Danıştay Kararı 10. Daire 2015/1663 E. 2016/91 K. 11.01.2016 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/1663 E.  ,  2016/91 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/1663
Karar No : 2016/91

Temyiz Eden (Davacı) :
Vekili :
Karşı Taraf (Davalı) :
İstemin_Özeti : … İdare Mahkemesinin kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulüyle davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince, dosyanın tekemmül ettiği görülmekle davacının yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek, işin esası incelenip gereği görüşüldü:
Dava; davacı tarafından, Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru sonucunda verilen kararın, açık kimliği ve kimliğini belli eden bilgilerin yer aldığı şekliyle Anayasa Mahkemesinin ve Resmi Gazetenin internet erişimine açık arşivi başta olmak üzere kamuya açık tüm kaynaklardan kaldırılması istemiyle yapılan başvurunun zımnen reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
….. İdare Mahkemesince, davacının kimlik bilgilerinin ve kimliğini açık eden tüm bilgilerin, Anayasa Mahkemesinin ilgili Bölümünün yargılama faaliyeti kapsamında aldığı karar uyarınca, bir başka deyişle yargı kararı uyarınca yayımlandığı ve davacının gizlilik talebinin ilgili bireysel başvuru dosyasında değerlendirildiği ve kabul edilmediği, dolayısıyla bu kararın yargısal nitelikli bir karar olduğu ve idari işlem niteliğinde ayrıca bir işlem tesis edilmediği, davacının başvurusunun da söz konusu yargı kararının kaldırılması istemine ilişkin olduğu anlaşıldığından, olayda idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle davanın incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.
Davacı tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.
Anayasanın “Genel Esaslar” başlıklı Birinci Kısmında, egemenliğin kayıtsız şartsız Milletin olduğu ve Türk Milletinin egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre yetkili organları eliyle kullanacağı öngörülmüş; 9. maddesinde, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemeler tarafından kullanılacağı, 125. maddesinin 1. fıkrasında ise, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu hükümlerine yer verilmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2. maddesinin (a) bendinde, iptal davaları, idari işlemler hakkında yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı iptalleri için açılan davalar olarak tanımlanmıştır.
İptal davaları, hukuksal düzeni korumaya yönelik nesnel davalardır. İptal davalarında yargı yeri, yalnızca hukuksal işlemi inceler. İdari işlemlerin, menfaatleri zedelenen ilgililerce hukuka aykırı oldukları iddiası ile dava konusu edilmeleri sonucu, tesis edildikleri tarihten geçerli olmak üzere hukuksal varlıklarına son verilmesinin idari yargı mercilerinden istenilmesi, iptal davasının konusunu oluşturur. İptal davası açılabilmesi için, ortada bir idari işlemin varolması gereklidir. İdari işlem ise, genel olarak, idari makam ve mercilerin, idarenin işlevleriyle ilgili, kamu hukuku alanında tesis ettikleri, tek taraflı, doğrudan uygulanabilir nitelikte hukuki bir tasarruftur.
İdari işlemin çerçevesini çizmek ve buna bağlı olarak idari yargının görev alanını belirlemek için kullanılan “organik anlamda idare” teriminin yetersiz kalması üzerine geliştirilen “fonksiyonel anlamda idare” kavramıyla, genel olarak, devletin, yasama ve yargı fonksiyonu ile yürütme organının siyasî fonksiyonu dışında kalan tasarrufları ile diğer kamu tüzel kişilerinin idari tasarrufları anlatılmaktadır.
Yargı organlarınca, yargı fonksiyonunun yerine getirilmesi amacıyla, hukuki bir uyuşmazlığa çözüm üretmek için yargısal usuller izlenerek tesis edilen işlemler yargısal işlem(karar) olarak nitelendirilmektedir. Fonksiyonel bakımdan yargı organlarının, yargılama süreci ile ilgili işlemleri, Anayasa’nın 125. maddesinde öngörülen “idari işlemler” kapsamına girmemektedir.
Ancak yargı organlarının, yargısal işlemlerden ayrılabilen ve yargılama süreci ile ilgili olmayan faaliyet ve işlemleri, idari faaliyet ve idari işlem teşkil eder. Buna göre, yargı fonksiyonu ile ilgili olmayan işlemlerin, sırf mahkemeler veya hakimler tarafından yapılması, bunların yargısal işlem sayılmasına dayanak oluşturmaz. İdare işlevine ilişkin olarak yapılan işlemler, hangi makam tarafından yapılırsa yapılsın, idari işlem sayılarak, idari yargının denetimine tabi olması gerekir.
