Danıştay Kararı 10. Daire 2015/2027 E. 2020/3754 K. 13.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/2027 E.  ,  2020/3754 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/2027
Karar No : 2020/3754

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Müdürlüğü / …
VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
DAVALI İDARE YANINDA
(MÜDAHİL) : … İnşaat Taahhüt Turizm Nakliye San. ve Tic. Ltd. Şti.
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, Diyarbakır ili, Silvan ilçesi, … köyünde kaim kendisine ait ev ve müştemilatta, davalı idarece yol yapımında kullanılmak üzere köy sınırları dahilinde bulunan ocaklardan mermer ve mucur çıkarmak için patlatılan dinamitlerin yarattığı sarsıntı nedeniyle meydana geldiği ileri sürülen 20.000,00-TL (miktar arttırım dilekçesi sonucu 60.200,00 TL) maddi zararın tazmini istemiyle idareye yapılan başvurunun reddine ilişkin … tarih …sayılı işlemin iptali ile, 60.200,00 TL maddi zararın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmektedir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; mahallinde yaptırılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca, davacıya ait dava konusu yapıda 1-3 mm çapında çatlaklar bulunduğu, söz konusu çatlakların patlatma etkisine bağlı çatlaklar olmasının muhtemel olduğu, mevcut haliyle yapının hafif hasarlı olarak değerlendirildiği, yapı için meydana gelen zarar karşılığının 67,200,00-TL olduğu, patlatmaların gerçekleştirildiği taş ocaklarının kusur dağılımı kapsamında, % 22’sine tekabül eden 14.784,00-TL’nin Ocak-3’te yapılan patlatmalardan kaynaklandığı, geriye kalan % 78’ine tekabül eden 52.416,00-TL’lik kısmın ise, Ocak-1 ve Ocak-2’de yapılan patlatmalardan kaynaklandığının belirtildiği, bakılan dava ile aynı nitelikte bulunan ve … İdare Mahkemesinde açılan davalardaki bilgi ve belgelerin de incelenmesi sonucunda, Ocak-1 ve Ocak-2’nin …İnşaat adlı firma tarafından, Ocak-3’ün ise, …Madencilik ve Demir İnşaat adlı firmalara ait olduğu, aynı bölgede bulunan …Madencilik adlı firmaya ait taş ocağının ise konumu itibariyle davacının zararına etkisinin olmadığı, …İnşaat tarafından işletilen taş ocağının davalı idareye ait olduğu ve kurum personelinin patlamalara nezaret ettiği, buna göre davacıya ait yapının da bulunduğu bölgede davalı idarenin sorumluluğunda bulunan taş ocaklarında ve üçüncü kişilerce işletilen diğer taş ocaklarında çeşitli patlatmaların gerçekleştirildiği, davacının ev ve müştemilatında çatlaklardan kaynaklanan hasarın bulunduğu ve söz konusu hasarın tamamının patlatmalar veya başkaca etkenler neticesinde oluştuğu, davacıya ait taşınmazın zarara uğramasında davalı idarenin sorumluluğunda bulunan taş ocaklarında gerçekleştirilen patlatmaların da etkisi olduğu, oluşan hasarın davalı idarenin kusuru oranında tazmin edilmesi gerektiği, anılan raporda tespiti yapılan zararın, % 22’sine tekabül eden 14.784,00 TL’sinin Ocak-3’te yapılan patlatmalardan, geriye kalan %78’ine tekabül eden 52.416,00 TL’lik kısmının ise, Ocak-1 ve Ocak-2’de yapılan patlatmalardan kaynaklandığı, bu durumda, davacıya ait yapıda meydana gelen zararın %78’lik kısmının davalı idarenin hizmet kusurundan kaynaklandığından bu orana tekabül eden 52.416,00 TL tazminatın davalı idarece ödenmesi gerektiği gerekçesiyle tazminat isteminin kısmen kabulüyle 52.416,00 TL tazminatın idareye başvuru tarihi olan 23/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat isteminin reddi ile … tarih ve … sayılı işlemin iptaline yönelik talebin ise reddine hükmedilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davalı idare tarafından, taşocaklarına izin verilmesi konusunda İl Özel İdaresi sorumlu bulunduğu, … mevkiinde bulunan taşocaklarının idareleriyle ilişkisi bulunmadığı, söz konusu ocakların ruhsat ve tahsisi özel sektöre ait taş ocakları olduğu, söz konusu taşınmazın bir köy evi olduğu, plansız ve projesiz şekilde yapıldığı, yapı ruhsatı alınmadan ve tekniğe aykırı olarak yapıldığı, bilirkişiler tarafından yapılardaki zararların patlatmalar etkisiyle olup olmadığı, yapının imar mevzuatı ve teknik gereksinimlere uygun olarak yapılıp yapılmadığının araştırmadığı, benzer nitelikteki olaylar nedeniyle açılan başkaca davalarda alınan bilirkişi raporları dikkate alındığında; statik projeleri bulunmayan evlerde meydana gelen çatlakların yapım esnasındaki işçilik ve malzeme imalat hatalarından kaynaklanmış olabileceği, idarelerinin sorumlu olabilmesi için herşeyden önce ortada hizmet kusurunun bulunması gerektiği, kendilerinin bu türden bir kusurlarının bulunmadığı, kabul anlamına gelmemekle birlikte belirlenen tazminat miktarının fahiş olduğu ileri sürülerek, İdare Mahkemesi kararının bozulması istenilmiştir.

