Danıştay Kararı 10. Daire 2015/1980 E. 2020/3845 K. 15.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/1980 E.  ,  2020/3845 K.
T.C.

D A N I Ş T A Y

ONUNCU DAİRE

Esas No : 2015/1980

Karar No : 2020/3845

DAVACI : … Anonim Ortaklığı

VEKİLİ : Av. …

DAVALI : … Genel Müdürlüğü

VEKİLİ : Av. …

DAVANIN_KONUSU : Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan Hava Aracı Adi Kiralama ve İşletme Sözleşmeleri konulu Genelge (UOD-2014/1) ile Hava Aracı Tescil Sözleşmeleri konulu Genelgenin (2011/01), uçak satın alma, finansal kiralama, adi kiralama ve işletme sözleşmelerinin noterde düzenleme veya noterde onaylama şeklinde yapılması gerektiğine ilişkin hükümlerinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :

Genelgelerin iptali istenilen kısımlarında dayanak 2920 sayılı Kanun’un 66. ve 119. maddelerine aykırı olacak şekilde satın alma, adi kiralama ve işletme sözleşmelerinin “noterde düzenleme veya noterde” onaylama şeklinde yapılması gerektiğine ilişkin hükümlerin düzenlendiği; kanun koyucunun, sözleşmelerin noterde yapılmasını istemiş olması durumunda, bu hususu açık bir şekilde düzenleyebileceği ileri sürülmüştür.

DAVALININ SAVUNMASI :

Usule ilişkin olarak, genelgelerin 05/03/2011 ve 10/08/2014 tarihlerinde yayınlandığı ve 60 günlük dava açma süresinin geçmiş olduğu; iki genelgenin de dayanağı aynı Kanun olmasına rağmen, iki farklı düzenleme olduğu ve farklı zamanlarda yürürlüğe girdikleri, bu nedenle tek bir dava ile iki Genelgenin de iptalinin istenemeyeceği,

Esasa ilişkin olarak, noter huzurunda düzenleme veya onaylanma şartının getirilmesinin kamu düzeninin korunması ve sicile güven ilkesinin sağlanmasına yönelik olduğu, kiralama sözleşmelerinin bir çoğunun yurtdışında yapıldığı ve bir taraf yabancı olduğu için davalı Genel Müdürlüğün tarafların yetkililerinin ve imzalarının sıhhatini tespit edebilme imkanının olmadığı, sözleşmelerin sadece yazılı olarak noter onaysız sunulması durumunda imzaların sahte olması, imzalayanların yetkisiz olması, damga vergisinin doğru hesaplanamaması gibi sonuçların meydana gelebileceği ve bu nedenle yurtdışından temin edilen araçlara ilişkin sözleşmelerin, temin edilen ülkenin noterliğince imza tasdikli olması ve apostil şerhi taşımasının işlemin sıhhati için zorunluluk arz ettiği, kamunun ve bireylerin güvenliğinin korunması için noter onayına ilişkin düzenlemelerin yapıldığı; noterde düzenlenmiş olmanın da yazılı şekil şartına uygun olduğu ve Kanunda belirtilen yazılı şekle ilişkin şekil şartlarının değiştirilmediği; Genelgeler ile getirilen düzenlemelerin, devir ve temlik ile kiralama ve carter sözleşmelerinin geçerliliklerine yönelik olmadığı, yeni bir şekil şartı belirlenmediği, sicile tescil için gerekli belgeleri ve düzenlemeleri belirttiği; 4 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi (dava konusu işlem tarihinde 5431 sayılı Kanun’un mülga 4. maddesi yürürlükte) ile davalı Genel Müdürlüğe “siciller üzerindeki hukuki düzenlemelere uygun kayıtları tutmak” ve “kendisine verilen görev ve yetkileri yerine getirmek için yönetmelik ve genelge hazırlamak” görevi verildiği, ileri sürülmüş ve dava konusu Genelgeler hukuka uygun olduğundan davanın reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Genelgelerin dava konusu edilen kısımlarının iptali gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …

DÜŞÜNCESİ : Dava, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından 10.8.2014 tarihinde yayımlanan Hava Aracı Adi Kiralama ve İşletme Sözleşmeleri konulu Genelge (UOD-2014/1) ile Hava Aracı Tescil Sözleşmeleri konulu Genelgenin (2011/01), uçak satın alma, finansal kiralama, adi kiralama ve işletme sözleşmelerinin noterde düzenleme veya noterde onaylama şeklinde yapılması gerektiğine ilişkin hükümlerinin iptali istemiyle açılmıştır.