Anayasa’nın 148. maddesinin 1. fıkrasında, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruları karara bağlama yetkisi verilmiş; 5. fıkrasında, bireysel başvuruya ilişkin usul ve esasların kanunla düzenleneceği belirtilmiş; 149. maddesinin 5. fıkrasında ise, Mahkemenin kuruluşu, Genel Kurul ve bölümlerin yargılama usullerinin kanunla, Mahkemenin çalışma esasları, bölüm ve komisyonların oluşumu ve işbölümünün kendi yapacağı İçtüzükle düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 48. maddesinin 5. fıkrasında, bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelemesinin usul ve esasları ile ilgili diğer hususların 49. maddenin 8. fıkrasında, esas hakkında incelemenin usul ve esasları ile ilgili diğer hususların İçtüzükle düzenleneceği belirtilmiştir.
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğünün “Kararın imzalanması, tebliği ve yayımlanması” başlıklı 81. maddesinde, “(1) Bölüm ve Komisyonların verdikleri kararlar heyeti oluşturan Başkan ve kıdem sırasına göre tüm üyeler tarafından imzalanır ve Mahkeme mührüyle mühürlenir. (2) Karşı oy yazısı veya farklı ya da ek gerekçeler, kararın verildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde Bölüm Başkanlığına sunulur. Bu süre içinde teslim edilmeyen karşı oy yazısı veya farklı ya da ek gerekçeler dikkate alınmaz. (3) Bölümler ve Komisyonlarca verilen kararlar kesindir. Kararların imzalı asıl suretleri Mahkeme arşivinde saklanır. Birer örneği başvurucuya, Adalet Bakanlığına ve diğer ilgililere tebliğ edilir. (4) Bölüm kararlarının tümü ile Komisyon kararlarından kabul edilebilirlik açısından ilkesel önem taşıyanları Mahkemenin internet sitesinde yayımlanır. (5) Bölüm Başkanının tespit ettiği, Bölüm tarafından verilen pilot karar niteliğinde ya da içtihadın ortaya konulması açısından ilkesel önemi haiz kararlar Resmî Gazete’de yayımlanır.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden, devlet memuru olan davacı hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonucunda devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırıldığı, disiplin cezasının iptali ile mahrum kalınan parasal ve özlük haklarının faiziyle ödenmesi talebiyle açılan davada, …. Mahkemesinin …. tarih ve …..sayılı kararı ile davanın reddine karar verildiği, bu kararın temyiz üzerine Danıştay … Dairesinin ….. tarih ve ……sayılı kararı ile mahkeme kararının onandığı, karar düzeltme isteminin de redddilerek kararın kesinleştiği, bunun üzerine davacı tarafından Anayasa’nın 10, 20, ve 38. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, ihlalin tespitiyle, yeniden yargılama yapılmasına ve uğradığı manevi zararın tazminine karar verilmesi talebiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduğu; Anayasa Mahkemesinin …… tarih ve ……başvuru numaralı kararıyla, “A. Başvurucunun, Anayasa’nın 20. maddesinin ihlal edildiği yönündeki iddiasının kabul edilebilir olduğuna, B. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine, C. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın ilgili Mahkemesine gönderilmesine, D. Başvurucunun manevi tazminat talebinin reddine” karar verildiği; bu kararın…… tarih ve …….sayılı Resmi Gazete’de ve Anayasa Mahkemesinin internet sitesinde yayımlandığı; Anayasa Mahkemesi Bölümler Başraportörlüğünün …. sayılı işlemi ile bireysel başvuruda yer alan gizlilik talebinin Mahkemece incelenerek reddine karar verildiğinin davacıya bildirildiği, davacı tarafından bireysel başvuru formundaki gizlilik talebine rağmen …… tarihli ihlal kararının adı ve diğer tüm kimlik bilgilerini açıkça belirten hususlar gizlenmeksizin … tarih ve … sayılı Resmi Gazete’de ve Mahkemesinin internet sitesinde yayınlandığı belirtilerek, bu ihlalin giderilmesi, davacının açık kimliği ve kimliğini belli eden bilgilerin yer aldığı kararın Anayasa Mahkemesinin ve Resmi Gazetenin internet erişimine açık arşivi başta olmak üzere kamuya açık tüm kaynaklardan kaldırılması talebiyle yapılan …. tarihli başvurunun zımnen reddi üzerine, bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Dairemizin ….tarih ve …. sayılı ara kararı üzerine davalı tarafından verilen cevabi yazıda; davacının gizlilik talebinin B.No. …sayılı bireysel başvuru dosyasının esası hakkında, …. tarihinde yapılan müzakerede görüşüldüğü, esas hakkında verilen karar gibi tutanağa bağlandığı ifade edilmiş, gönderilen ‘’Bireysel Başvuru Oylama Çizelgesi’’nde ise(görüşme ve karar tutanağı); “-Başvurunun kabul edilebilir olduğuna, -Anayasa’nın 20. maddesindeki özel hayatın gizliliği hakkının ihlal edildiğine,-Yeniden yargılama yapılması için kararın ilgili mahkemesine gönderilmesine, -Gizlilik talebinin reddine oybirliğiyle” karar verildiği, bu tutanağın bireysel başvuru hakkında karar veren 2. Bölüme başkanlık eden Anayasa Mahkemesinin Başkanvekili tarafından imzalandığı görülmüştür.
