Danıştay Kararı 10. Daire 2015/1612 E. 2020/3837 K. 15.10.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/1612 E.  ,  2020/3837 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/1612
Karar No : 2020/3837

DAVACI: …
VEKİLİ: Av. …

DAVALILAR : 1- …/ …
VEKİLİ : Av. … /
2- …Bakanlığı / …
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

DAVANIN KONUSU: Davacının evlenme yoluyla Türk vatandaşlığına alınma talebiyle yapmış olduğu başvurusunun 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi uyarınca reddedilmesine ilişkin İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün … tarih ve … sayılı işlemi ile söz konusu işlemin dayanağı olan Türk Vatandaşlık Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde yer alan “… ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar…” ibaresinin iptali istenilmektedir.

DAVACININ İDDİALARI :
Dayanak Kanun’un gerekçesine bakıldığında, milli güvenlik için milli menfaatler ve ülke bütünlüğü aleyhine faaliyet gösterenlerle bu faaliyetleri destekleyenler açıklaması ile kamu düzeni için herhangi bir isyan, sabotaj, casusluk, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı, evrakta sahtecilik gibi kamu düzenini bozan faaliyetlerde bulunanlar açıklamalarının yapıldığı, Kanun’un gerekçesi açısından yasa koyucunun milli güvenlik ve kamu düzeni şartı için yapmış olduğu belirlemenin açık olduğu ve düzenleyici işlemin iptali istenilen kısmının, yasa koyucunun iradesi dışına çıkılmak ve Kanun ile belirlenmiş olan şartlar genişletilmek suretiyle, yetkili idarenin takdir hakkı kısıtlanarak, Anayasanın 66. maddesinde belirtilmiş olan kanunilik ilkesi ihlal edilerek tesis edildiği; Yönetmeliğin iptali istenilen kısmının Ceza Muhakemesi Kanunu’na da aykırı olduğu, belirtilen Kanun’un 231/5. maddesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade edeceğinin düzenlenmiş olması nedeniyle, amaçlananın hükmün hukuken varlık kazanmaması ve kişilere lekelenmeme hakkı tanınması olduğu, bu uygulamaya tabi olan sanığın herhangi bir şekilde işbu suçlama nedeniyle mağdur edilmemesinin amaçlandığı, iptali istenilen düzenleme ile hukuki belirlilik ve hukuki güvenlik ilkeleri ihlal edilerek bir nevi davacının cezalandırılması yoluna gidildiği; hukuka aykırı olan düzenleyici işlem uyarınca tesis edilen bireysel işlemin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

DAVALILARIN SAVUNMALARI :
Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması gibi hukuki durumlardan yararlanılmış olunsa dahi adli anlamda ülkemizde herhangi bir yaptırıma uğramayan yabancının, vatandaşlık kazanmak için yeterli ve gereken şartları sağlamadığını tanımlamak üzere Yönetmeliğin iptali istenilen kısmının tesis edildiği; Kanun’un 16/1-c maddesinde belirtilen “milli güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama” koşulunu açıklamaya yönelik olarak suç ve cezalara ilişkin kriterlerin belirlendiği; Devletin hükümranlık yetkisi gözetilerek, kamu yararına aykırı olmayacak şekilde ve dayanağı Kanun maddesinin açıklanması niteliğinde Yönetmeliğin iptali istenilen kısımlarının tesis edildiği; vatandaşlık başvurusunun reddine ilişkin işlemin de hukuka uygun olan Yönetmelik uyarınca tesis edildiği; bu nedenle, dava konusu düzenleyici işlem ve bireysel işlemin hukuka uygun olduğu savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Dayanak Kanun’da kamu düzeni ve milli güvenlik bakımından engel teşkil edecek bir halin bulunmamasının düzenlendiği ve Kanun’un gerekçesinde de kamu düzeni ve milli güvenlik bakımından engel teşkil edecek hallerin açıklandığı, Yönetmeliğin iptali istenilen kısmında ise taksirli suçlar hariç olmak üzere altı aydan fazla hapis cezası alınmasını sağlayacak her türlü suçun Türk vatandaşlığının kazanılmasına engel teşkil edeceği yönünde bir düzenleme yapıldığı görüldüğünden, iptali istenilen düzenleme ile dayanak Kanun’da belirtilen şartları Kanun koyucunun iradesine aykırı olacak şekilde genişlettiği ve bu nedenle, iptali istenilen düzenlemenin normlar hiyerarşisine aykırı olacak şekilde, vatandaşlığın ancak kanunla kazanılabileceği yolundaki Anayasa hükmü de ihlal edilmek suretiyle tesis edildiği sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle, hukuka aykırı olan düzenlemenin ve anılan düzenleme uyarınca tesis edilen vatandaşlığa alınmamaya yönelik bireysel işlemin iptal edilmesi gerektiği düşünülmektedir.

DANIŞTAY SAVCISI : …
DÜŞÜNCESİ : Dava; davacının Türk vatandaşlığının evlilik yoluyla kazanılmasına ilişkin başvurusunun reddine yönelik işlem ile anılan işlemin dayanağı 6/4/2010 tarih ve 27544 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinin 5. fıkrasında yer alan, “… ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar Türk vatandaşlığını kazanamaz.” kuralının iptali istemiyle açılmıştır.
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun “Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılması” başlıklı 10. maddesinde; “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.”, “Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması” başlıklı 16. maddesinde, “Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde; a) Aile birliği içinde yaşama, b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama, c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır.” hükmüne yer verilmiştir.
6/4/2010 tarih ve 27544 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin “Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılmasında il emniyet müdürlüğünce yapılacak soruşturmaya ilişkin usul ve esaslar” başlıklı 28. Maddesinde, ”1- İl emniyet müdürlüğünce evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancının, a) Aile birliği içinde yaşayıp yaşamadığı, b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak şekilde fuhuş yapmak ve fuhuşa aracılık etmek gibi davranışlarının olup olmadığı, c) Türk vatandaşlığını kazanmasında millî güvenlik kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halinin bulunup bulunmadığı, hususları araştırılır ve oluşan olumlu veya olumsuz kanaat soruşturma formuna açık bir şekilde yazılır. Soruşturma formuna soruşturmaya ilişkin tutanaklar da eklenir. 2- Soruşturması tamamlanan yabancının dosyası il müdürlüğüne iade edilir. Dosya gerekli inceleme ve araştırma yapılmak üzere il müdürlüğünce komisyona gönderilir.” hükmüne; Aynı Yönetmeliğin ”Araştırma, soruşturma ve geçerlilik süresi” başlıklı 72. maddesinin 5. fıkrasında ise, “İlgili kurumlarca yapılan araştırma sonucunda Anayasa ile kurulu devlet düzenini yıkma yolunda faaliyette bulunduğu, bu faaliyetlerde bulunanlarla işbirliği yaptığı veya bunları maddi olarak desteklediği, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı yurt içinde veya dışında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarla ilgili faaliyetlerde bulunduğu, isyan, casusluk ve vatana ihanet suçlarına katıldığı, silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve insan ticareti yaptığı veya bunlarla ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilenler ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar Türk vatandaşlığını kazanamaz.” kuralına yer verilmiştir.
5901 sayılı Yasa’da evlenme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması için başvuru sahiplerinin taşıması gereken şartların belirlendiği, söz konusu yasanın uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılan iptale konu yönetmeliğin dava konusu edilen hükmü ile de Türk vatandaşlığına alınma hususunda Devletin hükümranlık yetkisi gözetilerek millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından vatandaşlığa alınmada engel teşkil edecek suç ve cezalara ilişkin kriterler belirlenmiş olup, anılan madde hükmünde kamu yararı ve dayanağı yasa hükmüne aykırılık bulunmamaktadır.
Dava konusu işleme gelince,
Dosyanın incelenmesinden, Ukrayna uyruklu davacının 07.08.2010 tarihinde Türk vatandaşı ile evlendiği, Türk vatandaşlığına alınma istemiyle yaptığı başvurusunun 5901 sayılı Kanunun 16/1-(c) ve uygulama yönetmeliğinin 72/5. Maddede sayılan şartı sağlamadığı ileri sürülerek reddi yolunda tesis edilen işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı, … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile ”Etkili Eylem (yaralama)” suçunu işlediği sabit görülerek davacının 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırıldığı, anılan hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Uyuşmazlıkta, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16/1-(c) maddesinde, Türk vatandaşlığına alınabilmek için millî güvenlik kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halinin bulunmama koşulu ile anılan Kanuna dayanılarak çıkarılan Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72/5 maddesinde hükmün açıklanması geriye bırakılmış olsa da 6 aydan fazla hapis cezası alanların Türk vatandaşlığına alınamayacağı yolundaki düzenleme karşısında, ”Etkili Eylem (yaralama)” suçundan dolayı … Asliye Ceza Mahkemesince açıklanması geri bırakılan 6 ay 20 günlük hüküm dikkate alındığında ve Türk vatandaşlığına alınma hususunda Devletin hükümranlık yetkisi de gözetildiğinde davacının Türk vatandaşlığına alınmaması yolunda tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, davanın reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, duruşma için taraflara önceden bildirilen 15/10/2020 tarihinde, davacı vekili Av. …’ın ve davalı … vekili Av. … ile davalı … Bakanlığı vekili Hukuk Müşaviri …’ın geldiği, Danıştay Savcısının hazır olduğu görülmekle, açık duruşmaya başlandı. Taraflara usulüne uygun olarak söz verilerek dinlendikten ve Danıştay Savcısının düşüncesi alındıktan sonra taraflara son kez söz verilip duruşma tamamlandı. Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

MADDİ OLAY VE HUKUKİ SÜREÇ :
Ukrayna uyruklu davacı, 07/08/2010 tarihinde Türk vatandaşı ile evlenmiştir. Davacının, 30/03/2013 tarihinde karışmış olduğu olayda, … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile ”Etkili Eylem (yaralama)” suçunu işlediği sabit görülerek 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, Türk vatandaşlığına alınma istemiyle yapılan başvurunun 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ve uygulama Yönetmeliğinin 72. maddesinin 5. fıkrasında sayılan şartı sağlamadığı ileri sürülerek reddedilmesi üzerine, anılan işlemin ve Türk Vatandaşlık Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde yer alan “… ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar…” ibaresinin iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.

İNCELEME VE GEREKÇE :

İlgili Mevzuat;
5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun “Türk vatandaşlığının kazanılması halleri” başlıklı 5. maddesinde, “Türk vatandaşlığı, doğumla veya sonradan kazanılır.” hükmü; “Sonradan kazanılan vatandaşlık” başlıklı 9. maddesinde, “Sonradan kazanılan Türk vatandaşlığı, yetkili makam kararı veya evlat edinilme ya da seçme hakkının kullanılması ile gerçekleşir.” hükmü; “Yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığının kazanılması” başlıklı 10. maddesinde, “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen bir yabancı, bu Kanunda belirtilen şartları taşıması halinde yetkili makam kararı ile Türk vatandaşlığını kazanabilir. Ancak, aranan şartları taşımak vatandaşlığın kazanılmasında kişiye mutlak bir hak sağlamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Aynı Kanun’un “Başvuru için aranan şartlar” başlıklı 11. maddesinde, “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılarda; (a) Kendi millî kanununa, vatansız ise Türk kanunlarına göre ergin ve ayırt etme gücüne sahip olmak, (b) Başvuru tarihinden geriye doğru Türkiye’de kesintisiz beş yıl ikamet etmek, (c) Türkiye’de yerleşmeye karar verdiğini davranışları ile teyit etmek, (ç) Genel sağlık bakımından tehlike teşkil eden bir hastalığı bulunmamak, (d) İyi ahlak sahibi olmak, (e) Yeteri kadar Türkçe konuşabilmek, (f) Türkiye’de kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin geçimini sağlayacak gelire veya mesleğe sahip olmak, (g) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmamak, şartları aranır.” hükmü; “Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılması” başlıklı 16. maddesinde, “(1) Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde; (a) Aile birliği içinde yaşama, (b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama, (c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır. (2) Başvurudan sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde birinci fıkranın (a) bendindeki şart aranmaz. (3) Evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler.” hükmü bulunmaktadır.
Ayrıca, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun “Yönetmelik” başlıklı 46. maddesinde, bu Kanun’un uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirlenmiştir.
06/04/2010 tarih ve 27544 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 2. maddesinde, bu Yönetmeliğin, 29/05/2009 tarihli ve 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 46. maddesine dayanılarak hazırlandığı belirtilmiştir.
Anılan Yönetmeliğin “Türk vatandaşlığının evlenme yoluyla kazanılmasında il emniyet müdürlüğünce yapılacak soruşturmaya ilişkin usul ve esaslar” başlıklı 28. maddesinde, “(1) İl emniyet müdürlüğünce evlenme yoluyla Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancının; (a) Aile birliği içinde yaşayıp yaşamadığı, (b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak şekilde fuhuş yapmak ve fuhuşa aracılık etmek gibi davranışlarının olup olmadığı, (c) Türk vatandaşlığını kazanmasında millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halinin bulunup bulunmadığı, hususları araştırılır ve oluşan olumlu veya olumsuz kanaat soruşturma formuna açık bir şekilde yazılır. Soruşturma formuna soruşturmaya ilişkin tutanaklar da eklenir. (2) Soruşturması tamamlanan yabancının dosyası il müdürlüğüne iade edilir. Dosya gerekli inceleme ve araştırma yapılmak üzere il müdürlüğünce komisyona gönderilir.” kuralının bulunduğu; “Araştırma, soruşturma ve geçerlilik süresi” başlıklı 72. maddesinde, “(1) Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancı hakkında yerleşim yerinin bulunduğu güvenlik birimlerince soruşturma, Millî İstihbarat Teşkilatı Müsteşarlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğünce de arşiv araştırması yapılır. Komisyon tarafından gerekli görülmesi halinde kamu görevlileri aracılığı ile soruşturma yaptırılabilir. (2) Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancı hakkında 28 inci madde uyarınca yerleşim yerinin bulunduğu güvenlik birimlerince yapılan soruşturma sonucunda evliliğin Türk vatandaşlığını kazanmak amacıyla yapılıp yapılmadığına dair olumlu veya olumsuz bir kanaate varılamaması halinde Türk vatandaşı eşin yakınlarının ifadelerine de başvurulmak suretiyle kanaat oluşuncaya kadar periyodik olarak soruşturma işlemine devam edilir. (3) Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının usulleri ilgili kurumlarla birlikte Bakanlıkça belirlenir. (4) Türk vatandaşlığını kazanmak veya kaybetmek isteyen kişi hakkında yapılan araştırma ve soruşturma bir yıl geçerlidir, ancak gerekli görülen hallerde bu süre beklenmeksizin yeniden araştırma ve soruşturma yaptırılabilir. (5) İlgili kurumlarca yapılan araştırma sonucunda Anayasa ile kurulu devlet düzenini yıkma yolunda faaliyette bulunduğu, bu faaliyetlerde bulunanlarla işbirliği yaptığı veya bunları maddi olarak desteklediği, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı yurt içinde veya dışında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarla ilgili faaliyetlerde bulunduğu, isyan, casusluk ve vatana ihanet suçlarına katıldığı, silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve insan ticareti yaptığı veya bunlarla ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilenler ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar Türk vatandaşlığını kazanamaz.” kuralını düzenlendiği görülmektedir.
Öte yandan, Yönetmeliğin 90. maddesinde ise, bu Yönetmelik hükümlerini Bakanlar Kurulunun yöneteceği düzenlenmiştir.
