Danıştay Kararı 10. Daire 2015/2400 E. 2020/3863 K. 19.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/2400 E.  ,  2020/3863 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/2400
Karar No : 2020/3863

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVALI) : … Valiliği / …
VEKİLİ : Av. … / Aynı yerde

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Serbest avukat olarak görev yapmakta olan davacının 18/02/2013 tarihinde … (…) Adliyesi’nde gerçekleştirilen polis müdahalesi sonucunda darp edilmesi neticesi uğramış olduğunu öne sürdüğü manevi zarara karşılık olarak 100.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararıyla; önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlemenin Anayasal bir hak olduğu gibi, demokratik bir toplumun vazgeçilmezleri arasında yer aldığı, davacı tarafından polisin keyfi şekilde üzerlerine saldırdığı, hiçbir makul neden olmadan şiddet kullandığı ileri sürülmekte ise de, olaydan açıkça anlaşıldığı üzere tutuklu bulunan kişiler için dilekçe verilmesi eyleminin ötesine geçen, olayı bir toplantı ve gösteri yürüyüşü haline getiren eylemler içine girilmiş, bu eylem için gerekli makamlara bir bildirim yapılmadığı gibi, kapalı bir mekan olan ve eylemlere sahne olmasına imkan bulunmayan Adliye koridorları içinde gösteri yapılmaya çalışılmış, tüm uyarılara rağmen grup dağılmadığı gibi sloganlar eşliğinde polise karşı ciddi bir direnç gösterilmiş ve bu sebeple güvenlik güçlerinin kanundan doğan görevlerini yerine getirmek amacıyla zor kullanmak zorunda kalmış olduklarının anlaşıldığı, dolayısıyla demokratik bir tepkinin ötesine geçen, yargı faaliyetinin yapıldığı hukuk kurumunu işlemez hale getirmek suretiyle başka demokratik hakların kullanılmasına engel olan eylemlerin demokratik bir hakkın kullanımı olarak değerlendirilmesine olanak bulunmayıp, kanunsuz bir eylemin sonlandırılmasının polisin kamuya karşı sorumluluğu olduğu dikkate alındığında, davacının içinde yer aldığı grubun taşkın davranışları nedeniyle yaralanmasından ve manevi olarak zarara uğramasından davalı idarenin sorumlu olduğunun kabulüne imkan bulunmadığı, bu durumda, doğduğu belirtilen zararın idarenin kusurundan kaynaklanmadığı, kusurlu veya kusursuz sorumluluk ilkeleri uyarınca idarenin sorumluluğu cihetine gitme olanağı bulunmadığı anlaşılmakla, davacının tazminat isteminin karşılanmasına olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacı tarafından, hakkında herhangi bir soruşturma veya gözaltı işlemi yapılmadığı, polisin orantısız güç kullandığı, savcılığa dilekçe vermek için avukatların toplu bir şekilde merdivenlerden çıkmasının kanunsuz gösteri olarak kabul edilemeyeceği ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Serbest avukat olarak görev yapmakta olan davacının 18/02/2013 tarihinde … (…) Adliyesi’nde gerçekleştirilen polis müdahalesi sonucunda darp edilmesi neticesi uğramış olduğunu öne sürdüğü manevi zarara karşılık olarak 100.000,00 TL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik olmayıp, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışı manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kılmaktadır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Bu niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dava dosyasının incelenmesinden; serbest avukat olan davacının, 18/02/2013 tarihinde bir grup avukat ile … Adliyesi’ne giderek haksız tutuklandıklarını iddia ettikleri meslektaşlarının tahliye talebini içerir dilekçeleri vermek üzere adliyeye girdikleri, adliye içindeki toplu hareketin engellenmesi için nöbetçi Cumhuriyet Savcısı’nca polise talimat verilmesi üzerine adliye içinde arbede yaşandığı, davacının iddiasına göre yaşanan arbedede polislerce fiili saldırıya uğradığı ve baygınlık geçirdiği, adliyede bulunan sağlık personelince ilk müdahalesi yapıldıktan sonra Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gidilerek burada yapılan sağlık kontrolünde darp izleri tespit edildiği ve tarafına beş günlük iş göremezlik raporu verildiği, davacı tarafından yaşanan hadiselerin polisin şiddeti sonucu meydana geldiği, avukatlık mesleğinin gereğinin yapılması konusunda çıkarılan zorluğun avukatlık yasasına aykırı olduğu gibi uluslararası hukukun da çiğnendiği, kapalı mekan içinde gaz kullanımına gidilerek hayati tehlike oluşturulduğu iddiaları ile manevi olarak zarara uğradığı, uğramış olduğu manevi zarara karşılık olarak 100.000,00 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Bakılan davada, uyuşmazlığın çözümü için öncelikle 18/02/2013 tarihinde … Adliyesi’nde meydana gelen olayların kanunsuz bir eylem olup olmadığının tespiti amacıyla bu olaylara katılanlar hakkında adli yönden işlem yapılıp yapılmadığı, olaylara katılanlar hakkında ceza davası açılıp açılmadığı, dava açılmış ise davanın sonuçlanıp sonuçlanmadığı, varsa güvenlik kamerası görüntülerinden davacının bu olaylara ne şekilde katıldığı, davacının polisin müdahalesini gerektiren bir duruma sebep olan kişilerden olup olmadığının, müdahaleyi gerektiren durumu yaratan kişiler dışındakilerin müdahaleden etkilenmemesi için gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığı, davacıya polis tarafından müdahale edilip edilmediği, müdahale edilmiş ise ne şekilde müdahale edildiği, davacı hakkında adli yönden bir işlem yapılıp yapılmadığı, olaylara müdahale eden polis memurları hakkında orantısız güç kullanıldığı iddiasıyla adli veya idari yönden herhangi bir soruşturma yapılıp yapılmadığı hususlarının araştırılması gerekmektedir.
Bu itibarla, yukarıda yer verilen hususlar araştırılmadan davacının içinde yer aldığı grubun taşkın davranışları nedeniyle yaralanmasından ve manevi olarak zarara uğramasından davalı idarenin sorumlu olduğunun kabulüne imkan bulunmadığı, bu durumda, doğduğu belirtilen zararın idarenin kusurundan kaynaklanmadığı gerekçesiyle davanın reddi yönünde verilen İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacının temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E: …, K: … sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.