Dava konusu UOD-2014/1 sayılı Genelgenin dayanağı olan ve 19/10/1983 tarihli, 18196 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanununun “Yazılı şekil” başlıklı 119. maddesinde; kira ve carter sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmadığı, kira sözleşmesinin üçüncü kişilere dermeyan edilebilmesi için uçak siciline şerh verilmesinin gerekli olduğu belirtilmiştir.

Dava konusu Genelgenin dayanağı olan 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanununun 119. maddesinde; kira ve carter sözleşmeleri için yazılı şekil şartı getirilmiş olup, yazılı şekilde yapılmayan anılan sözleşmelerin geçerliliğinden söz edilemeyecektir. Ancak davaya konu Genelgede, Kanunda aranan şartın dışında, yazılı şarta ek olarak kiralama / işletme sözleşmesi, bu sözleşmenin ithal edilen araçlar yönünden Türkçe dışında bir dille yapılması halinde Türkçe tercümesi ve bu sözleşmelerin feshi yönünde noter onayı şartı getirmiştir.

Yukarıda yer alan Kanunda anılan sözleşmelerin geçerliliği için noter şartı öngörülmediği, adi yazılı şeklin yeterli olduğu açık olup, ek şart getirme konusunda da davalı idareye herhangi bir yetki tanınmadığı anlaşıldığından, Kanunda yer almayan şekil şartlarına yer veren davaya konu genelgenin anılan hükümlerinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Hava Aracı Tescil Sözleşmeleri konulu Genelge (2011/01) yönünden inceleme:

2920 sayılı Kanunun “Mülkiyet ve Diğer Ayni Hakların Tesisi” başlıklı 66. maddesinde; hava aracının tamamı veya bir payının üzerinde mülkiyet ve diğer ayni hakların tesisi, devri ve temlik için yazılı sözleşme yapılmasının lazım ve kafi olduğu, temlike ilişkin sözleşmelerin yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmayacağı, sözleşmelerin uçak siciline tescil edilmeden üçüncü şahıslar bakımından hüküm ifade etmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Dava konusu Genelgenin dayanağı olan 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanununun “Mülkiyet ve diğer ayni haklar” başlıklı 66. maddesinde; hava aracının tamamı veya bir payının üzerinde mülkiyet ve diğer ayni hakların tesisi, devri ve temliki için yazılı sözleşme yapılmasının gerekli ve yeterli olduğu, temlike ilişkin sözleşmelerin yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmayacağı, sözleşmelerin uçak siciline tescil edilmeden üçüncü şahıslar bakımından hüküm ifade etmeyeceği düzenlenmiştir.

Kanunun anılan hükmü uyarınca hava aracının tamamı veya bir payının üzerinde mülkiyet ve diğer ayni hakların tesisi, devri ve temlikine ilişkin sözleşmelerin yazılı şekilde yapılması bir zorunluluk olup, yazılı şekilde yapılmayan bu tarz sözleşmelerin geçerliliğinden söz edilemeyecektir. Bununla birlikte, Kanun sözleşmelerin yazılı şekilde yapılmasını yeterli görmüş olup, bunun dışında ayrıca bir şekil şartına yer vermemiştir. Ancak davaya konu Genelgede, Kanunda aranan şartın dışında, yazılı şarta ek olarak uçak satın alma, finansal kiralama, adi kiralama ve işletme sözleşmelerinin noterde düzenleme veya noterde onaylama şeklinde yapılması gerektiğine ilişkin hükümler getirmiştir.

