Danıştay Kararı 10. Daire 2015/2321 E. 2020/4504 K. 04.11.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/2321 E.  ,  2020/4504 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/2321
Karar No : 2020/4504

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …

VEKİLLERİ : Av. …, Av. …

İSTEMİN KONUSU : …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, … Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnfaz Koruma Memuru olarak çalıştığı 08/02/2013 tarihinde kurumun ziyaret mahallinde görevliyken, idari binanın çatısının onarımı için çatı ustasına nezaret etmesi amacı ile çatıya çıkarıldığı, ayağının kayması sonucunda çatıdan düşmesi neticesi yaralanarak sakat kalması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 200,000,00 TL manevi, 10.000,00 TL maddi olmak üzere toplam 210.000,00 TL zararın davalı idarenin ağır hizmet kusurundan kaynaklandığı bu nedenle oluşan zararın karşılanması gerektiği iddialarıyla ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile yine dava dosyasında bulunan ve … Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan 05/02/2014 tarihli bilirkişi raporunun bir bütün olarak değerlendirilmesinden, dava konusu olayın oluşumundan … Nolu F Tipi Yüksek Güzenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu idaresinin ve davacının asli kusurlu olduğu kanaatine varılmış olup davacı tarafından tazmini istenen maddi zararın hangi giderlerin karşılığı olduğuna ve miktarın nasıl tespit edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, davacının, Devlet memuru olması nedeniyle dava konusu olay sonrasındaki tüm tedavi giderlerinin kurumunca karşılandığı, görevi süresince görevinin gerektirdiği tüm mali ve sosyal haklardan yararlandığı ve tedavi sonrasında görevine devam ettiği, herhangi bir gelir kaybının olmaması nedeniyle davacının maddi tazminat istemi yönünden davanın reddine, dava konusu olayın niteliği ve gelişimi ile davacının yaralanması dolayısıyla maruz kaldığı elem ve ızdırap dikkate alındığında olaydaki kusuru da dikkate alınarak davacı lehine takdiren 25.000,00-TL tutarın manevi tazminat olarak ödenmesinin yerinde olacağı kanaatine varılarak manevi tazminat istemi yönünden ise davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI : Davacı tarafından; öğretide ve Yargıtay kararlarında, beden gücü eksilen kişinin kazançlarında bir eksilme olmasa bile, sakatlığı oranında harcayacağı fazla çabanın tazminat olarak ödenmesi gerektiği belirtildiği, Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının da yetersiz olduğu ileri sürülmektedir.
Davalı idare tarafından; davacının olay günü havanın yağışlı olduğunu ve kaygan zeminde ayağının kayabileceğini öngörmemesi ve çatı ustası tarafından uyarılmasına rağmen uyarılara dikkat etmemesi nedeniyle ayağının kayarak çatıdan düşmesine ve beden gücü kaybına uğramasına kendi tedbirsiz ve dikkatsiz davranışıyla sebebiyet verdiği, olayda hizmet kusurunun bulunmadığı, tazminat koşullarının da oluşmadığı, bu nedenle İdare Mahkemesi kararının, davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Davacı tarafından, … Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu İnfaz Koruma Memuru olarak çalıştığı 08/02/2013 tarihinde kurumun ziyaret mahallinde görevliyken, idari binanın çatısının onarımı için çatı ustasına nezaret etmesi amacı ile çatıya çıkarıldığı, ayağının kayması sonucunda çatıdan düşmesi neticesi yaralanarak sakat kalması nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen 200,000,00 TL manevi, 10.000,00 TL maddi olmak üzere toplam 210.000,00 TL zararın tazmini istemiyle bakılan dava açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar, idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kararın, maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının incelenmesi;
İdare Mahkemesince, davacı tarafından tazmini istenen maddi zararın hangi giderlerin karşılığı olduğuna ve miktarın nasıl tespit edildiğine ilişkin herhangi bir bilgi ve belge sunulmadığı, davacının, Devlet memuru olması nedeniyle dava konusu olay sonrasındaki tüm tedavi giderlerinin kurumunca karşılandığı, görevi süresince görevinin gerektirdiği tüm mali ve sosyal haklardan yararlandığı ve tedavi sonrasında görevine devam ettiği, herhangi bir gelir kaybının olmaması nedeniyle davacının maddi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Tazminat hukukunda, çağın gereklerine uygun olarak geliştirilen içtihatlarla, kişinin kalıcı sakatlıkları nedeniyle beden gücü kaybına bağlı olarak gelirinde ve dolayısıyla mal varlığında bir eksilme meydana gelmemiş olsa dahi güç (efor) kaybı tazminatı olarak adlandırılan tazminatın ödenmesi gerektiği kabul edilmektedir. Beden gücü kaybına uğrayan kişinin aynı görevi zarardan önceki durumuna ve diğer kişilere göre daha fazla bir güç (efor) sarfıyla yaptığı gerçeğinden hareket edilerek zararı, bir anlamda, bu “fazladan sarf edilen gücün” oluşturduğu esası benimsenmektedir. Bu doğrultuda kamu görevlilerinin, görevlerinin neden ve etkisinden kaynaklanan güç (efor) kaybına dayanan maddi zararlarının tazmin edilmesi gerektiğinde duraksama yoktur.