Davacı tarafından, B.No. …sayılı bireysel başvurusu hakkında verilen kararın yayımlanmasından sonra Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’na yaptığı …..tarihli başvuruda ve dava dilekçesinde, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru hakkındaki nihai kararına veya başvurudaki gizlilik talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan bir itiraz veya kararın kaldırılmasına yönelik bir talep söz konusu değildir. Bakılan dava, davacının bireysel başvurusu hakkındaki kararın yayımlanması sürecine ilişkin olduğundan olayın bu yönüyle irdelenmesi gerekmektedir.
Yukarıda yapılan açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuruya ilişkin kararının şekil ve içeriği gibi, yargılama süreci içerisinde yer alan gizlilik talebinin reddi kararı ve buna ilişkin oylama çizelgesi de yargısal işlemlerden olup, bu tür yargısal işlemlerin idari davaya konu edilemeyeceği tartışmasızdır.
Bununla birlikte, yargı organı önüne gelen uyuşmazlıkta nihai kararını verdikten sonra davadan el çekmekte olup, bu aşamadan sonra kararın nasıl ve ne şekilde yayınlanacağı yargılama sürecinden ayrılan işlem ve faaliyetlerle belirlenmektedir.
Uyuşmazlıkta, Anayasa Mahkemesinin davacının bireysel başvurusu hakkında verdiği nihai kararla yargılama safhası sona ermiş olup, bu kararın Resmi Gazete’de ve Mahkemenin internet sitesinde yayımlanması idari karar ve işlemlerle gerçekleştirilmiştir. Nitekim, davacının bireysel başvurusundaki gizlilik talebinin reddedildiğine dair oylama çizelgesinde de mahkeme kararının Resmi Gazete’de ve Mahkemenin internet sitesinde yayınlamlanacağına dair bir ifadeye yer verilmemiştir. Davalı idarenin temyize karşı savunmasında ki; “…. tarih ve …… başvuru numaralı kararın, Mahkemenin temel ilkelerini ortaya koyan, sonraki tarihli birçok bireysel başvuru kararında atıf yapılan, ilkesel önemi haiz bir karar olduğundan, kararı veren 2. Bölümün başkanınca takdir edilerek Resmi Gazete’de yayımlanması öngörülmesi üzerine yayımlandığı” ifadesi de kararın yayımlanması aşamasının, yargılama sürecinden farklı bir aşama olduğunu, yayımlamaya ilişkin sürecin idari karar ve işlemlerle gerçekleştirildiğini teyit etmektedir.
Buna göre, davacının bireysel başvurusu hakkındaki kararın “yayımlanmasına” ilişkin işlem, yargı fonksiyonunun yerine getirilmesi kapsamında tesis edilen yargısal işlem değil, aksine idari bir işlem olduğundan, davacının açık kimliği ve kimliğini belli eden bilgilerin yer aldığı kararın Anayasa Mahkemesinin ve Resmi Gazetenin internet erişimine açık arşivi başta olmak üzere kamuya açık tüm kaynaklardan kaldırılması talebiyle yaptığı başvurunun zımnen reddi işleminin de, bir idari işlem olduğu, dolayısıyla idari davaya konu edilebileceği sonucuna varılmaktadır.
Bu durumda, uyuşmazlığın esası incelenmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken davanın incelenmeksizin reddi yolunda verilen mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle,….. İdare Mahkemesi’nin ….tarih ve ….. sayılı kararının BOZULMASINA, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, kullanılmayan …TL temyiz yürütmenin durdurulması harcının istemi halinde davacıya iadesine ……2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup temyiz isteminin reddi ile temyize konu mahkeme kararının onanması gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyoruz.