Danıştay Kararı 10. Daire 2015/2115 E. 2020/3246 K. 24.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/2115 E.  ,  2020/3246 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/2115
Karar No : 2020/3246

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : 1- Kendi adlarına asaleten çocukları …, …, …, …, … ve …’e velayeten … ve …
2- …
3- …
4- …
5- …
VEKİLİ : Av. …

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı / ANKARA
VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacılar yakını …’in, 29/01/2011 tarihinde Van ili, Özalp ilçesi, … Köyü’ne yakın İran Sınırında vurularak öldürülmesi olayında, tanık ifadelerine göre İran askerlerince açılan ateş sonucunda olayın gerçekleştiği, davalı idarenin güvenlik hizmetinin hiç işlememesi nedeniyle vatandaşının yaşam hakkını korumayamadığı için kusurlu olduğu ileri sürülerek, 110.000,00 TL manevi ve 2.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle birlikte tazmini istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; müteveffa …’in, beraberinde 50 kişilik bir grupla 29/01/2011 tarihinde kaçak mazot almak amacıyla İran sınırını geçtiği, Tevrat Köyünde bir şahıstan mazot aldığı, dönüş yolunda Türk sınırına yaklaşık 150-200 metre kala açılan ateş sonucu vefat ettiği, her ne kadar davacılar tarafından, olayın Türkiye Cumhuriyeti askerleri tarafından açılan ateş sonucu gerçekleştiği ileri sürülmüş ise de, olay sonrası tutulan tutanakların ve alınan ifadelerin birlikte incelenmesinden, olayın faillerinin İran İslam Cumhuriyeti askerleri olduğu, nitekim … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca da, müteveffanın İran İslam Cumhuriyeti askerleri tarafından açılan ateş sonucu vefat ettiği ve suçun faillerinin tespit edilememesi sebebiyle … tarih ve … SR sayılı kararla “daimi arama kararı” verildiği anlaşılmış olup, davacılar tarafından iddialarını kanıtlar nitelikte somut bir bilgi veya belge gösterilemediğinden ve olayda kusursuz sorumluluk hali de söz konusu olmadığından, ölüm olayı ile idare arasında illiyet bağı olmadığı bu sebeple idarenin gerek kusursuz gerekse kusur sorumluluğu ilkeleri uyarınca sorumlu tutulamayacağı sonucuna varıldığından, davacıların tazminat talebinin uygun görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ_EDENİN_İDDİALARI : Davacılar tarafından, ölüm olayının gerçekleşmesi ile ilgili net bir bilgi olmamakla birlikte sınır kesiminde yaşam hakkının korunamadığının ve hizmet kusurunun bu şekilde gerçekleştiğinin açık olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile İdare Mahkemesi kararının gerekçeli onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Dava, davacılar yakını …’in, 29/01/2011 tarihinde Van ili, Özalp ilçesi, … Köyü’ne yakın İran Sınırında vurularak öldürülmesi olayında, tanın ifadelerine göre İran askerlerince açılan ateş sonucunda olayın gerçekleştiği, davalı idarenin güvenlik hizmetinin hiç işlememesi nedeniyle vatandaşının yaşam hakkını korumayamadığı için kusurlu olduğu ileri sürülerek, 110.000,00 TL manevi ve 2.000,00 TL maddi zararın tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, maddenin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmış, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde ise, idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları, idari dava türleri arasında sayılmıştır.
Genel anlamı ile tam yargı davaları, idarenin faaliyetlerinden ötürü, hakları zarara uğrayanlar tarafından idare aleyhine açılan davalarıdır. Bu tür davalarda mahkeme, hem olayın maddi yönünü, yani zararı doğuran işlem veya eylemleri, hem de bundan çıkabilecek hukuki sonuçları tespit edecektir.
Tam yargı davalarında, öncelikle zarara yol açtığı öne sürülen idari işlem veya eylemin hukuka uygunluğunun denetimi yapılacağından, olayın oluşumu ve zararın niteliği irdelenip, idarenin hizmet kusuru olup olmadığının araştırılması, hizmet kusuru yoksa kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanıp uygulanmayacağının incelenmesi, tazminata hükmedilirken de her halde sorumluluk sebebinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır. Bu bağlamda hizmet kusuru, özel hukuktaki anlamından uzaklaşarak nesnelleşen, anonim bir niteliğe sahip, bağımsız karakteri olan bir kusurdur. Hizmet kusurundan dolayı sorumluluk, idarenin sorumluluğunun doğrudan ve asli nedenini oluşturmaktadır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dosyanın incelenmesinden; müteveffa …’in, beraberinde 50 kişilik bir grupla 29/01/2011 tarihinde kaçak mazot almak amacıyla İran sınırını geçtiği, … Köyünde bir şahıstan mazot aldığı, dönüş yolunda Türk sınırına yaklaşık 150-200 metre kala açılan ateş sonucu vefat ettiği, olay sonrası tutulan tutanakların ve alınan ifadelerin birlikte incelenmesinden, olayın faillerinin İran İslam Cumhuriyeti askerleri olduğu, olayla ilgili olarak … Cumhuriyet Başsavcılığı’nca, müteveffanın İran İslam Cumhuriyeti askerleri tarafından açılan ateş sonucu vefat ettiği ve suçun faillerinin tespit edilemediği gerekçesiyle … tarih ve … SR sayılı kararla suçun failleri hakkında “daimi arama kararı” verildiği anlaşılmaktadır.
İdare Mahkemesince; davacılar tarafından, olayın Türkiye Cumhuriyeti askerleri tarafından açılan ateş sonucu gerçekleştiğinin ileri sürüldüğü belirtilmiş ise de; dava dilekçesinde davacıların bu yönde herhangi bir iddialarının olmadığı, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden …’in beraberinde 50 kişilik bir grupla 29/01/2011 tarihinde kaçak mazot almak amacıyla İran sınırını geçtiği, … Köyünde bir şahıstan mazot aldığı, dönüş yolunda Türk sınırına yaklaşık 150-200 metre kala İran İslam Cumhuriyeti askerlerince açılan ateş sonucunda hayatını kaybettiği, olayın İran İslam Cumhuriyeti topraklarında ve İran İslam Cumhuriyeti askerlerince açılan ateş sonucunda gerçekleşmiş olması nedeniyle davalı idareye atfedilebilecek bir kusur olmadığı, ölüm olayı ile idari faaliyet arasında illiyet bağı olmadığı, olayda kusursuz sorumluluk hallerinin de bulunmadığı açık olduğundan davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında sonucu itibarıyla hukuki isabetsizlik görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davacıların temyiz isteminin reddine,
2. Davanın reddi yolundaki … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı temyize konu kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.