Danıştay Kararı 10. Daire 2015/2316 E. 2020/3563 K. 07.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/2316 E.  ,  2020/3563 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/2316
Karar No : 2020/3563

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Belediye Başkanlığı
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

İSTEMİN_KONUSU : …İdare Mahkemesinin dava konusu işlemin iptali yolundaki … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Kırklareli ili, Lüleburgaz ilçesi, … Belediye Başkanlığında belediye başkanı olarak görev yaptığı dönemde, Mahalli İdareler Kontrolörlüğü tarafından hazırlanan rapor uyarınca yurt içi ve yurt dışı seminerlerinde yapılan usulsüz ödeme nedeniyle kamu zararı oluştuğundan bahisle, 37.394,05 TL kamu zararının 5018 sayılı Kanun’un 71. maddesi uyarınca gecikme faizi ile birlikte tahakkuk ettirilerek ödenmesinin istenilmesine dair … Belediye Başkanlığının … tarih ve … sayılı işleminin iptali istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22/12/1973 tarih ve E:1968/8, K:1973/14 sayılı kararı ile belirlenen ilkeler uyarınca, davacıya yersiz ödendiği tespit edilen dava konusu ödemelerin, her bir ödemenin yapıldığı tarihten itibaren dava açma süresi içerisinde geri istenilmesinin ya da davacının maaşından re’sen kesilmesinin mümkün olduğu, bu süre geçtikten çok sonra anılan ödemelerin geri istenilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI: Davalı idare tarafından, başkan sıfatını taşıyan davacının seminerleri düzenleyen şirketlerin Bakanlıktan izin alıp almadığını bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu, semineri düzenleyen şirketler hakkında araştırma yapılmayarak açık hataya düşüldüğü ve kamu zararının doğmasına neden olunduğu, iyi niyetli olunmadığından kamu zararının süre sınırlaması olmadan istenebileceği, Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerine uygun şekilde işlem tesis edildiği, kamu zararlarının tahsilinde 10 yıllık zamanaşımı süresinin söz konusu olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI: Davacı tarafından savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :

MADDİ OLAY :
Davacının Evrensekiz Belediye Başkanı olarak görev yaptığı 03/09/2009-03/09/2014 tarihlerini kapsayan döneme ilişkin olarak İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Kontrolörlüğü tarafından … sayılı Denetim Raporu Hazırlanmıştır.
Denetim Raporunda; İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü tarafından yayınlanan 2007/26 sayılı Genelge hükümlerine aykırı şekilde, Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünden seminerin düzenlenmesine ilişkin izin alındığına dair belge bulunmadığı halde Belediye Başkanı ve belediye personeline seminer bedeli olan 23.317,70 TL’nin ödendiği yurt dışında düzenlenen eğitim semineri ve teknik geziler için 2005/62 sayılı Genelge hükümlerine aykırı olarak, her bir program için ayrı ayrı meclis kararı alınmadığı, seminer ve geziye katılanlarda yabancı dil bilgisi aranmadığı, seminer ve teknik geziler için davet yazılarının bulunmadığı, seminer ve temaslar hakkında Belediye Meclisine ilk toplantıda bilgi verilmediği, ödemelerin semineri düzenleyen kuruluşa yapıldığı, yurt dışına çıkış amacı, süresi ve program hakkında İçişleri Bakanlığı’na iletilmek üzere önceden bilgi verilmediği, seminer ve teknik gezi masrafı toplam 25.346,70 TL’nin Belediye bütçesinden ödendiği, ödeme tarih ve numaraları belirlenen tutarların, ilgililerden tahsil edilmesi, aksi halde ödeme emri belgelerinde imzası bulunan gerçekleştirme görevlisi, muhasebe yetkilisi ve harcama yetkilisinden 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu’nun 71. maddesi ile Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca, ödemelerin yapıldığı tarihten itibaren hesaplanacak kanuni faizi ile birlikte kamu zararı olarak tahsilinin sağlanması gerektiği belirtilmiştir.
… Belediye Başkanlığınca, Mahalli İdareler Kontrolörlüğü tarafından hazırlanan rapor uyarınca yurt içi ve yurt dışı seminerlerinde yapılan usulsüz ödeme nedeniyle kamu zararı oluştuğundan bahisle, 37.394,05 TL kamu zararının 5018 sayılı Kanun’un 71. maddesi uyarınca gecikme faizi ile birlikte tahakkuk ettirilerek, davacı tarafından ödenmesinin istenilmesine dair … tarih ve … sayılı işlem tesis edilmiştir.
Davacının … tarih ve … sayılı dava konusu işleme 15/10/2014 tarihli dilekçe ile yaptığı itirazın davalı idarenin … tarih ve … sayılı işlemiyle reddedilmesi üzerine bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
2577 sayılı İdari Yargılama Usülü Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasında, dilekçelerin; a) Görev ve yetki, b) İdari merci tecavüzü, c) Ehliyet, d) İdari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, e) Süre aşımı, f) Husumet, g) 3 ve 5 inci maddelere uygun olup olmadıkları yönlerinden belirtilen sıra ile incelenmesi gerektiği hükme bağlanmıştır.
5018 sayılı Kanun’un 71. maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılan ve 19/10/2006 tarih ve 26324 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak 01/01/2006 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 1. maddesinde, bu Yönetmeliğin amacının, kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonucunda tespit edilen kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esasları belirlemek olduğu; “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinde, ilgilinin, kendisine yersiz veya fazla ödeme yapılan gerçek ve/veya tüzel kişi ya da kişileri; sorumlunun, kamu zararının oluşmasına sebep olan kamu görevlisini ifade ettiği, işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle “Kamu Zararından Doğan Alacağın Tebliğ ve Takibi” başlıklı 10. maddesinde, kamu zararından doğan alacakların, merkezde strateji geliştirme birimlerince, taşrada ise takibe yetkili birimlerce sorumluların ve ilgililerin bilinen adreslerine imzaları alınmak suretiyle veya 11/12/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ edileceği, tebliğde; borcun miktarı, sebebi, doğuş tarihi, faiz başlangıç tarihi, ödeme yeri, yedi günlük itiraz süresi ve itiraz mercii belirtilerek, söz konusu tutarın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ödenmesinin isteneceği, itiraz ve itirazı değerlendirme süresinin bir aylık ödeme süresini etkilemeyeceği, kamu zararı alacaklarının yapılan tebligata rağmen sorumlular ve/veya ilgililerce süresinde rızaen ödenmemesi halinde ilgili alacak takip dosyasının, sürenin bitiminden itibaren beş iş günü içerisinde alacağın hükmen tahsili için, strateji geliştirme birimi veya taşradaki ilgili takip birimince kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimine gönderileceği; “Kamu zararından doğan alacakların tahsil şekilleri” başlıklı 12. maddesinde, kamu zararından doğan alacakların rızaen ve sulh yolu ile ödenmek, Borçlar Kanunu hükümlerine göre takas yapılmak ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle tahsil edileceği; işlem tarihinde yürürlükte olan 22. maddesinin 1. fıkrasında ise kamu zararından doğan alacakların sorumlularınca rızaen veya sulhen ödenmemesi halinde alacak takip dosyasının genel hükümlere göre takibat yapılmak ve dava açılmak üzere muhakemat müdürlüğü veya hazine avukatlığına gönderileceği belirtilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun 71. maddesi uyarınca çıkarılan Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik hükümlerinin incelenmesinden, 5018 sayılı Kanun’un, kamu kaynaklarının belirlenen amaçlar doğrultusunda, ilgili mevzuatta yer alan kurallara uygun, etkili, ekonomik ve verimli bir şekilde kullanımını sağlamak için oluşturulan kontrol sistemi ile mali disiplinin sağlanmasını hedeflediği, kontrol, denetim, inceleme, kesin hükme bağlama veya yargılama sonunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması halinin tespit edilmesi durumunda, bu zararın ilgililerden tahsil edilmesinin öngörüldüğü; kamu zararından doğan alacağın tebliğ ve takibinde ise, kamu zararından doğan alacakların, yetkili birimlerce sorumlulara ve ilgililere tebliğ edileceği, tebliğde; borcun miktarı, sebebi, doğuş tarihi, faiz başlangıç tarihi, ödeme yeri, yedi günlük itiraz süresi ve itiraz mercii belirtilerek, söz konusu tutarın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde ödenmesinin isteneceği, kamu zararı alacaklarının yapılan tebligata rağmen sorumlular ve/veya ilgililerce süresinde rızaen ödenmemesi halinde ilgili alacak takip dosyasının, sürenin bitiminden itibaren beş iş günü içerisinde alacağın hükmen tahsili için kamu idaresini temsile yetkili hukuk birimine gönderileceği, kamu zararından doğan alacakların rızaen ve sulh yolu ile ödenmesi söz konusu değilse, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uygulanmak suretiyle genel hükümlere göre tahsil edileceği anlaşılmaktadır.
İdari Yargı, Hukuk Devletinde, hukuka bağlılığı esas olan kamu idaresinin eylem ve işlemlerinin hukuka uygunluğunun, bağımsız yargı yerlerince, yargılama yöntemleri kullanılarak denetlenmesinin sağlanması için var olan yargı düzenidir. Bu yüzden; idari yargı denetiminin işleyebilmesi, idarenin Kamu Hukuku alanında faaliyette bulunmasına; idari nitelikte eylem veya işlem yapmasına bağlıdır. Böyle bir faaliyet olmadan, söz konusu denetimin işletilmesine olanak yoktur. Bu bağlamda, kişilerin hukuk aleminde herhangi bir etki doğurmayan, belirli bir hukuki durumu ya da olguyu belirtmekle yetinen “icrailik” niteliğinden yoksun işlemlerin, idari bir davaya konu edilmesi mümkün bulunmamaktadır. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendinde yer alan, dava dilekçelerinin, ortada idari davaya konu olabilecek kesin ve yürütülmesi gerekli işlemin olup olmadığı yönünden inceleneceğine; aynı Kanun’un 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde de, böyle bir işlemin bulunmaması halinde, davanın sonraki yargılama işlemlerine girişilmeksizin reddedileceğine ilişkin kurallar bu ilkeye dayalıdır.
Bakılan davada, anılan hükümlere göre tesis edilen dava konusu işlemin; sorumlusu tarafından kamu zararını rızaen ödemeye çağrı niteliği taşıdığı, bu bakımdan hazırlayıcı işlem niteliğinde olduğu ve tek başına bağımsız olarak hukuksal bir etki doğurmadığı, istenen tutarın rızaen ödenmemesi halinde re’sen tahsilinin söz konusu olmadığı, genel hükümlere göre tahsilini teminen adli yargıda dava açılacak olması nedeniyle idari davaya konu olacak tek yanlı kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem niteliği taşımadığı hususları dikkate alındığında 2577 sayılı Kanun’un 14. maddesinin 3. fıkrasının (d) bendi ile 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca davanın reddi yolunda karar verilmesi gerekmekte iken dava konusu işlemin iptali yolunda verilen temyize konu mahkeme kararında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1.Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Dava konusu işlemin iptaline ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.