Danıştay Kararı 10. Daire 2015/1604 E. 2016/1577 K. 21.03.2016 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/1604 E.  ,  2016/1577 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/1604
Karar No : 2016/1577

Temyiz Eden (Davacılar) : 1-
2-
Vekili :
Temyiz Eden ve
Karşı Taraf (Davalı) : DSİ

İstemin_Özeti : …İdare Mahkemesinin …tarih ve …sayılı kararının, taraflarca aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Savunmaların Özeti : Taraflarca savunma verilmemiştir.
Düşüncesi : Davacıların temyiz istemlerinin reddi, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının davacıların maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne ilişkin kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince gereği görüşüldü:
Dava; …İli, …İlçesi, …Köyü, …mevkiinde yer alan …ve …parsel sayılı taşınmazlar üzerinde davacıların ortak ürün yetiştirdiği …m²’lik kivi bahçesinde, bakımı yapılmayan …Deresinin 2011 yılı Ağustos ayında taşması nedeniyle oluştuğu ileri sürülen 72.650,00 TL maddi zararın idareye başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.
…İdare Mahkemesince; davacılara ait parseldeki kivi bahçesinin zarar görmesinde olay tarihindeki yağış miktarı ve yağışın görülme sıklığı ile dere yatağının ıslah durumu da dikkate alınarak idarenin hizmet kusuru olup olmadığı, kusuru varsa kusurun oran olarak saptanması amacıyla, yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, ‘…davalı idarenin akarsu ağzındaki malzeme yığılmalarına yeterli düzeyde dikkat etmemesinin yüzeysel suların dava konusu parsellerden uzaklaştırılmasını dolaylı olarak etkilediği göz önünde bulundurulduğunda, davalı idarenin %5 oranında hizmet kusurunun bulunduğu, meydana gelen zararın asıl nedeninin parsellerin konumsal özellikleri ve bunların iyileştirilmemiş olmasından kaynaklandığı dolayısıyla davacı tarafın %95 oranında kusuru olduğu’ yönünde görüş belirtildiği, bilirkişi raporu hükme esas alınabilecek nitelikte bulunarak ve meydana gelen maddi zararın …2. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasında 72.650,00 TL olarak tespit edildiği dikkate alınarak 72.650,00 TL tutarındaki maddi zararın, idarenin %5 oranındaki kusuruna isabet eden 3.632,50 TL’lik kısmının davalı idarece tazmin edilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın 3.632,50 TL’lik kısmının kabulüne, tazminat isteminin fazlaya ilişkin kısmının ise reddine karar verilmiştir.
Taraflarca, anılan İdare Mahkemesi kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
Anayasanın 125. maddesinde; idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, son fıkrasında; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
İdare, kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup, idari eylem ve/veya işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusuru, hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açmaktadır.
Dosyanın incelenmesinden; …İli, …İlçesi, …Köyü, …mevkiinde yer alan …ve …parsel sayılı taşınmazlar üzerinde davacıların ortak ürün yetiştirdiği …m²’lik kivi bahçesinde, idarece bakımı yapılmayan …Deresinin 2011 yılı Ağustos ayında yağan şiddetli yağışlar sonucu taşması nedeniyle oluştuğu iddia edilen zararın tespiti amacıyla …2. Sulh Hukuk Mahkemesinin … D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırıldığı, yapılan keşif neticesinde düzenlenen 2.11.2011 günlü bilirkişi raporunda, bahçede bulunan verim çağındaki kivi ağaçlarının kurumasından kaynaklanan maddi zararın 72.650,00 TL olarak tespiti üzerine, bu tutarın davalı idarece tazmin edilmesi gerektiği ileri sürülerek bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davacılara ait parsellerdeki kivi bahçesinin zarar görmesinde olay tarihindeki yağış miktarı ve yağışın görülme sıklığı ile dere yatağının ıslah durumu da dikkate alınarak idarenin hizmet kusuru olup olmadığı, kusuru varsa kusurun oran olarak saptanması amacıyla, İdare Mahkemesince mahallinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dere taşkınının arazilere giriş yaptığı iddia edilen noktada ve taşkının farklı bir noktadan gerçekleşmiş olma ihtimali de göz önüne alınarak en dar kesitte yapılan hidrolik hesaplamalar sonucu, …Deresinin dava konusu konusu …ve …parsellerin bulunduğu tarafında (sağ sahilde) idare tarafından dere ıslah çalışmaları kapsamında yapılmış istifli taş kaplamanın yüksekliğinin, 100 ve 500 yılda yinelenmesi beklenen debiyi dahi taşıyacak durumda olduğu, iddia edildiği gibi bir taşkının olması durumunda taşkın sularının giriş noktasından önce dava konusu parsellerin güneyinde yer alan …nolu parselin dolması ve bu parselden kuzeye ilerleyerek …ve … nolu parsellere yayılması gerektiği, ancak …nolu parsel üzerinde herhangi bir taşkın zararı, etkisi ya da izine rastlanılmadığı, bu değerlendirmeler neticesinde …Deresinden dava konusu parsellere bir taşkının söz konusu olmadığı tespitine yer verilmiştir.