Yukarıda yer alan mevzuat hükmünde, sözkonusu sözleşmelerin geçerliliği için noter şartı öngörülmediği, adi yazılı şeklin yeterli olduğunun açık olduğu ve ek şart getirme konusunda da davalı idareye herhangi bir yetki tanınmadığı görüldüğünden, Kanunda yer almayan şekil şartlarına yer veren davaya konu Genelgenin anılan hükümlerinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle,dava konusu düzenlemelerin iptali gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, duruşma için taraflara önceden bildirilen 15/10/2020 tarihinde, davacı vekili Av. …’nın ve davalı vekili Av. …’nın geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :

Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından 10/08/2014 tarihinde yayımlanan Hava Aracı Adi Kiralama ve İşletme Sözleşmeleri konulu Genelge (UOD-2014/1) ile Hava Aracı Tescil Sözleşmeleri konulu Genelgenin (2011/01), uçak satın alma, finansal kiralama, adi kiralama ve işletme sözleşmelerinin noterde düzenleme veya noterde onaylama şeklinde yapılması gerektiğine ilişkin hükümlerinin iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :

USUL YÖNÜNDEN:

Davalı idare tarafından davanın süresinde açılmadığı ve iki farklı Genelgenin iptali istemiyle tek bir dava açılmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava Açma Süresi” başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasında, dava açma süresinin özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemelerinde altmış gün olduğu; 4. fıkrasında, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde dava açma süresinin, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililerin düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabileceği hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanun’un “Aynı Dilekçe ile Dava Açılabilecek Haller” başlığını taşıyan 5. maddesinin 1. fıkrasında, “her idari işlem aleyhine ayrı ayrı dava açılabileceği, ancak aralarında maddi ve hukuki bakımdan bağlılık ya da sebep sonuç ilişkisi bulunan birden fazla işleme karşı bir dilekçe ile dava açılabileceği” belirtilmiştir.

Uyuşmazlık konusu olayda, dava konusu Genelgelerin uygulanmasına yönelik olarak 27/11/2014 tarihinde işlem tesis edilmesi üzerine davacı tarafından 26/12/2014 havale tarihli dilekçe ile yukarıda belirtilen mevzuattaki yasal süreler içerisinde davanın açıldığı anlaşılmakta olup, davalı idarenin davanın süresinde açılmadığına ilişkin itirazı yerinde görülmemiştir.

Öte yandan, davaya konu Genelgelerin her ikisinin de dayanağı 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanunu olduğundan ve Dairemizin 27/02/2015 tarih ve E:2015/19, K:2015/828 sayılı kararında belirtilen eksiklikler giderilmek suretiyle yenileme dilekçesi ile bakılmakta olan dava açıldığından, davalı idarenin 2577 sayılı Kanun’un 5. maddesine aykırılık yönünden yapmış olduğu itirazın da yerinde olmadığı görülmektedir.

ESAS YÖNÜNDEN:

Hava Aracı Adi Kiralama ve İşletme Sözleşmeleri konulu Genelge (UOD-2014/1) yönünden inceleme:

Dava konusu Genelgenin dayanağı olan ve 19/10/1983 tarih ve 18196 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanununun “Yazılı şekil” başlıklı 119. maddesinde; kira ve carter sözleşmelerinin yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmadığı, kira sözleşmesinin üçüncü kişilere dermeyan edilebilmesi için uçak siciline şerh verilmesinin gerekli olduğu belirtilmiştir.

Davaya konu Genelgede ise, Bir hava aracını filosuna dahil etmeyi planlayan işletmelerin, ilgili hava aracının ziliyetliğini (kullanım hakkı) elde etmesinin sebebini oluşturan adi kiralama / işletme sözleşmesinin noter onaylı aslının Genel Müdürlüğe ibraz edilmesi gerektiği, yurt dışından adi kiralama yöntemi ile yurda ithal edilecek hava araçlarının tescil işlemleri sırasında ayrıca kiralama sözleşmesi Türkçe dışında bir dilde hazırlanmış ise ilgili sözleşmenin noter onaylı tercümesinin ibraz edilmesi gerektiği, bununla birlikte Genel Müdürlüğe ibraz edilen noter onaylı kiralama / işletme sözleşmelerinin feshi halinde, ilgili tescil işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için fesih sözleşmesinin noter onaylı aslının Genel Müdürlüğe sunulmasının zorunlu olduğu kuralları getirilmiştir.