İdare hukuku ilkelerine göre maddi zarar; idari işlem veya eylem nedeniyle kişinin mal varlığının (patrimuanın) aktifinde meydana gelen azalma nedeniyle uğranılan zarar ile elde edilmesi kesin olan gelirden yoksun kalma sonucu uğranılan toplam zarar olup; bedensel nitelikteki maddi zarar ise, kişinin sağlığına kavuşmak için yaptığı tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalması ya da yok olması nedeniyle elde edeceği gelirde ve gücünde meydana gelen azalmayı ifade etmektedir.
Bu bağlamda, İdare Mahkemesince davacının, dava konusu olay nedeniyle güç kaybına uğrayıp uğramadığı, uğranıldığının tespiti halinde, hangi oranda güç kaybına uğradığı, bu sakatlığın kalıcı olup olmadığı saptandıktan ve olayın meydana gelmesinde tarafların kusur oranları belirlendikten sonra güç (efor) kaybı nedeniyle uğranılan zararının hesaplanması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Güç kaybına uğramakla birlikte mevcut görevine devam eden veya başka bir göreve atanmak suretiyle kamu görevine devam eden kamu görevlilerinin, görevlerinin neden ve etkisinden kaynaklanan güç (efor) kaybına dayanan maddi tazminat istemleri, mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle aşağıda belirtilen ilkeler çerçevesinde hesaplanmalıdır.
A-) Kalıcı sakatlık nedeniyle beden gücü kaybına uğrayan kamu görevlisi beden gücü kaybına uğramasından sonra, idarece bedensel kaybına uygun yeni bir göreve atanmış ve yeni görev yerindeki aylık gelirinde bir azalma olmamış ise, kamu görevlisi olan davacının yeni görev yerindeki aynı işi yapan emsali kamu görevlilerine nazaran ne kadar daha fazla güç (efor) sarfedeceği hususu oran olarak tespit edilmeli ve tespit edilen bu oran davacı kamu görevlisinin aylık net gelirine uygulanmak suretiyle güç (efor) tazminatı hesaplanmalıdır.
Güç (efor) oranı ise yalnızca Adli Tıp Kurumu veya diğer kamu hastanelerinin sağlık kurulları tarafından belirlenen meslekte kazanma gücü oranına bağlı olmayıp, kişinin yaptığı kamu görevinin niteliğine ve kalıcı sakatlığının yani mevcut sağlık durumunun sürdürdüğü kamu görevine etkisinin belirlendiği oran olmalıdır.
B-) Kalıcı sakatlık nedeniyle beden gücü kaybına uğrayan kamu görevlisi beden gücü kaybına uğramasından sonra, bedensel kaybına uygun yeni bir göreve atanmış ve yeni görev yerindeki aylık gelirinde bir azalma olmuş ise, davacı kamu görevlisinin önceki görev yeri aylık geliri ile yeni görev yeri aylığı arasındaki “fark” kadar ve ayrıca davacının yeni görev yerinde aynı işi yapan emsali kamu görevlilerine nazaran ne kadar daha fazla güç (efor) sarfedeceği hususu oran olarak tespit edilmeli ve davacı kamu görevlisinin aylık net gelirine tespit edilen bu oran uygulanmak suretiyle belirlenecek “tutar” kadar toplam güç (efor) zararı bulunduğu dikkate alınarak hesaplama yapılmalıdır.