KARŞI_TARAFIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, Diyarbakır ili, Silvan ilçesi, … yakınlarında işletilen ve yan yana olan taş ocaklarının mülkiyetinin ekte sunulan tapu kayıtları ve ruhsatlara göre Karayolları Genel Müdürlüğüne ait olduğu, yıllardır devam eden patlamaların bu ocaklarda gerçekleştiği, aynı yer, konu ve mahiyette bulunan emsal davalara ilişkin kararları emsal olarak ibraz ettiklerini ileri sürerek, İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile, İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Davacı, Diyarbakır ili Silvan ilçesi … köyü’nde bulunan ev ve müştemilatında, davalı idarenin sorumluluğunda bulunan yolun yapımı için malzeme temin edilen taş ocağının işletilmesi sırasında yüklenici firma tarafından dinamit patlatılması nedeniyle çatlak ve yarılmaların meydana gelmesi üzerine taşınmazında meydana gelen zararın tazmini için 23/08/2010 tarihinde davalı idareye başvuruda bulunduğu, başvurusunun 27/09/2010 tarih ve 11972 sayılı işlemi ile reddedildiği, oysa evin bulunduğu yer ve civar yerlerde doğal deprem olmadığı, dinamit patlatılması sonucu zarar oluştuğu hususunun ihtilafsız olduğu, bu nedenle idarenin hizmet kusuru bulunduğu ve bölgedeki patlatmaların halen devam ettiğini ileri sürülerek, miktar arttırım sonucu belirlenen 67.200,00-TL maddi zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tazmine karar verilmesi istemiyle temyize konu davayı açmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir.
İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 31. maddesiyle “bilirkişi” konusunda atıfta bulunulan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 266. maddesinde, “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir.” kuralı yer almaktadır.
Bilirkişiye başvurulmasındaki amacın, hukuka uygun karar verebilmek için gerekli verilere ulaşmak olduğu göz önünde tutulduğunda, bilirkişilerin uyuşmazlık konusunda özel ve teknik bilgiye sahip olan kişiler arasından seçilmesi gerektiği kuşkusuz olup, bilirkişi veya bilirkişilerce düzenlenen raporda, sorulara verilen cevapların şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, rapor içeriğinin ise hükme esas alınabilecek nitelikte olması gerekmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 282. maddesinde “Hâkim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir.” hükmü yer aldığından; sunulan bilirkişi raporunun hükme esas alınabilecek yeterlikte olmaması veya taraflarca yapılan itirazları karşılamaması halinde bilirkişilerden ek rapor istenilebileceği ya da yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabileceği gibi verilen rapor dikkate alınmadan uyuşmazlığın çözümüne engel bir düzenlemenin bulunmadığı da açıktır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Dairemizin 23/10/2014 tarih ve E:2014/862, K:2014/6108 sayılı kararının incelenmesi sonucu; davacı Nusret Turan tarafından, davalı Karayolları Genel Müdürlüğüne karşı açılan aynı olaya ilişkin Silvan-Malabadi-Haydarköprü-11.Bölge Hududu Devlet yolu onarım işi kapsamında davalı idare ile müteahhit firma …İnşaat Şirketi arasında sözleşme imzalandığı, söz konusu yol yapım işine ait sözleşmenin 34. maddesine göre, taş ocağı, sanat yapıları için kum çakıl, su ocakları vs. yüklenici tarafından temin edileceği hükmü uyarınca, …İnşaat Şirketi’nin üst yapı malzemesinin temini için davacının taşınmazının da bulunduğu bölgede taş ocağı işleten …İnşaat firmasıyla sözleşme imzaladığı ve anılan şirkete ait taş ocağında meydana gelen patlamalar sonucunda, davacının evinin ve müştemilatının zarar görmesine neden olan yol yapım çalışmaları nedeniyle kamu hizmetinin “asli” sahibi olan davalı idarenin hizmet kusurunun bulunduğunun belirtildiği görülmüştür.
Bu nedenle, uyuşmazlık konusu olayda, davacının uğradığı zararın, hizmet kusuru ilkesi kapsamında davalı idarece tazmin edilmesi gerektiği açık olup, davalı idarenin sorumluluğunun bulunmadığı yönündeki itirazı yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, dosya kapsamında yer alan 26/11/2012 tarihli bilirkişi raporunun tetkikinden; davaya konu yapının iki katlı betonarme tipinde bir yapı olduğu, duvarlarında ağırlıklı olarak tuğla kullanıldığı, yapıda yer yer çatlaklar ve hasarlar oluştuğu, çatlak genişliklerinin 1-3 mm civarında olduğu, söz konusu çatlakların bir kısmının rötre çatlaklar, tuğlalarda çekmeye bağlı çatlaklar, bunun dışındaki çatlakların ise patlama kaynaklı olabileceğinin tahmin edildiği, yapıdaki hasarın üst katta yoğunlaştığı alt katta dikkate değer hasarın mevcut olmadığı, döşeme hasarlarının taşıyıcı sistem hasarı olduğu ve buna yönelik onarımların güç ve pahalı olduğu, ocakların mevcut durumu, kullanılan patlayıcı madde miktarı ve kullanım biçimleri birlikte değerlendirildiğinde, söz konusu taş ocaklarında yapılan patlama uygulamalarında özensiz davranıldığı, patlamalardan kaynaklanan titreşimlerin yakın çevredeki davacı konutuna zarar verme olasılığının çok yüksek olduğu, yapının mevcut halinde hasar durumunun orta-ağır hasarlı olarak değerlendirildiği, bu tip çatlakların taşıyıcı sistemi etkilediği, yapıda görülen çatlakların ve hasarların uygun bir malzeme ve yöntemle onarılması ve güçlendirilmesinin gerektiği, ancak gerek duvarlarda görülen nispeten derin açıklıklı çatlamalar gerekse döşemede devam eden hasarlar taşıyıcı sistemi etkilediğinden, özellikle döşeme tamiratının maliyetli olması nedeniyle, yapının üst katının yıktırılmasının daha uygun olacağı, yapının alt katına yönelik ise bir onarımın gerekli görülmediği sonuç ve kanaatiyle, dava konusu taşınmazın etki alanı içerisinde üç ayrı taş ocağının bulunduğu ve taş ocaklarında yapılan patlatmalar neticesinde davacının taşınmazındaki hasar bedelinin 67.200,00 TL olarak belirlendiği anlaşılmıştır.
Bu itibarla, yukarıda anılan bilirkişi raporunda, yapının değerine ilişkin hesaplamanın neye göre yapıldığı, yapının 2. katın tamamen yıkılması gerekirken 1. katta herhangi bir hasar bulunmadığı yönündeki tespitin hangi kriterler esas alınarak yapıldığı, ayrıca katlar arasında hasar bakımından oluşan çelişkinin neden kaynaklandığının araştırılmak suretiyle İdare Mahkemesince ek bilirkişi raporu alınarak yeniden bir karar verilmesi gerekirken, hükme esas alınabilecek yeterlilikte olmayan bilirkişi raporu doğrultusunda verilen kararda hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin kabulüne,
2. Davanın kısmen kabul, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının BOZULMASINA,
3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
4. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren onbeş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.