde (Yönetmeliğin 13. maddesinin 4. fıkrası hariç) jeofizik mühendislerine yer verilmediği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dava konusu düzenlemenin iptaline karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava, davacı Jeofizik Mühendisleri Odası tarafından, 12/05/2015 tarih ve 29353 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliğinin 12. maddesinin 9. fıkrasının “jeofizik mühendisleri”ne de yer verilmesi yönünde iptali istemiyle açılmıştır.
T.C. Anayasası’nın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzel kişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla yönetmelikler çıkarabilecekleri belirtilmiştir.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından, Yönetmelikle yapılan düzenlemenin üst normlara ve hukuka uygun olup olmadığının irdelenmesi gerekmektedir. Buna göre;
6200 sayılı Devlet Su İşleri Umum Müdürlüğü Teşkilat ve Vazifeleri Hakkında Kanun’un Ek 6. maddesinin 1. fıkrasında, 14/03/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve su kullanım hakkı anlaşması çerçevesinde elektrik enerjisi üretmek amacıyla yapılacak olan hidroelektrik tesislerinin baraj, regülatör, yükleme havuzu, tünel, kanal, borulu isale hattı gibi su yapısıyla ilgili kısımları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılacak baraj, gölet ve regülatör gibi su yapılarının inşasının inceleme ve denetiminin zorunlu olduğu, diğer su yapılarından sulama tesisi, isale hattı, kolektör, arıtma tesisi, taşkın ve nehir yatağı düzenlemesi gibi su yapılarının da denetim masrafları ilgililerine ait olmak üzere denetim hizmetinin DSİ tarafından yapılacağı veya DSİ tarafından yetkilendirilen Türk Ticaret Kanununa göre kurulmuş şirketlerden DSİ’ce müşavirlik hizmeti satın alınarak yaptırılacağı, denetim masraflarının, denetlenen yatırımcı gerçek ve tüzel kişiler tarafından DSİ’ye ödeneceği; aynı Kanunun 8. fıkrasında, denetim işleriyle ilgili masrafların tahsiline dair usuller ile denetim yapacak personelin nitelikleri, denetleme usulleri ve diğer şartlar, DSİ tarafından, bağlı olduğu Bakanlığın görüşü alınarak hazırlanacak yönetmelikle düzenleneceği, hükümlerine yer verilmiş olup; söz konusu hükme dayanılarak 12/05/2015 tarih ve 29353 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği uygulamaya konulmuştur.
Dava konusu yönetmeliğin dayanağı olan 6200 sayılı Kanunun Ek 6. maddesinde; su yapılarının denetiminin DSİ tarafından veya DSİ tarafından yetkilendirilen Türk Ticaret Kanununa göre kurulmuş şirketlerden DSİ’ce müşavirlik hizmeti satın almak yoluyla yaptırılabileceği kuralına yer verilirken, aynı maddede denetim yapacak personelin nitelikleri ile diğer şartların, DSİ tarafından belirlenmesine, olanak tanınmıştır.
Davacı Oda tarafından, hazırlanan temel ve gövde inşaasına yönelik verilerin rapora uygun yapılıp yapılmadığının, arazide jeofizik etütler yönünden denetlenmesinin jeofizik mühendisleri tarafından yapılması gerektiği, gerek görülmesi durumunda, temelin gövde inşasında temelde sızdırmazlık testlerinin, su kaçağı kontrolünün jeofizik mühendislerinin uzmanlık alanına girdiği ileri sürülerek düzenlemede “jeofizik mühendisleri”ne de yer verilmesi istemiyle dava açılmıştır.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliğinin 5. maddesinde, “Jeofizik Mühendisliği”nin; Petrol, maden ve benzeri doğal kaynakların aranması, araştırılması, bulunması, rezerv özelliklerinin saptanması, içme ve kullanma amaçlı yeraltı ve yerüstü suları, jeotermal enerji, çevre ve çevre sorunları ve arkeolojik amaçlı araştırmalar ile her türlü mühendislik yapılarının yapı yeri ve güzergâh seçimi, zemin ve temel etütleri, deprem, doğal afet ve benzeri konularında eğitim ve araştırma etkinliklerinin yürütüldüğü, fizik, matematik, bilgisayar, elektronik teknolojisine dayalı, dili matematik olan mühendislik dalını, ifade ettiği; “Jeofizik mühendisliğinin uzmanlığı”nın ise; Yerkürenin incelenen bölümüne ve olayına göre ya da belirli fiziksel özelliklerinden yola çıkılarak, sismoloji (deprembilim), yer içi fiziği, hidroloji, deniz jeofiziği, jeomanyetizma, aeronomi, meteoroloji, atmosfer fiziği, volkanoloji, yer içi kimyası, fiziksel oşinografi, jeofizik bilimi ve jeofizik mühendisliği ile ilgili araştırmalar, olduğu belirtilmiştir.
Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliğinin “DSİ’nin görev ve sorumlulukları” başlıklı 12. maddesinin 9. fıkrasında da kanunda yer verilen hükme paralel şekilde, DSİ baraj, gölet gibi depolamalı tesislerde, projede belirtilen temelin gövde inşaatına uygun olup olmadığının yerinde incelenmesine ilişkin oluşturulan komisyonda, jeolojik takip, mühendislik jeolojisi çalışmaları, zemin iyileştirme ve jeoteknik hizmetler ile inşa süreçlerindeki hizmetleri yapan inşaat ve jeoloji mühendislerine yer verildiği görülmektedir.
Bu itibarla, su yapıları denetiminde, gövde inşaatına başlanılabilmesi için zorunlu olan incelemenin, içinde jeoloji ve inşaat mühendislerinin bulunduğu en az üç kişilik bir komisyon marifetiyle yapılmasını öngören Yönetmeliğin iptali istenilen 12. maddesinin 9. fıkrasında, gerek Anayasada yer alan ilkeler, gerekse, yetki veren 6200 sayılı Kanunun ek-6. maddesi hükmüne aykırılık görülmemiştir.
Öte yandan; davacı Oda tarafından ileri sürülen diğer iddialarda da yasal isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun Ek 1. maddesi uyarınca Danıştay Onuncu ve Onüçüncü Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca, duruşma için taraflara önceden bildirilen 12/03/2020 tarihinde, davacı vekili Av. …’nun ve davalı idare vekili Hukuk Müşaviri …’nin geldikleri, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip, duruşma tamamlandı. 12/03/2020 tarihli ara kararının cevabı geldiği görülmekle Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Davacı Jeofizik Mühendisleri Odası tarafından, 12/05/2015 tarih ve 29353 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 12. maddesinin 9. fıkrasında “jeofizik mühendisleri”ne de yer verilmesi gerektiği öne sürülerek anılan fıkranın eksik düzenleme nedeniyle iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE:
ESAS YÖNÜNDEN:
İlgili Mevzuat:
Dava konusu edilen Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği’nin “DSİ’nin görev ve sorumlulukları” başlıklı 12. maddesinin dokuzuncu fıkrasında; “DSİ baraj, gölet gibi depolamalı tesislerde, içinde jeoloji ve inşaat mühendislerinin bulunduğu en az üç (3) kişilik bir Komisyon marifeti ile temelin gövde inşasına başlanması için uygun olup olmadığını yerinde inceler. DSİ, yatırımcı ve/veya yüklenicinin gövde inşaatına başlama konusundaki yazılı talebini en geç onbeş gün içerisinde gerekli incelemeleri yaparak sonuçlandırır. Uygun görülmeyen hususlar DSİ tarafından SYDF ve yatırımcıya yazılı olarak bildirilir. DSİ’nin onayı olmadan gövde inşaatına başlanılmaz.” kuralına yer verilmiştir.