Aynı bilirkişi raporunda; …ve …parsellere kurulu kivi bahçesinin bazı kısımlarının olay tarihindeki yağıştan ve doğurduğu sonuçlardan, parsellerin …Deresinin sağ sahil kıyısında olması, dere yatağı ile neredeyse aynı kotta bulunmaları, yüzeysel-yeraltı drenaj olaylarının yeterince uygulanmaması, araziye uygun eğim verilmemesi nedeniyle yüzeysel akış sularının parsellerde toplanması/birikmesi dolayısıyla etkilendiği, bunda taban suyu seviyesinin yeterince yükselmesinin de önemli ölçüde etkili olduğu, yapılan hesaplama ve gözlemler sonucu yağış sonrası oluştuğu iddia edilen taşkın suları etkisinin düzenleme yapısından (istifli taş kaplamadan) taşarak parselde birikme şeklinde olmadığı, birikmenin asıl nedeninin …Deresinde artan yüzeysel su miktarının yeraltı sularını beslemesinden ve hidrostatik-ozmotik basınç etkisi ile parselde sızmaların önüne geçmesinden kaynaklandığı, meydana gelen zararın asıl nedeninin parsellerin konumsal özellikleri ve bunların iyileştirilmemiş olmasından kaynaklandığı dolayısıyla davacı tarafın %95 oranında kusuru olduğu yönünde görüş belirtilmiştir.
Uyuşmazlıkta, davacılar tarafından iddia edildiği gibi kivi bahçesinde meydana gelen zararın, 2011 yılı Ağustos ayında yağan şiddetli yağışlar sonucu daha önceki yağışlarda malzeme dolan dere yatağının davalı idarece temizlenmemesi nedeniyle gerçekleşen taşkından kaynaklanmadığı; arazinin toprak yapısı ve eğimi gibi konumsal özelliklerinin yağış suları ile yağışlara bağlı olarak artan yeraltı sularının taşınmazların belli yerlerinde su birikintisine sebep olduğu, bahçedeki kivi ağaçlarının kurumasının nedeninin taşınmazdaki su birikintileri olduğu, bu durumun ise arazinin bütünü için tesis edilmiş drenaj kanallları olmaması, mevcut kanalların bir kısmının düzgün ve işlevsel olmaması, yine araziye uygun eğim verilmemesinden kaynaklandığı açık bir şekilde ortaya konulmuştur.
Davalı idarenin, akarsu ağzındaki malzeme yığılmalarına yeterli düzeyde dikkat etmemesinin yüzeysel suların dava konusu parsellerden uzaklaştırılmasını dolaylı olarak etkilediğinden bahisle idareye %5 oranında hizmet kusuru atfedilmiş ise de; bahçedeki ağaçların kurumasının asıl nedeninin, davacıların kivi bahçesinin toprak yapısı ve arazi eğimine uygun ve yeterli derecede drenaj sisteminin uygulamaması, bunun neticesinde su birikintilerinin araziden tahliye edilememesi olduğu dikkate alındığında ve idareye izafe edilen %5’lik kusur oranın somut ve teknik verilere dayandırılmadığı gözetildiğinde, olayda idarenin hizmet kusuru bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Bu durumda; davacıların ortak ürün yetiştirdiği kivi bahçesindeki ağaçların, 2011 yılı Ağustos ayında yağan şiddetli yağışlar nedeniyle kuruması olayında idarenin hizmet kusuru bulunmadığından, davanın reddine karar verilmesi gerekirken; 3.632,50 TL tutarındaki maddi zararın davalı idarece tazmini yolunda verilen temyize konu İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz isteminin reddi ile, …İdare Mahkemesi’nin …tarih ve …sayılı kararının; maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kısmının ONANMASINA, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA, bozulan kısım hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan mahkemeye gönderilmesine, 21.3.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.