Danıştay Kararı 10. Daire 2015/1484 E. 2020/3292 K. 28.09.2020 T.

Danıştay 10. Daire Başkanlığı         2015/1484 E.  ,  2020/3292 K.
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2015/1484
Karar No : 2020/3292

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
ANKARA
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …

İSTEMLERİN_KONUSU : … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: Davacı tarafından, çalışma izni verilmesi yönündeki başvurusunun reddine ilişkin davalı idare işleminin … İdare Mahkemesi’nde açılan davada iptal edildiği belirtilerek iptal edilen işlem dolayısıyla uğradığını ileri sürdüğü zararlara karşılık olmak üzere 40.000,00 TL maddi ve 70.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 110.000,00 TL tazminatın çalışma izni başvurusu tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece ödenmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla; Türk soylu Azerbaycan vatandaşı olan davacının, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduğu, sonrasında … tarih ve … sayılı Antalya Barosu Yönetim Kurulu kararıyla kendisine Staj Bitim Belgesi verildiği, avukatlık ruhsatı alınabilmesi için Türkiye Barolar Birliğince dosyasının Adalet Bakanlığı’na gönderildiği, Adalet Bakanlığı’nın ruhsat verilebilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından çalışma izni alınması gerektiği yönündeki açıklaması üzerine davacının 2527 sayılı Türk Soylu Yabancıların Türkiye’de Meslek ve Sanatlarını Serbestçe Yapabilmelerine, Kamu, Özel Kuruluş veya İşyerlerinde Çalıştırılabilmelerine İlişkin Kanun uyarınca avukat olarak faaliyette bulunmak üzere bağımsız çalışma izni verilmesi istemiyle 03/09/2009 tarihinde davalı idareye başvurduğu, başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine bu ret işleminin iptali istemiyle dava açtığı, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla işlemin iptal edildiği, iptal kararının uygulanması kapsamında davalı idarece davacıya 07/06/2011 tarihli işlemle çalışma izni verildiği, davacı tarafından iptal edilen işlem nedeniyle uğradığı zararların tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 12.479,43 TL maddi tazminatın çalışma izni başvurusu tarihi olan 03/09/2009 tarihinden itibaren dönemler itibariyle hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine, 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi olan 17/06/2013 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesine fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :
Davacı tarafından, asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasının adalet ve hakkaniyet ölçüleri ile bağdaşmadığı, ortalama bir avukatın kazancının esas alınması gerektiği ileri sürülmektedir.
Davalı idarece, idarelerine atfedilebilecek bir kusur bulunmadığı, alınan görüşler doğrultusunda işlem tesis edildiği, tazminatın başvuru tarihinden itibaren hesaplanmasının hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