6200 sayılı Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünce Yürütülen Hizmetler Hakkında Kanun’un ek 6. maddesinin 1. fıkrasında, 14/03/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve su kullanım hakkı anlaşması çerçevesinde elektrik enerjisi üretmek amacıyla yapılacak olan hidroelektrik tesislerinin baraj, regülatör, yükleme havuzu, tünel, kanal, borulu isale hattı gibi su yapısıyla ilgili kısımları ile gerçek ve tüzel kişiler tarafından yapılacak baraj, gölet ve regülatör gibi su yapılarının inşasının inceleme ve denetiminin zorunlu olduğu, diğer su yapılarından sulama tesisi, isale hattı, kolektör, arıtma tesisi, taşkın ve nehir yatağı düzenlemesi gibi su yapılarının da denetim masrafları ilgililerine ait olmak üzere denetim hizmetinin DSİ tarafından yapılacağı veya DSİ tarafından yetkilendirilen Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş şirketlerden DSİ’ce müşavirlik hizmeti satın alınarak yaptırılacağı, denetim masraflarının, denetlenen yatırımcı gerçek ve tüzel kişiler tarafından DSİ’ye ödeneceği; 8. fıkrasında, denetim işleriyle ilgili masrafların tahsiline dair usuller ile denetim yapacak personelin nitelikleri, denetleme usulleri ve diğer şartların, DSİ tarafından, bağlı olduğu Bakanlığın görüşü alınarak hazırlanacak yönetmelikle düzenleneceği hükmüne yer verilmiş, anılan hükme dayanılarak 12/05/2015 tarih ve 29353 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği uygulamaya konulmuştur.
Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 6200 sayılı Kanunun ek 6. maddesinde; su yapılarının denetiminin DSİ tarafından veya DSİ tarafından yetkilendirilen Türk Ticaret Kanunu’na göre kurulmuş şirketlerden DSİ’ce müşavirlik hizmeti satın almak yoluyla yaptırılabileceği kuralına yer verilirken, aynı maddede denetim yapacak personelin nitelikleri ile diğer şartların, DSİ tarafından belirlenmesi kurala bağlanmıştır.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Ana Yönetmeliği’nin “Kuruluş” başlıklı 4. maddesinde, “Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanununa uygun olarak kurulan, tüzel kişiliği haiz ve kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Jeofizik Mühendisleri Odası bu Yönetmelik hükümlerine bağlı olup, merkezi Ankara’dadır.” hükmüne,
Aynı Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 5. maddesinde, “Jeofizik Mühendisliği: Petrol, maden ve benzeri doğal kaynakların aranması, araştırılması, bulunması, rezerv özelliklerinin saptanması, içme ve kullanma amaçlı yeraltı ve yerüstü suları, jeotermal enerji, çevre ve çevre sorunları ve arkeolojik amaçlı araştırmalar ile her türlü mühendislik yapılarının yapı yeri ve güzergah seçimi, zemin ve temel etütleri, deprem, doğal afet ve benzeri konularında eğitim ve araştırma etkinliklerinin yürütüldüğü, fizik, matematik, bilgisayar, elektronik teknolojisine dayalı, dili matematik olan mühendislik dalını,
Jeofizik mühendisliğinin uzmanlığı: Yerkürenin incelenen bölümüne ve olayına göre ya da belirli fiziksel özelliklerinden yola çıkılarak, sismoloji (deprembilim), yer içi fiziği, hidroloji, deniz jeofiziği, jeomanyetizma, aeronomi, meteoroloji, atmosfer fiziği, volkanoloji, yer içi kimyası, fiziksel oşinografi, jeofizik bilimi ve jeofizik mühendisliği ile ilgili araştırmalarını, ifade eder.” düzenlemesine yer verilmiştir.
TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası Serbest Müşavirlik Mühendislik Hizmetleri Büro Tescil ve Mesleki Denetim Yönetmeliğinin “Jeofizik Mühendisliği Uzmanlık Alanları
” başlıklı 5. maddesinin 1. fıkrasının “Mühendislik yapılarının zemin araştırmaları, kent planlamalarına esas yer seçimi, jeoteknik çalışmalar kapsamında jeofizik mühendisliği hizmet alanları/dalları” başlıklı (c) bendinin 17. alt bendinde, “yol, baraj, tünel yapımı, metro, kanalizasyon ve içme suyu şebeke yapımı ve benzeri kazı ve sökü işleri gerektiren çalışmalarda; zemin veya kayaçların sökülebilirliğinin/kazılabilirliğinin saptanması kapsamında sismik yöntemler kullanılarak yürütülecek jeofizik mühendisliği hizmetleri,” jeofizik mühendisliği hizmet alanları arasında sayılmıştır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Yönetmeliğin iptali istenilen dava konusu hükmüne yönelik davacının itirazlarının, jeofizik mühendisliğinin dava konusu düzenlemede yetkili meslek mensubu olarak belirtilmemesinin ciddi bir eksiklik olduğu, jeofiziğe ilişkin ölçüm yerleri ve çalışma verilerinin zorunlu tutulması gerekirken tercihe açık bir durum oluşturulduğu, bu durumun ise yönetmeliğin amacı ile bağdaşmadığı ve çalışma alanı olan konularda yetkilerinin jeoloji mühendisliği lehine sınırlandırıldığı hususlarında yoğunlaştığı gözetildiğinde; uyuşmazlığın çözümünün, hakimlik mesleğinin gerektirdiği bilginin yanı sıra, konunun uzmanlarından alınacak bilimsel ve teknik bilgiden de yararlanmayı gerektirdiği kanaatine varılmıştır.
Onuncu ve Onüçüncü Dairelerden oluşan Müşterek Kurulun 12/03/2020 tarihli, E:2015/2736 sayılı ara kararı ile Üniversitelerarası Kurul Başkanlığından, jeofizik mühendisliğinin jeoloji mühendisliğinden farklılaştığı hususlar ile dava konusu Yönetmeliğin 12. maddesinin 9. fıkrasında yer alan “baraj, gölet gibi depolamalı tesislerde, içinde jeoloji ve inşaat mühendislerinin bulunduğu en az üç kişilik bir Komisyon marifeti ile temelin gövde inşasına başlanması için uygun olup olmadığının yerinde incelenmesi”nin yapılması işinin Jeoloji ve İnşaat Mühendisliğinin müfredatı ile uyumlu olup olmadığı, davacının iddiaları doğrultusunda jeofizik mühendisliğinin davaya konu hükümler kapsamında yeterli bilgi ve uzmanlığa sahip olup olmadığı ve Yönetmeliğin 12. maddesinin 9. fıkrasında belirtilen “yerinde inceleme”de jeofizik mühendislerinin de yer almasının zorunluluk arz edip etmediği, sorularak bunlara ilişkin bilgi ve belgelerin istenilmesine karar verilmiştir.
Üniversitelerarası Kurul Başkanlığının 26/08/2020 tarihli yanıtında;
“Ülkemizde, su yapıları da dahil olmak üzere, yapılacak her türlü bayındırlık yapısı için nasıl bir İnşaat Mühendisine ihtiyaç varsa bu tür tesislerinin yapı-zemin ilişkisini belirlemek ve depreme dayanıklı yapı tasarımı amacıyla zemin dinamik parametrelerinin belirlenmesi amacıyla Jeofizik Mühendisine ihtiyaç vardır. Benzer şekilde yine zeminin jeolojik özelliklerinin bilinmesi için de Jeoloji Mühendisine ihtiyaç bulunmaktadır.
Jeoloji Mühendisliğinde nokta bazında ve doğrudan zemin/materyal üzerinde bir çalışma yapılırken; Jeofizik Mühendisliğinde zemin ve zemin altının saha bazında fiziksel parametrelerinin ölçümü ve yapı deprem ilişkisi açısından zemin niteliklerinin tanımlanması üzerine çalışma yapılmaktadır.
İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Lisans ders planında, yapı-zemin ilişkisinin ayrıntılı işlendiği ve incelenmesine olanak veren dersler bulunmakta ve okutulmaktadır. Bunlar: Mühendislik Jeofiziği, Mühendislik Sismolojisi, Sismik Prospeksiyon, Elektrik Prospeksiyon, Elektromanyetik Prospeksiyon ve Jeomekaniktir.
İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü mezunları su yapıları da dahil olmak üzere her türlü yapının yapı-zemin ilişkisini incelemek adına yeterli bilgi ve beceriyi kazanmakta ve bu alanda karşılaşılan soruna göre yönetmeliklerde belirtildiği şekilde zemin etüdü raporu hazırlanması ve tatbikinde ehildirler.
Deprem sırasında, su yapıları da dahil olmak üzere, yeraltı ve yer üstü yapılarının en az hasar almasından etkili olan önemli faktörler arasında yapının oturduğu yerin geometrik (eğim, vadi, tepe, yer tabaka kalınlıkları, eğimleri ve süreksizlikleri) ve fiziksel özellikleri (yerin elastik parametreleri-Dinamik Young Modülü, Dinamik Poisson oranı vb, taşıma gücü, yeraltı su seviyesi vb gibi) sayılabilir. Bu özellikler inşaat alanında yatay ve düşey yönlerde önemli değişiklikler gösterebilmektedir.
Yüzey jeolojisi, yukarıda tanımladığımız bazı özelliklerin yeryüzündeki durumu hakkında bilgi verirken muayene çukuru veya sondaj gibi geoteknik yöntemler ise noktasal olarak derinlere doğru zemin değişimleri hakkında bilgi verir.
Deprem tehlikesi altında olan ülkemizde yapıların yerleşeceği alanların tanınmasında jeofizik araştırma tekniklerinden azami ölçüde yararlanılması gerekir. Yeraltını tanımak çok disiplinli bir çalışma gerektirir. Bu çalışmalarda jeofizik, jeoloji mühendisliği ve inşaat mühendisliği-geoteknik yöntemler birlikte ve çağdaş ve bilimsel paylaşımla uygulandığından sonuç güvenilir ve sağlıklı olur. 1999 depremi sonrasında oluşan bilinç ve gerekse Avrupa Birliği uyum sürecinde standartların yeniden oluşturulması çalışmalarında imara esas veya ruhsata esas araştırmalarda kullanılacak jeolojik, jeofizik ve inşaat mühendisliği geoteknik yöntem ve uygulamaların uluslararası standartlara uygunluğu daha da önem kazanmaktadır. Bu bağlamda özellikle zemin ve yer sınıflamasının sismik S-dalga hızlarına göre yapılması tavsiye edilmekte, NEHRP ve Eurocode gibi standartlarda sismik S-dalgası hızına göre zemin sınıflaması yapılmaktadır. Sismik parametreler sismik yöntem uygulamaları ile elde edilir ve bu yöntemler etik olarak Jeofizik Mühendisliği Programından mezun Jeofizik Mühendisleri tarafından uygulanmalıdır.
Sonuç olarak; Yapılaşma alanlarının yapı-zemin ilişkisinin incelenmesinde mesleki tutkuların dizginlenip bilimsellik safında kalınarak jeoloji, jeofizik ve inşaat mühendisliği-geoteknik araştırmalarının ayrı ayrı değil bir arada etkileşimli olmasının sağlanması ve son rapor aşamasında üç disiplini kapsayan bir kurumsallaşma etiği yaklaşımı ve doğrultusunda yasal düzenlemeler yapılması, yönetmelikler oluşturulması ve uygulanması gerektiği kanaatine varılmıştır.” görüşlerine yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, dava konusu düzenleme üzerinde yukarıda belirtildiği şekilde yapılan kapsamlı inceleme sonucunda; Kurul kararında da vurgulandığı üzere, baraj, gölet gibi depolamalı tesislerde temelin gövde inşasına başlanmasının yerinde incelenmesi sürecinde jeoloji mühendisliği ve inşaat mühendisliği ile birlikte jeofizik mühendisliği uzmanlık alanına asli derecede ihtiyaç duyulacak çalışmalar yapılacağı gözetildiğinde dava konusu Yönetmelik hükmünde jeofizik mühendisliğine yer verilmemesinde hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Dava konusu Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği’nin 12. maddesinin 9. fıkrasının “jeofizik mühendisleri”ne de yer verilmemesi nedeniyle İPTALİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,
4. Posta giderleri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra istemleri halinde taraflara iadesine,
Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 17/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.