C-) Kalıcı sakatlık nedeniyle beden gücü kaybına uğrayan davacı kamu görevlisi aynı işi yapmaya devam ediyor ise, kamu görevlisi davacının aynı işi yapan emsali kamu görevlilerine nazaran ne kadar daha fazla güç (efor) sarfedeceği hususu oran olarak tespit edilmeli ve tespit edilen bu oran davacı kamu görevlisinin aylık net gelirine uygulanmak suretiyle güç (efor) tazminatı hesaplanmalıdır.
Ayrıca, güç (efor) kaybına dayanan maddi tazminatın hesabında, kamu görevlisinin yasal emeklilik yaşını tamamladığı tarihten muhtemel bakiye yaşam süresinin sonuna kadar geçen pasif devrede de, beden gücü kaybı nedeniyle daha fazla efor sarf ederek yaşamını devam ettirmesi söz konusu olacağından, zararın oluşacağının ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulü gerekmektedir.
Pasif dönem zararının hesaplanması sırasında esas alınan ücret, bir çalışmanın karşılığı değil, ekonomik bir değer taşıyan yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinin karşılığıdır. Hal böyle olunca da ücretle fiilen çalışanlara uygulanmak için getirilen asgari geçim indiriminin ücretli bir çalışmanın söz konusu olmadığı pasif dönem zararının hesaplanmasında dikkate alınamayacağı açıktır. Zira asgari geçim indirimi ücretin eki olmadığından, tazminat alacaklarının hesaplanmasında esas ücrete dâhil edilemez. Pasif dönemde güç (efor) kaybına dayanan maddi zararın asgari geçim indirimi hariç bilinen son asgari ücret miktarı 1/Kn katsayısına göre her yıl %10 artırılmak ve %10 iskontoya tabi tutulmak ve daha fazla güç (efor) sarfına ilişkin tespit edilecek oran uygulanmak suretiyle hesaplanmalıdır.
Bu durumda; İdare Mahkemesince, öncelikle davacının olay nedeniyle, güç kaybına uğrayıp uğramadığı araştırılarak güç kaybına uğradığının tespiti halinde; olayın meydana gelmesinde tarafların kusur oranları belirlendikten sonra güç (efor) kaybı nedeniyle uğradığı maddi zararın yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, beden gücü kaybına uğradıktan sonra çalıştığı dönemlerde yaptığı görevler de araştırılıp saptanarak, aktif çalışma dönemi ve pasif dönemi belirlenmek suretiyle, bilirkişi marifetiyle hesaplattırılması için, kararın maddi tazminat istemi hakkında yeniden karar verilmek üzere bozulması gerekmektedir.
Kararın, manevi tazminat isteminin, kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin kısmının incelenmesi;
Manevi zarar, kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade etmekte, fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğu kabul edilmektedir.
Manevi tazminat, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik olmayıp, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracıdır. Manevi tazminat, olay nedeniyle duyulan elem ve ızdırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçlar. Bu niteliği gereği manevi tazminatın, zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de; tam yargı davalarının özelliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, manevi tatmin sağlayacak, olayın oluş şekli ve niteliğine uygun miktarda olması gerekmektedir.
İdare Mahkemesince, dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile yine dava dosyasında bulunan ve … Cumhuriyet Başsavcılığına sunulan 05/02/2014 tarihli bilirkişi raporunun bir bütün olarak değerlendirilmesinden, dava konusu olayın oluşumundan … Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu idaresinin ve davacının asli kusurlu olduğu kanaatine varılmış olup dava konusu olayın niteliği ve gelişimi ile davacının yaralanması dolayısıyla maruz kaldığı elem ve ızdırap dikkate alındığında olaydaki kusuru da dikkate alınarak davacı lehine takdiren 25.000,00-TL manevi tazminat isteminin kabulüne, geriye kalan 175.000,00 TL manevi tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlıkta, İdare Mahkemesince davacının olay nedeniyle sakatlığının kalıcı olup olmadığı, güç kaybına uğrayıp uğramadığı, güç kaybına uğranıldığının saptanması halinde, belirlenecek güç kaybı oranı ve olayın meydana gelmesinde tarafların kusur durumu dikkate alınarak manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiğinden, kararın manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik bu kısmında da hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Tarafların temyiz istemlerinin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine ilişkin temyize konu …. İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.