TARAFLARIN_SAVUNMASI : Davacı tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmakta olup, davalı idarece savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz istemlerinin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE :
MADDİ OLAY :
Türk soylu Azerbaycan vatandaşı olan davacının, Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun olduğu, sonrasında … tarih ve … sayılı Antalya Barosu Yönetim Kurulu kararıyla kendisine Staj Bitim Belgesi verildiği, avukatlık ruhsatı alınabilmesi için Türkiye Barolar Birliğince dosyasının Adalet Bakanlığı’na gönderildiği, Adalet Bakanlığı’nın ruhsat verilebilmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından çalışma izni alınması gerektiği yönündeki açıklaması üzerine davacının 2527 sayılı Türk Soylu Yabancıların Türkiye’de Meslek ve Sanatlarını Serbestçe Yapabilmelerine, Kamu, Özel Kuruluş veya İşyerlerinde Çalıştırılabilmelerine İlişkin Kanun uyarınca avukat olarak faaliyette bulunmak üzere bağımsız çalışma izni verilmesi istemiyle 03/09/2009 tarihinde davalı idareye başvurduğu, başvurusunun cevap verilmemek suretiyle reddi üzerine bu ret işleminin iptali istemiyle dava açtığı, … İdare Mahkemesi’nin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararıyla “…2527 sayılı Kanunun Türk vatandaşlarına hasredilen iş ve mesleklerin Türk soylu yabancılar tarafından da icrasına olanak tanıdığı ve Türk soylu yabancıları, bu iş ve mesleklerde çalışma koşullarından olan “Türk vatandaşı olma” koşulundan istisna ettiği, başka bir anlatımla, 2527 sayılı Kanunun 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’na göre “özel yasa” niteliği taşıdığı açık olduğundan davacının, avukatlık mesleğini icra etmek için bağımsız çalışma izni başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Diğer taraftan, davalı idare tarafından davanın açılmasından sonraki bir tarihte tesis edilen … günlü, … sayılı işlemde, davacının avukat olarak faaliyette bulunmak üzere bağımsız çalışma izin talebinin 4817 sayılı Kanunun 14.maddesinin (a) bendi uyarınca yerinde görülmeyerek reddedildiği anlaşılmakta ise de; davalı idare tarafından savunma dilekçelerinde belirtilen gerekçenin farklı olması, bu işlemde belirtilen gerekçeye dayanılmaması ve yukarıda aktarılan söz konusu madde hükmünde belirtilen çalışma izni verilmesine elverişli bulunmayan istihdama ilişkin sektörel ve ekonomik konjonktür değişiklikleri ile ilgili durum ve gelişmelerin idare tarafından ortaya konulamaması karşısında davacının başvurusunun reddedilmesinde bu yönden de hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.” gerekçesiyle işlemin iptal edildiği, iptal kararının uygulanması kapsamında davalı idarece davacıya 07/06/2011 tarihli işlemle çalışma izni verildiği, davacı tarafından iptal edilen işlem nedeniyle uğradığı zararların tazmini istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
İLGİLİ MEVZUAT:
Anayasanın 125. maddesinin 1. fıkrasında, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu, aynı maddenin son fıkrasında da idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu hükme bağlanmıştır.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 3. maddesinde iptal davası ve tam yargı davası idari dava türleri arasında sayılmış; 12. maddesinde de, “İlgililer haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Danıştaya ve idare ve vergi mahkemelerine doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davalarını birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine, bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı icra tarihinden itibaren dava süresi içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 11 inci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır.” hükmü yer almıştır.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Kamu idareleri görmekle yükümlü bulundukları kamu hizmetlerini yürütürken kanunlara ve hukukun genel ilkelerine uygun hareket etmek zorunda olup, idarenin bu yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmeyerek maddi ya da manevi bir zarara neden olması durumunda, zararı tazminle yükümlü olacağı, Anayasa’nın yukarıda anılan amir hükmü uyarınca bir zorunluluk ve aynı zamanda da hukuk devletinin gereğidir.
İdarenin tazmin yükümlülüğü ise, kesin olarak ortaya çıkmış, miktar olarak belirgin, yani gerçek zararların tazmini ile sınırlıdır.
Uyuşmazlıkta, mahkemece hukuka aykırı görülerek iptal edilen işlem neticesinde davacı tarafından avukatlık bürosu açılamaması nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararın gerçekleşmiş bir zarar olarak değerlendirilmesi mümkün olmadığından, ilk derece mahkemesi tarafından günlük net asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama neticesinde tespit edilen 12.479,43 TL tutardan ve davacının uğradığını ileri sürdüğü manevi zarardan davalı idarenin sorumlu tutulamayacağı anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, davalı idarenin sorumlu tutulması mümkün olmayan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davanın reddi gerekirken davanın kısmen kabulüne ilişkin mahkeme kararında hukuka uyarlık bulunmamıştır.
Diğer taraftan, yukarıda yazılı gerekçe doğrultusunda, temyize konu İdare Mahkemesi kararının davanın kabulüne ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmesi gerektiğinden ve bozma kararı uyarınca Mahkemece verilecek kararda vekalet ücreti yönünden yeniden hüküm kurulacağından, bu aşamada davalı idarenin vekalet ücreti yönünden temyiz istemi hakkında ayrıca bir karar verilmesine gerek bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.

KARAR SONUCU :
Açıklanan nedenlerle;
1. Davanın kısmen kabulü, kısmen reddine ilişkin temyize konu … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının, davalı idarenin temyiz isteminin kabulü ile davanın kısmen kabulüne ilişkin kısmının BOZULMASINA, davacı tarafın temyiz isteminin reddi ile davanın kısmen reddine ilişkin kısmının ONANMASINA,
2. Bozulan kısım yönünden yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan Mahkemeye gönderilmesine,
3. 2577 sayılı Kanun’un (Geçici 8. maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (on beş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28/09/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.