Hukuki Değerlendirme;
Anayasanın 124. maddesinde, Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişilerinin, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulanmasını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak şartıyla, yönetmelikler çıkarabileceği hükmüne yer verilmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti idari teşkilat yapısı içinde yer alan Bakanlıklar ile diğer kamu kurum ve kuruluşları, görev alanlarına ilişkin olarak tüzük ve yönetmelik dışında, yönerge, tebliğ, genelge talimat gibi çeşitli adlar altında da düzenleme yapabilmektedirler. Ancak bu düzenlemeler arasında uyulması gereken “normlar hiyerarşisi” kuramına göre hukuk düzeni, farklı kademede yer alan Anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik ve diğer düzenleyici işlemlerden oluşan birçok normu içermekte ve her norm geçerliliğini bir üst basamakta yer alan normdan almaktadır. Bu nitelikleri gereği, dayandıkları üst hukuk normlarına uygun hükümler ihtiva etmeleri gerekmektedir.
Normlar hiyerarşisine göre kanundan sonra gelen tüzük, yönetmelik, genelge, tebliğ, talimat gibi düzenlemelerin ancak kanunda verilmiş olan hakkın kullanılmasının açıklanması ile ilgili olacağı, bu metinlerde kanun ile verilmiş olan hakkı genişletici veya daraltıcı mahiyette hükümlere yer verilemeyeceği hukukun genel ilkelerindendir.
İdarenin düzenleyici idari işlem tesis etme yetkisinin “Yasama yetkisinin devredilmezliği” ilkesinin bir sonucu olarak ikincil nitelikte bir kural koyma yetkisi olduğu göz önüne alındığında; söz konusu yetkinin kanunların çizdiği çerçeve içinde kalması ve kanunlara uygun olarak kullanması zorunludur. Bu bağlamda kanunun öngördüğü düzenleme yetkisinin yine kanunda belirtildiği gibi kullanılması, kanun hükmü bir konunun yönetmelikle düzenlenmesini öngörüyorsa düzenlemenin yönetmelikle yapılması, ayrıca normlar hiyerarşisinde yönetmeliğe göre daha alt düzeyde yer alan düzenleyici işlemlerin yönetmelikle çizilen sınırı aşmaması ve yönetmeliğe uygun olması bir diğer zorunluluktur.
5901 sayılı Kanun’da evlenme yoluyla Türk vatandaşlığının kazanılması için başvuru sahiplerinin taşıması gereken şartların belirlendiği, söz konusu yasanın uygulanmasını sağlamak üzere çıkarılan iptale konu Yönetmeliğin dava konusu edilen hükmü ile de Türk vatandaşlığına alınma hususunda Devletin hükümranlık yetkisi gözetilerek millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından vatandaşlığa alınmada engel teşkil edecek suç ve cezalara ilişkin kriterler belirlenmiş olup, belirlenmiş olan bu kriterlerin dayanak Kanun’da belirtilen “millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halinin bulunmaması koşulunun” açıklanması niteliğinde olduğu ve açıklanan nedenlerle anılan madde hükmünde kamu yararı ve dayanağı Kanun hükmüne aykırılık görülmediği açık olduğundan, Yönetmeliğin iptali istenilen kısmında hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlıkta, 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde, Türk vatandaşlığına alınabilmek için millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir halin bulunmaması koşulu ile anılan Kanun’a dayanılarak çıkarılan Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinin 5. fıkrasında, “hükmün açıklanması geriye bırakılmış olsa da 6 aydan fazla hapis cezası alanların Türk vatandaşlığına alınamayacağı” yolundaki düzenleme karşısında, ”Etkili Eylem (yaralama)” suçundan dolayı … Asliye Ceza Mahkemesince açıklanması geri bırakılan 6 ay 20 günlük hüküm dikkate alındığında ve Türk vatandaşlığına alınma hususunda Devletin hükümranlık yetkisi de gözetildiğinde davacının Türk vatandaşlığına alınmaması yolunda tesis edilen işlemde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. DAVANIN REDDİNE,
2. Ayrıntısı aşağıda gösterilen toplam … TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
3. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca duruşmalı işler için belirlenen 4.950,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı idarelere verilmesine,
4. Posta gideri avansından artan tutarın kararın kesinleşmesinden sonra davacıya iadesine,
5. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 30 (otuz) gün içerisinde Danıştay İdari Dava Daireleri Kuruluna temyiz yolu açık olmak üzere, 15/10/2020 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

(X) KARŞI OY:
Davacının, 30/03/2013 tarihinde karışmış olduğu olayda, … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararı ile ”Etkili Eylem (yaralama)” suçunu işlediği sabit görülerek 6 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş, Türk vatandaşlığına alınma istemiyle yapılan başvurunun 5901 sayılı Kanun’un 16. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi ve uygulama Yönetmeliğinin 72. maddesinin 5. fıkrasında sayılan şartı sağlamadığı ileri sürülerek reddedilmesi üzerine, anılan işlemin ve Türk Vatandaşlık Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 72. maddesinin 5. fıkrasının son cümlesinde yer alan “… ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar…” ibaresinin iptali istemiyle bakılmakta olan dava açılmıştır.
Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 16. maddesinde, “(1) Bir Türk vatandaşı ile evlenme doğrudan Türk vatandaşlığını kazandırmaz. Ancak bir Türk vatandaşı ile en az üç yıldan beri evli olan ve evliliği devam eden yabancılar Türk vatandaşlığını kazanmak üzere başvuruda bulunabilir. Başvuru sahiplerinde; (a) Aile birliği içinde yaşama, (b) Evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama, (c) Millî güvenlik ve kamu düzeni bakımından engel teşkil edecek bir hali bulunmama, şartları aranır. (2) Başvurudan sonra Türk vatandaşı eşin ölümü nedeniyle evliliğin sona ermesi halinde birinci fıkranın (a) bendindeki şart aranmaz. (3) Evlenme ile Türk vatandaşlığını kazanan yabancılar evlenmenin butlanına karar verilmesi halinde evlenmede iyiniyetli iseler Türk vatandaşlığını muhafaza ederler.” hükmü bulunmaktadır.
Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına ilişkin Yönetmeliğin 72. maddesinin 5. fıkrasında, “İlgili kurumlarca yapılan araştırma sonucunda Anayasa ile kurulu devlet düzenini yıkma yolunda faaliyette bulunduğu, bu faaliyetlerde bulunanlarla işbirliği yaptığı veya bunları maddi olarak desteklediği, Türkiye Cumhuriyetinin ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne karşı yurt içinde veya dışında, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarla ilgili faaliyetlerde bulunduğu, isyan, casusluk ve vatana ihanet suçlarına katıldığı, silah ve uyuşturucu madde kaçakçılığı, insan kaçakçılığı ve insan ticareti yaptığı veya bunlarla ilişki içerisinde bulunduğu tespit edilenler ile taksirli suçlar hariç olmak üzere ertelenmiş, zamanaşımına uğramış, hükmün açıklanması geriye bırakılmış, paraya çevrilmiş veya affa uğramış olsa dahi, altı aydan fazla hapis cezası alanlar Türk vatandaşlığını kazanamaz.” kuralı düzenlenmiştir.
Dayanak Kanun’da kamu düzeni ve milli güvenlik bakımından engel teşkil edecek bir halin bulunmamasının düzenlendiği ve Kanun’un gerekçesinde de kamu düzeni ve milli güvenlik bakımından engel teşkil edecek hallerin açıklandığı, Yönetmeliğin iptali istenilen kısmında ise taksirli suçlar hariç olmak üzere altı aydan fazla hapis cezası alınmasını sağlayacak her türlü suçun Türk vatandaşlığının kazanılmasına engel teşkil edeceği yönünde bir düzenleme yapıldığı görüldüğünden, iptali istenilen düzenleme ile dayanak Kanun’da belirtilen şartları Kanun koyucunun iradesine aykırı olacak şekilde genişlettiği ve bu nedenle, iptali istenilen düzenlemenin normlar hiyerarşisine aykırı olacak şekilde, vatandaşlığın ancak kanunla kazanılabileceği yolundaki Anayasa hükmü de ihlal edilmek suretiyle tesis edildiği sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, hukuka aykırı olan düzenlemenin ve anılan düzenleme uyarınca tesis edilen vatandaşlığa alınmamaya yönelik bireysel işlemin iptal edilmesi gerektiği oyuyla çoğunluk kararına katılmıyorum.