Dava konusu Genelgenin dayanağı olan 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanununun 119. maddesinde; kira ve carter sözleşmeleri için yazılı şekil şartı getirilmiş olup, yazılı şekilde yapılmayan anılan sözleşmelerin geçerliliğinden söz edilemeyecektir. Ancak davaya konu Genelgede, Kanunda aranan şartın dışında, yazılı şarta ek olarak kiralama / işletme sözleşmesi, bu sözleşmenin ithal edilen araçlar yönünden Türkçe dışında bir dille yapılması halinde Türkçe tercümesi ve bu sözleşmelerin feshi yönünde noter onayı şartı getirmiştir.

Yukarıda yer alan Kanunda anılan sözleşmelerin geçerliliği için noter şartı öngörülmediği, adi yazılı şeklin yeterli olduğu açık olup, ek şart getirme konusunda da davalı idareye herhangi bir yetki tanınmadığı anlaşıldığından, Kanunda yer almayan şekil şartlarına yer veren davaya konu genelgenin anılan hükümlerinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Hava Aracı Tescil Sözleşmeleri konulu Genelge (2011/01) yönünden inceleme:

2920 sayılı Kanunun “Mülkiyet ve Diğer Ayni Hakların Tesisi” başlıklı 66. maddesinde; hava aracının tamamı veya bir payının üzerinde mülkiyet ve diğer ayni hakların tesisi, devri ve temlik için yazılı sözleşme yapılmasının lazım ve kafi olduğu, temlike ilişkin sözleşmelerin yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmayacağı, sözleşmelerin uçak siciline tescil edilmeden üçüncü şahıslar bakımından hüküm ifade etmeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Davaya konu Genelgenin, “Yurtdışından İthal Edilen Hava Araçları” başlıklı kısmında; sözleşmenin, yurda ithali düşünülen hava aracının iktisap şekline uygun olarak, a) iktisap şeklinin satın alma olması halinde, Türkçe dışında bir dilde hazırlanması durumunda sözleşmenin aslı ile birlikte noter onaylı tercümesinin; b) iktisap şeklinin adi kiralama olması halinde, sözleşme Türkiye’de yapılırsa noter huzurunda düzenleme şeklinde hazırlanarak aslının, sözleşme yurt dışında yapılırsa, Türkçe dışında bir dilde hazırlanması halinde sözleşmenin aslı ile birlikte noter onaylı tercümesinin apostil şerhi konularak; c) iktisap şekli sınır ötesi finansal kiralama ise Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun sözleşmenin dercine dair Genel Müdürlüğe hitaben yazısı ile ekinde düzenleme şeklinde hazırlanan sözleşmenin Genel Müdürlüğe sunulmasının zorunlu olduğu; “Yurtiçinde Satışı Yapılan Hava Araçları” başlıklı kısmında; Türk Sivil Hava Aracı Sicili’ne kayıtlı hava araçlarının yurt içinde satış, devir ve temliki hallerinde de noter huzurunda onaylanmış onaylama şeklinde sözleşmenin aslı veya suretinin Genel Müdürlüğe sunulmasının zorunlu olduğu; “Yurtdışına İhraç Edilen Hava Araçları” başlıklı kısmında; yurda kati veya geçici ithal edilmiş hava araçlarının yurt dışına terkini hallerinde; a) sözleşme yurt içinde yapılırsa, sözleşmenin aslı veya noter huzurunda düzenleme şeklinde yapılmış sözleşme aslının, eğer sözleşme noter huzurunda yapılmamış ise sözleşmeyi imzalayan tarafların noter onaylı imza sirküleri aslı ve sözleşmeyi imzalamaya yetkili olduğuna dair noter onaylı belgelerin asıllarının, b) sözleşme yurt dışında yapıldıysa; Türkçe dışında bir dilde hazırlanması halinde sözleşmenin aslı ile birlikte noter onaylı tercümesinin, apostil şerhi konularak Genel Müdürlüğe sunulması gerektiği düzenlenmiştir.

Dava konusu Genelgenin dayanağı olan 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanununun “Mülkiyet ve diğer ayni haklar” başlıklı 66. maddesinde; hava aracının tamamı veya bir payının üzerinde mülkiyet ve diğer ayni hakların tesisi, devri ve temliki için yazılı sözleşme yapılmasının gerekli ve yeterli olduğu, temlike ilişkin sözleşmelerin yazılı şekilde yapılmadıkça muteber olmayacağı, sözleşmelerin uçak siciline tescil edilmeden üçüncü şahıslar bakımından hüküm ifade etmeyeceği düzenlenmiştir.

