Danıştay Kararı 10. Daire 2015/2131 E. 2015/5357 K. 27.11.2015 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/2131 E.  ,  2015/5357 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/2131
Karar No : 2015/5357

Temyiz Eden (Davalı) :
Karşı Taraf (Davacı) :

İstemin_Özeti :…İdare Mahkemesinin …tarih ve …sayılı kararın temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulüyle İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince dosyanın tekemmül ettiği görülmekle yürütmenin durdurulması istemi hakkında bir karar verilmeyerek işin gereği görüşüldü:
Dava; … ili, … İlçesinde Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmakta olan davacının, tarafına yakın koruma tedbiri uygulanması istemiyle yaptığı başvurunun reddine dair 12/5/2014 tarih ve 518 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
…İdare Mahkemesince; 6526 sayılı Kanunun 1. maddesi uyarınca 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununa getirilen düzenleme ile faaliyeti sonlandırılan Ceza Muhakemesi Kanunun 250. maddesiyle görevli Ağır Ceza Mahkemelerine yapılmış atıfların mevcut Ağır Ceza Mahkemeleri’ne yapılmış sayılacağı, buna göre halen Ağır Ceza Mahkemelerinde görev yapan hakim ve savcıların, ifa ettikleri göreve bağlı olarak haklarında koruma tedbirleri alınmasının 3713 sayılı Kanunun 20. maddesi gereği olduğu belirtilerek, icra edilen görev ve görev yerinin mevcut yapısı gereği davacı adına yakın koruma tahsis edilmemesine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.
Davalı tarafından, anılan kararın hukuka aykırı olduğu iddiasıyla temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 20. maddesinde, “Terörle mücadelede görev veren veya bu görevi ifa eden adlî, istihbarî, idarî ve askerî görevliler, kolluk görevlileri, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü ve Genel Müdür Yardımcıları, terör suçlularının muhafaza edildiği ceza ve tutukevlerinin savcıları ve müdürleri, Devlet Güvenlik Mahkemelerinde görev yapmış hâkim ve savcılar, Ceza Muhakemesi Kanununun 250 nci maddesiyle yetkili kılınmış ağır ceza mahkemelerinde görev yapan hâkim ve savcılar ile bu görevlerinden ayrılmış olanlar ve terör örgütlerinin açık hedefi haline gelen veya getirilenler ile suçların aydınlatılmasında yardımcı olanlar hakkında gerekli koruma tedbirleri Devlet tarafından alınır.” hükmüne yer verildikten sonra, Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerinde görevlendirilecek başkan, üye ve savcıların öncelikle ve ivedilikle korunacağı, koruma için ihtiyaç duyulan araç ve gereçlerin Adalet ve İçişleri bakanlıklarınca temin edileceği, koruma tedbirleriyle ilgili esas ve usûllerin Başbakanlıkça çıkarılacak bir yönetmelikle belirleneceği kurala bağlanmıştır.
Aktarılan hükme dayanılarak 16.9.1995 tarihli Başbakan oluru ile yürürlüğe konulan “Koruma Hizmetleri Yönetmeliği”nin 4. maddesinde, koruma türleri sayılmış, bu kapsamda “yakın koruma”, korunacak kişiye konutu dışında refakat etmek suretiyle alınacak koruma tedbiri; “çağrı üzerine koruma” ise, Yönetmelik kapsamındaki koruma çeşitlerinden herhangi birisi ile korunmaya alınmamış kişilerin çağrı merkezinden talepte bulunmaları üzerine sağlanacak geçici koruma olarak tanımlanmıştır.
Aynı Yönetmeliğin 8. maddesinde, Devlet Güvenlik Mahkemesi ( Ağır Ceza Mahkemesi) hâkim ve savcılarına yönelik olarak, korunmaya alınmadıkları takdirde can güvenliklerinin tehlikeye düşeceği hususunda açık ve maddi emareler bulunması halinde, talepleri halinde korunmaya alınabilecekleri belirtilmiştir.
Dava dosyasının incelenmesinden; Şırnak ili, Cizre İlçesi Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapmakta olan davacının, Cizre ilçesinin silahlı terör örgütlerinin ve yandaşlarının yoğun olarak bulunduğu bir yer olduğu, bu durumun can güvenliği açısından yakın bir tehdit oluşturduğu gerekçeleriyle tarafına yakın koruma tahsisi amacıyla ‘ne başvuruda bulunduğu, davalı idare tarafından 18/3/2014 tarihli Valilik oluru ile davacı hakkında çağrı üzerine koruma tedbiri uygulanmasına karar verildiği, davacının asıl talebi olan yakın koruma uygulamasının 2015 yılı Ocak ayı içerisinde toplanacak olan olan İl Koruma Komisyonunda değerlendirileceği belirtilerek istemin reddine karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 20. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılan, Koruma Hizmetleri Yönetmeliğinin “Görevleri süresince talepleri halinde korumaya alınacaklar” başlıklı 8. maddesinde; terör ve anarşi ile mücadelede görev yapan adli, istihbari, idari ve askeri görevliler, zabıta amir ve memurları, Ceza Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcıları, terör suçlularının muhafaza edildiği ceza ve tutukevlerinin savcıları ve müdürleri hakim ve savcıları ile adli müşavirleri, görevleri veya özel durumları Devletin genel güvenlik politikası bakımından önem arz eden ve korumaya alınmadıkları takdirde can güvenliklerinin tehlikeye düşeceği husunda açık ve maddi emareler bulunduğu anlaşılan kamu görevlilerinin talepleri halinde korumaya alınabilecekleri, Yönetmeliğin 16. maddesinde de, bir kimsenin korumaya alınıp alınmamasına veya korumasının devamına gerek olmadığına dair komisyonların yapacağı incelemede; kişinin terör örgütlerinin açık hedefi haline gelmiş veya getirilmiş olup olmadığının veya herhangi bir sebeple can güvenliğinin bulunup bulunmadığının ve bu konuda resmi makamlarca düzenlenmiş raporlar, yapılmış tehditler, basın ve kamuoyuna intikal eden bilgi ve belgelerin değerlendirilerek; talepte bulunan kişinin korumaya alınmasına gerek olup olmadığına veya talepte bulunan kişinin maruz bulunduğu tehdidin önemi, talebi, durumu ve eldeki imkanlar dikkate alınarak 4. maddede belirtilen koruma şekillerinden birinin uygulanmasına karar verileceği, koruma talep eden kişinin terör örgütlerince tehdit edildiğini veya hayati tehlike içerisinde olduğunu gösterir somut verilerin bulunmaması halinde, ilgili komisyonlarca isteğin reddedileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Uyuşmazlıkta; Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan davacı hakkında yapılan güvenlik soruşturmasında, terör örgütlerinin açık hedefi olduğuna veya can güvenliğinin tehlikede bulunduğuna dair güncel herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığının belirtildiği görülmektedir.
Bu durumda, Cumhuriyet Savcısı olarak görev yapan davacı tarafından, ifa edilen görev nedeniyle tarafına yakın koruma tahsis edilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka aykırılık, işlemin iptali yolundaki Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenle, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca davalı temyiz isteminin kabulü ile …İdare Mahkemesi’nin … tarih ve …sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen İdare Mahkemesine gönderilmesine, 27/11/2015 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.