Kanunun anılan hükmü uyarınca hava aracının tamamı veya bir payının üzerinde mülkiyet ve diğer ayni hakların tesisi, devri ve temlikine ilişkin sözleşmelerin yazılı şekilde yapılması bir zorunluluk olup, yazılı şekilde yapılmayan bu tarz sözleşmelerin geçerliliğinden söz edilemeyecektir. Bununla birlikte, Kanun sözleşmelerin yazılı şekilde yapılmasını yeterli görmüş olup, bunun dışında ayrıca bir şekil şartına yer vermemiştir. Ancak davaya konu Genelgede, Kanunda aranan şartın dışında, yazılı şarta ek olarak uçak satın alma, finansal kiralama, adi kiralama ve işletme sözleşmelerinin noterde düzenleme veya noterde onaylama şeklinde yapılması gerektiğine ilişkin hükümler getirmiştir.

Yukarıda yer alan mevzuat hükmünde, sözkonusu sözleşmelerin geçerliliği için noter şartı öngörülmediği, adi yazılı şeklin yeterli olduğunun açık olduğu ve ek şart getirme konusunda da davalı idareye herhangi bir yetki tanınmadığı görüldüğünden, Kanunda yer almayan şekil şartlarına yer veren davaya konu Genelgenin anılan hükümlerinde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. Hava Aracı Adi Kiralama ve İşletme Sözleşmeleri konulu Genelge (UOD-2014/1) ile Hava Aracı Tescil Sözleşmeleri konulu Genelgenin (2011/01), uçak satın alma, finansal kiralama, adi kiralama ve işletme sözleşmelerinin noterde düzenleme veya noterde onaylama şeklinde yapılması gerektiğine ilişkin maddelerinin İPTALİNE,

2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine ve … TL yürütmenin durdurulmasına itiraz harcının davalı idare üzerinde bırakılmasına,

3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca … TL vekâlet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine,

5. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine,

6. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 15/10/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X)-KARŞI OY :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun “Dava açma süresi” başlıklı 7. maddesinde; dava açma süresinin özel kanunlarda ayrı süre gösterilmeyen hallerde Danıştayda ve idare mahkemeelnde 60 gün olduğu, bu sürenin; idari uyuşmazlıklarda yazılı bildirimin yapıldığı tarihten, ilanı gereken düzenleyici işlemlerde ise, ilan tarihini izleyen günden itibaren başlayacağı, ancak bu işlemlerin uygulanması üzerine ilgililer, düzenleyici işlem veya uygulanan işlem yahut her ikisi aleyhine birden dava açabilecekleri hüküm altına alınmıştır.

Davacı şirket tarafından; davalı idarece 10/08/2014 ve 05/03/2011 tarihlerinde yayımlanan Genelgelerin ilgili hükümlerinin iptalinin istenildiği; anılan genel işlemlere dayalı herhangi bir uygulama işleminin de davaya konu edilmediği anlaşılmaktadır.

Her ne kadar; davacı tarafından dava konusu genelgelere dayalı uygulama işlemi olarak (dava açılmamakla beraber) 21/07/2014 ve 10/06/2014 tarihli noterlik makbuzları gösterilmekte ise de; anılan makbuzların hangisinin hangi genelge ile bağlantılı olduğu anlaşılamamaktadır.

10/08/2014 ve 05/03/2011 tarihlerinde ilan edildiği tartışmasız olan Genelgelere karşı; 2577 sayılı Kanun’un 7. maddesinde de belirtildiği üzere, ilan tarihini izleyen günden itibaren idari dava açma süresi içerisinde idari yargı mercilerinde dava açılması gerekirken; belirtilen süreler geçirildikten sonra 26/12/2014 tarihinde açılan işbu davanın, 2577 sayılı Kanun’un 14/3-e ve 15/1-b maddeleri hükümleri doğrultusunda süre aşımı nedeniyle reddedilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, davalı idarenin itirazının kabulü ile yürütmenin durdurulması kararının kaldırılması gerektiği oyuyla, aksine verilen karara katılmıyorum.